Âlemlerin Yüce Rabbi Allah cc. 49/10. Ayette mealen buyuruyor: “ Müminler kardeştir. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin.
” Peygamberimiz sav. Buyuruyor: “ Birbirinizle ilgiyi kesmeyin. Birbirinize sırt dönmeyin. Kin tutmayın ve haset etmeyin- kıskanmayın- çekememezlik yapmayın.”
Müslüman, ahde vefalı olmalı. verdiği sözlere ve yaptığı sözleşmelere bağlı kalmalı. Doğruluktan, dürüstlükten, adaletten ayrılmamalı. İslam ilkelerinin en önemli bir özelliği de ahde vefadır. Ahde vefada dost, düşman ayrımı gözetmemeli.
Peygamberimiz bu konuda buyuruyor: “ Ahdını bozan kimseler için, kıyamet günü bir bayrak dikilip, bu falanın vefasızlık alametidir, duyurulur, denilecektir.”
Doğru, dürüst olmalı. Yalancı, hakkı hakikati yalanlayan olmamalı. Yalancılıkla tanınan kişiye insanlar inanmaz.
Hacı Bektaş –ı Veli der ki: “ Eline, diline, beline sahip ol.”
Müslüman kişi herkese yardım eder, derdini giderir. Ama yetimlere, düşkünlere, kimsesizlere karşı görevlerini büyük bir istekle, heyecanla daha özenerek yapar. Onlar, insanlara Allah’ın bir emanetidir. Bunlara karşı haksızlık yapmadığı gibi, onlara iyi bir gelecek hazırlar. Peygamberimiz bu gibi kişilere çok özenle, dikkatle, çok iyi davranmıştır. Bu kişilerin gönlünü kazanamayanlar, makbul insanlar olamazlar. Ezenler ise aktı birer zalim, zulmeden olurlar. Bu kişilere kötülük yapanların, kötülük yapmaları mutlaka ama muhakkak engellenmelidir. Şeytana ve şeytanlaşmışlara asla uyulmamalıdır. Nefse kesinlikle uyulmamalıdır.
Sadi Şiraz’ı der ki: “ Her işte kendinden üstününü ara. Bunu fırsat bil. Kendin gibisiyle zamanı boşa geçirme.
İnsanlar toplum olarak yaşar, yaşamalıdır. Bu da insanlara bazı ödevler, sorumluluklar yükler. Toplumun huzur ve mutluluğa erişmesine yardım etmeli. Toplumu her türlü kötülüklerden korumalı. İslam ahlakı ile topluma davranmalı. Ahlaksızlığı yaymaya çalışmamalı. Kişisel çıkar sağlamaya çalışmamalı. İlahi emirler mutlaka uygun davranmalı.
İş ve ticarette, öğrencilik ve öğretmenlikte, imamlık ve yöneticilikte, işçilikte, memurlukta, çiftçilikte; emrolunanı gibi dosdoğru olmalı.
Allah cc. Hud suresi 112. Ayette; “Emrolunduğun gibi dosdoğru ol,” buyurmaktadır. Çalışanların ücreti eksiksiz ödenmeli. Asla haksızlık etmemeli. Bugün zengin olanların çok büyük çoğunluğu, emekçilerin hakları, tüketicilerin sömürülmesi ile zengin olmuşlardır. Bir insan, dünyanın en büyük 17. Ekonomisi olan, Türkiye’mizden, 3 kat daha büyük servete nasıl sahip olabilir?
Helal kazanmalı, helalinden, israf etmeden harcamalı. Asla, katiyen, kesinlikle, asla ve kat’a israf- savurganlık yapmamalı. İsraf insanı batağa, iflasa sürükler. Moda, model, değiştirme gibi sömürücü sözlere kanmamalı.
İslam dininden ayrı düşmekten, yanlış ve yalan davranmaktan, hak ve hakikati yalanlamaktan, çirkin davranmaktan haya etmeli. Utanmalı. Ar etmeli. Yanlış yapmaktan vazgeçmeli. Allah’ın ve peygamberinin sav. Hoşuna gitmeyen her şey yanlıştır, kötüdür, çirkindir. Allah’ın ve peygamberinin hoşuna gitmeyen hiçbir işi yapmamalı. Ben sizlere her zaman bu doğrultuda yazmaya çalışıyorum. Yanlış, hatalı, eksik yazmış isem bağışlayınız. Allah’tan da af, bağışlanma diliyorum. İnsan beşerdir, hata edebilir. Hayâ imandandır. Her inancın bir ahlakı vardır. İslam’ın ahlakı da hayâdır. Kız, kadın, erkek olsun; muhakkak, mutlaka hayâ sahibi olmalıdır. Hayâ insanları kötülükten alıkoyar.
