Kur’ân’ı Kerim, âlemlerin Rabbi Yüce Allah’tan, peygamberimize vahiy yolu ile bildirilmiştir. Ayrıca peygamberimize; namaz, oruç, zekât, hac gibi ibadetlerin yapılması, eda edilmesi de bizzat öğretilmiştir. Peygamberimiz gelen ayetleri ezberlemiş. Ezberletmiş. Yazdırmıştır. İbadetleri de öğrendiği gibi eğitimle- öğretimle, Suffe okulunda, mescitte öğretmiştir. Biz Yüce Allah’ın sözleri olan Kur’ân’ı Kerim’i, peygamberimizden sas. Öğreniyoruz. Kur’ân emir ve yasaklarını da yine peygamberimizden öğreniyoruz.

Bugün, peygamberimizi sas. Dışlayarak; kitap, dergi yazan, anlatan, cemaat oluşturan pek çok sözde ilahiyatçı vardır. Bunlardan 80 tane, 40-25-20-17 tane bile kitap yazanlar var. Televizyonlarda konuşanlar var. “Kur’an Müslümanlığı” diye peygamberimizden hiç söz etmeden, sözde İslam dini anlatıyorlar. Bunlar alçaktır, haindir, kahpedir, kalleştir, düşman piyonudur. Peygamberimiz aracı olmasaydı, Kur’ân bize ulaşmazdı. Allah cc. Peygamberler aracılığıyla insanlarla iletişim kurmuştur. Diğer peygamberlere de vahiy yolu ile Allah sözü ulaştırılmış. Peygamberler, insanlara bu Allah cc. Sözünü ulaştırmıştır. Yanı devrede peygamberler vardır. Suhuf- sayfalar ve ilahi kitaplar hep vahiy sistemi ile insanlara ulaştırılmıştır. 104 ilahi kitabın insanlara ulaşma şekli, sistemi böyle olmuştur.

Âlemlerin Rabbi Yüce Allah cc. Al-i İmran suresi 31. Ayette peygamberimize hitaben mealen şöyle buyuruyor:

“ ( Resulüm) De ki; Eğer Allah’ı seviyorsanız, bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah son derece bağışlayıcı ve esirgeyicidir.”

Peygamberimiz sas. Buyuruyor: “ Bizden bir söz işitip, onu aynen işittiği gibi başkalarına ulaştıran kimsenin, Allah yüzünü ağartsın. Kendisine bilgi ulaştıran nice insanlar vardır ki, o bilgiyi, bizzat işiten kimseden daha iyi anlar ve korur.”

   Peygamberimiz sas. Buyuruyor: “ Yapılan işler- ameller niyetlere göre değerlenir. Herkes yaptığı işin karşılığını niyetine göre alır.”

Peygamberimiz sas. Buyuruyor: “ Temizlik imanın yarıdır. Temizlik imandandır.”

Bu sözü maddi, manevi anlamda anlamalı. Müslüman maddi, manevi anlamda tertemiz olmalıdır.

Peygamberimiz buyuruyor: “Allah’a inandım de, sonrada dosdoğru ol!”

Şimdi sizlere Hazreti Peygamberimiz Muhammed sas ’in sözlerini sırasıyla yazmaya çalışacağım. Hatam olursa, Yüce Allah’tan af, sizlerden özür diliyorum.

Peygamberimiz sas. Buyuruyorlar ki;

Her meşru ve güzel iş, iyilik; sadakadır.

Müslüman bir kişi, bir ağaç diker de, ondan insan, hayvan veya kuşlar yerse, bu yenen şey, kıyamet gününe kadar, o Müslüman için sadaka olur.

Din kolaylıktır.

Bir iyiliğe öncülük eden kimseye, o iyiliği yapanın ecri, sevabı gibi sevap vardır.

Müminlerin, insanların, hayvanların, doğanın sıkıntısını giderenin, Allah’ta ahirette sıkıntısını giderir.

