Âlemlerin Rabbi Yüce Allah cc. Fatiha Suresinde mealen buyuruyor: “Esirgeyen ve bağışlayan Allah’ın adıyla. Hamt alemlerin Rabbi Allah’a özeldir. O esirgeyendir, bağışlayandır. Ceza gününün sahibidir. Ancak Allah’a kulluk ederiz ve yalnız senden yardım bekleriz. Bize dosdoğru yolu göster. Kendilerine lütuf ve ikramda bulunduğun, kimselerin yoluna ilet. Gazaba uğramışların ve sapmışların yoluna iletme! Amin.”

Bakara Suresi 2- 3- 4-5. Ayet: “ O kitap ( Kur’an) onda asla şüphe yoktur. O, muttakiler              ( sakınanlar ve arınmak isteyenler) için bir yol göstericidir. Onlar gayba inanırlar. Namaz kılarlar. Kendilerine verdiğimiz mallardan Allah yolunda harcarlar. Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene inanırlar. Ahiret gününe de kesinkes inanırlar. İşte onlar, Rabbinden gelen bir hidayet – hak olan Müslümanlık üzeredirler. Kurtuluşa erenlerde ancak onlardır.”

Akıllı, zeki, öngörülü, ileri görüşlü, mantıklı, makul, sağduyulu, hak bilgili, onurlu, takva- muttaki insanlar; hak ve hakikati anlar, kavrar, algılar. Hak ve hakikat üzere Müslümanca yaşar. Doğru düşünür, anlar, kavrar.

Akıl, başka bir söylem ile us; düşünerek, doğru ve gerçeğe ulaşır. Hak değerleri, kavramları algılar. Dosdoğru anlayışta olur. Dosdoğru ve gerçekleri algılar. Zekâsını iyi, güzel, doğru çalıştırır. Yalana, yanlışa, batıla, küfre düşmez. Başkalarına zarar vermez. Haram, günah, suç işlemez.

Allah cc. Yaratılmışların en akıllısı olarak insanı yaratmıştır. İnsan kadar akıllı, zeki, yetenekli, becerikli başka bir varlık yaratılmamıştır. İslam ilimlerini ve pozitif bilimleri öğrenir. Sanat, meslek edinir. Aklını, ruhunu, zekâsını, gönlünü birlikte işleterek; üstün, harika, harikulade, şahane, mükemmel, muntazam, muazzam, insaflı, vicdanlı, onurlu, güzel varlık olur.

Akıllı insan, aklını en güzel şekilde işleterek, iki alemde zarar görmez. Akıl bize dosdoğru ve gerçek yolu gösterir. Doğru ile yanlışı, gerçek ile yalanı, iyi ile kötüyü, güzel ile çirkini, hak ile batılı birbirinden ayırt etmeyi sağlatır. Akıl doğru bilgi ile kullanılırsa, bunu becerir. Aksi halde doğru ve gerçeği seçmesini beceremediği çok olur. Yanılır, şaşırır, sapıtır, sapkınlaşır, zalimleşir.

Akıl büyüklüğü, boyutu, kapasitesi kadar anlar, kavrar. Her kişinin aklı, zekâsı farklı büyüklüktedir, meziyettedir. Aklın düşmanı; haramlar, günahlar, bencillik, batıl, küfür düşüncelerdir.

Akıl ile zekâ birbiri ile bağlantılı olmasına rağmen, farklı anlamlıdır. Her üstün zekâlı akıllı değildir. Her akıllı insan da üstün zekâlı değildir. Bu konuda araştırma, geliştirme, inceleme, düşünme yapmanızda yarar vardır.

Akıllı insan; batıl, küfür, kötü, çirkin, yalan, yanlış, din düşmanı, insanlık düşmanı olmaz. Ama zeki insanlardan; akılsız, batıl, küfür, insani değerlere düşman insan olmaktadır. En iyisi; akıl, zekâ, mantık, sağduyu, makul olma, mantıklı, doğru bilgi, mesleki, sanatı bir araya getirmektir. Akılsız insan; haram, günah, suç işlemede bir sakınca görmez.

