Çaykur Rizespor ligin 30. haftasında evinde ağırladığı Sivasspor'la 1-1 berabere kaldı.
Düşük bir tempoda ve pozisyon zenginliğinde geçen maçın ardından Rizespor 34, Sivasspor ise 31 puanda kalarak son 7 haftaya girilen süreçte kümede kalma yarışındaki varlıklarını sürdürdüler. Maçtan önce Çaykur Rizespor'un motivasyonu alabileceği puanlarla birlikte gittikçe içinde konumlanmaya başladığı kümede kalma yarışından sıyrılmak ve güvenli bölgeye kaçmaktı. Sivasspor tarafında ise, Rıza Çalımbay döneminin başlamasının ardından üzerine niyetlenilen ligde kalma planını gerçekçi hale getirmek adına bu tip maçlardan glaibiyetle dönmek artık hayati bir konum almıştı. Ancak öte yandan da, son 8 deplasman müsabakasının tamamından mağlubiyetle dönen, bu sezon yalnızca Kayserispor'a ve Adana Demirspor'a karşı deplasman galibiyeti elde edebilmiş bir Sivasspor vardı. Dolayısıyla Ekim ayından beri süregelen bu şanssız tabloyu kırmak gibi bir niyet de söz konusuydu. Kadro tercihlerinde Sivasspor adına geçtiğimiz hafta oynanan Adana Demirspor maçında sahaya çıkan kadrodan ve anlayıştan bir farklılık gözlenmezken, Çaykur Rizespor'da 20 günlük maça çıkılmayan süre içerisinde İlhan Palut sahadaki plana müdahale etmiş gibi gözüküyordu. Zira İlhan Palut ne geçtiğimiz sezon, ne de bu sezon tercih etmediği 3'lü oyun formasyonunu Sivasspor maçında tercih etti. Aslında stoper profilleri, kenardaki mücadeleci oyuncuları, Varesanovic'e alan yaratabilme olanağı gibi faktörler devreye sokulduğunda çok mantıksız bir plan değildi. Hatta Zeqiri'nin hücum yönünden işleyebileceği bir koridor da bu planda daha işler hale gelebilirdi. Oluşabilecek boşluklarda kenar stoperlerinin o kenarlara seyredebilen, hareketlilik gösterebilen tipte oyuncular olması da bu planı mantıklı kılan sebeplerden biriydi. Ancak bu planın iki yönü vardı. Şayet bu oyunda fizikselliği maçın geneline yayabilirse, Rizespor adına tempolu ve alan hakimiyeti yüksek bir oyun çıkabilirdi, ancak o ivme kazanılamadığı müddetçe oyun bir alan içerisinde sıkışır, kompakt rakibe karşı alan kaybedilir ve orta saha daha geçirgen olabilirdi. Oyunun önemli bir bölümünde ilk seçenek baskınlık gösterdi ve Sivasspor'un savunmasını aşındıran bir Rizespor vardı. Alanı büyük oranda kontrol eden, istediği gibi genişleyebilen, Zeqiri'yi koşturabilen ve Sivasspor'u birinci bölgesinde kısıtlayan bu oyunun tek eksiği Rizespor adına skordu. Sivasspor tarafı, başarılı bir savunma ve kaleci performansıyla Rizespor'un oyun üstünlüğüne cevap veriyor, Rizespor'un skorla buluşmasını engelliyordu. Ancak Sivasspor her ne kadar savunmada iyi cevap veriyordu ise bile, kendi alanında yaşadığı sıkışıklık ve yapılan pas tercihlerinin yanlışlığıyla bunu bir geçiş kurgusuna ve hücum aksiyonuna dönüştürmekte zorlanıyordu. Sadece bir hücum setinde, Efkan'ın uzun topunda Bekir Turaç'ın topla buluştuğu ve oyuncunun bireysel becerisiyle Manaj'ı pozisyona soktuğu sekans Sivasspor adına efektif bir hücum örneğiydi, nitekim ondan da yararlanılamadı. İlk yarı oyunun bu haliyle 0-0'lık eşitlikle tamamlandı. İkinci yarıya her iki teknik adam da hamle yapmadan başladı ve Sivasspor'un ilk hamlesi 58. dakikada Veljko Simic'le geldi. 45 ile 55 arasındaki bölüm, maçın en düşük tempoda olduğu bölümdü ve her iki takımda da birbirinin o açığı vermesini bekliyordu. Sonraki 10 dakikada, Sivasspor topa sahip olma noktasında hareketlilik kazanırken, Rizespor ikinci bölgeye dizildi. Nitekim bu dakikalarda bir hızlı hücumda Moutoussamy'nin topa elle müdahale etmesi sonucunda Rizespor'un kazandığı penaltıyla durum 1-0'a gelmişti. Rizespor tempoyu yükseltme ihtiyacı duymadan öne geçmişti ve Sivasspor adına zaman daralıyordu. Rizespor golden önce sahadaki iskeleti yenilemişti ve hareketlenmesi gereken taraf Sivasspordu. Aslında golden önce de, sonra da topun hakimi olan misafir takım, buna rağmen ne bireysel olarak, ne de takım kurgusundan o inisiyatifi alacak yapıyı çıkaramadı. Ancak 84'te Simic'in tüm bireysel hünerini gösterdiği bir pozisyonda bulunan gol skoru eşitleyebilirdi, öyle de oldu. Kendine golü bulacağı pozisyonu çizen ve hazırlayan Simic, Sivasspor'daki ilk golünü atmayı başarmıştı. Bu golden sonra kalan dakikalarda her iki hoca ve her iki takımda da vitesi yükseltecek bir baskın cesaret olmadı. Aksine skoru kabullenen iki takım, bitiş düdüğüne 1-1'lik eşitlikle gitti. Maçtan beraberlikle çıkılmasında Rizespor'un oyunu kabul ediş biçiminin ciddi etkisinin olduğunu düşünüyorum. Sonuçta bu skora daha çok ihtiyacı olan takım misafir ekipti ve Rizespor'un fikstüründe puan alabileceği rakipleri vardı. İlhan Palut'un artık planını sezon sonuna sağlam biçimde girerek bir facia yaşamamak adına kurduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla maçın ikinci yarısında ilk yarıda yarattığı boşlukları yaratmamayı, rakibine izin vermeyi tercih etti. Takımda yaptığı revizyonun kısmen pozitif neticelerini aldı, özellikle Berkay Özcan'ın oyuna katkısı ve pozitif etkisi büyüktü. Ghezzal'ın ve Olawoyin'in bu oyuna uygunluğu bence şüpheli, her ikisinin de 3'lü planın oyuncuları olduğunu düşünmüyorum ama, maç içerisinde dönülebilecek bir formasyon olduğunu düşünmekteyim. Her iki takımı da tebrik ediyor, başarılar diliyorum.