Âlemlerin Rabbi Yüce Allah cc. İnsanı, doğayı, evreni ve içindeki canlı, cansız dediğimiz, tüm varlıkları hiç yoktan yarattı. Hâlâ yaratmaya devam ediyor. En akıllı, zeki, hasletli, yetenekli, becerikli, düşünebilen, yapabilen varlık; insandır. İnsana görev, ödev, yükümlülük, sorumluluk verilmiştir. Tüm canlıları, cansızları korumakla görevli olan da insandır. Allah cc. İnsana bu görevi vermiştir.
İnsan dosdoğru, dürüst, adaletli, fedakâr, özverili, sabırlı, saygılı, sevgiyle dolu, sorumluluk sahibi olmalı. Alçak gönüllü, ağırbaşlı, yardımsever, yaratana kulluk eden, kardeşliği tesis eden, dostluklar kuran, barışı sağlayan olmalı. Diğerkâm, özverili, fedakâr, kurtarıcı olmalı. Herkese adil ve eşitlikçi anlayışla davranmalı. Hiçbir varlığa zarar- ziyan vermemeli.
İnsan, çevre ile ve insanlar ile sürekli etkileşim halindedir. Çevreye uyum sağladığında, barışı da tesis eder, oluşturur, kurar. Çevreyi sürekli güzelleştirmeli. Gereksinimlerini zarar- ziyan vermeden, karşılamalı. Besin, gıda, giyinme, barınma, dinlenme, çalışma yaparken; çevrenin, doğanın düzenini, nizamını, intizamını, doğallığını bozmamalı. Tahrip etmemeli.
Doğaya 1750 yılı Sanayi devriminden sonra insanlar çok büyük zararlar vermektedir. Bu atmosferin özelliğinin bozulmasına, çevrenin kirlenmesine, doğada yaşayanların ölmesine, iklim değişikliğine sebep olmaktadır. Biz bu olumsuzluğu 1980 yılından sonra çok şiddetli, zarar şeklinde yaşarken, milyonlarca insan, canlı ölmektedir! Savaşlar ve askeri tatbikatlar, silah denemeleri, nükleer silah denemeleri de canlıları yok etmektedir. Hastalıklar yaymaktadır.
Doğada her gün değişimler, değişiklikler olmaktadır. İnsan bu değişikliklere bazen uyum sağlayamamaktadır. Diğer canlılarda uyum sağlayamamaktadır. Düzenin bozulması yüzünden, milyarlarca canlı ölmektedir. Hatta canlıların soyları, nesilleri yok olmaktadır! Buna daha çok teknolojik gelişmeler, sanayileşme, orman yangınları, insanın zarar vermeden yaşamaması neden olmaktadır.
İnsan kendi yaşam alanını yaşanılmaz hele getiriyor! Diğer canlılarında ölmesine neden oluyor. Şu anda Miladi 2023 yılının 10. Ayındayız. Sellerden, tayfunlardan, kuraklıktan katrilyonlarca canlı yok olmuştur. Bir de doğanın, suların kirliliğinden, kentilyonlarca canlı ölmüştür. İnsan, kendi yaşam alanları olan; atmosferi, hidrosferi, litosferi, biyosferi, doğal yapıyı bozmaktadır. Geleceği düşünmeden, gelecek kuşakları düşünmeden, herkes bireysel çıkar yüzünden, katliamlar yapmaktadır. İnsan, doğayı olumsuz şekilde etkiliyor. İnsan çok çok akılsızca, bilgisizce davranıyor. Birbirlerini bile katleden akılsız bir insan var!
Sanayi devrimi sonrası artan sanayileşme çevreye hala çok zarar vermektedir. Arıtma, kirliliği önleme yeterince yapılmamaktadır. Buna pahalı diye çevreci uygulamalar yapılmamaktadır. Devlet yetkililerinin sorumsuzluğu tüm dünyada çevre katline neden olmaktadır. Oysa insanların yaptığı her girişim çevreci olmalı. Olumsuz etki yapmamalı. Bu canlıların sağlığı ve güvenliği için kaçınılmazdır. Oysa doğal çevre, bozulmamış çevre, insanlara pek çok yarar sağlamaktadır. Diğer canlıları da olumlu etkilemektedir. Bu insanların ve canlıların sürekli yaşamları için şarttır, kaçınılmazdır. Ama akılsız insan hala bunu kavrayamamıştır.
