Akıllı, zeki, bilgili, bilinçli, ilimli, bilimli, sanatlı, meslekli, doğru, dürüst, güzel ahlaklı, edepli olgun insan; iki dünyası için gereken her çalışmayı yapar. Dünü harika, harikulade, şahane, muntazam değerlendirir. Bugünü en mükemmel şekilde kazanır. Yarınlar için her türlü hazırlığını yapar. İyi, güzel, dosdoğru, sahih, gerçek olanı her zaman muazzam, muhteşem, mükemmel şekilde yaparak, iki dünyasını ihya eder. İmar eder. Bayındır hale getirir. Kendi yaratılış amacını bilir. Hazırlığını buna göre yapar.
“Allah’a Kur’an-ı Kerim’de emredildiği, peygamberimizin eda ettiği şekilde ibadet eder.” Allah’ın, insanların, varlıkların tercih ettiği gibi davranır. Önce kendine, anneye, babaya, akrabaya, komşuya, arkadaşa, dostlara Allah’ın hoşnut olacağı şekilde davranır. En güzel İslam ahlakı ile yüksek İslam ahlakı ile başkalarına hareket eder.
Hiçbir alanda ve konuda başkalarının hak hukukunu çiğnemez. Miras, vasiyet, yetim hakkı, insana, halka, bitki hakkı ihlallerinde bulunmaz. “Allah’ın emri, peygamberimizin öğütleri dairesi içinde yaşantısını sürdürür. “Kur’ân ve sünnette belirtilen mümin sıfatlarına - özellik ve niteliklerine uyar.”
“İslam’ın 5 temel şartını harfiyen yerine getirir. Namaz, oruç, zekât, hac, kurban etmede bulunur.” Şunu da asla unutmaz. Tüm ibadetler en yüksek, güzel İslam ahlakı üzerine bina edilir, kurulur. Güzel ahlak olmadan, ahlak sahibi olmadan, ibadetleri yapmanın kazancı pek olmaz. Ahlaksızlık tüm ibadetlerin sevabını götürür! İnsanların kötülemesine, yermesine neden olunur. Kötü örnek olma ile İslam ve Müslümanlara çok büyük zararlar verilir.
Müslüman, ağırbaşlı, alçak gönüllü, akıllı, zeki, ilimle olgun hareket eder. Matador gibi hayvanlara saldırmaz. Ahırdan çıkmamış, boğa gibi, çıktığında etrafa saldırmada bulunmaz. En güzel ahlak sahibi olarak, olgun ve medeni şekilde sabırla yaşantısını sürdürür. İslam dini, ilim, bilim ile kendini olgunlaştırır. En güzel şekilde evlilik yapar. Ahlak ve fazilet değerleri ile bir aile kurar ve ailenin bireylerini en ala- en iyi şekilde yetiştirir.
İyi bir aile yöneticisi, bireyi, toplum idarecisi olur. Yönettiği kimselere İslam ve hukuk değerleri ile davranır. Herkese iyi muamele eder. İnsanların ve aile bireylerinin gereksinimlerini karşılar. Ekonomik hareket eder. Helal kazanır. Meşru olarak harcama yapar. Asla savurganlık yapmaz. Elini açıp, savurmaz. Ahmak, aptal, serseri gibi davranmaz.
Kur’ân’dan ışığını, edebini, davranışını alır. Kur’ân’ı peygamberimiz gibi hayata uygular. Hayatın zorlukları karşısında pes etmez. Yılmaz, bıkmaz, usanmaz. Zoru başardığımızda, bilir ki, başarı yakalanacak. Kurtuluşa erişecektir.
Salih- güzel, iyi bir erkek insan olur. Salih bir bayan, kadın olur. Ailede işleri birlikte anlayış, hoşgörü, empati ile götürür. Anne ve babaya asi olmaz. Eşler arasında eşekçesine, keçice kavga, çekişme, itişme, kakışma olmaz.
Bir olay anlatalım: “ Bir köprünün üzerine iki keçiyi boyunlarından birbirine bağlamışlar. Her birinin yanına güzelim otlardan, yemlerden koymuşlar. Her bir keçi kendi önündeki otu, yemi yemek için çekiştirmektedir. Böyle akılsızca inatlaşınca, ikisi de yiyememektedir. Oysa ikisi anlaşsa, biri yandakini birlikte yerse, sonra beraber geçseler, diğer ot ve yemi yeseler; karınları doyacak. Ama inatlaşma, düşünmeme, hoşgörülü ve birlikte hareket edememe nedeni ile nimetten, bereketten yararlanamamakta; huzurlu ve mutlu olamamaktadırlar.”