Müslüman, diğer insanlardan her yönüyle farklıdır, değerlidir, üstündür, üstün olmalıdır. Zira ilahi mesajlar bunu gerektirir. Müslüman, her dini ve ilmi değeri; aklıyla, zekâsıyla, bedeniyle, sağduyusuyla, makul olmayla, mantıklı olmayla yaşar, yaşamalıdır. Zamanın ve sağlığının kıymetini en iyi şekilde bilip, değerlendirmeli. Vaktim yok, dememeli. Sağlığını korumalı. Gerektiğinde en iyi tedavi olmalı. Ömür boyu değerli işler yapmalı. Her işin değeri vardır. Değerli işlerin değeri vardır. En iyi şekilde bu işleri yapmalı. Doktorluk, çiftçilik, hayvancılık, öğretmenlik, imamlık gibi her meslek çok değerlidir. Bizim meslek değerli, diğerleri değersiz dememeli. Toplum farklı mesleklerle ihtiyaçlarını giderir. Kaybedilecek zaman ve sağlık yoktur. Başkaları hakkında çok iyi düşünmeli. Kötü zan yapmamalı. Gam ve keder çekmemeli. Başaramadığımız işleri Yaradan’a bırakmalı.
Düşkün, yaşlı, geliri yetersiz olanlara, devlet yardım eder. Yardım kuruluşları yardım eder. Hastalıklarında bakar. İslam dini bunu emreder. Ama sorumsuzluktan fakir düşmüşlere ise; çalış, geçimini sağla, der. Asalak, parazit gibi yaşamalarına engel olur. Dilendirmez de! İslam toplumunda, zekât, sadaka, fitre, fidye verir. Fiili Yardımlarla destekler. Ama bu durumu istismar edilmemelidir. Dost olarak bu güzelim insanlar asla unutulmamalıdır.
İnsanlar, iyi eğitim, güzle öğretim, meslek, sanat, zanaat edindiklerinde, yaşamada çok zorluk çekmezler. Bugün İslam toplumlarında bu durum çok azdır. Çok çocuk edinme, çocuklara iyi bir eğitim- öğretim, meslek edindirmeme, insanları, toplumları perişan etmektedir. Bu durumda olan toplumlarda; anarşi, şiddet, terör, kaos, açlık, susuzluk, bakımsızlık, eğitimsizlik, sağlıksızlık, başka ülkelere kaçak yollarla göç etme oluşmaktadır. Denizlerde boğulmakta, yabancı ülkelerde itilip- kakılmaktadır. Bugün İslam toplumlarında bu kaos, yokluk, barış yokluğu, bizim başımızda dert olmaktadırlar. Bizde de anarşi, şiddet, terör, çete, mafya olayları arttı.
Bu gibi cahil cühela, anlayışsız, eğitimsiz kişiler, sürekli kavga, saldırma, çatışma halindedir. Ülkemizde her yıl 9 milyon kadar kişi, bu kişilik doğrudan sizlerden zarar görmektedir.
Bu kişilerde gerçek anlamda iman ve İslam yaşantısı, Müslümanlık da yoktur. Batıl içinde çırpınmaktadırlar. Batıl, hakkın zıddıdır. Boş, hükümsüz, gerçekliği olmayan, sapkın düşüncelerde olanlardır. İslam dinine uymayan davranıştadırlar. Bu her ülkede böyledir. İnsanlık, insancıllık, insaniyet, merhamet, dostluk, kardeşlik, sevgi, saygı yeterli değildir.
Âlemlerin Yüce Rabbi Allah cc. 34. Surenin 28. Ayetinde mealen buyuruyorlar ki: “ Biz seni ancak bütün insanlara müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.”
Allah cc. İnsanı yaratmış, bu dünyaya sınav için göndermiştir. Dünya sınav- imtihan yeridir. İmtihan sonucu işlediği amellerin olumlu veya olumsuzluğuna, Allah’ın rahmetine göre cennet veya cehenneme gönderilecek. Cennet ve cehennem insanın kendi tercihi sonucudur. Allah cc. İnsanların ve varlıkların bütün yaptıklarını bilir. Allah’ın sıfatları sınırsızdır, sonsuzdur. Allah cc. Açık, gizli her olaydan, varlıktan habersizdir. Zifiri karanlıkta, ormanda karıncaların durumundan haberdardır. Allah’ın sıfatları, insanların sıfatlarıyla karşılaştırılamaz. Esma’ül Hüsna’yı çok iyi ve dosdoğru öğrenmeli.