İnsan çevreci, doğal anlayışla enerjisini üretmeli. Çevreye zarar vermeden, enerji üretmeli. Fosil yakıt asla kullanmamalı. Dönüşebilen çevreci enerji elde etmeli. Alternatif enerji kaynaklarına yönelmeli. Dünyanın da içini boşatmamalı. Karbon oranını mutlaka azaltmalı. Havaya karbondioksit yaymamalı. Suları kirletmemeli. Karalara çöp, atık dökmemeli.
Ülkemizin, dünyanın gelişmesi, kalkınması, sosyal yaşantısı geliştirilirken, çevreci politika, çevreci yol izlenmeli. Bölgemiz, ilimiz, mahallemiz, köyümüz kalkındırılırken, çevreci tutum izlenmeli. Ekonomi, ticaret, sanayi, teknoloji, askeri, eğitim- öğretim yapılırken, çevreci hareket edilmeli. Kültür, sanat, turizm, sağlık, güvenlik, spor… Yatırımları yapılırken, kentler kurulurken, çevreci davranmalı.
Çevreci olmayan insan, varlık düşmanı, akılsız, geri zekâlı, aptalın biridir. Akıllı insan, doğayla uyumlu, sürdürülebilir davranır. Coğrafyaya, doğaya- tabiata, jeolojiye, astronomiye zarar vermez. Doğa kaynaklarını verimli, kaliteli, israfsız kullanır. Sadece yaşadığı zamanı düşünmez. Bu yeryüzüne gelecek yeni nesilleri de düşünerek, hareket eder.
İnsan, Karadeniz, Akdeniz Bölgesi gibi bol yağış almak için coğrafyayı yeşillendirmeli. Ülkemiz erozyonlar yüzünden, orman yakma şerefsizliği yüzünden çölleşmektedir. Böyle giderse; böcek, sürüngen gibi yerin altına bir sığınacak in, delik aranacaktır.
Biyolojik çeşitliliği artırmalı. Doğayı koruyup, zenginleştirmeli. Olumsuzlukları yok etmeli. Hayalleri gerçekleştirmeli. Erozyonu önlemeli. Ormanları yakan adi şerefsiz varlık düşmanlarını, yaktıkları ormanda idam etmeli.
Dünyamızın Ekvator bölgesi sıcaktır. Ekvatordan kutuplara doğru gidildikçe, sıcaklıklar azalır. Dünyamızın şekli, dünyamız, insanların ve diğer canlıların yaşaması için uygun bir ortam ve verimliliktedir. Şimdiye kadar uzayda yapılan çalışmalarda başka bir yaşanacak gezegen bulunamamıştır.
Dünyamızı tanımak için coğrafya, jeoloji, astronomi kitapları okumalı. Yaşadığımız dünyayı tanımalı. İklimleri, yeryüzü şekillerini, sosyal yaşantıyı, insanları, ülke sıfatlarını tanımalı.
Dünyaya boş gelip, boş gitmemeli.
İyiliklerle gitmeli. Atmosfer, hava durumu, iklimler konusunda bilgili olmalı. Dünyanın her yerinde mevsimlerin aynı olmadığı öğrenmeli. Hava basıncı, rüzgâr, nem, yağış, sıcaklık, fırtına konusunda bilgiler öğrenmeli. Dünyanın iklimlerini, ülkemizdeki, iklimleri öğrenmeli. Dünyanın şeklini, tektonik durumunu öğrenmeli.
Yeryüzü oluşumu üzerinde bilgi edinmeli. Dünyanın bir milyon yıl önce bu şekilde olmadığını öğrenmeli. Hatta dünyanın tek bir kara, kıta olduğunu bilmeli. Şimdiye kadar öğrendiğimize göre; evren 13,7 milyar yıl önce yaratılmış.
Dünyamızda 5 milyar yıldan beri vardır.
Canlılar ise 500 milyon yıldan beri vardır.
