PAŞA RİZE GELDİ ÇAY TARIMINA HIZ VERDİ
*RİZE HAYRAT ÇAY FİDANLIĞI TARİHİNDEN NOTLAR
Kemal Atilla Rize Çay Tarihi için önemli bir isimdir. İlk önce Rize Ziraat ve Bahçe Kültürleri Müdürü ardından da Çay Tarımı genel direktörü olarak Rize’de bulundu Bu süreçte konuları Rize olan ( Çay, bambo, sanat soğudu ziraatı ve sanatı Ziraat Vekâleti Narenciye ve Çay Fidanlıkları – Çay Tarımı ve Tekniği ve Rize Vilayeti Haritalı İlmi isimli üç eser yayınladı. Kemal Atilla’nin 21 Mayıs 1939 tarihinde Rize Ziraat Bahçe’sinde yaptığı konuşmayı sizlerle paylaşıyorum.
RİZE VE ÇAY TARIMI
Çayın iklim şartları ve Türkiye çay mıntıkası başlığı altında çayın bir yerde ekonomik ürün verecek tarzda yaşayabilmesi için oranın senelik yağış miktarının 1500 milimetreden fazla olması, yağışın senenin bütün mevsimlerinde bilhassa çayın büyüme devresi olan ilkbahar, yaz ve güz mevsimlerinde uygun tarzda düşmesi gerekmektedir. Çayın, senelik yağış miktarı 900 milimetre olan yerlerde bile yetişip kârlı mahsul verebileceğini söyleyenler varsa yanılgıdadırlar. Türkiye’nin senelik çay ihtiyacı 95000 kilo kadardır. Bu tamamen dışarıdan, yabancı memleketlerden gelmekte ve vatanımızdan yabancı memleketlere senede 2000000 lira kadar para gitmektedir. Türkiye’de Rize ve Artvin vilâyetler ile Trabzon vilâyetinin Of ve Sürmene ilçeleri sahilleri çay ziraatına uygundur. Çünkü buralarda ekseriya senelik yağış miktarı 2500 milimetreyi geçer. Her ne olursa olsun çay mıntıkamız Rize’de Türkiye’nin çay ihtiyacını karşılayacak, hatta başka memleketlere çay ihracatı yapacak kadar çay yetiştirmek mümkün olacaktır. Çay tarım ve tekniği Türkiye’de bu mıntıkanın rakipsiz, güvenli bir işi ve bir kazanç kaynağı olacaktır.
ÇAY CUMHURİYET’İN ARMAĞANIDIR
Mıntıkanın “bu hususiyeti Cumhuriyet Hükümetine kadar düşünülmemiş ve görülmemiştir. Çayın Rize’nin kurtuluşu olduğunu düşünmek ve görmek şerefi Cumhuriyet Hükümetine nasip olmuştur. Bu görüş Cumhuriyetle beraber doğmuş, 1937 senesinde kesin bir şekil almıştır. Bu girişmenin önemli işlerinden biri Rize’de bir çay fidanlığı kurulması olmuştur. Hükümet Rize’yi Türkiye’nin çay mıntıkası saymış, ziraat vekâletince çay fidanlığı ve bahçesi yapılmak üzere Rize’de bir yer satın almıştır. Bu yer Rize şehrinin Hayrat Mahallesi’nde, 111 dekar genişlikte, arızalı bir yerdir. Fidanlık kurulmaya başlamadan evvel birçok yerleri bir mahalle harabesinden, kızılağaçlıktan ve çalılıktan ibaretti. Çay tohumlarının dikme mevsimi gelmiş, geçmek üzere idi. Vekâletçe Rusya’ya daha evvelden 2000 kilo çay tohumu sipariş edilmişti. Fakat henüz gelmemişti. Ne zaman geleceği belli değildi. Tohumlar geldiğinde bekleyecek zaman yoktu. Tohumlar gelinceye kadar yerleri hazırlamak, geldikleri günden itibaren onları dikmeğe başlamak icap ediyordu. Bununla beraber hemen işe başlamak, en kısa zamanda harabeleri, ormanları kaldırmak, yerlerini çay ekim ve dikimine hazırlamak, duvarlar, setler yapmak, bütün bu işlere hep birden başlamak lâzım geliyordu. Böyle düşünüldü ve böyle yapıldı.
