İslam dini barış, esenlik, doğruluk, dürüstlük, adalet, hakkaniyet, iyilik, güzellik, insanlık dinidir. Dinimiz doğru anlayıp, doğru yaşamalıyız.
Âlemlerin Rabbi Yüce Allah cc. Kur’ân’ı Kerim’de, İslam ümmetinin özelliğini bildirirken; ölçülü, dengeli, doğru ve orta yollu hareket etmesini istiyor. İfrat ve tefrit denilen; aşırılık ve gerilikten uzak kalmasını emrediyor. Birey haddini, hududunu, kendini, Rabbini bilerek; Kur’ân ve sünnet merkezli, akıl ve ilim eksenli hareket etmeli. Aksi halde sapıklardan, sapkınlardan, zalimlerden, cehennemliklerden olur.
İslam dininin ölçüsü; Kur’an ve sünnete dayanır. Kur’an’dan öğrendiklerimizi, peygamberimiz sav. Gibi uygular, gerçekleştirir, yaşarız. Kur’ân’a uyarken, peygamberimizin 23 yıllık peygamberlik dönemindeki, İslam dini yaşantısını esas alırız. Aksi halde yaptığımız ibadetler; hep yalan, yanlış, bozuk olur. İnancımızda sapkınlarınkine benzer.
İslam dini mükemmel ölçütler sunar. İslam dini mutlak dosdoğru, mutlak gerçek, mutlak en iyi, mutlak en güzel olandır. Zira İslam dininin ana kaynağı; âlemlerin Rabbi olan Yüce Allah’tır. Allah’ın eksiksiz sıfatlarının özelliklerini, niteliklerini taşımaktadır. İnsan bu üstün sıfatlara akıl erdirmeye çalışmalı. Art niyetle değerlendirme yaparsa; sapıklığı, sapkınlığı, düşmanlığı daha da artar. Daha da sapkınlaşıp, cehennemi boylar!
İslam dininin mükemmelliği, ilahi özelliktedir. İnsan mükemmelliği ile kıyaslanamaz- karşılaştırma yapılamaz. İslam dininin inancı, ibadetleri, ahlakı, muamelatı İlahi merkezlidir. Müslümanlar ilmi, irfanı, hikmeti, irşadı, feyizi anlamaya çalışırken, dosdoğru anlamalıdır. Peygamberimiz gibi anlamalıdır. Peygamberimizi anlamadan, Kur’ân’ı dosdoğru anlamak mümkün değildir. Bugün peygamberimizi dinden dışlayan sapıklar, tamamen sapkın zalimler olmuştur. Bunlar Allah cc. Peygamber sav. İslam ve Müslüman düşmanı konumundadır. İçten kaleyi yıkmaya çalışan sapkın zalim düşmanlardır.
Bir insan, Kur’ân ve sünnet uzağına düştüğünce, bilin ki, hak ve hakikatten nasip alamamış. Aklını doğru işletmezse, gittikçe sapıklaşmanın peşine düşmüştür. Kur’ân ve sünneti, akıl ve ilimle merkeze almayandan hayır, iyilik, güzellik çıkmaz. Bir çıkarsa da, onu zaman içinde binlerce kez yakar, yıkar! Ayet ve hadisleri bağlamından koparmadan, akıllıca anlamalı ve dosdoğru yorum yapmalı. İslam dinini bir bütün olarak anlamalı. Parçalamamalı. Parçalayarak, yaşamamalı. Ölçü, denge, doğruluk, gerçeklik kaybetmeden yaşamalı ki, aşırılık ve eğrilik içine düşülmesin. Doğru bilgiden uzaklaşanlar, ölçü ve dengeyi kaybeder. Zararlı bir yaratık haline gelir. Vatana, millet, devlete, hakka, hakikate, insana, varlığa zararlı olur. Olmayanı olmaz. Yaptığı işlerden de hayır, iyilik gelmez. Doğru dürüst iş yapmaz.
İfrat ve tefritten- aşırılık ve gerilikten korunmanın yolu; İslam dinini doğru kaynaklardan öğrenip, doğru anlamalı ve yorumlamalı. Bugün, İslam toplumlarının büyük çoğunluğu da, hak ve hakikat üzere değildir. Kâfir zalimler gibi kendilerine farklı ilahlar, sapkın düşünceler edinmişlerdir. Pek çok sapkın felsefi, beşeri inanışlar peşine düşmüşlerdir. Sapkın ideolojileri din yerine koymuşlardır.
Allah cc. İslam ümmetinin doğru, dengeli, ölçülü bir ümmet olduğunu bakara suresi 243. Ayette buyuruyor. Mutedil bir ümmet diyor.
Allah cc. Casiye suresi 23. Ayette bu sapkınlardan söz ediyor.