Dünyadaki ve evrendeki gezegenlerin fiziki ve kimyasal yapısı birbirine benzerdir. Benzer mineraller, maddeler bulunmaktadır. Yerkabuğunun merkezinde Magma bulunmaktadır. Magmanın sıcaklığı ile Güneşin sıcaklığı 15 bin santigrat derecedir. Magmanın soğumasıyla kayaçlar oluşmuştur. Dünyamız gittikçe soğumaktadır.
İnsanın dünya üzerinde 300 bin yıldan beri var olduğu düşünülüyor. Bu sayılar doğru da olmayabilir. Bugün bilinen bu bilgidir. Etiyopya’da 200 bin yıl önce ölen insan iskeleti bulundu. O zamanın insan yapıtları belki 4 jeolojik devir yeryüzü şekil değişimlerinde yer altına batmış olabilir. Sanırım insan çok daha uzun süre önce yaratılmıştır. Dinozorların 65- 100 milyon yıl önce ortadan kayıp olmaları; insan etkisiyle olabilir. Zira insan, çevresinde 18- 20 metre büyüklüğünde bir canlıyı kendi için tehlikeli görebilir ve ortadan kaldırabilir.
Yanardağlar, magmanın yer kabuğundaki yumuşak bir yerden basınçla çıkmasından oluşmaktadır.
Türkiye’mizin yüzey şekillerini öğrenmeli. Sadece okumak yetmez, yeterli gelmez. Gezip, görmeli. İncelemeli.
Ülkemizin su kaynaklarını öğrenmeli. Öğrenmek yetmez. Korumalı. Günümüzdeki beyinsizler, geri zekâlılar gibi suya, karaya, havaya zarar- ziyan vermemeli. Topraklarımızı, sularımızı, ormanlarımızı, havamızı korumalıyız. Onları korumak, kendimizi korumaktır.
Ülkemizdeki, bitkileri, bitki çeşitlerini tanımalı. İnsanları, doğaya saygılı olmaya yönlendirmeli. Öğretmeli.
Ülke nüfusumuzu bilgili, duyarlı, bilge yapmalı. Milli, manevi değerlerimize saygılı yetiştirmeli.
Dünya nüfusu çok hızlı şekilde çoğalmakta, artmaktadır. Bu dünyamızdaki, canlıların yaşaması, insanın yaşaması için çok büyük tehlikedir. İnsanın kendi soyunu bile tüketmesidir. Çünkü çoğalan, aşırı artan nüfus, dünya canlılarına zarar vermektedir. Beslenemeyen insan, birbirini katledecektir!
Milattan- Hazreti İsa’dan önce, M.Ö. 10 bin yıllarında; dünyada 85 milyon insanın yaşadığı tahmin edilmektedir. O zamanın çok zor koşullarında bu nüfus dünyada yaşamaktadır. O zamanda yaşamak çok zordur. İnsan ve diğer canlılar o zor koşullarda yaşayabilmiştir.
Hazreti İsa peygamberin doğumu olan, Miladi sıfır yılında ise; dünyada 250 milyon insan yaşadığı tahmin edilmektedir.
Sıfır yılından, 1650 yılına kadar ancak dünya nüfusu ikiye katlanmış. 500 milyon nüfus oluşmuştur. Bu hızlı bir nüfus artışı değildir. Bunda zor koşulların, savaşların olumsuz etkisi vardır.
1750 yılında dünya nüfusu 750 milyon olmuş.
1800 yılında 900 milyon olmuş.
1950 yılında 2,5 milyon olmuş.
2000 yılında 6 milyar nüfus oluşmuş.
2015 yılında 7,4 milyar olmuş.
2023 yılında da 8 milyar nüfusa ulaşan dünya, artık 2,5 milyar aç insanla girmiştir.
2008 yılında küresel ekonomik kriz olmadan önce 800 milyon aç insan varken, 2008 yılından sonra bu sayı 2,5 milyara ulaşmıştır. Bilgi, birikim, bilinç olarak geri, yoksun olanlar; hala hızla nüfusunu artırmaktadır. Savaşlarda, iklim değişiminde, açlıkta da; sığınmacı, göçmen sayısı 100 milyonu aşmıştır.