ÇAYIN MİLADİ 1937 YILIDIR
Rize de fidanlık 1924 yılında kurulmuştu. Bura da her türlü fide yetiştiriliyordu. Sadece Çay fidanlığı kurma işine 8 Mart 1937 de başlandı. Gün geçtikçe işe hız verildi. Amele miktarı ihtiyaç nispetinde artırıldı. İşlerine ve yerlerine göre guruplara ayrıldı. Her guruba bir amele başı, bütün bunları takip etmek, bunların kayt ve hesaplarını yapmak üzere bir çay bakım memuru H. Cahit Yılmaz tayin edildi. Bana da genel direktörlük ödevi görüldü. Vekâletçe Rusya’ya ısmarlanan 2000 kilo çay tohumu Rize’ye 19 Mart 1937 tarihinde geldi. Bu Rize Çay tarımında sanayileşmenin başlangıcıdır. Gelen tohumlar, 20 Mart 1937 de gümrükten alınarak fidanlığa götürülmüş ve 21 Mart 1937; de dikilmeye başlanmıştı. Tahta sandıklarda getirilen tohumların bir kısmı suda ıslatılmadan, bir kısmı 1-2 gün suda ıslatıldıktan sonra dikimi gecikecek olan diğer bir kısmı da hem muhafaza edilip lüzum görüldükçe tedricen dikilmişlerdir. Dikilen tohumlar 15-20 gün gibi kısa zamanda toprak yüzüne çıkmışlardır. Hali hazırda çay tohum bahçesi, olan 'bu yerde üçer metre aralıkla dikilmiş, üç yaşında 10000 kadar çay fidanı vardır. Fidanları zaif düşürmemek için şimdiye kadar çiçekleri koparılmış, onların meyve verimlerine müsaade edilmemiştir. Bu seneden sonra azar azar tohum vermelerine müsaade edilecektir. Bu fidanlık az zaman sonra senelik çay tohumu ihtiyacımızı karşılayacaktır.
ÇAY GÜNÜ KUTLANIRDI
Mıntıka halkının refahı ve Türkiye’nin iktisadi hayatı çok ilgili olan ve bir kaç seneden beri bu Rize çayı için sarf edilen mesaiyi saygı ile anmak ve hatırlamak Ziraat Vekâleti Rize Narenciye ve çay fidanlığının ilk çay günü olarak kabul edilen tarih 21 Mayıs 1939 her yıl törenle kutlanır. Cumhuriyet Hükümeti narenciye, çay, bambu ve saire gibi faydalı nebatlar ziraat ve sanatının bu memlekette ve dolayısıyla bütün Türkiye’de yayılmasını temin gayesi ile 1340 senesinde fidanlığı tesise başladı. Şu etrafımızda gördüğünüz yaşlıca narenciye ağaçları ve yol kenarlarında bordür halinde bulunan çay fidanları zamanın canlı hatıralarıdır. Muhit halkı narenciye ziraatına nispeten alışık olduğu halde memlekette büsbütün yeni olan çay ziraatına yabancı olduğu aynı zamanda çay ziraat ve tekniğinin yayılması kendisine mahsus teşkilâtı, kanunî ve malî müeyyidiyeleri istediği için fidanlık başlangıçta daha ziyade narenciye fidanları yetiştirmeye yönelmişti. Halkın çay ziraat ve tekniğine yabancı olmasından ayni zamanda onları çay ziraatına teşvik edecek teşkilat ve kanunî müeyyideler bulunmadığı için o teşebbüslerden mahsus neticeler elde edilememiştir. Şu halde her yeni işte her memlekette olduğu gibi bizde de çay ziraat ve tekniğinin yayılması bir tekâmül devresi geçirmiştir. O devre geçti. Artık bu mühim davanın müspet ve verimli çalışma devresi geldi ve başladı.