Bu sapık sapkınlar gibi şeytanın, nefsinin, sapkın insanların esiri- tutsağı olmamalı. Başkasına uyma yerine, kendimize sorgulamalı. Kendimizi öncelikle düzeltmeye, iyileştirmeye çalışmalıyız. Kendimizin muhasebesini öncelikle derinden, kapsamlı olarak yapmalıyız. Bugün Müslümanlar bile İslam cemaati dışına çıkmış. Binlerce ideolojik dernek, örgüt, siyasi parti, cemaat ardına koşmaktadır. Kendini kullandırmaktadır. Çok eziyet çekse bile aklı başına gelmemektedir. Çünkü aklını başkalarına ya satmış ya d kiraya vermiştir. Ne derlerse, onu yapmaktadır. Kurgulanan yapay zekâya, robota dönüşmüştür. Bunlar kendilerini öyle bir kaptırmışlardır ki, hak ve hakikati anlamamak için direnç göstermektedirler. İşte insan bu kötü duruma düşmeden, onu hak ve hakikatle, ilimle eğitmek gerekir.
İnsan yanlış, hata, kusur yapabilir. İnsan beşerdir, şaşabilir. Ama yanlışı fark ettiğimizde de, tövbe edebilmeli. Yanlışta direnmemeli. Değişmeyi, yenilenmeyi, hakkı kabul etmeyi becermeli.
İman etmiş birey; Yüce Allah cc. Ve resulüne inanmalı. Hakikate ermek, erişmek için bunu mutlaka yapmalı. Sadece Allah2a sevgi, saygı duymak, yeterli değildir. peygamberini de sevip, saymak, saygı göstermek gerekir. Allah cc. Böyle buyuruyor. Bugün ateistler Allah cc. Tanımaz. Bugün sapıklar peygamber dinlemez. Bu iki kesimde sapkındır, sapıktır. İslam dini dışındadır.
İnsan sosyal bir varlıktır. Bireysel yaşayamaz. Bireysellik yalnızlık oluşturur. Birey, insan; ailece, akrabalarıyla, arkadaşlarıyla, iş arkadaşlarıyla, çevresiyle uyumlu şekilde yaşar, yaşamalıdır. İyi insanlarla bir arada yaşadığında hem zorlukları kolay aşar. Yardımlaşır, dayanışma, paylaşma, güç alma içinde olur. İnsan tek başına yasayamaz. Huzurlu, mutlu, uzun ömürlü olamaz. Yalnızlaşmadan, değerlerimize yabancılaşmadan, Müslüman birey olarak yaşamalı. Müslüman özellikli yaşamalı. Müslüman inancı ile kültürü ile bilimle yaşamalı. Aklı bu güzelim değerlerle işletmeli. Her birey yüksek değerlere sahip olmalı. Basit insan olmamalı. Küfürde, batılda olmamalı. İslam sıfatlı olmalı. Dayanışmacı toplum olmalı.
İslam inancı olmadan, ahlak oluşmaz. Dini uygulama olmadan, değerlere uygun uygulama olmaz. Toplum düzeni ve iş düzeni sağlanamaz.
İslam dini ilimle birlikte ideal birey, toplum oluşturur. Nefsini terbiye eder. Kamil- olgun birey, aile, toplum, devlet oluşturur.
İslam dininde bireycilik yoktur. Şahsiyet, kişilik sahibi olmak vardır.
Müslüman ilmi yeterlilikte olmalıdır.
Toplumun her biri farklı meslekte, sanatta, bilim dalında, farklı işte uzman olmalıdır. Toplum böylece birbiri ihtiyaçlarını, gereksinimlerini karşılamalıdır. İslam toplumunda pek fakir, yoksul bulunmaz. Herkes kendi ihtiyacını karşılayacak şekilde yetişmiş olur. Yetişmemiş olanlara da sosyal devlet bakar.
Mümin çok üstün, çok farklı, çok birikimli, donanımlı, yüksek ahlaklı insandır. Mümin emindir. Yanı güvenilirdir. Peygamberimizin lakabı; emin idi. Güven verir. İnanılır. Kendisine inanılır, anlamındadır. Bu emin lakabı daha peygamber olmadan önceki lakabı idi. Müminlerde peygamber sıfatlı, Kur’an özellikli olmalıdır.
İslam dinimize uygun helal, mubah, meşru bir yaşantı sürdürmeliyiz. Helal hayatımız olmalı. Haram ve günahlardan sakınmalıyız.
Allah cc. Bakara suresi 168. Ayette; “Yeryüzündeki, şeylerin helal ve temiz olanlarından yiyiniz,” buyuruyor.
Bizler helal dairesi içinde bir yaşantı sürdürmek durumundayız. Helal, temiz,
Doğal, sağlıklı, yeterli, dengeli, dinimiz ve sağlık kurallarına uygun beslenmeliyiz. Bugün bu yapılamadığından, 2024 yılı kış mevsiminde ülkemizde ve dünyada hastaneler hasta ile doludur. Haram ve günah olan her şeyden helale göç etmeli. Vücudumuzu temizlemeli, arındırmalı. Haramdan kurtulmak irade, niyet, istek işidir. Çok kolaydır. Sadece Hakk’a yönelmeli. Bozuk, yalan, yanlış olan her şeyi terk etmeli. Her türlü haramdan, boş işlerden, zararlı ve kötü işlerden, çirkin işlerden uzaklaşmalı. Bize dayatılan her kötüyü terk etmeli. Şeytanların ve kötülerin pisliklerine karşı direnmeli. Helal hayat- yaşam- yaşantı sürdürmeye kararlı olmalı. Tutarlı olmalı. Boyun eğmemeli.
