Çaykur Rizespor, ligde çıkışa geçmek adına mutlak galibiyet gerektiren zorlu Göztepe deplasmanında rakibine karşı istediği oyunu oynayamadı ve sahadan 3-0 mağlup ayrıldı
Bu sonuçla puanı 20'de kalan Rizespor'un tehlikeli bölgeyle arasındaki makas da istenmeyecek derecede daraldı. Kadro tercihleriyle başlamak gerekirse, İlhan Palut geçtiğimiz hafta Konyaspor maçında tercih edilen ilk 11'le sahaya çıkmayı tercih etti. Merkezde Hadziahmetovic ve Papanikolaou'yu tercih eden hoca, Olawoyin'i ofansif bir rolde kullanma tercihini sürdürdü. Göztepe'de Stonimir Stoilov'un saha içi tercihleri doğrultusunda topa sahip olan taraf Rizespor'du. Bunun beklenmedik bir şey olduğunu düşünmüyorum, ancak şu bir gerçek ki; Göztepe'nin arzu ettiği şeyin de bu olacağı kesindi. Zira ligin %41'le Bodrumspor'un ardından en az topla oynayan ve maç başına 207 pasla ligin en az pas üreten ekibi olan Göztepe, buna karşın rakibinin bağlantı oyununu ikinci bölgede kısıtlamaya dayalı planıyla, o bölgeden başlayan hücum aksiyonu Göztepe'ye bu sezon çok şey kazandırdı. Samsunspor'la birlikte bu oyunun ligdeki en önemli iki temsilcisinden biri olan Göztepe, bu planla hem çok pozisyona giren, hem de en çok gol üreten takımlarından biriydi. Bu maçla beraber, Samsunspor'un olan en çok gol atan 3. takım olma ünvanını da ellerine geçirdiler. Ligin en genç merkez üçlüsüne sahip olan Göztepe, 20 yaşındaki Dennis, 22 yaşındaki stoperden devşirme Miroshi ve Flamengo'dan kiraladıkları 20 yaşındaki Victor Hugo ile dinamizm seviyesi yüksek bir merkez üçlü yapısı edindiler. Maça geçmek gerekirse, ilk dakikalar Rizespor için büyük bir şans ediniyordu. Dinamizm ve hareketlilik anlamında rakibiyle en üst perdeden rekabet edebileceği dakikalar bu dakikalardı ve Rizespor'la benzer oyun matematiğine sahip Eyüpspor ve Başakşehir gibi takımlar, ilk 20 dakikada aldıkları aksiyonla Göztepe'yi mağlup etmişlerdi. Nitekim o dakikalarda pozisyonlara da giren Rizespor, son maçlarda formsuzluğuyla öne çıkan Ali Sowe'un girilen pozisyonlardan yararlanamaması sonucunda skoru elde etme şansını tepiyordu. Öte yandan Göztepe, Rizespor'un direncinin kırılmasını sabırla bekleyerek, direncin kırıldığı noktada Rizespor'u yakalayacaktı. Nitekim, 25. dakikada bir kenar organizasyonunda Rizespor'un organizasyon boşluğunu değerlendiren Miroshi'nin Göztepe'yi öne geçirmesi maç adına kırılma noktası oldu. Bu noktada skoru ve tabloyu tersine çevirmek adına Rizespor'un tek alternatifi tempoyu arttırmak, takımı daha fazla koşturmak, daha fazla istasyonlar yaratmaktı. Ancak özellikle Amir Hadziahmetovic ve Papanikolaou'nun o bağlantı oyununu sağlayacak oyunu oynayamaması, Göztepe'nin merkezine karşı her anlamda geri planda kalmaları merkezden üçüncü bölgeye geçişi imkansız hale getirdi. Sağ kenarda, hem Taha'nın hem Ghezzal'ın gününde olmamasıyla birlikte, Rizespor'un tek geçiş opsiyonu Mithat oluyordu. Ancak o bölgeyi Koray Günter ve Djalma Silva'yla dolduran ve Rizespor'u olabildiğince sağ kenara yönlendiren Göztepe, savunma aksiyonunda Rizespor'u en kısıtlayacak