Yine bir başka olay anlatalım: “ Aile bireyleri birbiri ile yardımlaşma, dayanışma, paylaşma, birbirini destekleme içinde olursa; güçlü, kuvvetli dayanıklı, sağlam, huzurlu ve mutlu bir aile olur. Aksi halde birbirini yerlerse, başkaları da onları istediği gibi, 5 kuruş gibi harcar, tüketir! Aile bireyleri akraba, komşular birbiri ile dayanışma içinde olmalıdır.”
İnsanlara, akraba, komşu, arkadaş, dost, konuklara en güzle şekilde davranmalı. Evladımıza, eşimize en mübarek, harika, harikulade, nazik, kibar, nezaketli, zarafetli davranmalı. İnsanları, çocuklarımızı, öğrencilerimizi İslam güzel ahlak ve terbiyesi ile en yüksek derecede yetiştirmeli. Kızları yetiştirirken, çok daha özenli ve dikkatli olmalı. İşi bilerek yapmalı. Öküzcesine, eşekçesine, patoslama işe atlamamalı. Önce kendimiz yetiştirmezsek, başkalarını hiç yetiştiremeyiz.
Bir iş yapmadan önce tasarlama, araştırma, inceleme yapma, plan, program, proje yapma- yaptırma yapılmalı. Öyle kara düzen işe başlamamalı. Bilmediğimiz işleri yapmaya çalışmamalı. Bugün insanlar bir işyeri açmakta, iş yapamayınca, kapatmaktadır. Her girişimin; %50’si başarısızlıkla sonuçlanmaktadır. İnsan bilmediği, beceremeyeceği işi yapmaya kalkışmamalı. Aynı işyerinden aynı mevkide pek çok işyeri varsa, açmamalı.
İnsan, bir imtihan- sınav vesilesi ile yaratıldı. Beşikten mezara kadar ilim öğrenerek, gelişmesi istendi. “İman edip, takva şekilde salih amel işleyenler üstün tutuldu.” İstikamet, kalbe istikamet- sıratı müstakim, salih amel olunca, işler güzelleşir.
Sıratı müstakim; şirkten, batıldan, küfürden, bozuk felsefeden, sapkın ideolojilerden, kötü amellerden korumaktadır. Sıratı müstakim üzere olan; kâfir- gâvur- ateist, zalim, münafık, müşrik olmamaktadır. Bilgili, bilinçli, meslekli, çalışan, hakça savurmadan harcayan, hoşgörülü mümin olunca da, iki dünyada huzurlu ve mutlu olunur.
İslam nedir, ilim, bilim, sanat, meslek nedir öğrenmeliyiz. Yaşantımız bu değerler ile olgunlaşmalı. Aile içinde moloz, eşek, öküz, boğa, alçak gibi hareket edip, eşler birbirinden ayrılmamalı. Çocuklar perişan edilmemeli. Topluma ve devlete yük olmamalı. Aile hayatı en güzle şekilde mutlaka sürdürülmeli. Ailenin devamı ve istikrarı için istikrarlı, hayatımızın en güzel, huzurlu, mutlu olması için kendimizi yetiştirmeliyiz. Kitaplar, dergiler, filimler izlemeliyiz. Kurslara gitmeliyiz. Her bilgi şöleninden yararlanmalıyız.
Aile bireylerine, eş- baba, eş- anne ve çocuklarına seslenmek istiyorum. Sakin, sakin, sakin çevresindeki olumsuz örneklere özenmesinler. Başkalarının özentisi içinde olmasınlar. Televizyonlardaki sinema filmlerine, dizi filmlerine, tiyatro oyanlarına, sapkın anlatımlara aldanmasınlar.