Müslüman, insanlarla ilgilenir. Her derdine çare, çözüm olması için gerekeni yapar. Çalışmasını bireysel ve ekip çalışması ile yapmaya çalışır. Ekip, dernek, vakıf, takım çalışması yapmakta çok büyük yararlar vardır. Ölümden de korkmamalı. Korkmamak için takva hak Müslüman olmalı. Sevgiliye kavuşmayı candan, içtenlikle istemeli.
İmam Rabbani der ki: “ Ölüm sevgiliyi, sevgiliye ulaştıran bir köprüdür.”
İslam medeniyeti, vakıf medeniyetidir. Devletin yetişemediği yerlere; vakıflar, dernekler, sivil toplum örgütleri, yardım kuruluşları ulaşır. İslam medeniyetinde; Selçuklu, Osmanlı medeniyetinde vakıflar çok önemli, değerli hizmetler sunmuştur. Zamanımızı, sağlığımız çok iyi değerlendirerek, dünyada iken ahreti kazanmakla yükümlüyüz.
Aslen Rizeli olan, eğitimci - öğretmen, gazeteci, araştırmacı düşünür, yazar der ki: Huzurun, mutluluğun, rahatlığın, bilginin, bilgeliğin, aklın, zekânın turşusunu kurun ki; yaz, kış yararlanabilesiniz. Turşuyu bilgi ile bilinçle, sağlıklı şekilde yapmalı. Yaparken, gıda mühendisliğinden yararlanmalı. Turşu kavanozu hava almamalı. Turşuda limon, sirke, tuz kullanmalı. Ama sirke her turşuda çok, fazla miktarda kullanılmamalı. Turşudaki, peribiyotik dost bakterileri öldürür. Yüksek tansiyonu olanlar, fazla tuzlu turşu yememeli. Tansiyonu yükselir! Düşürme fırsatı, olanağı bile olmayabilir. Beyaz – top lahanadan da turşu yapmalı. Bağırsak dost bakterilerini çoğaltır. Sindirimi kolaylaştırır. Pek çok sebze, meyveden turşu yapılır. Turşuyu cam kavanozlarda yapmalı. Kavanoz kapaklarını her zaman yenilemeli. Turşunun, konservenin hava alması, gıdayı bozar. Oluşan bakteriler, zehirli mantarlar gibi ölüme neden olur!
Artık elimizdeki akıllı telefondan, görsel, anlatımlı olarak, her işin bilimsel yapılışını öğrenebiliriz. Artık bilgi, iletişim, bilişim, teknoloji çağında yaşıyoruz. Bir tuşla istediğimiz bilgiye telefondan, bilgisayardan, tabletten bile ulaşabiliyoruz.
Yaz aylarında ucuz olan sebze ve meyveleri derin donduruculara koyup, kışın yemek için hazırlayabiliriz. Ama dondurucu koyulacak, meyve ve sebzelerin hazırlanışları farklıdır. Her sebze ve meyvede dondurucuya koyulmamaktadır. Konulma içinde ön hazırlığı olan sebzeler vardır. Bunları öğrenmemiz gerekir. Aksi halde yaz ürünlerini, kışın 10 kat daha pahalıya alma durumu oluşur. Zira bu ürünler yazın bahçede, kışın serada yetiştirilir. Farklı uğraş ve masrafları vardır. Bir de seracılığın olduğu bölgeler, seralar; sel baskını, fırtına- rüzgâr, donma, son 30 yıldır da hortuma uğramaktadır. Tarım ve hayvancılık kolay değildir. Öyle sen yap, bana ucuzundan sat, düşüncesinde olanlar, yanlış yapmaktadır. Kolaysa, sende yap, derler. Ben onlarca tarım ürünün yetiştirmesinde işçi olarak çalışmış bir kişiyim. Bu işler zor olduğu için günümüzde 50 yaş üzerindeki, insanlar yapıyor. Diğerleri ucuz olsun, diye bekliyor!
Aslında her mevsimde, o mevsimde yetişen doğal tarım ürünü yemek gerekir. Bir de yerli, milli tarım ürünü yemeli. Ama seracılığın gelişmesiyle, artık her mevsim insanlar her ürünü yemeye çalışıyor.
Artık doğal dediğimiz ürünlerde sağlığa zararlı, tehlike saçmaktadır. Derelerimiz, ırmaklarımız, göllerimiz şehir ve fabrika atıkları ile kirletildi. Bugün Nilüfer, Tunca, Meriç, Kızılırmak gibi ırmaklarda tek balık, canlı yaşamamaktadır. Tarım ve çiftçilik yapan halk diyor ki; kirli, zehirli sularla sulama yaptığımız için, yetiştirdiğimiz ürünler sağlığa zararlıdır. Biz yetiştirdiğimiz ürünleri yemiyoruz ama satıyoruz. Bende diyorum ki; bunun için genç, çocuk, yaşlılar hep hasta oluyoruz. Her yıl 85 milyon insanımız, 850 defa hastaneye, doktora gidiyor. İnsan iyi Müslüman, çevreci anlayışta, kul hakkına dikkat eder özellikte olmazsa, bu durum daha kötüye gidecektir. Tarım ve hayvancılık ürünlerine pahalı diyenler, sanayi ve turizme milyonlarca para harcıyor.