Zekâ, etik, ahlakı bir anlam taşımaz. QI ile zekâ ölçülebilir. Her insanın aklı, zekâsı farklıdır. Zekâ, beyinin algılama gücüdür. Sorun, problem çözme becerisidir.

Akıl, zıtları birbirinden ayırır. Farkı fark eder. Hüküm ve kararlarında doğru karar verir, hüküm veriri. Akıllı insan; akl-ı selimdir yanı sağduyuludur. Bugün daha çok zeki insan vardır ama daha çok akıllı insan yoktur. İnsanların çok büyük çoğunluğu, aklını doğru işletememektedir.

Zekâ; insanın düşünme, akıl yürütme, nesnel gerçekleri algılama, kavrama, sonuç çıkarma, yetenekli olma, öğrenmede başarılı olma, problem çözmede başarılı olmayı becerir. Zekâ bir türlü- bir çeşit değildir. Zekânın çeşitleri, farklı boyutları vardır. Çoklu zekâ kavramı vardır. Zekâ, zihinsel işlevdir. Zekâ, soyut bir kavramdır. Akıl da soyut bir kavramdır. Ama bunu işlevinden anlarız. Akıl ve zekâ farklılıkları, eylemlerle kendini gösterir.

Batılda olan Batı dünyası, bugün icadı, keşfi, yaptıkları ile zeki olduğunu belli ediyor. Ama akıllı olduğu pek olmamıştır. Belçika, Danimarka, İsveç, Fransa, Almanya gibi ülkelerde, İslam dinine, Kur’an’a, peygamberimize, camilere, Türk bayrağına saldırı olmaktadır. Yakma yapmaktadırlar. Bizde onların; medeni, uygar, insnalıklı insan olmadıklarını; barbar, vahşi, haydut, saldırgan olduğunu devlet dili ile haykırıyoruz. Sokaklarda protesto ediyoruz. Bende eleştiriyor, kınıyor, lanetliyorum. Ama bizim ülkemizde, onlar gibi sapık, sapkın olanlar, hala batıcı olmakla, batıcılıkla övünç duymaktadırlar. Zira sapkın, hak ve hakikati anlama düzeyinde değildir. Batılda olanlar, pis çukurun dibindedir.

Şairimiz bakınız, ne güzel söylüyor:

“ Kanayan bir yara gördüm mü, yanar ta ciğerim.

Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim!

Adam, aldırma da geç git, diyemem; aldırırım.

Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar, kaldırırım!”

İşte burada anlatılanı; zeki ve akıllı insanlar yapar.

İlim, irfan, hikmet, irşat, feyiz sahibi olmalı ki; olgun insan olunsun. Aksi halde rezil, kepaze, sapık, sapkın, berbat, haşat, zararlı, ziyan veren bir yaratık durumuna gelinir. Yunus Emre diyor ki;

“ ilim, ilim bilmektir.

İlim, kendini bilmektir.

Sen kendini bilmezsen,

Bu nasıl okumaktır?”

Kendini bilen; hakkı, hakikati, Rabbini, haddini, hududunu bilir. Sınırı aşmaz. Sapkınlığa düşmez. Başkalarına zarar- ziyan vermez. Olgun etkin, yetkin- mükemmel insan olur.

İnsan ancak gönlünün, ruhunun, beyninin anlayabildiğini, anlar. İlmi, İslam dinini anlayıp, benimsemek için, iyi niyetli olmalı. Sapkınlara uyanlar, hak dini değerleri gördüğünde; kızgınlığı, öfkesi, yalanı, iftirası, sapkınlığı daha da artar. Bu durum ülkemizde de, diğer ülkelerde de böyledir. Hiçbir zaman akıllı, zekice, doğru, dürüst, ilmi düşünemezler. Bunun içinde, korkunç dehşet veren vahşetler işlerler! Bunlar İslam dinini doğru anlamadıkları gibi, bilimi de doğru anlamak istemezler. Varsayımları, farizaları, teorileri bilim diye anlarlar. Öyle bir aşamaya gelirler ki, kendilerinin şempanze soyundan geldiklerini, ateist olduklarını söylerler. Artık iki dünyalarını cehenneme çevirmişlerdir!

