Tüm ideolojiler, sapkın felsefi görüşler; sömürgecilerin insanları sömürgeciliğe hizmet etmek, sömürmek, tüm değerlerini işgal etmek için beyin ve kalpleri yok eden saçmalıklardır. İdeolojilerin paslı dişlileri arasında ezilen bireyler, artık çektiği acıyı dava zanneder. Zalime, zulme, her türlü haksızlığa, sapkın, sapık, batıl düşünceler uğruna katlanır. Artık solculuğun, sağcılığın, sosyalizmin, faşizmin, kapitalizmin, komünizmin, şer odakların köleleri; birer beyni işlemeyen, kalbi hissetmeyen mankudu olmuştur. Kendini dava adamı zannederler. Sapkın emelleri yüzünden canını verir. Eş, dost, akraba, komşu, arkadaşını katledip, katil olur! Artık dini- imanı, insafı, vicdanı, merhameti kalmamıştır.

 Her ideolojik görüş böylesi saçmalıklarla, hurafelerle, sapıklıklarla oluşmuştur. İstismarlarla insanları kandırır, aldatırlar. Sonrasında ideolojik görüşlerine birer olta yemi olarak takarlar! İdeolojik görüşler gibi beşeri- felsefi sapkın sapık görüşlerde; insanları sapkınlaştırır, sapıklaştırıp, zalimleşir. Günümüz dünyasında binlerce sapkın sapık düşünsel görüş; beyinleri, kalpleri, gönülleri mahvetmektedir!

İnsan kanaatkâr olmalı. Kanaatkâr toplum oluşturmalı. Keyif, zevk, nefis, şeytan için sapık sapkın olmamalı. Mutlak doğru ve mutlak gerçeklerden ayrı düşen her birey, toplum, devlet sapkın, sapık olur. Zevk, eğlence, çılgınca sapkınca hareketler sapkınlıktır. Bu tip sapkın davranışlar inançları, ibadetleri, kültürleri, siyaseti bozar. Aklı, zekâyı, bilgiyi, birikimi, medyayı, basını, yayını, ahlakı bozar. Bu tip sapkın düşünceler ticareti, alışverişi, üreticiyi, tüketiciyi, toptancıyı, işçiyi, memuru, amiri bozar, haşat eder. Şer güçler oluşur ve gelişir, yayılır ve hegemonya kurar. Emperyalizm, Siyonizm, sömürgecilik, sömürü, işgal, kültür emperyalizmi gibi zararlı akımlar; insanlığı tüketiyor. Afrika’da bugün binlerce insan açlıktan ölüyor! Sömürüden ölüyor! Sömürgeleştiği için ölüyor.

Sapkınlar halkı aldatmak için özgürlük, insan hakları, demokrasi uyutması yapıyor. Ama sadece düşünmemek için, saptırmak için nefse, zevke, keyfe hitap ediyor. Günah, haram, haksız her durum serbesttir. Hakkı, hakikati haykırmak yasaktır. Demokrasi, özgürlük sadece uyuşturmak, sindirmek, pasifize etmek, edilgen duruma indirgemek için kullanılıyor.

Burjuva haramcılarına, ağalara, paşalara, patronlara, zalimlere karşı hak ve hakikat haykırılmalı. Hak ve gerçeğe çağrılmalı. Bunu eğitim- öğretim, bildiri, tebliğ yoluyla yapmalı. Faşist, komünist, cuntacılar gibi davranmamalı. Haram yol ve yöntemlerle hakikate- gerçeğe ulaşılmaz.

Bugün Avrupa, Amerika, Çin, Rusya denilen ülkeler 500 yıldır sömürgecidir, sömürücüdür. Hala işgalcidirler. Bunlara karşı haklı ve mazlum dayanışması yapmalı. Bunların zalimliklerini, barbarlıklarını, işgallerini, sömürgeciliklerini, katliamlarını, katilliklerini, açların elinden ekmek almalarını yazmaya kalksak; binlerce kitap ortaya çıkar. Bu haksızlığa, zulme bir şekilde hukuken rest çekmek, artık yok demek gerekir. Bu sapkınların hegemonyasına hayır, olmaz diye bağırmalı. Bu sapkın ideolojileri lanetlemeli. Yok saymalı. Reddetmeli.