Aile büyükleri, devlet yöneticileri, eğitimciler, öğretmenler, imamlar bu konuda sürekli eğitim yapmalıdır. Toplumun çekirdeği, devletin merkezi ailedir. Aile bozulursa; birey, toplum, devlet, çevre de bozulur. Ne huzur, mutluluk, sağlık kalır. Sevgi, saygı yok olunca, insanların kıyameti kopar. Büyükler küçüklere sevgi, küçükler büyüklere saygı duymalıdır.
Peygamberimiz sav. Buyuruyor: “ Ben ailesine karşı en iyi olanınızım. Sizin de en iyileriniz, ailesine karşı en iyi olanınızdır.”
Ailede huzurun olması için bilim ve İslam dinin yaşam tarzı olması gerekir. Aksi halde korkunç dehşetli vahşetler yaşanır. Biz her ilerleyen yılda bu durumun arttığını görüyoruz. Sizlerin neyi göreceğini tahmin bile edemiyorum. Ama her yıl tüm dünyada ahlak %400 oranında artmakta, toplum ve devletler bozulmaktadır.
Olgun müminler olarak iyilik hareketi başlatın. Aklı kıt, kendi sert olanlarla sert konuşmayınız. Barış isteyenlere de muhabbet duyunuz.
Müslüman ifrat- aşırılık ve tefritten- gerilikten, gericilikten uzak olmalıdır. Dosdoğru orta yolu tercih edip, Allah’a yönelmelidir. İslam dini ne ifrat ne de tefrittir. İfratta, tefritte sapıklık, sapkınlıktır. İslam değildir.
Müslüman, Yüce Allah’ı, Kur’ân’ı, peygamberi, İslam dinini samimice, içtenlikle, bilinçle sevip, yaşam tarzı yapmalıdır. Bundan başka kurtuluş yolu da yoktur.
Sevgiden uzaklaşmamalı. Düşmanlıktan uzaklaşmalı. Dünyayı ve ahireti cehenneme, zehire çevirmemeli. Mümin ve Müslümanlığın sıfatları bellidir, açıktır. Gerçek anlamda Müslüman olmalı.
Allah cc. Katında değerli olmanın ölçüsü; takvadır. Sadece takva Müslümanlar, doğrudan cennete gideceklerdir.
Müslüman iyi, güzel, doğru, dürüst, adaletli geçimli, uyumlu, barışçı olmalıdır. Başkalarını asla incitip, kırmamalıdır. Aile halkına, akraba, komşu ve arkadaşlarına karşı mümince davranmalıdır.
Peygamberimiz sav. Buyuruyor: “ Müslüman, kendisi ile iyi geçinilen kişidir. Başkaları ile iyi geçinilmeyen ve kendisi ile iyi geçinilmeyen kişide hayır yoktur.”
Peygamberimiz, hazreti Mevlana, Yunus emre, Hacı Bayram Veli ve bunun gibi Allah dostları gibi Allah cc. Kur’ân, peygamber, bilim sevmelisin. İnsan sevmelisin. Allah cc. Ve insan sevmeyenden bir nane olmaz. Bunu da hiç aklından çıkarmayasın. Eğer böyle seversen, olgun insan olursun. Sapkın zalim olmasın.
Yunus emre der ki: “Her şeyi öğrendiğin kadar bilirsin. Bunu da öğren. Sevdiğin kadar sevilirsin.”
Sadi Şiraz’ı der ki: İnsanın merhameti, yumuşaklığı, cömertliği, kendisini düşmanlarına bile sevdirir.”
“ En güç 3 şey vardır. “Biri sırrı saklamak, derdi unutmak, boş zamanı iyi değerlendirmek.”
Âlemlerin Rabbi Yüce Allah’ı çok çok çok sevin. Allah’ın yarattığı doğayı- tabiatı canlıları, cansız dediğimiz varlıkları da çok sevin. Allah cc. İçin sevin.
