Âlemlerin Rabbi olan Yüce Allah’ı ve Peygamberini çok iyi tanıyıp, itaat etmeliyiz. Yüce Allah’ın hak dini olan; İslam dinini, peygamberimiz gibi yaşamalıyız.

Kur’an, sünnet, bilim merkezli hayat tarzına sahip olmalıyız. Sapkın fikirlilerden, şaşırıp, sapıtanlardan olmamak için; Kur’ân, sünnet, bilim dışına çıkmamalıyız.

Yüce Allah’ı kendinden ve Peygamberinden dinlemeliyiz.

Allah cc. En büyüktür.

Eşsiz ve benzersizdir.

En öncesinden vardı ve sonsuza dek var olacaktır.

Hiç kimseye ihtiyacı yoktur.

Evrende var olan her şeyin hiç yoktan yaratıcısıdır.

Herkes ve her şey ona muhtaçtır.

Bütün varlıkları Allah cc. Yarattı. Tüm varlıkların en ince detayını bilir, görür, işitir, haberi olur.

Her şeyi görür ve işitir.

Ona gizli olan hiçbir şey yoktur.

Sıfatları sınırlı değildir. Sonsuz özelliklidir.

Allah cc. Vardır. Varlığı inkâr edilemez.

Allah’ın varlığının öncesi yoktur. En önceden beri vardır.

Allah’ın varlığının sonu yoktur. Sonu olan sadece yaratılan varlıklardır.

Allah cc. Birdir, eşi- benzeri, dengi, ortağı, oğlu yoktur. Kimseden de doğmamıştır.

Yarattığı varlıkların hiç birine benzemez.

Hiçbir şeye, hiçbir kimseye ihtiyacı yoktur.

İnsan, Allah’ı fiziki olarak nasıl düşünse, hayal etse, öyle değildir.

Allah cc. Diridir, canlıdır.

Allah cc. Her şeyi bilir. Tüm bilgiler onun katından var olmuştur. Biz bunun için dini bilgiler, pozitif bilgiler diye ayrım yapmadan, öğreniyoruz.

Allah cc. İşitir. İşitmesinde sınırlama yoktur.

Allah cc. Her şeyi görür. Görmesi sınırlı değildir.

Allah cc. Neyi dilerse, olur. Dünya üzerinde, insanların karada bildiği bir milyon çeşit canlı vardır. Sularda ise iki milyon canlı vardır. Hala hiç bilinmeyenler keşfedilmektedir. Allah cc. Her an yaratmaya devam etmektedir.

Allah cc. İrade sahibidir. İstediği olur.

Allah’ın gücü, kuvveti sınırsızdır.

Allah cc. Konuşur.

Allah cc. Hiç yoktan yaratır. İnsan ise var olandan oluşturur. Şekil biçim verir. İnsan yaratmaz; yapar, oluşturur.

Allah cc. Birdir. Hiç kimseye ihtiyacı yoktur.

Hiç kimseye muhtaç değildir.

Doğmamış, doğurulmamıştır.

Hiç kimse ona denk değildir.

Eşi ve benzeri yoktur.

Yüce Allah’ı tanıtan yüzlerce ayet, hadis vardır. Bunlardan Allah’ımızı öğrenmeliyiz.

Yüce Allah’ı Kur’ân ve sünnet dışında tanımaya çalışmamalıyız. Yanlış tanımış oluruz! Allah cc. Kendini tanıtıyor. Kendini tanımak için, kendinden dinlemeliyiz. Aksi halde İslam dışı olanların, tanımlamaları gibi müşrik olma durumuna düşeriz.

İslam dinine şeksiz, şüphesiz inanlara; mümin ve Müslüman denir.

İslam dinine inanmadığı halde, inandı gibi görünenlere; münafık denir.

İslam dinine inanmayanlara; kâfir denir.

Allah’a ortak koşanlara; müşrik denir. Bugün Hıristiyanlardan, Tanrı 3 tanedir, diyenler, müşriktir.