Ben 63 yaşındayım. 13 yaşından beri sinema filmi, televizyon filmleri, tiyatrolar izliyorum. Bir tane bile olumlu, yapıcı, işe yarayan bir filim, tiyatro izlemedim. Bunlara devlet bile kültüre, tanıtıma hizmet amaçlı hibe yardım etmektedir. Olumsuz kitap, dergi, gazete okumamalı. Film izlememeli. Kötü, yalan, yanlış, çirkin, olumsuz, bozucu anlatım dinlememeli. Olumlu veya olumsuz her bilgi, görgü, işitsel düşünce; insan beynine kaydedilir. İnsan ruhunu, psikolojisini, genlerini bozar. Haram olan her şey insan yapısına, gen ve DNA’sına zarar vermektedir. Korunmasını becermeli. Alçalmasını değil; yükselmesini, olumlu, iyi güzel, doğru, dürüst, yararlı olmasını becermeli. Aksi halde iki dünya haşat, berbat, felaket, fecaat olur!
Müslüman, Allah’ın emrettiği gibi olmalı. Yasakladıklarından sakınıp, kaçınmalı. Allah’tan başka Rab, peygamberimiz Hazreti Muhammet’ten başka önder, lider, mürşit tanımamalı. Sapkınlara uyup, zalim ve gâvur olmamalı.
Sırat-ı müstakim; “bütün peygamberlerin yürüdükleri ve insanları da kendileri ile beraber yürümeye çağırdıkları hak hakikat, İlahi yolun adıdır. Allah’ın hak hakikat yoludur. Dosdoğru olanların yoludur. Hak peygamberlerin yoludur. Devamlı iyi, güzel, doğru, yararlı, önemli, değerli, hak işler yapanların hak, hakikat, Allah cc. yoludur.
Biz, Mümin ve Müslümanlara düşen görev; istikamet, güzel amel, güzel İslam ameli- ibadetleri üzere olmaktır. Allah’ın ve peygamberinin yolunda bulunmaktır. İtikatta, inançta, ibadette, iyilik yapmakta Allah’ın çizgisinde, yolunda olmaktır. Tevhit inancı vahdet inancında olmaktır. Dosdoğru, dürüst, adaletli, itidal- orta dosdoğru yol, itaat, ibadet, sadakat ve iyilik üzere bulunmaktır. Dengeli, ölçülü, hassas yaşamaktır. Sevgi, saygı, samimiyet, kardeşlik, dostluk, vefakârlık, diğerkâmlık, ihsan ile yaratılanlara muamele etmektir.
Son peygamber, hak peygamberimiz Hazreti Muhammet sas. Buyuruyor: “ Sizlere iki şey bırakıyorum. Onlara sımsıkı sarıldığınız sürece kesinlikle yolunuzu şaşırmayacaksınız. Bunlar; Allah’ın kitabı Kur’ân-ı Kerim ve peygamberin sünnetidir.”
Müslüman, inancında, ibadetinde, işlerinde hak itikat üzere olmalı. İslam dini, bir mümin hayatının tümünü kuşatmalıdır. Niyette, duyguda, düşüncede, eylem, davranış, hareket, ibadet, iyilikte, hedefte, istikamette, amacı ile aracı ile İslam’ı davranmaktır. Dini değerleri ve kavramları dosdoğru, peygamberimiz, sahabe, Ehl-i Beyt gibi anlamalı ve de yaşamalı.
“Huzur ve mutluluk için, istikamet için iki dünyayı, dünya ve ahireti hedeflemeli. İstikametin hak olmasını engelleyen tembellik, atalet, bozuk inanış ve sapkın ideoloji içinde olmamaktır. İstikametimiz bütün hayatımızı kuşatmalı, kapsamalı, içine almalı. Rabbim Allah demeli ve hak istikamet üzere yaşamalı. Bugün müminlerden bile istikamet üzere olanlar, öyle çok değildir. Hem hak üzereyim deyip, hem de batıl ve küfürde yol alan sözde Müslümanlar az değildir!”
Müslüman kişi, bilgili, bilinçli, samimi, Müslüman olmalı. Haramları tam anlamı ile bilip, sakınmalı. İslam’ı değerleri tam anlamı ile bilip, yaşamalı. Allah’a hakkıyla peygamberimiz gibi ibadet etmeli. İnsanlara, varlıklara, Allah’ın buyurduğu, peygamberimizin yaptığı gibi iyilik, hizmet, infak yapmalı. Allah düşmanlarına dost ve kardeş diye bakmamalı. Onlara uymamalı. Emirleri altına girmemeli. Onlara uymamalı. Onlar bakteri, virüs, mikrop gibidir. Bulaşıcıdır. Sizler onlarla dost ve kardeş olursanız, size bulaşırlar!