İnsanlara, dini, imanı, İslam ahlakını, İslam muamelatını, edebi, adabı, hayâyı, kul hakkını öğretmezseniz, ortaya olgun bir mümin, iyi bir insan çıkmaz. Kul hakkı, hukuku tanımayan, bir zararlı varlık oluşur. Sahtecilik, sahtekârlık, dolandırıcılık, gasp, hırsızlık, hortumculuk adına ne varsa; düşünmeden yapar. Onun için normal bir hareket olur. Kul hak ve hukukunu, bunun dünya ve ahirette sorgusunu düşünmez. Özel mala, eşyaya, kamu- devlet malına saldırır, çalar, hırsızlık yapar. Bu durumu asker, polis, özel güvenlik elemanı ile de önleyemezsiniz. Öyle olursa, asker, polis, özel güvenlikçi de çalar, gasp eder, suç ve haram işler. Başa çıkamazsınız. Biz bunun böyle olduğunu her gün görüyoruz.
Kamu malı, devletin ve halkın ortak malıdır, değeridir. Bu malda var olan insanların, gelecek kuşakların hakkı vardır. Kamu malı, özel maldan daha önemlidir. Milyonlarca insanın hakkı vardır. Bugün kamu malını çalanlar, ahirette hesabını evermezler. Cehennemin gayya ateş çukurunu boylayacaklardır. Türkiye’de kamu malını haksız kullananlar, 85 milyonun hakkına girmektedirler. Aynı zamanda gelecek nesillerin hakkını de yemektedirler. Ben bu durumda hiç kimseye hakkımı helal etmiyorum. Herkesin yaptığı suçun c ezasını ödemesini istiyorum. Namaz, oruç, zekat, hac, kurban ibadeti de bunları kurtarmayacaktır. Din dışı eğitim – öğretim bu gibi ahlaksızlıklara sebep olmaktadır. Hak ihlallerinin önüne geçilememektedir.
Özel mal ve kamu malı bir emanettir. Emanete hainlik eden zalimdir, hırsızdır. Adaletle, dürüstlükle bu mal korunmalıdır. Bugün ülkemizin yeterli iyileşememesinin nedeni; emanete, özel mülke, kamu malına ihanetten olmaktadır. Dünyanın da sorunudur.
Bir fırının ürettiği ekmekler hep 15-20 gram eksikti. Eski ustasına sordum. Hatadan mı oluyor? Dedim. Hayır, bilerek, yapıyorlar, dedi. Belediyeye şikâyet ettim. Sadece uyardılar. Her gün 2- 3 bin ekmek eksik gramajlı ekmek satan bu fırın, hesabı nasıl verecekler?
İslam dini, toplumun huzurunu, mutluluğunu, iyi ilişkileri sağlamak için gelmiştir. Gerçek anlamda İslam ve bilimi, mesleği, sanatı yaşayan insan, geçim sıkıntısı çekmez. Bunun için önce kendimizi, sonra çocuklarımızı en iyi, planlı, programlı şekilde yetiştirmeliyiz. Ama öngörülü olarak yetiştirmeliyiz. Ülkemizi ve dünyayı izlemeliyiz. Yanlış yapmamalıyız. Yapıyorsak, vazgeçmeliyiz.
Bir örnek verelim: ülkemizde atanamayan, ihtiyaçta olmayan 1 milyon- bir milyon öğretmen vardır. Ülkemizde 76 bin okul, 1 milyon 200 binden fazla öğretmen görev yapmaktadır. Okula, öğretmene de gereksinimiz yoktur. Ama devlet hala 96 Eğitim Fakültesinde öğretmen yetiştirmeyi sürdürüyor. Bu başka mesleklerde de benzer şekildedir. Bu yanlıştır ve böyle olmamalıdır.
Dün, 14.06.2024 de okullar tatil edildi. 16.06.2024 de de kurban bayramı tatili başlayacak. Ayrın Kurban bayramı olacak. Tatilde, insanlar tatile gitsin diye devlet izni ile uzatılmaktadır. Ramazan Bayramı ve Kurban Bayramı 9 gün yapılmaktadır. Halkımız bu tatilde, 3 milyon insan, 100 milyar liradan fazla para harcayacak. Hem de fahiş fiyatlarla tatil yapacak. Bizde tatil, Avrupa’dan çok daha pahalı olmaktadır.
Şeyh Edebali diyor ki: “ Kötülükler kurma. İyilikler kaya üstüne yazılır.”
Peygamberimiz sav. Gibi Muhammed’ül – Emin olmalı. Yanı güvenilir Muhammed olmalı. Her türlü davranışta güvenilir olmalı. Güven vermek en büyük güvendir, onurdur, servettir, insanlıktır. Dürüst ve emin mümin olmalı. Sadece güvenilir olma, Müslüman sıfatıdır. Müslüman, doğruluğu, dürüstlüğü ile güvenilir olur. Güven ve emniyet günümüzde de en çok ihtiyaç duyulan değerdir.
Sadi Şiraz’ı der ki: “Ne kadar okursan oku, bilgine yaraşır şekilde davranamazsan, cahilsin.”