Yüce Allah’ın daha çok 99 adı bilinmektedir. Ben 350 adının olduğu büyükçe bir kitabı okumuştum. Ama Allah’ın 1001 adının olduğu da söylenmektedir.

Hazreti Muhammed’i, Peygamberimizi de çok iyi tanımak için, peygamberimizin hayatını yazan eserler okumalı. Bugünlerde yalan, yanlış, art niyetli yazanların sayısı ve etkinliği çoktur. Onların tuzağına düşmemeli. Onlar kelimeleri evirip, çevirerek, İslam aleyhinde kullanıyor. Sanırsın ki, doğru söylüyorlar. Ayetler okuyorlar. Anlam veriyorlar. İlmi, kötülükte, yalanlamada, yanlışta kullanıyorlar. Bu konuda meziyetli olmuşlardır. Tuzağa düşmemeli.

Kur’ân, Allah cc. Tarafından, vahiy yolu ile Peygamberimize ulaştırılmıştır. Vahiy yolu ile bildirilen ayetler, sureler; kesinlik, tam doğruluk ifade eder. En doğruyu Allah cc. Söyler. İnsan sözleri ile Allah cc. Sözleri birbiri ile karşılaştırılmayacak ölçütlerde farklıdır. Ayetleri, insanlara, Peygamberimiz bildirmiştir. Ayetlerin emir ve yasaklarının tatbikini, uygulamasını, yaşanmasını, peygamberimiz öğretmiştir. Peygamberimiz olmasa, Kur’an’da olmaz. Kur’ân’ın yaşanması da olmaz. Bugün hadis, sünnet, Peygamber sas. Düşmanlığı yapanlar, ne akılla peygamber sas. Düşmanlığı yapıyor, anlayamıyorum!

Kur’ân’dan başka İlahi kitaplarda vahiy yolu ile gönderilmiştir.

Tevrat kitabı, Hazreti Musa’ya gönderilmiştir.

Zebur kitabı, Hazreti Davut’a gönderilmiştir.

İncil de Hazreti İsa peygambere gönderilmiştir.

Ama bu 3 ilahi kitabın aslından, eser kalmamıştır. Gönderildiği zaman, inanmamışlar. Kitaplar kaybolmuş. Daha sonra akıllarından; felsefi, edebi eser esaslı yazmışlar. Her şeyi ile yalan, yanlış, bozuk, tahrif edilmiştir. Allah cc. İnancı bile doğru değildir.

Kur’ân, Hazreti Muhammet Mustafa’ya sas. Vahiy yolu ile gönderilmiştir. Hiçbir değişikliğe uğramamıştır. Uğramayacağı da Allah cc. Tarafından bildirilmiştir. Koruması Allah’a aittir.

Bu 4 İlahi kitaptan başka da, ilahi mesajlar- iletiler gönderilmiştir. Bunlarda kaybolmuştur. Kaybolmasaydı bile hükümleri, geçerlilikleri, yürürlüklüleri olmayacaktı. Onların hepsi belli bir kavime, belli bir zaman dilimi, süreç için gelmiştir. Evrensel ölçekli değillerdi. İlahi kitapların dışında gönderilenlere Suhuf denir. Suhuf demek; sayfa emirler demektir. Kur’an’da bu kadar bildirilmiştir. Kur’ân ’da sadece 25 peygamberin, 4 ilahi kitabın, 4 peygambere gelen Suhuf ’un adı geçmektedir.

Kur’an M. S. 610 yılında vahiy yoluyla gelmeye başladı. Gelmesi yaklaşık 23 yıl sürdü. 114 süre, 30 cüz, 600 sayfadan oluşmuştur. Kur’ân’ın tek bir harfi bile değişmemişti. Kur’an’ın bir sistematiği vardır. Edebidir. Şiirseldir. 19 mucizesi vardır. 19 mucize dışında sayısal çok farklı özellikleri de vardır. Ben bu özellikleri biliyorum. Dünyanın sonuna kadar gelen ve gelecek olan tüm bilim insanları bir araya gelseler, bu özelikte bir kitap oluşturamazlar. Zira Kur’an Allah cc. Yapısıdır. İnsanlar böyle bir mucizevi kitabı hiçbir zaman ortaya koyamazlar. Kur’ân ölüye de, diriye de, her canlıya da yarar sağlar.