Bir olay anlatalım: “ Bir sağlam elma ile çürük elmayı, bir sağlam portakal ile çürümüş portakalı bir yere bitişik koyunuz. Kısa sürede çürük olan, sağlam olanı da çürütecektir.” Bir elma, mandalina, portakal birazcık çürümüş ise, onu hiç yemeye kalkışmayınız. Ondaki bakteri, helikopter bakteri olarak midenize yerleşecektir.”
“Üzüm üzüme baka, baka kararır.” “ Karadeniz karalâhanası yanında, beyaz top lahana dikerseniz, beyaz lahana, Karadeniz karalâhanasına baktığı için top olmamaktadır.”
Sizler, bizler, hepimiz İslam medeniyetini yaşayacak yetenekte ve donamımda olmalıyız. İlim ve tefekkür ile bu medeniyeti elde edebiliriz. İslam dünyası kriz ve zorlukları aklını doğru çalıştırarak, aşmalıdır. Bunu İla’y –i kelimetullahı merkeze alarak yapmalı. Tüm dünya insanlığı bir kriz, insanlık krizi içindedir.
Bunun nedeni; “ İslam ilke ve kurallarının yaşam tarzı edilmemesidir. İnanç ve maneviyat yoksunluğu, çevreci davranmamalı, insanlıklı davranmama, küresel gelir dağılımındaki bozukluk, yoksulların alabildiğine çocuk sahibi olması, iç savaşlar, dış müdahale savaşları, insan hakları ihlalleri, milliyetçilik- ırkçılık akımları, farklı dinlerde olanlara düşmanlık edilmesi, farklılıkları düşmanlık sebebi sayma gibi onlarca insanlık ve İslam dışı hareket vardır.”
Batıl olan Batılılar, Müslümanları düşman ve savaşılacak, öldürülmesi gereken obje olarak görmektedir. Siyasi, askeri, sosyal, kültürel olarak kabul etmemektedir. Aşırılık ve gerilik içindedir. Müslümanlarda aklını doğru işletememekte, ilimden uzak yaşamakta, yer altı- yerüstü gelir kaynaklarını kaliteli, verimli kazanım haline getirememektedir. Getirdikleri de sömürgecilerin sömürüleri ile elinden alınmaktadır.
Dünya insanlığı, Âdemiyet- insanlık bağlamında düşünmeli. İnsansa korumalı. Karşı çıkma yerine alternatifler üretmeli. Yenilikçi, değişimci, araştırmacı, geliştirici, açık ve net medeniyetli olmalı. Sapkın, azgın, serseri, barbar, vahşi, bencil, egoist, hodkâm olmamalı. Diğerkâm olmalı. İslam aklı ile bilimsel düşünen herkes, her sorunu kökünden çözer. Her derde çare bulur. “Bir insan ne kadar İslam olursa, o kadar başarılı olur.”
Batı tarzı hayat ve düşüncesizlik tarzından hayır ve yarar gelmez. Batı bugün teknolojik üstünlük elde etmiştir. Bu teknolojik üstünlük yaşatmaktan çok öldürmektedir! İnsanlığı, doğayı, hayatı yok etmek için savaş aracı- gereci olarak kullanılmaktadır. İnsanlığa barış, emniyet- güvenlik, ehliyet getirmemektedir. İnanların mal, mülk, servet, can, nesil, din iman, iffet, namus değerlerini yok etmektedir. İlim ve tefekkür içinde olanlar; kötüyü, çirkini, yalanı, yanlışı, berbatı, hakkı, hakikati anlar ve kavrar. Bugün insanlık tarihinde İslam medeniyeti dışında bir medeniyet kuran olmamıştır.
Yunus Emre der ki: “ İlim, ilim bilmektir.
İlim kendin bilmektir.
Sen kendin bilmez isen,
Okumaktan murat ne,
Kişi, Hakk’ı bilmektir.”
İslam medeniyeti, sorunları, tıkanıklığı, problemleri aşacak dinamizmi içinde taşıyor. İnsan önce sorunları tespit etmeli. Sonra yüksek uzman kişilerle ve halkla bu sorunlar hep birlikte çözmelidir. Bugün Batının barbar vahşi katliamcıları, Haçlı seferleri, savaş ve yıkımlarla İslam dünyasındaki medeniyeti yok etmiş, yok etmeyi hala sürdürmektedir. Dünyada değil sadece insan, insanlık bırakmamaktadır. Batıl Batı, katil katliamcı Batı; Endülüs, Kuzey Afrika, Ortadoğu, Osmanlı ve Türk cumhuriyetlerindeki medeniyeti çökertmiştir. Bu adi şerefsizler, değer yoksunları insanlığın başına bela olmuştur.
