Allah cc. Evreni- kâinatı günümüzden 13,6 milyar yıl önce yarattığını bilim adamları söylüyor. Dünyayı ise günümüzden 4,5 milyar yıl önce yaratmış. Tabii ki, dünya yaratıldığında, günümüzdeki şekilde, biçimde, sıfatta değildi. Zaman içinde değişikliklere uğradı. Yine bilim insanlarının söylediğine göre; tüm karalar birbirine ekli, bitişikti. Daha sonra kıtalar ayrılarak, oluşmuş.

Dünya zaman içinde şekil değiştirmiş. Suların, toprağın, suyun, havanın, ısının oluşması ile bitkiler meydana gelmiş. Bitkiler oluştuktan sonra, hayvanlar âlemi oluşmuş. Daha sonra Allah cc. Âdem ile Havva annemizi yaratış. Allah cc. Âdem ile Havva annemizi yarattığını buyuruyor. Âdem baba ile Havva annemiz ne zaman, günümüzden ne kadar önce yaratıldığı bilinmiyor. Nuh as. İle âdem as. Arasında kaç yılın olduğu bilinmiyor. Bu durum dinlerde de bildirilmemiş. Bilim adamları da bu konuda bir söylemde bulunmamıştır. Ancak Etiyopya’da günümüzden 200 bin yıl önce yaşayan insanların iskeletleri bulunmuş. Hayvan fosilleri ise günümüzden 100 milyon yıl öncesine kadar bulunmaktadır.

Milyarlarca yıl öncesinden kalıntı bulmak zordur. Zira dünyada kıtalar, dağlar, vadiler, çukurlar, denizler, göller yıkımlarla oluşmuş. Günümüzden 2 bin yıl önceki, bir eser bile toprak altında kalmış!

Evrenin çapı da belli değildir. Bir sınırı mutlaka vardır. Bilim adamları evrenin çapını 100 milyar ışık yılı, 500 milyar ışık yılı söylüyor. Tabii ki, bu bir ölçme- değerlendirme sonucu kesin bir açıklama değildir. Evren her an genişlemektedir.

Dünyamıza, evrenimize iyi, özenerek, dikkatli, koruyarak davranmalıyız. Kirleterek, pisleterek, bozarak, hayatın- yaşamın sonunu getirmemeliyiz. İnsanlar çok üremekte, üretmekte, tüketmekte ve böylece dünyanın temiz yapısını bozmaktadır. Karalar, denizler, sular, hava kirletilmektedir.

Son 11 yıl içinde dünya nüfusu 7 milyardan 8 milyara yükselmiş. 11 yıl içinde Hindistan 177 milyar artmış ve 1 milyar 428 milyon olmuş. Çin 60 milyar, Nijerya 40 milyar artmış. Bu üç ülkede sefilliğin rezilliğini, açlığın perişanlığını, sefaletin berbatlığını yaşamaktadır. Zaten nüfusu artan ülkeler, hep bu ilkel yapıda olan toplumlarda olmaktadır. Dünya nüfusu 15 yıl sonra 9 milyar nüfusa ulaşacakmış. Hastalık, virüs, bakteri, mikrop, açlık, sefalet ve savaşlar demek ki, daha da artacak!

Dünyamızın atmosferi yaklaşık 110 km’dir. Bu bölgesel değişmektedir. Atmosfer kirletilirse, canlılar yaşayamaz, ölür! Hala gelmekte olan bu felaketler görülmesine rağmen kalıcı çözüm, çare olucu önlemler alınmamıştır. Dünyamız en çok kirletenler; kalkınmış, sanayileşmiş, sömürücü, emperyalist ülkelerdir.

Son yıllarda çevreci politikalar uygulamak için dünya ülkeleri bir araya gelip, kararlar almaktaydı. Taşıtlarda, sanayide, enerji, elektrik üretiminde fosil yakıtlar kullanılmaması isteniyordu. Avrupa’nın bazı ülkeleri kömür ile elektrik üreten termik santrallerin bazılarını kapatmıştı. Ama bu pek sürmedi. Şu anda her ülke termik santrallerde milyarlarca ton kalitesiz kömür yakmaya başladı. Evlerde ısınma kömür ve odun yakılıyor. Bunun başlıca nedeni; 24 Şubat 2022 günü Rusya Federasyonu, Ukrayna’ya savaş açtı. İşgal girişiminde bulundu. İki günde işgal edebileceğini düşünmüştü. Ama planladığı gibi gitmedi. İki gün sonra savaşın başlaması 10 ay olacak.