Kur’ân’ı okumak en büyük ibadettir. Okurken, anlamaya çalışmak daha büyük bir ibadettir. Kur’ân okumak da, öğretmek de çok büyük sevaptır. Kur’an’ın Türkçeye çevrilmesi yapılmaya çalışılmış. Bu 1950 yılı öncesi dönemde de yapılmak istenmiş. Ama böyle bir girişim tamamen yanlış olur. Zira Kur’an’da Müteşabih ayetler vardır. Bir ayette bulunan bir kelime- sözcük çok farklı anlamlara gelmektedir. Yanı çok anlamlı olmaktadır. Biz bu ayeti Allah’ın ne amaçla, ne maksatla söylediğini bilemiyoruz. Bunun için bu tip ayetler, İlahiyatçılar arasında tartışmalara neden olmaktadır. Kısacası; Kur’an’ın tercümesi- çevirisi olmaz. Bunun için Kur’an meali deniyor.

Kur’ân bir yaşam- hayat kitabıdır. Emir ve yasakları, öğüt ve anlatımları yaşanmalıdır. Kur’an’ı en iyi yaşayan, Peygamberimizdir.

Kur’an, vahiy yoluyla gelmeye başladığında, Mekke’de, Medine’de kâğıt yoktu. Gelen ayetler farklı objeler üzerine yazıldı. Ezberlendi. Vahiy gelmesi bittiğinde de, Cibril- Cebrail Meleğine, Kur’an’ı, Peygamberimiz okudu.

Yazılı olan sayfalar, Hazreti Ebubekir zamanında toplandı. Bir araya getirildi. Mushaf, kitap haline getirildi. Hazreti Osman zamanında da çoğaltıldı. Bu çoğaltılan nüshalar hala günümüzde müzelerde bulunmaktadır.

Kur’an, kıyamete kadar, hiçbir değişikliğe uğramadan, var olacaktır.

İlk Peygamber Hazreti Âdem as. İnsanlarında ilk atasıdır.

Son Peygamberde, Hazreti Muhammed Mustafa sas. Efendimizdir.

Peygamberler bizim gibi insanlardan farklıdır. Allah cc. Terbiyesi ile yetişmişlerdir. Peygamberimiz hiçbir âlimden, hocadan, öğretmenden ders almamıştır. Allah cc. Vahiy yoluyla yetiştirmiştir.

Peygamberimizin binlerce sıfatı- özelliği- niteliği vardır. Bunlardan birkaçını yazalım. Şöyle ki:

Doğru sözlüdür. Hiç yalan söylemez.

Güvenilirdir. Bunun için halk ana Muhammed’ül emin lakabını vermiştir.

Akıllı ve zekidir.

Günah işlemez. Yanlış yapacağı zaman, Cibril tarafından uyarılır.

Allah’tan aldığı mesajları halka iletmiştir.

Peygamberimiz sas. Diğer peygamberlerden farklı özelliktedir.

2024 yılı olarak; Bilgi, İletişim, bilişim çağında yaşıyoruz. Bir dakika içinde, birden fazla bilgiye ulaşma olanağı vardır. Evimizdeki dizüstü bilgisayarla, tabletlerle, cep telefonları ile istediğimiz bilgiye ulaşabiliyoruz. İster sorunu sözlü sor. İster yazılı sor. Hemen, ayrım dakika geçmeden, istediğin bilgiye ulaşabiliyorsunuz. Bende bu olanağa sahibim.

Bize Kur’ân yeter. Araya başkalarını yanı hadis, sünnet, Peygamber sas. Mezhep koymaya gerek yok, diyenler akademisyenlerdir. Çoğunun Kur’an meali ve tefsiri vardır.