Müminin dünyası aydınlık olmalı. Kâfirin iki dünyası da karanlık, illet, hastalıklı, zilletli, berbattır. Bunlardan hiçbir varlığa hayır ve yarar yoktur.
Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri: “Hak şerleri hayr eyler.
Zannetme ki, gayr eyler,
Mevlâ görelim neyler,
Neylerse güzel eyler.”
Akıllı insan, kısa olan ömrünü iki dünya için en iyi şekilde değerlendirir. Dünya ve ahirette yararını görecek işler, ibadetler, iyilikler yapar. Boş, zararlı işlerden uzak durur. Bütün müminleri sever. Onlara karşı görev ve sorumluluklarını yerine getirir.
Müslüman’ın tek derdi; Allah’ın sevgili kulu olmak, olmalıdır. Allah’ın emirlerini tutmak, yasakladıklarından sakınmak olmalıdır. İyiliği herkese yaymaktır. İslam dinini yaşayan birey, yönetici; adaletli, güven verici olmalı. Halk ile hakça beraber olmalı. Müslüman sözde değil, özde, davranışta Müslüman olmalı. Takva, muttaki, vera Müslüman olmalı.
Yunus Süresi 62- 63. Ayet: “ Bilesiniz ki, Allah dostlarına hiçbir korku yoktur. Onlar üzülmeyeceklerdir de. Onlar iman edip, takvaya ermiş olanlardır.”
Fussilet süresi 30. Ayet: “ … Korkmayın, üzülmeyin, Allah’ın sizlere vaat ettiği cennetlerle sevinin.”
Enfal süresi 29. Ayet: “ Ey İman Edenler! Eğer siz, Allahtan korkar, takva sahibi olursanız, o size Furkan ( iyi ile kötüyü ayırt edecek bir marifet, bir nur) verir.”
Müslüman’ın anayasası Kur’ân ve sünnettir. Ona göre yaşar, yaşantısını düzenler. İslam ilkelerini hayat tarzı yapar. Putperest ve sapkın değildir. Azgın, acımasız, hain, gaddar, katil, şiddetçi, anarşist, terörist asla olamaz. Olsa, zaten hak mümin ve Müslüman olamaz. Müslüman, sevgi, saygı, merhamet, müşfiklik, acıyan, ince yüreklidir. Ahlak erdemlerini bir bütün olarak genlerinde bulundurur. Sevgi, saygı, merhamet, şefkat, müşfiklik ile doludur. Kin, nefret, acımasız hareket etmez. Allah cc. için sever ve de sevmez. Bütün canlılara merhametle yaklaşır. “Peygamberimiz her canlıya rahmet, merhamet olarak gönderilmiştir.” Merhamet yoksunu insan, insan olmaz. Yaratık, mahlûk, acayip varlık olur. Bundan hayır gelmez. “Âlemin temeli merhamettir.”
Bir insan merhametini kaybederse, tüm insanlığını, Müslümanlığını kaybeder. Hayvan altı, hayvandan bayağı- aşağı varlık- yaratık durumuna düşer. “Aklın, canın, malın, neslin, mülkün, iffetin, namusun korunması merhamet ile olur.”
Maide süresi 32. ayette: “Kim bir insanı öldürürse, bütün insanlığı öldürmüş gibidir.”
Bütün insanlığı öldürmüş gibi günah, vebal alır. Katil, katliamcı mahlûk olur. Katiller cehennemdedir! Masum insanı öldürenden; hayır, yarar, iyilik, güzellik, merhamet, insanlık gelmez. Katilere, katile destek verende katil gibidir. Günahına, vebalına ortak olur. Önce kendimiz aklımızı başımıza toplamalı. Sabrı, sabırlı olmayı, öfkeyi kontrol etmeyi, kör nefse, şeytana uymamayı öğrenmeli. Sonrada eşimize, çocuklarımıza, çevremize öğretmeli.
