Bir ebeveynin, eğitimcinin, öğretmenin, imamın, okumuş insanların başta gelen hedefi, gayesi, amacı; iyi, güzel, dosdoğru, dürüst, yararlı, İslam ahlaklı, adaletli, İslam ve bilim ile davranan nitelikli insan yetiştirme olmalıdır. İyiliği eğitimle- öğretimle benimsetmeli. Kötülükleri eğitimle- öğretimle azaltmalı. Herkes kendi üzerine düşen görevi eksiksiz yapmalı. Bugün bu görevi ülkemizde ve dünyada olması gereken gibi yapmadığından; dünya yaşanılmaz hal, durum almıştır!
Eğitim ve öğretimde iyi niyet, iyiliği çoğaltma, İslam ahlakını artırma esas olmalı. İslam ahlaklı öğrenci ve eğitimci öğretmen, çok daha başarılı olur. Sorumluluklarının bilincinde görev yapar. Yaptığı işi; bilimin, tekniğin esasları ile yapar. Hak ve hakikate teslimiyeti tam olur. Sapkın, sapık, ahlaksız davranışlarda bulunmaz. Vahiy öncelikli düşünür, yaşar. Vahyi yaşarken, bilimin verilerini de yaşam tarzı yapar. “Bilimsiz din olmaz. Dinsiz bilim olmaz. Zaten din de bilimde Allah cc. Katındandır.”
Kur’ân’ı Kerim’i, peygamberimizin öğrettiği, yaşadığı şekilde yaşamalı. Hurafe ve batıl inanışlardan uzak kalmalı. İslam dininin özünü, esasını yaşama azmi ile gayret etmeli. İslam dinini sağlam kaynaklardan öğrenmeli. Kur’ân, sünnet ve seçkin sahabe yaşantısına uyulmalı. Öyle herkes kendine bir şeytan kılavuz edinip, sapıtmamalı! Kur’ân, peygamber sas. Seçkin sahabeye, ilme, bilime uymayan herkes; sapıktır, sapkındır, saçmalamaktadır.
Olgun, güzel, iyi Müslüman; hem dini ilimleri hem de bilimin dallarını dosdoğru ve gerçekçi bilmelidir. Bunu 7 yaşından 70 yaşına kadar öğrenmek mümkündür. Hatta günümüzde, ülkemizde kadınların yaş ortalaması 82 oldu. Erkeklerin yaş ortalaması 78 oldu. Ölene kadar ilim, bilim, din- iman öğrenmek mümkündür.
Samimi, bilgili, bilinçli Müslüman, İslam dinini ve bilimin verilerini en güzel şekilde yaşamalıdır. Çevresinde olan sapkın sapık olaylardan, görsellerden, etkilerden; etkilenmemelidir. Etkilenmezse; etkin ve yetkin, iyi, güzel, şahane, estetik, mükemmel, muazzam, muhteşem, harika, harikulade olgun mümin ve Müslüman olur. Aksi halde dünyanın en zararlı yaratığından binlerce kez zalim katil katliamcı yaratık durumuna düşer.
Müslüman, sürekli yararlı bilgi öğrenme gayretini sürdürmeli. Araştırma, geliştirme, inovasyon, inceleme, değişim, yenilik yapmalı. İmanda, ibadette, iyilikte, hayırda, hizmette kendini; ortak akıl ve ortak girişimlerle aşmalı. Kolektif çalışmalı. Sadece insana iyilik yapmamalı. Âlemlerin Rabbi Yüce Allah’ın yaratığı her varlığa iyilik, hizmet etmeli. Herkesin kutsalına da Kâfurun suresi gereği saygılı olmalı. Kimsenin kutsal inanışına kâfir zalim gâvurlar gibi hakaret etmemeli. Bugün, İsveç, Danimarka, Hollanda, ABD gibi sapkın sapık ülkelerde; devlettin, mahkemelerin verdiği izinle, polis korumasında Kur’ân’ı yere atıp, çiğnemektedirler! Yırtmaktadırlar! Yakmaktadırlar. Sadece Avrupa’da bin defadan fazla İslam değerlerine ve mabetlerine saldırı olmaktadır. Artık alışkanlık haline getirmişlerdir. Biz o zalim kâfir gâvurların yaptıklarını yapacak alçaklıkta olamayız. Onları kınıyor, yeriyor, Allah’a havale ediyoruz. Onlar o kötü, çirkin davranışları yaparken, tepki gösteren müminler polis tarafından gözaltına alınmaktadır. Dünya Müslümanlarından yapılan tepkilere, kınamaları da dikkate almamaktadırlar. Onlar hayvanlardan da aşağıdır, diyen; âlemlerin Rabbi Yüce Allah’tır.