İmam Şafi hazretleri der ki: “ İyilik eden sana arkadaştır. Kötülük edende senden ayrılmış sayılır.”
Müslüman kendine istediği iyiliği, başkaları içinde ister. Kendine istemediği kötülüğü, başkalarına d istemez. Bu hadistir. Herkes aklını başına toplamalı. Bugün insanlar, dünyada başkalarına çok kötülük yapmaktadır. Ama yapılan kötülük, kendilerini de bulmaktadır. Akıllı, öngörülü, ileri görüşlü olmalı. Düşünme biçimlerinin tümünü kullanmalı. Seküler, din dışı asla davranmamalı. Din dışılık; vahşettir, korkunç dehşettir, kötülük, çirkinlik, yanlışlık, bozukluk, zalimlik, zulmetmektir. Dünyadaki varlıklar hep seküler, din dışı olmaktan çok kötü zararlar görmüştür. Her zaman kendinden daha iyi arkadaş edin ki, yükselesin, değerlenesin.
Müslüman sadece bir ayetten, sureden, bir hadisten, sünnetten, bilim gerçeklerinden; ibret, ders alıp; olgun insan olma hedefi için kendini hakça yönlendirir. Bir Fatiha suresi bile, akıllı insana yeterli gelebilir. Fatiha suresi, Kur’ân’ın ilk suresidir. 7 ayetten oluşmaktadır. Fatiha; “açmak” anlamına gelmektedir. Bu surede; “Biz ancak, yalnız sana ibadet eder, senden yardım dileriz. “ Bir de İhlas suresini iyi anlamalı. Bugün ne Fatiha ne İhlas suresini anlamayan milyarlarca insan var.
Peygamberimiz öncesi Cahiliye döneminde Mekke’de yaşanan putperestlik, müşriklik, bugün Doğu toplumlarında hala aynen yaşanmaktadır. Mekke’de sadece Kâbe’de 360 tane put yoktu. Putperestlerin evlerinde de putları vardı. Ondan yardım ister, el- yüz sürer, dilekte bulunur, yardım isterlerdi. Bugün bu durum hala Budist ve Hint anlayışında vardır. Kısacası ne hak değişti, ne de batıl değişti. Esas, asıl özelliği ile devam etmektedir.
Eğitimci öğretmen, gazeteci, araştırmacı düşünür yazar der ki: “ Başarılı olmak, insanları razı- hoşnut etmek, Allah’ın sizden razı olması için; İslam dinin değerlerinden, bilimin verilerinden, hak ve hakikatten, doğruluk, dürüstlük, adaletten, ölçülü ve dengeli davranmaktan bir milimetre dahi ayrılmamalı. Bir milimetre ayrılırsa; batıla, küfre, başarısızlığa düşülür. Buda sizden razı olmamayı oluşturur. Ölçülü, dengeli olma şarttır. Ölçü ve denge de, İslam ve bilim ile oluşmalıdır. Akıl, mantık, sağduyu, ortak dosdoğru akıl kullanılmalıdır.
Âlemlere rahmet olarak gönderilen, görevlendirilen, Hazreti Muhammet Mustafa sav. Sevgili peygamberimiz, Allah’ın hak dinini gerçek anlamda yaşayan, bir mümin ve Müslümandı. O yanlışları, eksikleri, hataları düzeltmeye, durumu iyileştirmeye çalışırdı. Allah’a kul olmaya, insanlara hizmet etmeye kendini adamıştı. Şükrederdi, hamt ederdi, tövbe ederdi, ibadet ederdi, zikrederdi, hak ve hakikati halka bildirirdi, iyilik ederdi. Sıkıntıdan dert yanmazdı. Varlığını, zenginliğini halk için harcardı. Dört halife de aynen yapardı. Onlar fakir değillerdi. Zenginliklerini, fakirlere verirlerdi. Kendileri ticaretle ilgilenirdi.
Sorunları çözmek çok kolaydır. Ancak doğru, stratejik, kaliteli, verimli, dürüst, adaletli, ilmi yol izlemeli. Batıl Batılılar gibi hareket etmemeli. Batılılar şöyle yapar: Ülkemiz aleyhinde olanlara, destek verir. Ülkemiz ve milletimiz lehine olan davranışlara karşı çıkar, aleyhte mahkeme kararları alır. Siyasi aleyhte propaganda yaparlar. Biz böylesi yanlış davranışlarda kim olursa olsun, asla davranamamalıyız. Hiç kimseye, kim olursa olsun, asla yanlış adaletsiz davranmamalıyız.
“ Önce sorunu, sorunun yüksek deneyimli uzmanları ile birlikte tespit etmeliyiz.
Sorun yaşayan insanlarla, bire bir görüşüp, ortak çalışmalıyız.