Ukrayna’ya 35 batı ülkesi silah, para, ihtiyaç yardımı yapıyor. Rusya cephede ilerleyemiyor. Kızgınlığını sivil halktan almak için tüm kent, köyleri vuruyor. Yanı savaş suçu işliyor. Pek çok ülke Rusya’ya ambargo uyguluyor. Rusya’da Avrupa ülkelerine sattığı doğal gazi kesti. Bazı Avrupa ülkeleri, Rus doğalgazına %35-50 oranında bağımlıydı. Böylece Avrupa ülkeleri gelişmemiş ülkeler konumuna düştü. Türkiye2de otellerde kalıp, kışı geçirmeyi yapanlar var.

Çin ve Hindistan gibi ülkelerde, kış mevsiminde kömür yakıldığından; atmosfer, hava çok kirlenmektedir. Naylon poşetler içinde oksijen alıp, solumaktadırlar! Ama hala kömür yakmaya, sanayide filtre kullanmamaya, kanalizasyonların arıtılmadan, sulara bırakılmasına devam edilmektedir.

Tabii ki, bu yanlış, kötü, çirkin, zararlı davranışları mümin ve Müslüman yapmamalıdır. Müminler dosdoğru yoldadırlar. Dosdoğru yolda olurlarsa, mümindirler. Müslüman, İslam dinini benimsemiştir. İslam dinindedir. İslam dinini yaşamalıdır. İslam dininin kurallarına uymaktadır, uymalıdır. Müslüman dosdoğrudur, dürüsttür. Zarar, ziyan verici değildir. Her işini düşünerek, tasarlayarak, İslam, akıl, zekâ, bilim ile düşünerek, tasarlar, özenerek, dikkatli yapar. Mümin, Allah’ı bilir, kabul eder ve emrine uyar.

Müslüman, aklını dosdoğru, zekâsını problem, sorun çözmek için kullanır. Allah’ın emrini peygamberimizi örnek alarak yapar.

Allah’ın emrettiği gibi, peygamberimizin yaptığı gibi Allah’a ibadet eder. Aklımıza geldiği gibi, nefsimizin hoşuna gittiği gibi, Kur’an ve sünnete uygun olmayan ayinler, hak ibadetler değildir. Batıldır. Hiçbir yararı yoktur, olmamaktadır, olmayacaktır. İnsanın kendini avutmasından başka bir şey değildir.  Çok eski kavimlerden kalma, sapıkça ritüellerdir- ayinlerdir. Bunlara ibadet denmemeli. İbadetler hakça olanlardır. Kur’an ve sünnete uygun olanlardır.

Müslüman, imanın ve İslam dininin kurallarına uygun davranır. Öyle eski pagan inanışlarına, ideolojik sapıklıklara inanıp da, ben hak yoldayım. Ben doğru ve gerçek tarafındayım, demek; insanın kendini avutmasından başka bir şey değildir. Mutlak doğruya, mutlak gerçeğe uymadan; doğru ve gerçekçi olunmaz. Bugün dünyanın en sefil, rezil, perişan, sapık, sapkın, zalim birey ve toplumları da, kendilerinin doğru ve gerçekçi olduğunu söylemektedirler! 

Allah cc. Buyuruyor: “ Allah, aklını doğru işletmeyenlerin üzerine pislik yağdırır!”

Zalim olmamalı. Zalim kişilere uymalı. Zalim; “haksız ve acımasız davranan, katı yürekli, kıyıcı kimsedir.”

Dünyanın zalim olan kişileri; mümin ve Müslüman olmayanlar olmuştur. Müminlerde, İslam dininin ilkelerini yaşamayı bıraktıklarında, zalim olmuşlardır. Peygamberimizin dönemi, 4 Halife dönemi, Emeviler, Abbasiler, Selçuklular ve Osmanlılar hak ve hukuka uygun yönetmeye çalışmışlar. Eksikleri, hataları, yanlışları olsa da, günümüz ile karşılaştırılamayacak kadar üstün idiler.

Osmanlı içindeki,  İslam, Müslüman, din- iman, vatan, millet, devlet düşmanları, 1889 yılında gizli olarak İttihat Ve Terakki Cemiyeti adı altında örgütlenmeye başladılar. Bugün ki, vatan, millet, devlet, bağımsızlık düşmanları gibi güzel sözler, kandırıcı, aldatıcı sözler, yazılar, görseller kullandılar. “ Eşitlik, özgürlük, can ve mal güvenliği” gibi evrensel değerleri kullandılar. Bozguncular, yıkıcılar, fitneciler, fesatçılar, ahmak Müslümanlar hemen onlara bağlandı. Bir cihan imparatorluğunu yıkıp, parçaladılar.