İSMET PAŞA’NIN RİZE ZİYARETİ İLE ÇAY TARIMI SANAYİLEŞMESİ İÇİN DÜĞMEYE BASILDI
Bu devre 1935 senesinde Rize’yi şereflendiren o zamanın başvekili, bu zamanın Cumhur Reisi Millî Şef İnönü’nün irşat ve direktifi ile başlamıştır. O seneden itibarendir ki tedricen mıntıkada çay ziraatının yayılması için tesisat ve teşkilât yapılmağa girişilmiştir. İlk evvel 936-937 senesinde Hayrat mahallesinde şu karşıda görülen III dekar genişliğindeki çay fidanlığı yeri istimlak edilmiş, metruk bir mahalle harabesinden ibaret olan burası az zaman ıslah edilerek kabili ziraat bir hale getirilmiş, 1937 senesi ilkbaharında buraya 2000 kilo çay tohumu ekilmiştir. Bunlardan meydana gelen fidanlardan 10.000 kadarı üçer metre aralıkla Hayrat fidanlığına tohum almak üzere damızlık olarak dikilmiş, gerisi halka verilmiş ve bunlarla 104 parçada 160 dekar çay bahçesi yapılmıştır.
BATUM’DAN GETİRİLEN ÇAY TOHUMLARI
1938 senesi zarfında gene çay müessesesi yapılmak üzere Fener mahallesinde 108 dekar yer istimlakine teşebbüs edilmekle beraber Ziraat Vekâletince bir taraftan çay ziraatı teşkilâtı artırılmış, diğer taraftan Batum’a 10000 kilo çay tohumu sipariş edilmişti. Bunlar geldiği zaman dikilmek üzere Vilâyetin Malpet ile Mapavri mıntıkaları arası her biri 10-20 mahalle veya köyden müteşekkil olmak üzere 6 mıntıkaya ayrılmış ve bunların her birine birer seyyar memur tayin edilmiştir. Geri kalmağa tahammülü yoktu. Elde henüz bir kanun ve bir müeyyide mevcut 'değildi. Halk çay ziraatına bigâne idi. Gene arkadaşlarla görüştük, bu mühim ve muazzam işi üzerimize aldık. Bu müstacel ve mühim iş için bu gayri müsait şartlar karşısında yer bulmak ve hazırlamak için çok uğraşıldı. Halkla anlaşıldı halktan yer ve yardım temin edildi. Nihayet Vilâyetin İyidere ile Ardeşen nahiyesi arasında halk tarlalarında yapılan çay bahçelerinden tamamen halk tarlalarında 600 dekar üzerine 300 tane çay fidanlığı kuruldu. Bundan başka Fener’de istimlak edilen 108 dekar yerin 90 dekar kadar kısmı hemen imar edildi. Bütün bu fidanlıklara 30.500 kilo çay tohumu dikildi.
BİR AVUÇ YÜREKLİ İNSAN
30.500 kilo çay tohumunun tahminen ihtiva ettiği 25 milyon çay tohumunu birer birer ve mikropil denilen baş tarafları aşağı gelecek surette dikmenin ne kadar büyük fedakârlığı icap ettiğini arz etmeye lüzum yoktur. Gayri müsait şartlar karşısında başarılan bu iş Türk yapıcılığı Türk gençliğinin çalışkanlığı ve fedakârlığı namına iftihar edilecek bir muvaffakiyettir. Bu mıntıkalardan Malpet ve Aspet mıntıkasına M. Feyzi Gökçeli, Azaklı mıntıkasına Sadullah Dikmen, Şehir mıntıkasına H. Cahit Yılmaz, Gündoğdu mıntıkasına Hilmi Somay, Mapavri mıntıkasına Hakkı Balköse, Rize merkez kazasında ile Pazar mıntıkasına Salih Yılmaz üstün bir gayretle görev yaptılar. Bütün bu mühim ve geniş iş yürütülürken genç arkadaşlarımızın kendilerine tevdi edilen vazifeyi Türk gençliğine yakışır bir fedakârlıkla ifa ettiklerini görmekle beraber Ziraat Vekâletinden, Vilâyet makamından, vilâyet mâliyesinden, Adliye, Jandarma ve emniyet teşkilâtımızdan, nahiye müdürlerinden ve halkevleri teşkilâtından büyük yardımlar gördük. Bu işin muvaffakiyetle başarılmasında bu yardımların büyük hissesi vardır. Bunları saygı ile anar ve arz ederim.