İslam ve insanlık dışı tüm düşünceleri, felsefeleri, görüşleri reddetmeli. Etik- ahlakı olmayan, ilmi, bilimsel olmayan her görüşü reddetmeli. Yanlışları farklı doğru ve gerçeklerle ilmi olarak boşa çıkarmalı. Frankenstein ve Drakula gibi olan haşinleri, hasımları boşa düşürmeli. Şer- kötü olan her yanlışı reddetmeli. Akılsızların kötü, çirkin, yalan, yanlış, kâfir, münafıkça oynayanları boşa düşürmeli.

Bizler, önce kendimizi kurtarmalıyız. Önce kendimizi eğitmeliyiz. Öğrenim görmeliyiz. Bilgin, bilge olmalıyız. Biz bilgisiz isek, başkalarına da kendimize de yararımız olmaz. Sonra çocuklara ve gençlere yönelip, eğitim- öğretim yapmalıyız. Kartlaşmış, kararlaşmış, kalbi kararmış kişilere çok zaman ayırmamalıyız. Çocuklar, gençler geleceğimizdir. Bugün yeterince dünya bunun farkında değildir. Devlet yöneticileri nüfuslarının artmasını istemelerinin başlıca nedeni; düşmana karşı üstünlük sağlamları içindir. Yanı silah olarak kullanacaklar. Hep düşman görüp, savaş istemleri vardır. Dost edinme emperyalizmin kitabında yazmaz.

Bugün sömürülen özellikle Afrika ülkelerinde cehaletten, çok doğum vardır. Çok kadınla evlenme vardır. Afrika, emperyalist vampirler tarafından ölünceye kadar sömürülmektedir. İliklerine kadar sömürülmektedir. Askeri işgal altındadır. Şu anda açlıktan ölenler vardır. BM bir bahane bulup, yardım da etmemektedir. Zaten BM daimi ülkeleri, başta onlar sömürmektedir. Başta onlar işgalci, savaş çıkarıcı, sömürücüdürler. Bu lanetlik katil katliamcı şeytanlardan kurtulmak için; bilgili bilinçli olmalı. İşbirliği ve ittifak içinde hareket etmeli.

BM daimi üyeleri olan ABD, ÇİN, RUSYA, FRANSA, İNGİLTERE dünyanın en zalim, işgalci, sömürücü, sömürgeci, katliamcı katil ülkeleridir. Bunlarda BM değişmez, daimi üyelerdir. Bir tanesinin vetosu ile karar alınamamaktadır. Dünya bu sömürgeci katliamcı katillere bırakılmıştır!

Bizler önce akıllı, zeki, uyanık, dikkatli, tutarlı, kararlı, mazlumlar ve haklılar olarak, müttefik, ittifak halinde olmalıyız ki, bu zalim katliamcı sömürgecilere alanı bırakmayalım. Her konuda çare, çözüm üretmeli. Alternatifler bulmalıyız. Eleştirel, yapıcı, olumlu, analitik düşünmeyi öğrenmeliyiz. Makul mantıklı sağduyulu ilmi düşünüp, hareket etmeliyiz. Kavramsal fikir- düşünce üretmeliyiz. Sorgulama, yargılama yapmalıyız. Devleti aç göz, doymak bilmez, sömürücü kenelere peşkeş çektirmemeliyiz.

1980 yılından beri kapitalistler, devleti sömürdüğü gibi kamu- devlet kurumlarını, işletmelerini özelleştirme adı altında satın aldılar. Satın aldılar, dediğimiz; kaptılar, üzerine oturdular. Devlet yöneticileri ile işbirliği yapıp, kapattılar. Bu yapılırken, devlet zarar eden kurumlarını satıyor, diye beğeni oluşturmak için propaganda yaptılar. Oysa zarar ettirende, hırsız, çalan kapitalistlerdi, bürokratlardı, siyasilerdi.

 Komünistler dinsizliği yaydı. Dinsizlik ahlaksızlığı oluşturdu. Ahlaksızlıktan kapitalistler yararlandı. Bu olup- bitenleri anlamak için, bilgili bilinçli okuryazar olmalı.

Kamu mallarını özelleştirme 1980 yılında gündeme geldi. 2014 yılına kadar dünyada 2,5 trilyon dolarlık özelleştirme yapıldı. Bu para çok büyük bir paradır. O zaman ülkemizin devlet yıllık bütçesinin ortalama 100 milyar dolar olduğunu düşünün. Bunun özelleştirmenin %44’ümü Avrupa’nın 23 ülkesi yaptı. Ülkemizde başbakan olan daha sonra Cumhurbaşkanlığı yapan Turgut Özal, kamu- devlet işletmeleri zarar ediyor, diye kamu kurumlarını yok Pahasına sattı. 1985 yılında Sümerbank işletmesi ve satış mağazaları 50 milyon dolara satıldı. Böylesi yüzlerce işletme yok Pahasına satıldı. Sol ve sağcı denen hükumetlerin hemen hepsi, tamamı özelleştirme yaptı.