Ailemize yapacağımız harcamalar sadakadır.

Yetimleri gözetip, haklarını korumak Allah cc. Emridir. Koruyanlar, peygamberimizle ahirette beraberdir.

Peygamberimizin sas. Hadis-i şeriflerinin, tümcelerini kısaltarak, özünü yazmaya çalışacağım. Sizler bu hadislerin aslını internetten bulabilirsiniz. Şöyle ki;

“Baba dostlarına saygı gösteriniz.

Kişi sevdiği ile beraberdir.

Küçüklere sevgi, büyüklere saygı gösteriniz.

Yaşlılara hürmet- saygı gösteriniz.

Allah’ın rahmetinden ümidi kesmeyiniz.

Gerçek, hakikat zenginliktir.

Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim, görevlendirildim.

Haya- ar- utanma güzel bir süstür.

İslam kolaylık dinidir.

Allah cc. Varlıklara iyi davranmayı emretmiştir.

Güzel söz sadakadır.

Kardeşliğin anahtarı; selamdır.

Yeme, içme adabına uyunuz.

Aileniz ile selamlaşınız.

Merhametli olunuz.

Müslüman sorumluluğunu yerine getirmelidir.

Kur’ân okuma ve okutma faziletlidir.

Kur’ân okuma sevaptır.

İslam dini 5 temel üzerine kurulmuştur.

Şehitler bağışlanmıştır.

Peygambere sas. Salavat getiriniz.

Allah’ı anınız, zikir ediniz, zikrediniz.

Dua ibadettir.

İmanınızı koruyunuz.

Din kardeşinize dua ediniz.

Allah cc. En yücedir.

İnsanları aşağılamayınız.

Hile, sahtekarlık, sahtecilik yapmayınız.

Küskünler barışmalıdır.

İyilikler, kötülükleri yok eder.

Faydasız- yararsız şeyleri terk ediniz.

Takva sahibi olunuz.

Güzel yaşayınız.

Güleryüz sadakadır.

Ağaç dikmek sadakadır.

Hayra öncülük ediniz.

Ayıpları örtünüz.

Yetimleri koruyunuz.

İyilik ömrü uzatır.

Din kardeşinizi düşününüz.

Allah’ın rahmeti bizimledir.

Namaz arındırır.

Müsafeha ediniz.

Cemaatle namaz kılınız.

Ramazan ayının rahmetinden yararlanınız.

Kadir gecesini iyi değerlendiriniz.

Dosdoğru ol!

Dilini koru.

Doğruluk, dürüstlük cennete götürür.

Haset- çekememezlik- kıskançlık sevapları yok eder.

Kalbini koru.

Esenlik Allah’tandır.”

Mümin ve Müslüman, olgun, bilge, takva insan; İslam dininin ve ilmin fazilet değerlerine; bağnazlık, yobazlık etmeden, insan haklarını kısıtlamadan, eksiksiz uymalıdır. Bağnazlar, yobazlar daha çok kadınlar, kızlar, bayanların, insan ve İslam haklarını kısıtlamasını yapmaktadırlar. Kadınların bilgi, beceri, yetenek gelişmelerini önlemektedirler. Kızları, kadınları bilgisiz, beceriksiz, yeteneksiz bırakmaktadırlar. Öyle ki, kendi yaşını bilemeyen milyonlarca kadın var! Hangi İlde, İlçede yaşadığını bilmeyen kadınlarımız milyonlarca kadın vardır. Hiç şehire, İlçe merkezine inmeyen milyonlarca kadın vardır. Okuma- yazma bilmeyen kadınlar vardır. Yaşadığı ülkenin resmi ve kullanılan dilini bilmeyen milyonlarca kadın vardır. Erkekler, kadınları tamamen köleleştirme, esir etme, tutsak yapma, bağlama, insan haklarından ve İslam dininin tanıdığı haklardan yararlandırmama girişimleri vardır. Bunu da tüm zalimler; kutsal saydıkları din adına yapmaktadırlar!