Kendilerini durdurmak, engellemek isteyen sultana diktatör dediler. Kendinden toprak isteyen, istediğini alamayınca, Siyonist Yahudi, ona, Kızıl Sultan dedi. Sonuçta; hainler bir cihan imparatorluğunu yıktı, parçaladı. 5 milyon km2 vatan toprağı ile 4 milyon Müslüman halk öldü, gitti, şehit oldu.

Bu adiliği yapanlar, bugünde devrededir. Ayni anlayışta kişilerdir. Çoğu da o hainlerin torunlarıdır. Osmanlı döneminde Avrupa’da ezilen, itilip, kakılan, haksızlıklar yapılan Yahudiler; 1492 yılında İspanya, Almanya, Selanik’ten yurdumuza getirildi. Zalimlerden kurtarıldı. Ama aradan 500 yıldan fazla zaman geçti. 500 yıl bu toprakları yurt edinmelerine rağmen bir kısmı hala ülkemize, milletimize hainlik, kalleşlik yapmaktadırlar.

Son 30 yılda ülkemize yoğun olarak; düzenli, düzensiz, kaçak göç gelmektedir. Ülkemizde bunları kabul etmektedir. Bazılarını insanlık adına, bazılarını da paraları için kabul edip, Türk Vatandaşı yapmaktadır. Bunun sonu acı olacak. Bunu tecrübelerimden, deneyimlerimden, tarihimizden biliyorum.

1989 yılında Bulgaristan’da yaşayan Türkler, komünist Jivkov’un zulmüne uğradı. 500 bin kişi ülkemize geldi. Şimdi bazıları komünistlik yapıp, vatanımıza düşmanlık etmektedir!

1990 yılı başında Kuzey Irak’taki Kürtler, Kürtçülük ve teröristlik yapınca, Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin onlara kimyasal silah kullandı. 5 bin kişiyi öldürdü. 600 bin kişi kışın ülkemize sığındı.

17 Ocak 1990 yılında Amerika, Irak’a 120 bin hava saldırısı yaptı. Ülkeyi harabeye çevirdi. 2003 de de 34 yandaş ülke ile Irak’ı işgal etti. 1,5 milyon Iraklıyı katletti. Bu işgal 2012 yılına kadar sürdü. 2012 de Kısmen çekildi. Kısmen çekildikten sonra dinci, Deaş denilen dinsizlik yapan terör örgütünün saldırısına uğradı. Hala istikrara kavuşmamıştır. Iraktan ülkemize yoğun göç devam etmektedir. Düzensiz, kaçak göç ile birlikte, taşınmaz mal alanlar da Türk Vatandaşı yapılmaktadır. Yanı para ile vatan satılmaktadır. Atalarımızın kemikleri sızlar.

1979 yılında SSCB Rusya, Afganistan’ı işgal etti. İşgal 10 yıl kadar sürdü. 30 bin kayıp veren Sovyet Rusya, geri çekilmek zorunda kaldı. Orada bir İslam devleti kuruldu. Bu İslam devletini Amerika kurduğu Taliban adlı dinci terör örgütü ile yıktı. Amerika, NATO ve diğer ittifak ettiği müttefikleri ile Afganistan’ı 2002 de işgal etti. Taliban, ABD’ye karşı silahlı mücadele verdi. Koalisyon güçlerini, 34 ülkeyi yendi. Ülkeden kovdu. Taliban hükumet kurdu. Diktatörlüğün adını İslam cumhuriyeti koydu. Halk kurulan diktatörlükten ve yoksulluktan ülkemize kaçmaktadır. Ülkemizde daha çok çobanlık ve zor işlerde çalışmaktadırlar. Dün 105 bin kaçak göçmen ülkelerine gönderildi.

Suriye’de krallık zalim yönetimine karşı halk ayaklandı. Halk ile devlet güçleri birbirine girdi. Tarih, Mart 2011 idi. Olaya 72 ülke dâhil oldu. 1000 taneden fazla terör örgütü ülkeye girdi. İç savaş çıktı. Ülke harabeye döndü. 24 milyon nüfusun yarısı ülkeden kaçtı. Bir kısmı da ülke içinde yer değiştirdi. Etnik ve mezhebi ayrışma oluştu. Ülkemize buradan 4,5 milyondan fazla sığınmacı girdi.

Türk Cumhuriyetleri ekonomik çıkmazda olduğu için buradan girenler var.

Pakistan istikrarsız ve geri bir yönetime sahip olduğu için ülkemize girenler var.