Haramlarla beslenen bir vücuttan sağlıklı beden ve sağlıklı düşünce, iş yapma beklenemez. Haramlar bedeni, ruhu çürütür. Fıtratı, yaratılış özelliğini bozar. İnsanı gaddarlaştırır, hayvanlaştırır, azgınlaştırır. İnsanlıktan çıkarıp, kötülüğe uşak ettirir. Haramlar genleri, DNA yapısını da, ahlakı da bozar.
Müslümanların haram, günah, kötülük, pisliklerle işi olmamalı. Haramlar insanı Müslümanlıktan uzaklaştırır. Helal, haram konusunda hassas olmalı. Haramlardan uzaklaşıp, erdemli, olgun mümin olmalı. Allah cc. Haram, günah, kötülük, çirkinlik, yanlış, yalan işlemememizi emredir.
İslam dini barış, esenlik, doğruluk, dürüstlük, adalet, hakkaniyet, iyilik, güzellik, insanlık dinidir. Dinimiz doğru anlayıp, doğru yaşamalıyız. Aşırılık, gerilik içinde asla olmamalıyız.
Müslüman önce hedefini, amacını, gayesini hak ve hakikat olarak koymalıdır. Hedef, istikamet; hak, hukuk, hakkaniyet, güzel ahlak olmalı.
Mücadelesini de hak değerler üzerinden yapmalı. Meşru, helal olmayan bir mücadele zalimlik, zulüm olur. Mücadele öncelikle şu öğelere karşı amansız, sürekli, devamlı, azimle, kararlılıkla, tutarlılıkla yapılmalı:
1- Her insan kendi nefsine karşı mücadele vermeli.
2- Her insan şeytan dediğimiz İblis’e karşı kararlılıkla mücadele vermeli.
3- Mücadelesini şeytanlaşmış alçak kahpe hainlere karşıda; sürekli, bilinçli, hukuk yönüyle vermeli.
4- Mücadeleyi bilgiyle, bilinçle, kanun yolu ile yapmalı. Hukuka uygun yapmalı. Mücadelede her zaman dostlara gereksinim olur. Her zaman dostları artırmalı. Düşmanları azaltmalı.
Her alanda, her konuda İslam ahlaklı olmalı. Ahlaksız yapılan her iş; bozuk, kötü, yararsız, çirkin, hayırsız olur. İş ahlakı, öğrenci ahlakı, çevre ahlakı gibi her konuda güzel, üstün İslam ahlakı olmalıdır. Hiçbir konuda istismar yapılmamalı. Kavramlar aslından çarpıtılıp, saptırılmamalı. Bugün her kavram istismar edilmektedir. Dini kavramlarda istismar ediliyor. Bunu böyle yapanlar; bilgili, bilinçli olmayan zavallılardır.
Müslüman söylenen her sözü, her yazıyı; aklın ölçüsüne, bilimin ölçütüne, İslam dinin değerlerine vurup, değerlendirme yapmalıdır. Her söylenene, yazılana hemen inanmamalı. Araştırma, inceleme yapmalı. Kur’ân ve sünnet mihengine vurmak çok önemlidir. Dini duyguları istismar edenlere değer, önem vermemeli.
Emaneti istismar edenlere, değerlere kötülük yapanlara, değerlerimize hainlik yapanlara değer vermemeli.
Bugün İslam dinimizi tahrip etmeye, bozmaya çalışanlara karşı çok uyanık olmalıyız. İslam dinini ve Müslümanları yok etmeye çalışan zalim kâfirler vardır. Münafıklarda eksik değildir.
Müslüman sade bir yaşam içinde olmalı. Gösterişe ve savurganlığa yönelmemeli. Haram, günah olan her davranıştan sakınmalı. İman ve İslam esaslarından asla uzaklaşmamalı. Bozgunculara, yıkıcılara, anarşistlere, eşkıyalara, teröristlere hiçbir şekilde, maddi, manevi destek vermemeli. Onların söyledikleri sözlere asla inanmamalı. Onların içi- dışı bir değildir. Hile ve tuzaklarla doludur.
Âlemlerin Rabbi Yüce Allah cc. Mealen buyuruyor: “ Bunlara, Yeryüzünde fesat- bozukluk- bozgunculuk çıkarmayın.” Denildiğinde; Biz ancak ıslah edicileriz- iyileştiricileriz! Derler. İyi bilin ki, onlar bozguncuların ta kendileridir. Fakat farkında değillerdir.”