İnsan, İslam ilkelerine, değerlerine bağlı olmadıkça; olgun, yetkin, iyi insan olamaz, olması da mümkün değildir. Müslüman olup; Müslüman gibi olmalı. Peygamberimiz sas. Ve sahabe gibi olmalı. Allah’a yönelip, emir ve yasaklarına uymalı. Öncelikle dosdoğru ve dürüst olmalı. Dosdoğru ve dürüst olmayanın; adaletli, insanlıklı, iyi, güzel, yararlı olması mümkün değildir. Müslüman hassas ve duyarlı olmalı. Verimli, kaliteli, stratejik plan program proje gerçekleştiren olmalı. İslam ahlaklı olmayandan bir değer, kıymet, insanlık çıkmaz. Çıkarsa da, onu yok edecek onlarca yalan, yanlış, kötülük yapar. Müslüman dünya için çalışırken, ahiret değerlendirmesi de yapar, yapmalıdır. Her işini dünya çıkarı için yapmamalıdır.
Başkalarına zarar verenden iyi bir mümin Müslüman olmaz. Müslüman; elinden ve dilinden başkalarının zarar görmediği insandır. Peygamberimiz, Müslümanı böyle betimliyor, tanımlıyor. Müslüman kendine sahip olmalıdır. Önce kendini ıslah etmeli, iyileştirmeli, düzeltmeli. Müslüman, bütün Müslümanları kardeş, insanları karındaş bilir, bilmelidir. Irkçılık, dincilik, mezhepçilik, cemaatçilik, tarikatçılık, bölgecilik, ideolojik saplantılı olmamalıdır. Böylesinden Müslüman değil ancak zalim olur. Müslümanlıkta ayrımcılık yoktur. Herkese adil, adaletli, doğru, dürüst davranma asıldır ve esastır. Bunun tersini söyleyen zalimdir. Zalimler cehennemdedir.
Müslüman mücadelecidir. Ama Müslüman hak hukuk içinde mücadele eder. Komünistler gibi hak hukuk tanımadan, saldırgan, kan dökücü, işgalci, kanlı devrimci olmaz. Bu tam bir Yahudi Siyonist anlayışıdır. Müslüman hiçbir zalime, zulmedene, kâfire benzemez, benzememeli. Benzerse; peygamberimiz buyuruyor: zalime, kâfire benzeyen, onlardandır. Bugün adı – ismi Müslüman olanlar; elin zalimin, kâfirinin maskarası, piyonu, aracı, gereci, askeri olmuşlardır.
Müslüman önce din kardeşini önceler. Diğerine de bu öncelikle haksızlık etmez. Müslüman haksızlık etmez. Adildir, adaletlidir.
Müslüman soy- sop, ırk, kabile, bölge, ırkçılık iddiasında bulunamaz. Bugün dünya böyle olanların sıkıntısını çekiyor. En çok ırkçılıktan, ardından dincilikten çekmektedir. Irkçılık ve dincilik tüm düzenleri altüst etmektedir.
Müslüman dosdoğru olanı, gerçek olanı gizlemez. Bilakis açıklar, bildirir, anlatır, yazar, tebliğ eder. Bunu yaparken de edep, adap, yasa, anlayış içinde olur. Aşırılık, gerilik, saçmalık, tepki alacak şekilde söylemez. Her işi yolu yordamı ile yapar. Kolay ve gönül kırmadan anlatır, yazar. Tepki alacak şekilde söyleme, karşısındakine yarar sağlamaz. Nefsini haksız yere savunmaya iter. Gönül kazanmadan tebliğ olmaz.
Bugün elin zalim kâfirleri; Müslüman, İslam düşmanlığını kırıcı yapmaktadır. İslam dünyasından öyle tepki almaktadır ki, protestolarda bile onlarca kişi ezilip, ölmektedir. Bu da Müslümanların protesto bile yapmasını beceremediğini göstermektedir.
57 İslam ülkesinin yarıdan çoğu zengin ülkelerdir. Radyo, televizyon, medya yayınlarında Kur’ân, peygamber, Müslüman anlatılsa, onlarda o kadar düşmanlık etme cesaretini bulamazlar. Dünyanın en az 40 yaygın dilinde sürekli İslam ve Müslümanlık anlatılmalıdır. Farklı dillerde medya çıkarılmalıdır. Düşman pasifize edilip, edilgen bırakılmalıdır. Kamuoyu bulamamalıdır. Ama ortada Müslüman devlet yok! Araplar dansöz, Türkler haram dolu filmlerle; kadın cinselliği üzerinden yayın yapmaktadırlar. Her filim kadın, erkek cinselliği üzerinden, kumar, içki, alkol, dövüş, savaş, çete, mafya üzerinden yapılmaktadır. Sonrada elin gâvuru Kur’ân’a saldırdı, diye halka göstermelik karşı sözler söylenmektedir. Müslümanların bu aciz, zaaf durumu, kâfiri saha da cesaretlendirmektedir.
Müslümanlık hak dindir. İslam yegâne hak dindir. Kolay ve barışçı dindir. Huzur ve mutluluk verici dindir. Dost olucu dindir. Kimse saldırmaz. Saldırana hak ettiği cezayı aşırılığa kaçmadan verir. Her zaman hazırlıklı, dikkatlidir, uyanıktır.
Müslüman zararlı, ziyan veren işlerle, boş işlerle ilgilenmez. İşini sağlam, olumlu, doğru, düşüt, verimli, kaliteli, planlı yapar. Müslüman uyumludur. Müslüman olarak yaşar ve Müslüman olarak ölmeyi arzular.