Sorun yaşayanların meslek, oda temsilcilerini, sorun çözme çalıştayına almalıyız.
İlmi, teknik, temsilci, sorun yaşayan kesimlerle bir araya gelip; çözüm, çare için kararlar alıp, uygulamalıyız.
Karar alma yeterli değildir. Bugün ülkemizde binlerce karar alınmaktadır. Çalışma, çatıştaylar yapılmaktadır. Ama işin çözüm, çare takibi yapılmamaktadır. Denetim ve kontrol, disiplin içinde sürekli gece- gündüz yapılmalı. Denetimler de ödün verilmemeli. Yargı işletilmeli. Tutarsız, yanlış, yalan, taraflı, vurdumduymaz karar alanlar mutlaka ama muhakkak hukuk önünde cezalandırılmalı. Eksik uzman ile iş yapmamalı. Zaten eksik olan, uzman olmaz. Mesleğini sevmeyen verimli olmaz. Kul hakkı bilmeyenden, doğru davranmak beklenemez. Yanlış yapmaktan, allah2tan korkmayandan, dürüstlük beklenemez.”
Müslüman farklı, üstün, özellikli, nitelikli, nicelikli, saygın, onurlu, şahane, harika, harikulade insandır. Olmalıdır. Olmazsa olmazlardandır. Olgundur. Merhametlidir. Acıyandır. Koruyandır, esirgeyendir, sevgi, saygı gösterendir. İyilik ve yardım edendir. Merhamet, duyguları ifade eden bir değerli kavramdır. Daha çok mümin özelliğidir. Zalimlikten uzaktır. Allah’ın merhamet özelliğinden esenlenmiştir. Allah’ın merhamet özelliğinin yansıması, tecellisidir.
Allah cc. Ayetlerde kendini şöyle tanıtmış, tanımlamıştır: “Allah’ın rahmeti her şeyi kuşatmıştır. O, merhametlilerin en merhametlisidir. Merhamet edenlerin en hayırlısıdır. Merhamet, müminlerin temel özelliklerindedir. Peygamber, âlemlere rahmet olarak gönderilmiştir.
Peygamberimiz sav. Buyuruyor: “Merhamet etmeyene, merhamet edilmez.”
Bezmi Âlem Valide Sultan der ki: “Muhabbetten Muhammed oldu hâsıl. Muhammedsiz muhabbetten ne hâsıl?”
Süfyan-ı Sevri diyor ki: “ Üç şey üzüntü ve kederi giderir. Gönlü açar.
1- Allah’ı anmak, zikretmek,
2- Allah cc. Dostu ile buluşmak,
3- Hikmet- bilgi sahibi kişilerin sözlerini dinlemek,
İmam Şafi Hazretleri der ki: Sırrını saklamasını bilen, işinin hâkimi olur.”
Peygamberimiz sav. Buyuruyor: “ Allah’ım! Fayda vermeyen ilimden, huşu duymayan kalpten, doyma bilmeyen nefisten, icabet edilmeyen duadan sana sığınırım.”
Müslüman uyanık, bilgili, dikkatli, tedbirli, ileri görüşlü, dosdoğru bilgili, düşünme tekniklerinin tümünü yapabilen olur. Hanzo, çapulcu, akılsız, geri zekâlı olmaz. Allah’ın ilmine ters- zıt davranıp; rezil, rüsva, perişan olmaz. Temkinli hareket eder. Allah’ın yolunu, ilmini, bilimi bırakıp; şeytana ve nefsine uyup, hareket etmez. Bu yıl Kurban Bayramında iç savaş yaşayarak, bölünen, bölündükten sonra bile yine kalan kısmı ile iç savaş yaşayan, Sudan’a yardım toplandı. Dünyanın 200 ülkesinden daha çok yardım ettiğimiz, Somalıya yardım toplandı. Terör ile ve iç çekimlerle berbat ve harap olan onlarca İslam ülkesi vardır. İslam ülkesi dediğimiz, adı İslam, yaşanır da perişanlık var. İslam dini barış, uzlaşı, uyum, esenlik dinidir.
Yüce Allah cc. Al-i İmran suresi 103. Ayetinde mealen şöyle buyuruyor: “… Allah’ın ipine- dinine sımsıkı sarılın. Parçalanıp, bölünmeyin…!”
Sadece bu ayeti anlayabilen Müslüman, bugün ki, rezil rüsva, kepaze duruma düşmez.
Bugün aklını dosdoğru işletmeyenler, perişan olmaktadırlar.
Allah cc. Hud suresi 112. Ayette mealen buyuruyor: “ Emrolunduğun gibi dosdoğru ol!”
Sadece bu ayeti de anlayan ve uygulayan insan, bugün ki, zor, güç, yaşanılmaz duruma düşmez.