Bugün merhametten, insanlıktan kopmuş, insan denen varlık; psikolojik hasta, ruhi illetli, zilletli, merhametsiz, manyak, serseri, narsis, hodkâm, paranoyak, psikopat, kafasız, akılsız duruma düşmüştür! İlacı; insanca, merhametçe, İslam’ca yaşamaktadır. İlim sahibi olmaktadır. İslam ahlakında yaşamasıdır. Bugün insanlık sapıklıkta, savaşlarda ölmekte, yok olmaktadır! Hayvanlar kadar kendini ve başkalarını koruyamamakta, korumaktan aciz ve zaaf içindedir.
Çocuklara güzel örnek, rol model olmalı. Güzel örnek, rol model olamayacaklardan imam, hatip, öğretmen, eğitimci yapmamalı. “Çocuk, anlatılandan çok gördüğünü örnek alır.” Okulda her ideoloji, sapkın felsefe öğretilmemeli. “Çorbadan, bulamaçtan din, inanç, ahlak olmaz.” Eğitim ve öğretimde bir hak bütünlük olmalıdır. Her ağızdan bir farklı ses çıkmamalı. Kalbinde merhamet olmayandan, insan olmaz. Merhametsizlerden eğitimci yapmamalı.
İnsanları anlamak, gençliği anlayarak, davranmak çok önemlidir. İnsanlık neye gereksinim duyuyorsa, onu vermeli, kazandırmalı. Peygamberimiz insanları, özelliklede gençleri geliştirmek, hakka hukuka kavuşturmak için sohbet, muhabbet, Suffe okullarında eğitim, öğretim de bulunmuştur. Gençlerin eğitim, öğretim, gelişim için telkinlerde bulunmuştur. Güven duygusu aşılamıştır. Bozulan dengeyi, ölçüyü yerine koymaya çalışmış ve bunu başarmıştır. Çocukluk çağından itibaren gelişmeyi sürdürmüştür. İnsan yetiştirmek hayvan, bitki, sebze, meyve yetiştirmeye, teknolojik ürün üretmeye benzememektedir. Bir defa olanağı yakalayamadın mı, artık kazanmak olanaksız hale gelir. Bir daha yıl tekrar denerim diyemesin! İşte PKK, DHKP-C, HDP, CHP, SOL, SOLCU, KOMÜNİST, SAPKIN, AZGIN, HAİN, KATİL, KATLİAMCI olanlar; böylesi kaçırılmış, kaybedilmiş, geri döndürülmeyen bir kuşaktır. İnsanlığın başına bela, dert, sorun, problem, musibettir.
Bunlarda insanlık, İslam, merhamet, doğruluk, gerçeklik değerleri kaybolmuştur. Bugün TBMM’nde 2019 yılı devlet bütçesi görüşmeleri vardı. Milli Savunma Bakanımız eski Genel Kurmay Başkanımız, çok değerli bir kahramanımızdır. 1974 yılında yapılan Kıbrıs Barış Harekâtında da birlik komutanı olarak Hulusi Akar savaşmıştır. 49 yıldan beri bu aziz vatana, milletimize hizmet etmektedir. CHP Grup başkan vekili bir kişi tarafından hakarete, sözlü saldırıya uğruyor: “ Atatürk düşmanları ile birlikte olduğunu söyleyerek, suçlanıyor. Oysa kendileri dünyada ne kadar insanlık, din, iman, mümin Müslüman, vatan, millet, devlet, bayrak, bağımsızlık, insanlık, onur –şeref düşmanı varsa, onlarla birlikte hareket etmektedirler. Olmuşlar!” Sorsan, sözde Atatürkçüdürler! Başkalarını Atatürk düşmanı olarak suçlamaktadırlar. Atatürk artık bir dokunulmaz mitolojik ilah- tanrı ilan edilmiş. Eski Yunan mitolojik ilahlara- tanrılara benzetilmiş. Atatürk’ün arkasından başkalarına ateş edilmektedir! Atatürk de 5186 yasa ile koruma altındadır.
Bu kahpe hainler, artık devletin, milletin bekası için tehlike oluşturmaktadırlar. Şu anda Suriye’deki PKK+PYD+YPJ bölücü maşa olan komünistlere karşı bir askeri hareket düzenlenecek. Hazırlıklar tamamlandı. Bunu engellemek için, Avrupa’da olan Sarı yelekliler isyanı gibi isyan çıksın, diye halkı sokağa çağırıyorlar.