Bangladeş sefilleri oynadığından, ülkemize girenler var.

Afrika ülkelerinin kötü durumda olduğu için ülkemize gelenler var. Kaçak ve yasal yolla girenler var.

Konut olanlar, mülk olanlar ve bankalarımıza 2-3 yıl para tutanlar, Türk Vatandaşı olabilmektedir.

24 Şubat 2022 günü Rusya, Ukrayna’ya savaş açtı. Ukrayna’nın Doğu bölgelerinde ağırlıklı Rus ırkından insanlar yaşadığından, bu bölgeleri kolayca işgal etti. Burada yaşayan Ruslar, Rus ordusu ile işbirliği yaptı. Birlikte savaştı. Ajanlık yaptı. Bu savaştan kaçan 250 bin Ukraynalı vatandaşlar ülkemize sığındı.

Rusya’dan kaçan bir milyon kadar insan, ülkemize sığındı.

Bunlar ülkemizden konut, mülk almaktadır. Ya da devletimizin yardımlarıyla yaşamaktadırlar. Ülkemize bu şekilde kaçak ve yasal yolla girenlerin sayısını kesin olarak ne devlet ne de biz biliyoruz.

190 farklı ülkeden milyonlarca yabancının ülkemizde geçici kimlik ile yaşadığını biliyoruz.

Bu kişiler, bizlerin millet olma özelliğini, İslam toplumu olma özelliğini, birliğimizi, beraberliğimizi, siyasetimizi, ekonomimizi bozdu. İnsanlarımızın yaşamları zora düştü. Ekmeğimizi, işimizi, çalışma alanımızı daralttı. Ucuz işçilik ile halkımız zora düştü.

Bugün 03.12.2022 günüdür. Asgari ücret 5,500 liradır. Ama 8 bin ve 40 bin nüfuslu bir İlçede bile ev kiraları 5,500 lirayı geçti. 3+1 bir konut 1,5 milyonu aştı. Üretilen konutların %5’ini yabancılar satın almaktadır. Bu yabancılar belli illere, belli İlçelere toplanmaktadır. Bunların içinde çok miktarda terörist olmaktadır. Yarın uluslararası ilişkilerde, toplum barışında, bunlar ülkemizi, milletimiz çok zor duruma düşürecektir.

Hükümetimiz durumun vahim durumunu çok geç fark etti. Son 3 yılda 2,6 milyon sığınmacıyı uçaklarla ülkelerine gönderdi. Ama hala ülkemize gelenler ve Avrupa’ya geçmek isteyenler var. Avrupa sınırlarını sıkı korumaktadır. Yakaladıklarına işkence etmekte, çıplak olarak ülkemize eğri göndermektedir. Böylece 3 kıtadan gelenler ülkemize kalmaktadır.

Şu anda ülkemiz ekonomisi en bozuk ülkelerin başında gelmektedir. Sadece Suriyelilere 100 milyar dolar devletimiz harcadı. Bu para, devletimizin yıllık bütçesidir. Yabancılardan devletimiz borç para bulmakta, bunlara harcamaktadır. Onların devlet yönetimi, toplum yapısı, aile anlayışı ilkel durumdadır. İlkelliklerinin zorunu bizler çekiyoruz.

16 Eylül 2022 gününden beri İran’da halk, devletin diktatörlüğüne karşı ayaklandı. 2,5 aydan beri çatışmalar devam ediyor. 500 kişi öldürüldü. 15 bin kişi tutuklandı. İdam edilenler oldu. İç savaşa doğru durum gidiyor! Buradan da gelenler zaten vardı. Toplu gelenler olursa, ülkemiz daha da zor durumda kalacak. Sınırlarımız korumalıyız.

Devlette bir aile gibidir. Bütçesi, olanakları vardır. Aşırı ölçülerde yabancı girişi olursa, devletimiz ve toplum güç, zor durumda kalır. Ülke olarak dünyanın 160 ülkesine sürekli yardım yapıyoruz. Bu ülkemizin boyunu aşmaktadır. Kurtuluş da sağlamamaktadır. Günümüzde milliyetçilik, dinin önündedir. 190 ülkeden gelenlerin, milliyetçilik yaptığını düşünün!

Bu ülke yönetimlerine; doğru, dürüst, ilmi, dini anlayış öğretmeli. Aileler, bakamayacakları kadar çocuk yapmamalı. Devlet yönetimleri ilme uygun olmalı. Yardımı eğitim, öğretim, sanat, meslek, anlayış olarak yapmalı. Ülkemizin burada yapabileceği çok hizmet vardır.