Biz ve dünya her alanda gelişim sağlarken, israf- savurganlık yapmamalı. Birileri açlıktan ölürken, diğerleri çok tokluktan ölmemeli. Bugün, insan; dünyayı toptan yok etmeyi yaparken, pek de sonucu düşünmemektedir. Balıkçılık yaparken, suların da kirletilmesi sonucu yeterli balık bulunmamaktadır. Bugün Amazon nehri 39 santigrat derece ısındığından, balıklar ölüyor! Kuraklıktan, oksijensizlikten, kirlilikten de ölenler çoktur.
Sanayi artarken, çevreci anlayışa pek yer verilmiyor.
Ormanlar hızlı tüketilirken, daha fazlası yakılıyor. Yakma nedenleri çok farklı yapılıyor.
Turizmde deniz kıyıları kirletilirken, şimdide kırsal alana yöneldiler. Turizm pislik haline geldi.
Enerji üretiminde doğa zarar görüyor.
Ulaşım da doğayı bozmaktadır. Gereğinden fazla taşıt üretmek, zarar vermektedir.
Ülkemizde 31 farklı, 31 çeşit doğal afetin olduğunu ve bu afetlerin zararlara sebep olduğunu yazmıştık. Bunların başında; deprem- zelzele, sel, fırtına, yıldırım düşmesi gelmektedir. Bunlarda terör gibi zararlara neden olmaktadır. Ama şimdiye kadar yeterli önlem, tedbir alınmamaktadır. Hiçbir almadan, plan, proje çizdirmeden; 5-10-13- 16 katlı bina yapanlar var. Bunların büyük bir kısmı 06 Şubat 2023 Kahramanmaraş merkezli, 11 İli vuran depremde yıkıldı. Adam 3 katlı bina izni almış. 13 kat yapmış. 1 oda bir salon izni almış! 3 oda bir salon yapmış. Bataklıkta, ovada gerekli önlemleri almadan yüksek bina yapmış. Dere yataklarına bina yapılmış. Dereler düzenlenmemiş. Islah edilmemiş, tahkim olmamış.
Bugün sosyal medyada ; “ Belediyeler ne iş yapar?” diye yazdım. Ülkemiz sokaklarında 8 milyon başıboş köpek olduğu söyleniyor. Bunları belediyeler toplayıp; koruma, barınma, besleme altına almıyor. Kısırlaştırma yapmıyor. Bir köpeğin bir doğumda, 9 yavru yaptığını düşünün! Dokuz sayısının katsayısını alın. 9 köpek bir yılda 81 tane eder. 81 taneyi 9 ile çarpın! Ortaya korkunç sayılar çıkmaktadır. Belediyelerin yarısından fazlasının, köpek barınma evleri yok! Kısırlaştırma pahalı diye yaptırmıyorlar. Götürüp, kırsal alana bırakıyorlar. Öyle ki, bazı yerlerde 500 köpek bir yerde duruyor! Açlıktan birbirini parçalayıp, yiyorlar. İnsan gördüklerinde de saldırıp, yaralıyor, parçalayıp, öldürüyorlar! Bunlar yarın tamamen yabani köpekler gibi olacaklar. Dingo köpekler gibi olacaklar! İnsanlar o zaman çevreye işine gücüne gidemeyecek.
Ülkemizde hiçbir birim tam hakkıyla, layığıyla, hakkaniyetle görev ve sorumluluğunu yerine getirmiyor. Çoğunluk bu kötü durumdadır. Ama aylık, ücret istemeye gelince, ne verirsen, memnun olmazlar. Söyleyeyim! Görevi sorumluluk bilincinde yapmayanlar, kul hakkına girmektedir. Aldıkları ücret, aylık helal olmamaktadır.