Peygamberimiz sas. Buyuruyor: “Senin çocuklar üzerinizde hakkın, sana iyi davranmalarıdır. Çocukların, senin üzerinde hakkı ise; çocuklar arasında adil davranmandır.”
Peygamberimiz, çocukları çok severdi. Çocuklara olan sevginin kaynağı; Yüce Allah cc. Sevgisinden geliyordu. Allah’ın sevgisi, yaratıkların üzerinde tecelli etmişti. Çocukları çok severdi. Onlarla oynar, eğlendirir, mescitte bile yaramazlık, oyun oynamasına sevgiyle bakardı. Sorunlarını dinler ve giderirdi. Hastalandığında ziyaretlerine gider, geçmiş olsun der, dua ederdi. Çocuklara sevgi, saygı, fedakâr, merhametli, şefkatli, müşfik davranırdı. Bu yüzden ailesi Müslüman olan ebeveynler olurdu. Çocuklara dua ederdi. Hediyeler verirdi. Çocuklara iyiliği, İslam dinini anlatır ve öğretirdi.
Peygamberimiz sas. Hiç kimsenin ayıbını yüzüne vurmazdı. Ayıp ve kusur araştırmazdı. İnsanların gizli hallerini araştırmazdı. Örnek numune insandı. İnsan kusur, yanlış, hata, günah işler, işleyebilir. Önemli olan zaman içinde düzeltmesi, iyileşmesidir.
Peygamberimiz sas. Buyuruyor: “Kim bir Müslümanın ayıbını örterse, Allah da kıyamet günü onun ayıbını örter.
Bir sahabe diyor ki: Amel etmeksizin dua eden kişi, kirişi bulunmayan ok ile atış yapan gibidir.
Biz hep dil ile dua etmeye alışmışız. Dil ile dua pek yarar sağlamaz. Duanın yapılmasının koşullarını bilmek gerek. Dil ile dua yaparken, fiili- eylemli dua yapmayı da öğrenmeli. Hem dil ile hem fiili dua yapmalı. Rızık isterken, çalışmayı unutmamalı. İşe gitmeyen, çalışmayan insan, rızık bulamaz. Gökten altın, gümüş yağmaz. Kuş bile sabahın erken saatlerinde rızkını aramak için dolaşmaya başlar. Arı sabahtan uyanır ve rızkı peşine koşar. Olaylar sebeplere bağlıdır. Sebep olmadan, olay gerçekleşmez. Gerçekleşirse, bu mucize olur. Akılı, doğru bilgiyle kullanıp, harekete geçmeli. Hareket berekettir.
Peygamberimiz sas. Buyuruyor: “ Akıllı kişi, nefsine hâkim olan ve ölüm sonrası için çalışandır. Aciz kişi ise, nefsine, heva ve hevesine tâbi olan, sonrasında; Allah’tan dileklerde bulunup, duran ve bunu yeterli görendir.”
Âlemlerin Rabbi Yüce Allah cc. Hud suresi 115. Ayette mealen Buyuruyor: “ Sabret! Allah güzel davrananların ödülünü – mükâfatını zayi etmez.”
Takva mümin ve Müslüman ol! Cennete takva Müslümanlar girecektir. Allah’ın emirlerine uyup, yasaklarından sıkın. Azıkların en iyisi, en iyi azık olan takvadır. Allah’a karşı gelmekten sakınınız. Hak dini olan İslam dinine ve ilmi olan bilimine eksiksiz uyunuz. Perişan olmazsınız.
Yüce Allah cc. Hud suresi 23. Ayette mealen buyuruyor: “ İman edip, dünya ve ahiret için yararlı işler yapan, Rablerine gönül huzuruyla teslim olanlara gelince, işte onlar cennetliktir. Onlar orada sonsuza dek kalacaktır.”
Peygamberimiz sas. Buyuruyor: Sade yaşamak; imandandır.
Kitaplarda, dergilerde, vaizlerde peygamberimizi sas. Hep aç, açık, fakir, yoksul, karnına taş bağlayan olarak anlatırlar. Peygamberimiz fakir, yoksul, aç olacak kadar; parasız pulsuz değildir. Peygamberimiz ve eşi Hazreti Hatice annemiz ticaret yapardı. Bir defada yüzlerce deve, koyun keserdi. Böyle fakirlik olur mu? Dört Halife de fakir, yoksul değildir. Onlarda Allah cc. İçin infak eder; yardım ederdi. Sadaka, zekât verirdi. Onlar elindeki mal varlığını, servetini sonuna kadar ihtiyaç sahiplerine verir, dağıtırlardı. Yardım severlerdi. Diğerkâm insanlardı. Dört Halifede zengindi. Onlarda diğerkâm insanlardı. Kendilerinden önce başkalarını düşünürlerdi. Özverili, fedakâr, yardım sever ve yardım ederlerdi. Onlar böyle oldukları için farklıdırlar. Kıyamete kadar onlar iyiliğinde insan gelmeyecektir.