Bunlara kanıp, aldanan halkımız, bana acı, elem, ıstırap vermektedir. Halkımız bu sorumsuz, bozguncu, fitneci, yıkıcı, ateist, düşman maşalarına karşı duracağına, %35’li,k bir kesim üzgünüm ki, yanlarında durmaktadır. Akıllı pusulasını kaybetmiş olanların, akıllı pusula ile doğru istikamette hareket etmelerini, âlemlerin Rabbi olan Yüce Allah’ımdan diliyorum. Allah cc. hidayet verir inşallah. Onlara da hidayet isteme arzusu gelir inşallah.
Biraz önce televizyonda bir belgesel film izledim. Çok kısaca anlatalım: “ Sibirya bölgesinde, Yakutisyan mevkiinde bir Yakut- Moğol halkının yaşadığı 500 nüfuslu bir yerleşke tanıtıldı. Bu yerleşkenin Sibirya tarafı düz ve açık, diğer yönler yüksek dağlarla, çam ağaçlı dağlarla çevrili olduğu için, Eylül, Nisan ayları arsında soğuk eksi – 71 santigrat dereceye iniyormuş, düşüyormuş! Burada bir okul var. Okulun 125 öğrencisi, 25 öğretmeni bulunmaktadır. Dağınık olan yerleşke evlerinden, yakın olanlar yürüyerek, uzak olanlar bir otobüs ile okula geliyor. Ama otobüs herkesi evinin yanından alamıyor. 1 km.den çok yürüyerek, otobüse yetişenler var. Okulda eğitim sabah saat: 08.30’da başlıyor. Saat: 14.00’de 5 ders yapılarak bitiriliyor. Matematik, Tarih, Biyoloji, Rusça, resim, beden eğitimi dersleri veriliyor. Silah kullanma öğretiliyor ki, avlanma yapabilsinler. Yoğun çam ağaçları ormanı var. Irmak üzerine 4 metre kalınlığında buz tutuyor. İnsanlar bu buzu tutarak, balık avlıyor. Ren geyiklerini hem et hem de binek hayvanı olarak kullanıyorlar. İnek besliyorlar. Atlar evcil değildir. Avlayıp, etinden yararlanıyorlar. Yerleşkede elektrik bulunmaktadır.
Evlerde ısınma için odun kullanılıyor. Evleri ahşaptandır. Beton soğuktan dayanıksız hale geldiği için ahşap evler yapıyorlar. Evlerin ısınması için bir yılda 5 kamyon odun kullanıyorlar. Çocuklarını okula gitmeden önce balık, yumurta, tatlı, et yediriyorlar. Okulda tekrar kahvaltı yapıyorlar. Çocuklara dört kat elbise, iki tane mont, patlı giydiriyorlar. Başlıkları da iki tane oluyor. İki eldiven giyiyorlar. Açık hiçbir yer bırakmıyorlar.
Ana okuluna eksi – 48 santigradın altına soğuk düştüğünde öğrenci göndermiyorlar. Eksi 60 santigradın altına düştüğünde de okul tatil ediliyor. Çocukları dışarı çıkarmıyorlar. Çok alkol, içki kullanılıyormuş. Bazı sarhoşlar yerleşke meydanında – 20 santigrat derecede dönüp, ölüyorlar. Yaz aylarında da + 30 dereceye sıcaklık yükseliyormuş. Çocuklar hava sıcak olunca çok seviniyoruz, diyorlar. Dışarıda oyun oynadıklarını söylüyorlar.
Beslenmeleri genellikle kendi avları oluyor. 700 km. uzaklıktan yılda bir defa dondurulmuş besin, gıda getiriliyor. Ondan alıyorlar. Okul ve okulun yanındaki 5 lojman günün 24 saatinde 20 tok kömür yakılarak, merkezi sistemle ısıtılıyor. Halk zorda olsa, doğada yaşamaktan memnunmuş. Allah cc. hayırlı kısın ve yardımcı olsun, inşallah.”
Ben eksi – 25 santigrat derecede Kahramanmaraş İli Göksun İlçesinin bir mezrasında 1984 - 1987 yıllarında 35 ay öğretmenlik yaptım. Öyle kolay bir yaşantı olmuyor. Yoksul olanlar çok daha fazla etkileniyor. Ama mücadele ile her zorluğun üstesinden geliniliyor. Yılmamak, pes etmemek, dayanıklı olmak, her şeye hazırlıklı olmak gerekiyor.