2023 yılı yaz ayları tüm ülkemizde ve dünyada kurak- yağışsız geçti. 05 Eylül 2023 günü ülkemizde yağmurlar yağmaya başladı. Kentlerimizde altyapı, üstyapı beyinsizce, akılsızca yapıldığından, pek çok mal, eşya, insan zarar- ziyan gördü. Altyapı yok! Üst yapı beyinsizce, geri zekâlıca yapılmış. Dereler ıslah edilmemiş! Bodrum katlarında işyeri ve konutlar var! Çukur yerlerde kavşaklar oluşturulmuş! Sular buralarda göller oluşturuyor! Battı- çıktı tünellerde su gideri yok! Dere içlerinde binalar var! Binaların %70’i kaçak, izinsiz, gecekondu niteliğindedir. İzinsiz bina yapılmaktadır! Göller, bataklıklar doldurulup, kent kurulmaktadır! Bu Hatay’da böyle yapılmış. Asi Irmağının oluşturduğu Amik Gölü kurutulmuş: kent yapılmış! Depremde yıkıldı. 150 milyar dolar milletin sırtına yüklendi! İzmit ovasındaki, bataklıklar kent yapılmaya devam ediyor!
Sokak hayvanları konusunda hükumet geçen yıl kanun çıkardı. Ama ülkemizin sorunu; kanun- yasa eksikliğinden daha çok, uygulama- denetim, kontrol ve sorumluluğu yerine getirmeyenlere ceza yok! Sadece vatandaşa ise haksız uygulama çok!
Ben belediye başkanı olsam, her işi yüksek uzman kaliteli, verimli, sorumluluk duygusu olan kalifiye elemanlarla yaparım. Sokak işçiliğinde bile kaliteli eleman kullanırım. Kafası çalışmayandan, imar müdür, fen müdürü, çevre müdürü yapmam! Denetim- kontrole öncelik veririm. Sokak ve caddelerimi kontrol altına tutarım. Yanlış yapanlara yaptırım uygularım. Ovalarda, bataklıklarda kent kurmam. Her şeyi yerli yerinde tam bir stratejik plan program projelerle en kaliteli ve verimli şekilde yaparım. Halkın görüşünü alırım. Kendi başıma iş yapmam. Hizmeti öncelikli görevim kabul ederim. Misyon ve vizyon ile huzurlu, mutlu kentler kurarım. Benim başkan olduğum kentte sakat, çürük, kokuşmuş işler olmaz. Bir taş atmakla, dayanmakla 16 katlı bina yıkılmaz! Şehir herkesin olduğuna göre, halkın olduğu danışma meclisleri kurarım. Yönetim ilmi, bilimsel ve ortak akılla olur. Altyapı, üstyapı dünyanın en iyisi olacak şekilde yapılır. Hain ve beyinsizden teknik eleman çalıştırmam. Bütçemi öyle ; “ yap- boz, boz- yap,” yaparak, harcamam. Akıllı şehirler kurarım. Herkesi kuşatır ve kucaklarım. Çevreci anlayışı öncelerim. İmar işlerine önem veririm. Spor alanlarını halk için yaparım.
Bugün spor tesisleri emperyalistlerin halkı sömürmesi için yapılmaktadır. En çok da futbol içinde devlet para harcamaktadır. Bir futbol takımında 11 oyuncu bulunmaktadır. Bu 11 oyuncunun 8 tanesinin yabancı olmasına kanun izin vermektedir. Al milletten, ver yabancıya!
Çocuklara, gençliğe, yaşlılara ayrıca önem veririm. Kadın- erkek ayrımı yapmam. İnsana değer veririm. Kültür, sanat, bilim, teknik benim önceliğim olur. Okullara ayrıca hizmet götürürüm. Kadınları öncelerim. Kadınlar arasında ayrım yapan şerefsiz adiler gibi asla olmam. Pozitif araştırma, inceleme yaparım. En iyisini uygularım.
Bir şehirde- kentte üst yapı kurulmadan önce, alt yapı oluşturulmalı. Alt yapı olmadan, kent olmaz. Olursa ülkemizde 31 doğal afet ile çile, dert, bela, kaza, olumsuzluklar yaşar.
Bir kentte ulaşım projeleri, kent oluşturulmadan önce, bin yol sonrasına yanıt verecek şekilde yapılmalı.
Benim şu anda yaşadığım ilçe merkezinde, ulaşım ve park etme felç olmuş, inme inmiştir. Dar yolları, sokak ve caddeleri tek gidiş yolu yapıyor. O cadde ve sokaklardaki taşıtlar, evinden çok uzaklarda park etme zorunda kalıyor. Biz hastaneye acil gidecek isek dolmuş taksi çağırıyoruz. Zira otomobilimiz çok uzaklarda park edilmiş!