Kadınların sesi haramdır, diyorlar.

Kadınların harama bakması haramdır, deyip; eve kapatıyorlar.

Kadınların toplum içinde durması, çalışması haramdır, diyorlar.

Bu gibi söylemlerle kadınların okumasını, okula gitmesini, makine, otomobil kullanmasını, alışverişe çıkmasını, çalışmasını yasaklıyorlar. Tamamen sosyal yaşantıdan soyutluyorlar. Bir de üzerine İslam kıyafeti diye, insan onuru ile bağdaşmayan; çarşaf, burka geçiriyorlar. İslam kıyafeti böyledir, diyorlar. Oysa o kıyafetlerin hiç biri peygamberimiz döneminde yoktu. Toplumları cahil, cühela, cehalet içinde bırakanlar artık bir litre su bulamıyor. Bir ekmeğe muhtaçtırlar. Sadece Afrika ülkesi Mali’de 200 bin çocuk, bu yıl yardım edilmezse, ölecek! 2008 yılı öncesi dünyada 800 milyon insan aç iken, devletlerin ve toplumların daha çok sömürülmesi nedeniyle, bu 800 milyon aç insan sayısı 2,5 milyona yükseldi.

Nasıl yapıldığını anlatalım: 2008 yılı Ekim ayında Küresel ekonomik kriz adı altında; özel şirketler, devletten yardım, hibe, bağış, vergilerinin silinmesini istediler. Yoksa batıyoruz. Maddi olarak çok zor durumdayız. Şirketleri kapatacağız. Üretimi durduracağız. Bir daha dirilmemiz mümkün olmaz gibi pek çok bahane, yalan ürettiler. Amerikan şirketi General Motor bile 35 farklı araca motor üretmesine rağmen aynı bahanelerle devletten hibe almayı başardı. Her ülke liberali, kapitalisti soydukları, sömürdükleri yetmedi; gibi bu yola başa vurdu. Dünya ekonomisi sarsıldı. 2020 yılına doğru toparlanma dönemine girdi, dediğimizde; başka bir pislik ortaya çıkardılar. Pislikler, pislik üretir!

2020 yılı başına gelindiğinde, tüm dünya ölçeğinde Kovid- 19 adlı pandemi virüsü üretildi. Tüm dünyaya, kentlere yayıldı. Yüz milyonlarca insan hastalığa yakalandı. Yüz milyonlarca insan öldü! Aradan 1,5 yıl geçtikten sonra aşı üretildi. Ama bazıları isteyerek, aşı olmadı. Bazılarına aşı da yaramadı, yarar sağlamadı. Biz ailece 6 ay arayla 5 kez Çin, Alman, Türkiye aşısı olduk. Ama tüm dünyada Kovid -19 virüsü azalmışken, biz yakalandık. Ben hastalığı 1,5 ayda çok zor atlattım.

Kovid-19 virüsünün Çin’de laboratuvarda üretildiğini Amerika ve Batı dünyası, dünya insanlarına pompaladı. Ama 2 ay kadar önce USA- Kaliforniya’da bir laboratuvarda, 2023 yılı Ağustos ayında; 1,000 (bin) tane Kovid- 19 virüslü fare bulundu!

Bu pandemi salgın hastalığı yüzünden, tam 2 yıl tüm dünyada sosyal, kültürel, ekonomik yaşantı- hayat zarar gördü. Sokağa çıkma yasağı oldu. Fabrikalar da çalışma durduruldu. Okullar kapatıldı. Cemaatle namaz kısıtlandı. Camide insanların duracağı yerler işaretlendi. İnsanlar seyrek şekilde namaz kıldı. İnsanlar Cuma namazına, teravih namazına gitmedi. Ekonomik kalkınma yavaşladı. Batı ülkelerinde eksi altına düştü. İnsanlar işsiz kaldı. Üretim yapılamadı. Ülkemiz bu durumda 160 ülkeye ve 9 şirkete hibe, bağış yardımlar yaptı. Zaten her yıl 160 kadar ülkeye sürekli maddi yardımlarımız sürdürülüyordu. Bu durum ülkemizi ekonomik krize soktu. Artık dünyanın büyüklük ölçeğinde enflasyonda birinci sıradayız. Küçük ülkeleri sıraya koyarsak, 6. Sıradayız. Mahvolduk.