Peygamberimiz sas. Buyuruyor: “ Allah cc. Katında en değerliniz; en derin takva bilincine sahip olanınızdır.”

Bu durumun; mal, mülk, servet, meslek, makam, ırk, cinsiyet ile ilgisi yoktur.

Bakara Suresi 187. Ayet: “ Azık edinin. Kuşkusuz azığın en hayırlısı; takvadır. Ey akıl sahipleri! Bana karşı gelmekten sakının.

Peygamberimiz sas. Buyuruyor: “ Nerede olursan ol, Allah’a karşı sorumluluğunun bilincinde ol. Bilerek ve bilmeyerek, bir kötülük işlersen, ardından iyi bir iş, işlem yap ki, onu yok etsin. Bir de insanlara güzel ahlakla davran.”

Peygamberimiz sas. Buyuruyor: “İki nimet vardır ki, insanların çoğu onları değerlendirme konusunda aldanmıştır. Bunlar, sağlık ve boş zamandır.”

Dikkatli, bilgili, bilinçli olun. Önce hak üzere olmayı öğrenin, sonrada haklı olmaya çalışın. Sapkınlığa ve haksızlığa düşmeyin. Olayları dosdoğru, ilmi, bilimsel bilgilerle değerlendirin. Olayları; Tümevarım ve Tümdengelim yöntemi ile hak ölçülerle değerlendirin.

Okumayı, öğrenmeyi, bilmeyi, doğru algılamayı, kavramayı kuralına uygun öğrenmeli. Aksi halde; “düşünmeden öğrenmek; faydasız, öğrenmeden düşünmek; tehlikelidir.” Sapkın olan büyük cehalet içinde olanlar bu durumdadır.

İslam dinini dosdoğru anlayıp, kavramalı. İslam dini bir bütündür. Ekleme, çıkarma yapılamaz. Ya da İslam dini önüne, arkasına, yanına başka bir felsefi düşünce konulamaz. Bugün pek çok kişi böyle yapmaktadır. Bunun için sapkın sapık durumundadır. İşlerinde de yalan, yanlışlıklar vardır. Biri ırkçı, diğeri kapitalist, liberal, sosyalist, komünist, faşist, ateist, deist olmaktadır. Demokratlık ise baş tacı yapılmaktadır. Pek çok felsefi görüş ideoloji yapılmaktadır. Oysa İslam bütün bunların hepsine kapalıdır. Onlarda İslam dinini kabul etmezler. Bu şekilde ölenler, cahiliye ölümü gibidir. Peygamberimiz sas. Böyle buyuruyor.

İmam Gazali 457 tane eser, kitap yazmıştır. Bunun 75 tanesi günümüze ulaşmıştır. Bu gibi âlimlerin eserlerinden yararlanmalı.

İlmi, bilimi bilirken, İslam ilimlerini, Kur’ân, peygamberimiz sünnetini de sağduyu ile öğrenmeliyiz. Dini ilimleri ve bilimi doğru bilmeden; doğru düşünce ve eylem sahibi olamayız. Doğuştan da, yaratılış itibarı ile temiz doğmak, sağlıklı doğmak, helal ile beslenen beden ile doğmak çok önemlidir. Hak ile batılı, zıtları doğru anlamalı. “Allah’ın emirlerini tutmalı. Yasakladıklarından sakınmalı. İyiliği artırıp, çoğaltmalı. Kötülükleri azaltıp, yasaklamalı.”

İnsanın ve evrenin yaratılış gayesini, maksadını, amacını doğru öğrenmeli.

İyi niyet taşımalı. İyi niyetli olan kişi, eninde- sonunda olumlu işler yapmaya başlar. Ama kötü niyetli olan kişiler, hep kötülükte kahrolurlar! Ahirette ameller, niyete göre değerlendirilir.