planı başarıyla uyguluyordu. Bu tablo, Göztepe'nin ikinci devreye 1-0'la girmesini sağladı. İkinci yarının başlangıcında, Hadziahmetovic-Varesanovic değişikliği Rizespor'un geçiş planlarını rahatlatmak adına geçerli bir hamleydi, ancak tabloyu değiştirmek adına risk almak gerekiyordu. İkinci yarının ilk 15 dakikasıyla beraber vitesi arttıran Rizespor, buna rağmen istenilen pozisyonları bulmakta zorlanmaya devam ediyordu. Varesanovic'le ilgili altını ısrarla çizdiğim unsur, Varesanovic'in bir kontra atak, reaksiyon takımının 10 numarası olduğuydu. Topa sahip olan ve karşılaşıldığında düzenli savunma tandemleriyle karşılaşan takımlarda, istediği alanı bulmakta ve istenilen aksiyonu almakta zorlanıyor. Bu durum Göztepe maçında da devam ediyordu. Aksayan sağ kenara hamle yapmamayı sürdüren İlhan Palut, buna karşın sol kenara Benhur hamlesi yapıyordu. Merkeze yapılan tek hamlenin de bu maç özelinde karşılığı olmadığı göz önünde bulundurulduğunda, ilk yarıdaki sıkıntılar ikinci yarıda da çözüme kavuşamayacaktı. Bunun ardından Göztepe, tekrardan momentumu eline alıyor, kazanılan toplarla hızlı hücum yapıyordu. Bu hızlı hücumlardan birinde dengesiz yakalanan Rizespor savunmasını çok basit bir set hücumuyla alt eden Göztepe, merkezde Tijanic'i topla buluşturarak 71. dakikada skoru 2-0'a taşıyordu. Bu noktadan sonra artık Rizespor'un tabloyu değiştirmek adına zamanı da, eli de kısıtlanmıştı. Tempoya yanıt veremeyecek hale gelen Rizespor'da oluşan çatlaklar, Göztepe'nin daha fazla pozisyon bulmasına, kalabalık hücuma çıkmasına yol açıyordu. İkinci bir kenar organizasyonunda 1. golün benzeri bir pozisyonda ikinci kez kendini kaybettiren ve kendisinin 2. takımının 3. golünü atan Miroshi, maçın yıldızı oluyordu. Son dakikalarda İlhan Palut'un yaptığı "nafile" hamleler değil farkı azaltmak, rakip ceza sahasına girmeye bile yetmeyince Rizespor sahadan 3-0'lık mağlubiyetle ayrıldı.
Bu maç İlhan Palut'la ilgili kronikleşmiş bazı gerçekleri gözler önüne serdi. Rizespor'un hoca yönetiminde en büyük eksikliği rakibinin oyununa göre reaksiyon göstermek ve bu arıza devam ettikçe, bu tip sonuçlarla karşılaşmak sürpriz olmayacaktır. Dün Sivasspor aynı oyunun temsilcisi bir diğer takım olan Samsunspor'a karşı, en doğru planla sahaya çıkıp, doğru hamleleri yaparak zor bir dönemden geçen takımın, zor bir rakibe karşı puan almasını sağladı. İlhan Palut'un Rizespor'dan ayrılmasını kesinlikle istemeyen birisi olarak, bu birlikteliği sürdürebilmenin en önemli koşulunun hocanın hamlelerini çeşitlendirmek adına kendine öz eleştiri getirmesi olacaktır. Şayet tek başına bunu sürdüremiyorsa, gerekirse bu anlamda tahsili olan bir yardımcı antrenörle anlaşılarak hocanın eli güçlendirilebilir. Evet iyi bir taktisyen ve modern futbolun geçerlilikleriyle bağdaşan bir oyun görüşü var, ancak futbol dik başlılık kabul etmiyor. Topla istediğiniz kadar oynasanız da, bir adam top yüzü görmeden sizi 3-0 mağlup edebilecek planı önünüze serebiliyor. Bü yüzden Stonimir Stoilov'u tebrik ediyorum. Rizespor'a başarılar diliyorum.