2023 yılı Mayıs ayında yapılan Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimi öncesi hükumet elindeki halka dağıttığı gibi alacaklarını da bağışladı. Küçük esnaftan 950 bin kişiye sıfır vergi getirildi. Hiç vergi almayacak. Seçim öncesi dağıtanları şimdi fazlası ile halktan toplamaya çalışıyorlar. Taşıt vergileri 2023 yılı için iki defa ödeniyor. ÖTV, KDV vergileri malın fiyatının 2 katını aştı. Yanı telefon, otomobil alırken; bir araba kendine bir araba devlete veriliyor. Petrol akaryakıt alırken ise bir litre kendine 2,5 litre devlete veriliyor.

Dün torum Melisa’ya okul kırtasiye, malzemeleri alırken, emin olun; bir suluk- su kabı- matarayı bire 10 katına satıyorlar. Hem de kalitesiz, standartsız plastik 500 cl. Suluk! Artık devlette denetim, kontrol yok! Halk ticari, mesleki ahlakını tamamen yitirmiş!

T. C. Devleti ve Türkiye öncesinden beri yüzlerce milyar dolar devlet kalkınma, gelişme, ilerleme, refaha ulaşmak için yatırım yaptı. Bunu bürokratlar, siyasiler ve kapitalist hırsız sömürücüler yedi, bitirdi. Çaldı bitirdi. Kötü yönetim işle berbat etti. 1986 yılında devlet- kamu işletmeleri, kurumları, kuruluşları tüm varlığıyla ile özelleştirme adı altında sattı! Sattı dediğimizde, öyle pazarlık edildi, satıldı. Alınan para verimli kullanıldı, diye anlamayın. Peşkeş çekildi. Tekstil, maden işletme, akaryakıt rafinerileri, telefon, elektrik, doğalgaz, deniz işletmeleri, demir- çelik fabrikaları, çimento fabrikaları; binlerce fabrika, kurum, kuruluş özelleştirildi.

Koskoca bir gemi 1 TL’ye satıldı. Ereğli demir- çelik fabrikası bir liraya, metal paraya satıldı. İnternetten araştırabilirsiniz. 1986- 2003 yılı arasında yedi milyar dolar kadar özelleştirme yapıldı. 2003- 2023 yılı arasında 65 milyar dolar özelleştirme yapıldı. Değer olarak 7 milyar dolarlık özelleştirme işletme sayısı 65 milyar dolardan çok daha fazladır. Bir liraya satılan işletmeler çok para tutmamış. Bir de Amerikan Doları son 20 yılda %1000 değer kaybetmiş. Bir örnek evrelim: ben 2001 yılında 10 bin dolara 130 metre kare bir daire satın aldım. Şimdi öyle bir dairenin fiyatı 140 bin Amerika’n dolarıdır.

Böylece tüm ekonomik güç, servet kapitalist sömürücü vampirlerin eline geçti. Devlet şimdide piyasayı, ekonomiyi kontrol edemiyor. Sadece satılan eşyalara ÖTV, KDV vergileri artırmakla gelir elde etmeye çalışıyor. Oysa bir ülke hem özel sektörün hem de kamu sektörün girişimleri ve rekabeti ile kalkınır.

Hesapsız, kitapsız, stratejik plan, program, proje uygulama olmazsa, zaten böyle olacağını ben hem makalelerimde yazıyordum. Hem de her gün 2- 3 kısa yazılar yazıp, sosyal medyada paylaşıyorum. Yazılarım devletin yöneticilerine ulaşıyor. Ama ders alan olmadı. Başkalarının çöküşü ibret alınmadı.