Müslüman harika, harikulade, şahane, numune olmalıdır. Allah cc. Böyle olmamızı istiyor. Adaletli, adil olmamamız istiyor. Ağırbaşlı, efendi, akıllı olmamızı istiyor.
Alçak gönüllü olmamızı istiyor.
Anne ve babaya, insanlara, varlıklara çok iyi davranmamızı istiyor.
Affedici, bağışlayıcı olmamızı emrediyor.
Başkaları hakkında olumlu düşünmemizi emrediyor.
Cesaretli efendi, bilge, helalinden çalışan olmamız istiyor.
Fedakâr, cefakâr, özverili, diğerkâm olmamız istiyor.
Güven veren, güvenli olmamız istiyor.
Barışçı, uyumlu olmamız emrediyor.
Hoşgörülü, ölçülü, dengeli olmamız emrediyor. Ölçütümüz Kur’an ve sünnet olmalıdır.
İyi niyetli, itidalli, kanaatkâr, iyilik insanı olmamız emrediliyor.
Kusur, hata, yanlış, haram, günah yapmamamız emrediliyor.
Misafir- konuksever olmamız isteniyor.
Nezaketli, zarafetli, kibar, nazik, ince, efendi olmamız emrediliyor.
Sabırlı, sabreden olmamız emrediliyor.
Sevgi, saygı dolu olmamız, selamlaşmamız emrediliyor.
Sorumluluk sahibi olmamız, görevimizi dosdoğru yapmamız isteniyor.
Şükreden, ibadet eden, zikreden, hamt eden, iyilik eden, ibadet eden, dua eden, tövbe eden olmamız emrediliyor.
Maddi, manevi anlamda temiz olmamız isteniyor.
Yardımlaşma, dayanışma, paylaşma, insan etmemiz emredilmektedir.
Sizlere ömrün boyu mutlak hak ve hakikati, dosdoğru ve gerçekleri, Allah cc. İlmini, peygamberimizin sünnetini, bilimin verilerini yazmaya çalışıyorum.
Âlemlerin Rabbi Yüce Allah’ın ve peygamberinin ahlakı ile ahlaklanmanız için, bilgi aktarmaya çalışıyorum. Sizlerde edindiğiniz bilgileri başkalarına aktarınız. Bu bir ilmin sadakası, hak tebliğin- bildirmenin sevap olmasıdır.
Bugün Müslümanlar, bunu yapmadığından, zalimlerin mankudu, ezdiği zavallı varlık olmuştur. Batılı yayanlar, daha azimli, özverili davranmaktadır. Hak ve hakikatte olduğunu düşünenler; pasif- edilgen, uyuşuk durmaktadır.
Olup- biten olaylardan ders çıkarın, ibret alın. Derinlemesine tüm düşünme tekniklerini kullanın. Bilmediğinizi sorun, öğrenin. Danışın. Deneyimli bilgelerden yararlanın.
İnsanı yücelten doğru bilgidir. Ancak bilgi nimete neden olduğu gibi zalimliğe de sebep olmaktadır. İlim, irfana dönüşürse, yararlıdır. Bilim, zararda kullanılırsa, fecaattir, felakettir, faciadır, vahşettir, dehşettir, kıyamettir!
Lütfen! Lütfen! Lütfen! Yüce Allah’ın ve peygamberinin sav. Hoşnut olmayacağı, hiçbir duygu, niyet, düşünce, davranış, eylem içinde asla, katiyen, kesinlikle olmayınız. Derinden aklınızla, derin ve dosdoğru düşüncelerinizle, hak ve hakikat ile tefekkür ediniz. Aklı, kalbi, vicdanı, insafı birlikte kullanınız.
Tefekkür; düşünmek ve hatırlamak- anımsamak anlamındaki, tefekkür, insanı diğer varlıklardan farklı yapan, ayırıcı özelliktir. Kur’ân, tefekkür etmeyi teşvik etmiştir. Doğru düşünenler övülmüştür. Doğru düşünmeyenler, uyarılmış, kınanmıştır.
Kur’an, yaratılan her varlık ve Allah cc. Kur’ân, peygamberler hakkında doğru düşünülmesini emretmektedir.
Allah’a kulluk- ibadet edilmesi emredilmiştir. Sizlerde hak ve hakikate değer, önem verin. Yalnızca ve ancak Yüce Allah’a yönelip, dosdoğru ve adil olun. Bizler dilimizin döndüğünce, bu kadar ancak bilgi aktarabiliyorum. Allah’a emanet olunuz. Kula mankut asla olmayınız. Kurban bayramınız en içten dileklerimle kutluyorum. Mübarek- çok iyi geçmesini diliyorum.