Kentsel yaşam alanları yapılmamış. Cazibe merkezleri oluşturulmamış. Kültür, sanat, spor alanları okulda bile yok!
Sürdürülebilir çevre projeleri gerçekleştirilmemiş. 100 m2 alan bile bina ile doldurulmuş. Bir konutun yıkılana kadar güneş görmesi mümkün değildir. Devlet yolu üstünde yapılan binalar; 8-9-10 katlı yapılmış. Kuzeyinde kalanlar; 4 katlı yapılmış. Bunu yapanda, işleyen beyin var mı idi diye düşünüyorum.
Akıllı şehir projeleri gerçekleştirilmemiş. Şehir mavi ve yeşilden yoksundur.
Şehir insanları kucaklamıyor. Kuşatmıyor.
Kültür, sanat, teknoloji, turizm, spor projelerine yeterince yer verilmemiş. Halk eğitimsiz- öğrenimsiz bırakıldığından, sosyal, kültürel şekilde hayat sürdürememektedir.
Belediyeler, eğitim- öğretime, okula katkı sağlamamaktadır. Okulun çevre duvarları dibinde biten yabanı otları bile işçisine kestirmemektedir.
Belediyeler, kırsal ve tarımsal, ziraat projelerine katkı vermemektedir. Aydınlatma, yardımcı olma, teşvik etme gibi bir etkinlikleri yok. Çok büyük çoğunlukta olan belediyeler; edilgen- pasif durumdadır.
Bir örnek verelim. Yalova İli ve İlçelerinde tarım, ziraat, meyvecilik, gülcülük, çiçekçilik, sebze, meyve, yemiş yetiştirme bakımından normal durumdadır. Meyve, yemiş fidanı yetiştiriciliği vardır. İnsanlar 50- 100 liraya fidan alıp, bahçesine dikmektedir. Benim 860 m2 bir arsam var. Arsamda 30 çeşit meyve ağacı bulunmaktadır. 15 çeşidini geçen yıl ve bu yıl, eskileri keserek, yeniledim. Ama Türkiye’mizin pek çok, binlerce köyünde dikme tek bir meyve, yemiş ağacı yok! Sebze de yetiştirmeyi bilmiyorlar. Şimdi soralım: o İldeki, İlçedeki, belediye tarım bakanlığı ne iş yapar?
Belediyelerin ekonomik durumu devletten iyidir. Devlet bir işi bir defa yapamazken, belediyeler bir caddeyi 6 yıl içinde 6 defa yapıp, sökmekte, tekrar yapabilmektedir. İlçemizde 6 caddenin binalarına mantolama- ısı yalıtım ücretsiz yapabilmektedir. Sundurmaları iki kat sac yapmaktadır. Altına da tel örgü çekip, binlerce yapma çiçek asabilmektedir. Ama iş istihdamı için bir çalışmaya girmemektedir. İş geliştirmemektedir. Enerji, su projelerini yeterince geliştirmemektedir. Ülkemizde en çok yapılan etkinlik; Gastronomi festivalidir. Folklor oyunlarıdır. Eğlencelerdir. Vur oynasın, çal patlasın!
Şehirlerde hizmet merkezleri yeterli değildir.
Kentsel dönüşüm projeleri yeterince yapılamamaktadır. 30 milyon konutun %80’i üflesen yıkılacak sakatlıkta, çürüklükte, dayanıksızlıktadır. Bu durum belediyelerin, mimar, mühendislerin kalitesizliğini göstermektedir.
Dirençli, kendine yeten kentler- şehirler kurulamamaktadır.
Yerli yerinde tam bilimsel, teknolojik çalışmalar yapılamamaktadır.
Bir işin, görevin, hizmetin, eserin- yapıtın; iyi, güzel, başarılı, yararlı olması için, tüm aşamalarda stratejik yüksek kalitede, verimli, kaliteli, yüksek standartlı olması gerekir. Büyük bir bilgi, bilim, teknik, teknoloji ile isteyerek, yapılması gerekir. Aksi halde yapılan iş iyilik yerine zarar- ziyan getirir.