Bugün, 07.09.2023 günü Amerika’dan getirilip, bayan Merkez Bankası Başkanı edilen kişiye gazeteciler sordu:  Yıl sonu itibarıyla döviz kuru ne olur?- Yanıt veriyor: “Bizim döviz kuru hedefimiz yoktur! Bu açıklamayı yapandan; iktisatçı, ekonomist, işletmeci, bankası, devlet yöneticisi olmaz.” Zaten 200 yıldan beri bu aziz milletimiz iyi bir başarılı ekonomi yöneticisi görmedi.

İki yıl önce memur sendikaları ile hükumet yetkilileri arasında 2 yıllık aylık- ücret sözleşmesi yapıldı. Devlet o yıl ki enflasyon artışını %8 tahmin etti. İki yıl sonu geldiğinde enflasyon %76 oldu. Yanılma %1006 olmuş oldu. Böyle devlet yönetilmez.

Hükümet 2023 yılı Eylül ayı başında 3 yıllık ekonomik karar aldı. Üç yıl sonra enflasyon tek haneli sayıya düşecek denildi. Ama bu bildiğimiz 18. Ekonomik program uygulama kararıdır. Hiçbir olumlu sonuç vermemiş! Zira bozanlar, kurtarma ekonomik programı alıyor. Zaten kurtarmasını bilselerdi, becerebilselerdi; batırmazlardı.

Ülke, millet olarak yeterince üretmiyoruz. Ürettiğimizin bir kısmını da israf ediyoruz. Akılsızlık, bilgisizlik, çıkar, umursamazlık yüzünden, yaptıklarımız kötü, dayanıksız, bozuk oluyor. Yap- boz- yap sarmalına düşmüşüz. Yeterince din, iman, ilim, bilim, teknik, akıl, zekâ kullanmadığımızdan hep zarar ediyor, ziyan görüyoruz.

Oysa Allah cc. İlim- bilim, bilgi, meslek öğrenmeyi, öğretmeyi; kadına da, erkeğe de farz kılmıştır. Kadın doktor, hemşire, öğretmen, terzi, berber- kuaför, sürücü olmalıdır. Böylece kadın mahremiyeti daha iyi korunur. Öyle harama bakması haramdır, deyip; kadının gözünü kapatmamalı. Sesi haramdır, deyip; konuşması engellenmemeli. Zaten kadın olsun, erkek olsun, gereksiz bir araya gelip, pek lak lak, ha ha ha eden yoktur. Kadın ile erkekler arasında işyerlerinde belli bir mesafe, çekince zaten vardır. Kadınlarla, erkekler gereksiz, boş yere, lüzumsuz, edepsizce konuşma, sohbet, iletişim yapmıyorlar.

Çıkar yolumuz şöyle olmalı: İlim, bilim, doğru bilgi, gerçekçi davranış, disiplin, fedakârlık, tutarlılık, egodan arınma, nefis terbiyesi, yüksek İslam ahlakı, güzel karakter, dik duruş, sorumlulukları, ödev, görev, yükümlülükleri eksiksiz yerine getirme anlayışı egemen olmalı. Milletimize, insanlığa, devletimize, vatanımıza, memleketimize, değerlerimizi sımsıkı şekilde sarılıp, sahip çıkmalıyız.

 Âlemlerin Rabbi Yüce Allah’ın ve peygamberin hoşlanmayacağı işler içinde kesinlikle olmamalıyız. Bunun içinde önce kendimizi, sonrasında çocuklarımızı çok ideal şekilde yetiştirmeliyiz. Bunun içinde ebeveynlere, öğretmenlere, imamlara, okul yöneticilerine, devlet yöneticilerine, tüm insanlara çok büyük görevler düşmektedir. Bugün herkes etkisizlikten, yetkinsizlikten yakınmaktadır ama kendimizi sorgulama yeterince yapmamaktadır.  Önce kendimize bakmalıyız.