Ak Parti Hükumeti 19 yılda 62,7 milyar dolarlık satış, özelleştirme yaptı. Para faize gitti! Ortada şimdi para pul yoktur.

1986- 2020 yılları arasında 70,4 milyar dolarlık özelleştirme yapıldı. Devlet aldığı parayı yine Kobi, Sanayici deyip, ucuz kredi olarak verdi. Alamadığını da bağışladı.

Alkol, içki, sigara; kısacası Tekel satıldı. Devlet, milleti zehirliyordu. Şimdi Amerikalılar zehirliyor.

Şeker fabrikaları, turizm tesisleri, et- balık kurumu, Sümer denilen tekstil fabrika ve satış mağazaları, denizcilik işletmeleri, çimento fabrikaları özelleştirildi. Çimento fabrikalarının 30’dan fazlasını Fransa aldı. Birkaç yıl sonra çok daha fazlasını sattı. Zirai işletmeler satıldı. Demir- çelik fabrikaları sadece bir liraya özelleştirildi. Gemileri de bir liraya satılmıştı. Ağaç sanayi, motor sanayi, takım tezgâhları üreten sanayi, kâğıt fabrikaları, bakır işletmeleri, maden işletmeleri ETİ, gümüş işletmeleri satıldı. Bakır işletmeleri, krom işletmeleri, gübre üretme tesisleri, petrol rafinerileri, oteller satılarak özelleştirildi. Özelleştirilmelerin %87’sini Ak parti hükumeti yaptı.

1986- 2003 yılları arasında, Ak Parti dışında 8,2 milyar dolarlık özelleştirme yapıldı. Ama bir liraya satılanlar az değildir.

İnsan her ay peşin para aldığı, topladığı; tüm ülkemizin elektrik işletmesini, telefon işletmesini, doğalgaz işletmesini satar mı? Özelleştirir mi? Bu millet yemedi, devlete verdi. Devlet o işletmeleri kurdu. Sonra özelleştirme adı altında ucuz fiyata sat! Düşmanlara faiz diye ver! Ya da kapitalist kenelere teşvik kredisi ver! Ya da vergiyi affet! Satılan kurum binlercedir.

Şimdi devletin- kamunun elinde ne kurum, kuruluş, işletme var nede bir ticari gelir getiren işletme var. Başkalarının ürettiği, halkımızın tükettiği mallara; ÖTV, KDV adı altında %200’ü aşan zamlar koymakla vakti geçiriyorlar. Halk da bunlara artık destek vermiyor. Devletin elinde artık bir don, gömlek dikecek, yapacak malzeme kalmadı. Binlerce işletme, aracı, gereci, arsası ile elden gitti.

2003 yılına kadar yanı Ak Parti Hükumeti kurulana kadar tüm kamu- devlet kurum ve işletmeleri zarar ettirilirdi. Zira çalışırdı. Yağmalanırdı. Kötü yönetilirdi. Siyasi nedenlerle gereğinden fazla işçi, eleman alınırdı. İşçi, memur dürüst çalışmazdı. Ama 2003 yılından sonra tüm kamu kuruluşları kâr geçti. Sadece Kayseri şeker fabrikasının zarar ettirildiğini medyadan gördük. O da bu nedenle özelleştirildi. Şimdide ÇAYKUR zarar ettiriliyor. Oysa ÇAYKUR devlet işletmesi ürünleri, özel sektörden çay işlenmiş ürününü 2 katına satıyor. Siyasi nedenlerle bu işletmelerde, sanırım 43 devlet çay fabrikası da gereğinden fazla işçi, eleman alıyor. Sadece hırsız, çalan ülkemizde yok! Tüm dünya kapitalistlerin çok büyük çoğunluğu haramcıdır. Hak hukuk doğruluk dürüstlük adalet hakkaniyet güzel ahlak edep hayâ, vatan millet devlet pek bilmezler. Öncelikle kendi çıkarını öncelerler. Buna materyalizm- maddecilik denir. Böyle olmamalı.