Çaykur Rizespor ligin 24. haftasında ağırladığı Galatasaray karşısında evinde 2-1 mağlup oldu.

86. dakikaya kadar iyi seviyede hücum edebildiği, reaksiyon gösterebildiği ve inat ettiği maçta Osimhen'in attığı 2 golle mağlup olan Rizespor, 27 puanda kalarak bu hafta 12. sıraya düşmüş oldu. Kadro tercihleriyle başlamak gerekirse, Çaykur Rizespor'da defanstaki yapı geçtiğimiz haftayla aynı devam etti. Ancak merkezde ve kenarlarda farklılıklar söz konusuydu. Papanikolaou ve Olawoyin'den oluşan merkez bloğunun önünde yeni transfer Abdülkadir Ömür'ü tercih eden İlhan Palut, bunun yanında Mithat Pala'ya da sol kanatta rol verdi. Benim maç öncesinde kadro planlaması ile ilgili tahminim, yeni transfer Berkay Özcan'ın da ilk 11'de bulunacağı yönündeydi. Zira, Galatasaray'ın sahaya 3-4-1-2 düzleminde yerleşen yapısının kenarları dinamik ve fiziksel mücadelenin içinde bulunacak isimler olacaktı, dolayısıyla Çaykur Rizespor'un da tercihinin merkezden hareketlenen dinamizm ve oyun kuruculuğun birleştiği bir yapı olacağını tahmin etmiştim. Ancak İlhan Palut, hem beklerini hem kenar oyuncularını dış koridorlara yerleştirmeyi, Olawoyin'in yaratacağı istasyonlar üzerinden hızlı hücum planları içerisinde olmayı tercih etti. Öte yandan konuk Galatasaray'ın kadro tercihinde Okan Buruk'un tasarrufu, yeni transfer Frankowski'yi sağ kenarda, Barış Alper Yılmaz'ı sol kenarda oynatmak ve Ahmet Kutucu'nun çift santraforlu planda yerleştirerek, Rizespor'un yüksek tempoda seyreden ilk 45 dakika oyununu çalışkanlık üzerinden aşındırarak ikinci yarıda yapacağı hamlelerle hareketlilik kazandırmak olacaktır. İlk yarıda Rizespor ikinci bölgede rakibini karşılayarak, doğru reaksiyon oyununu oynamak adına ne yapılması gerektiğini gösterdi. Oyunun belli başlı bölümlerinde Galatasaray'ın tüm bağlantısını sınırlayan ve kazanılan toplarla hızlı hücuma kalkan Rizespor, bu plan üzerinden pozisyonlar da buldu. Özellikle 20 ile 35. dakikalar arasında peşisıra gelen pozisyonlarla Galatasaray kalesine giden Rizespor, son vuruşlarda biraz daha becerikli olabilseydi belki skoru kendi lehinde döndürebilir ve Galatasaray'ın kartlarını daha açık oynamak zorunda kalmasını sağlayabilirdi. Ancak ilk 45'te gol sesi çıkmayınca, Galatasaray'a planlarını daha derli toplu yenileyebilme imkanı doğmuş oldu. Rizespor'un bu sezon gördüğümüz en büyük eksikliği 30, 35 veya 40 dakikalara yayabildiği yüksek tempoyu, 90 dakikaya homojen yaymak noktasındaki sıkıntısıydı. İkinci yarının başında tempoyu kırarak, ani bir reaksiyonla skoru bulan Galatasaray da bu sıkıntıyı kaşıyarak ve üstüne giderek, Frankowski'nin ortasında skoru bulmayı başardı. Ancak 1-0'dan sonra Rizespor'un reaksiyonu hiç beklendiği gibi olmadı. 47 ile 54 arasında topun kontrolünü tekrar alan Rizespor, Galatasaray'ın dengesiz yakalandığı bir pozisyonda bugün çok beğendiğim Abdülkadir Ömür'ün de içinde olduğu bir sette, Ali Sowe'u ceza sahasında topla buluşturunca skor tekrar eşitlendi. 1-1'den sonra Çaykur Rizespor'un 2. golü aradığı bir dakika aralığı söz konusuydu, ancak ilerleyen dakikalarda Galatasaray'ın elindeki hamle gücünün de etkisiyle, skoru kabullenen ve alanına çekilen bir takım oluştu. Rizespor adına 65'ten sonraki dakikalarda, bağlantı oyununu kesmek, Galatasaray'ı alanına kabul etmek ve merkezi savunmak bir plan haline dönüştü. Bu dakikakarda bir kontratakta gelebilecek bir gol piyango olabilirdi, ancak Rizespor'un gözünün o ikiyi bulmaktan ziyade, 65'ten aonra daha da iştahlanan ve büyük bir istekle sahada olan Galatasaray takımına karşı sahadan çıkan bir beraberlikte olduğunu düşünüyorum. Ancak Galatasaray yer yer el freniyle oyunu kontrol ederek, Rizespor'un alanından çıkarak esnemesini sağladı. Bunun üzerine bir karambolde Osimhen'in attığı golle ikinci kez öne geçen Galatasaray beklediğini bulmuştu. Çaykur Rizespor, büyük bir titizlikle çizilen planını 86 dakika işleyebilmiş ancak nefesi yetmemişti. Son dakikalarda girilen skor arayışı da sonuç vermeyince maç bu skorla bitti. Bu maçta İlhan Palut'a, maç boyunca Galatasaray hücumcularına alanı vermeyen savunmacılara, Galatasaray'a karşı yer yer üçüncü bölge hakimiyeti sağlayabilen hücumculara ve özellikle yeni transfer Abdülkadir Ömür'e birer tebrik düşüyor. İlhan Palut'un planı hayli geçerliliği olan ve oyunun uzun bir süresi boyunca bu geçerliliği gösteren bir plandı. Savunma oyuncuları maç boyunca hem birebir eşleşmelerde hem de alan savunmasında gereken hareketliliği, hamle becerisini sahada ortaya koymayı başardılar ve maçın "X faktörü" Osimhen'i de yenebilmiş olsalardı belki farklı bir sonuç ortaya çıkabilirdi. Hücumculardan Akintola yaptığı çapraz koşularda ve kenarda girdiği fiziksel mücadelelerde yıkılmamayı ve topu ilerde tutmayı başarırken, Ali Sowe da benzeri biçimde hem fiziksel mücadelelerde gerekeni yaptı, hem de skoru buldu. Son olarak yeni transfer Abdülkadir Ömür'ü çok beğendim, zira kendisi "oynamaya gelmiş" görüntüsünü vermeyi başardı. Çok istedi, top kazandı, yeri geldi eşleşmedeki 6 numarasını bile takip etti. Nitekim golde asiste giden pası verdi. Kendisini ve tüm takımı tebrik ediyor, başarılar diliyorum.