Ben biraz önce yazılı olarak sordum. Kur’ân’a uyunuz. Ayeti ve türevleri 15 ayetten fazladır.

Yine peygambere sas. Uyunuz, itaat ediniz, ayetleri de 15 ayetten fazladır.

Yanı Kur’ân’a uy. Peygambere uyma! Gibi ayetler yoktur.

Bu sapkın sapıklık, çarpıtma, dolandırma, aldatma yapanlar, sözleri çarpıtarak, insanları dinden- imandan soğutmaya hatta ayrı düşürmeye çalışıyor. Bunlara inanmamak gerekir. Bu halleri ile Müslümanlıktan da çıkarlar!

Kur’ân dışında gönderilen ilahi kitap ve suhuf denilen sayfa emirler de, Kur’ân benzeridir. Kur’an, o emir ve yasakları; kısa, öz kendinde toplamıştır.

Örneğin: Tüm İlahi emirler, Yüce Allah’ı tanıtır. Emir ve yasaklarına uymayı emreder. Helal ve haramlar konusunda bilgi verir. İlgili peygambere uyulmasını ister. Ayrıca;

1-      İslam dinini korumayı emreder.

2-      Aklı her tülü sapkınlıktan, sapıklıktan, bozukluktan, kötülükten, çirkinlikten, olumsuzluklardan korumayı, batıla uymamayı emreder.

3-      Nesli- kuşakları korumayı, her türlü olumsuzluktan, batıldan, küfürden korumayı emreder.

4-      Malı, mülkü, serveti nasıl kazanmayı, korumayı öğretir.

5-      Canı korumayı emreder. Canı korumayı istiyor. Başkasının canına kıymayı; cani, katil, katliamcı, zalim olarak niteliyor. Zalimlerin ve canilerin cehennemde olacağı bildiriliyor.

Müslümanların yaptığı tüm iyilikler, güzellikler, doğruluklar, olumluluklar, hizmetler mükâfat- ödül ile sevindirilecek. Müslüman olmayanların hiçbir iyiliği değerli, önemli, kıymetli görülmeyecektir. Zalimler ve kâfirler sürekli cehennemde olacaktır.

                Dünya yaşantısı sonrası insanlar şu aşamalardan geçecek:

1-      Kabir hayatı,

2-      Kıyametin kopması- evrenin düzenin bozulması,

3-      Yeniden diriliş,

4-      Mahşer- kıyametten sonra hesap günü,

5-      Amel defterinin dağıtılması,

6-      Hesap günü,

7-      Mizan- amellerin tartılması,

8-      Sırat köprüsü,

9-      İnsanların şefaat- yardım görmesi,

10-   Cennet- bahçe, bitki, sık ağaçlık, mavi, yeşil, en güzle yer,

11-   Cehennem- derin kuyu, ateş, duman, iyin, azap çekme yeri. Kâfirler, müşrikler, münafıklar sonsuza dek cehennemde kalacaklar!

İnsan denen akıllı, zeki, düşünebilen, konuşabilen, sorgulayabilen varlık; Allah’ın yarattığı en güzel, en onurlu, en akıllı varlıktır. Öğrenebilen, öğrendiğini yapabilen varlıktır. Bunun için Allah, insanı yaptıklarından sorumlu tutmaktadır.

İnsan amacını, gayesini, hedefini doğru saptamalıdır. Öncelikle Yüce Allah’ı ve peygamberini tanıyıp, hakka ve hukuka harfiyen uymalıdır.

Allah’ın emirlerini tutmalı. Yasakladıklarından sakınmalı.

Varlıklara iyiliği artırarak, çoğaltmalı.

Kötülükleri, herkes görev ve sorumluluklarını yerine getirerek önlemeli.

Allah’a ibadette kusur etmediği gibi, Allah’ın yarattığı varlıklara karşı da; hata, yanlış yapmamalı.

Kısacası; çok iyi bir mümin, harika bir Müslüman olma hedeflenmeli. Bundan başkasının iyilik, hayır, güzellik, yarar getirmeyeceğini akıldan hiç çıkarmamalı.