Müslüman gibi düşünerek; iş, işlem, ödev, görev, yükümlülük, sorumluluk yapmalı. İslam dini Allah’ın dinidir, sözleridir. Ona eksiksiz uymalı.  Dünya ve ahirette huzurlu, mutlu, rahat olma; İslam inancına uygun yaşamakla olmaktadır.

Ne demiştik? Derinden kapsamlı ve tüm ilmi bilgileri kullanarak, düşün! Yanlış bilgilerle düşünmeye kalkma! O zaman düşünce üretmede, olumsuzluğa düşersin. İslam ilimleri verileri ve de değerleri ile pozitif bilim verilerini ortak kullan. Ortak dürüst uzman aklına yer ver. Ama sakın ha! Sapkınların yalanları ile düşünmeye başlama! Bilginin doğruluğunu araştır, incele, irdele! “ Düşünmeden öğrenmek faydasızdır. Öğrenmeden düşünmek tehlikelidir. Sapkınlığa düşmemek için Müslümanca düşün.

Haram, günah ve yanlış bilgiden sakın1 o zaman onurlu, yararlı, olumlu, olgun insan olursunuz. Allah cc. Hiçbir kimseye haksızlık etmez. İnsan kendi kendine haksızlık eder. Kendi yanlışlarının acı, kötü sonucunu görür. Bilerek kötülük edip de, şimdi tövbe ettim, düşüncesine kapılmamalı. Kötülük yapmamalı. Kötülük yapanlara ve kötülük yapanlara destek olanlara acı bir acı vardır. Bilgili bilinçli olmalı. Hakk’a yönelip, hakça işler yapmalı. Bir an önce Nasuh tövbesi edip, hak ve hakikate dönmeli. Peygamberimiz sas. Bile her gün en az 100 kez tövbe ederdi.

Peygamberimiz sas. Sağlığımıza dikkat etmemizi ve vakitı iyi değerlendirmemizi öğütlüyor. Bir saat bile zararlı, kötü işlerde ve de boş geçirilmeli. Sağlıklı olmak için, İslam dininin ve tıbbı, sağlık bilgisinin dikkate alınarak, yaşamamız gerekiyor.

2020- 2021- 2022 yıllarında ülkemizde ve dünyanın her yerinde pandemi denilen salgın virüs hastalığı vardı. Kovid 19 ve de Korona virüs denilen bu salgından ülkemizde 130 binden fazla kişi öldü. 600 binden fazla kişi hastalığa yakalandı. Dünyada da 6 milyondan fazla insanın öldüğünü hatırlıyorum. Ben ve aile halkım çok dikkat ettik. 5’er kez aşı olduk. 2022 yılı sonunda, hastalık çok büyük ölçüde ortadan kalktıktan sonra ailece korona virüs hastalığına tutulduk. Kimse artık virüsten korunmuyordu. Ama oğlum hastanede görev yaptığından, bize bulaştırdı.

Bu gibi bulaşıcı bakteri, virüs, mikrop hastalığından korunmak için öncelikle aşı olmalıyız. Sadece aşı da yetmez. Virüs, mikrop bulaşmamasına dikkat etmeliyiz.

Örneğin: dokunmak, tokalaşmak, sarılmak, kapalı ortamlarda yoğun şekilde durmamamız gerekiyor. Gözyaşı, ter ve tükürükle bulaştığını bilmeliyiz. Berberde tıraş olmamalıyız. Başkalarının kullandığı, tuttuğu yerlere tutmamalıyız. Aynı yerde oturmamalı ve aynı havayı solumamalı. Aynı banyoyu, havuzu, tuvaleti, saunayı, duşu kullanmamalıyız. Ortak eşya, giysi kullanmamalıyız. Aynı mutfak eşyası kullanmamalıyız. Böcek, sinek sokmasından korunmalıyız. Tıbbı bilgilerle hareket etmeliyiz. Aşı karşı olup, hastalığa karşı korumasız olmamalıyız. Aşı büyük ölçüde koruyucudur. Kan verme ve alamda dikkat etmeliyiz. İslam dinin ve bilimin ilkelerine bağlı olmalıyız.