Sibirya bölgesinde yaşayan bu halklar; bilgisiz, bilinçsiz şekilde yaşayan Uzakdoğu- Güney Asya’daki Hindistan, Tayland, Orta Amerika ülkeleri, Güney Amerika ülkeleri, Afrika’nın yoksul ve cahil halklarından daha iyi durumdadırlar. Bu ülkeleri de yine bir belgeselde bir gün önce izlemiştim. Çok perişan durumdadırlar! Tamamen bir rezil, kepaze, berbat, haşat, fecaat durum vardı!
Kısaca anlatalım: “ Ülkemizin Doğu ve Güneydoğusu gibi alabildiğine çocuk yapılıyor. Ama yapılan çocuklara hiçbir şekilde iyi bakılmıyor, güzel yetiştirilmiyor. İlmin, bilimin, dinin değerleri ile yetiştirilmiyor. Hem iyi yetiştirilemediği için bir sanat, meslek, ilim, bilim, iş sahibi olamıyor. Hem bilgisiz, bilinçsiz, cahil cühela olduğu için terör örgütlerinin eline düşüyor. Pek çoğu anarşist, şiddet, terör, uyuşturucu elemanı yapılıyor. Dünya terör listelerinin başında yer alıyorlar! Dünya uyuşturucu ve kadın, insan ticaretinde başta yer alıyorlar. Dünyanın uyuşturucu ticaretinin %80’nini oluşturuyorlar. Terörün eline düşen bu kişiler, kız olsun erkek olsun, fuhuşta, tecavüzde kullanılıyor. Terör başları yeni katılan kişilere kız, erkek ayırt etmeden, sıraya girerek, zorla her zaman ve istenildiğinde tecavüz ediliyor. Teslim olan kız, erkek 1,050 kişi böyle açıklamalarda bulundu. Ulusal gazetelerde ve medyada bu haberler böyle yer aldı. Zaten tüm terör elemanları aynı mağarada kalmaktadır.
Bu durumdan daha, çok daha berbat durumda; aç, çıplak, sefil, perişan, hasta durumda olan yukarıda adını saydığımız bölgeler, ülkeler vardır! Bu çocuklar, 7- 15 yaşlarında bile çocuk işçi, köle, esir gibi çalıştırılıyor. Organ mafyalarının eline düşüyor. Bir mandanın beşte biri fiyatına satılıyor. Seks işçisi- fahişe olarak bu yaşlarda satılıyor. Amerika ve Avrupa’ya evlat edinmek, organlarından yararlanmak için satılıyor. Bu ülkelere, zengin ülkelerden seks turizmi için geliniyor. BM UNESCO raporlarına göre; her yıl 700,000 ( yedi yüz bin) çocuk bu yolla harcanıyor! Şu anda bunlardan 30 milyonu aşkın insan kötü yolda, fahişelik yapıyor, tespitinde bulunuldu! Başka uluslararası kuruluş raporlarına göre, BM’nin 3 katı kadar bu şekilde çocuk, kötü yolda kullanılıyor.”
Savaş bölgelerinden de, Irak, Suriye gibi ülkelerden de çocukların kaçırılıp, bu kötü yollarda kullanıldığı söylendi! Bulgaristan’ın daha çok Roman çocukları Yunanistan’a kaçırılıyor! İşte bütün bunlar plansız, programsız yapılan ve iyi yetiştirilemeyen çocukların, bizlerin sorunudur. Bizim ülkemizde de daha çok Kürt, Alevi çocukları; PKK, sol ve komünist terör örgütlerin beslendiği membalardır. Bütün bunlar aileden kaynaklanmaktadır. Aile değerlerle eğitilmemiş. Çocukları da böyle olunca; avcılara yem, malzeme, kullanılan alet- gereç olmaktadırlar!
“Anne, insandır.” “ Baba- erkek ise insanoğludur.” Eğer insanı en güzel, iyi şekilde yetiştiremezsek, insanoğlu da insanla, insanlıkla beraber mahvolur, yok olur! Öğretme, öğrenme, eğitme, terbiye etme, en güzle şekilde, yüksek ahlaklı yetiştirme hedeflenmeli. İnsan kontrol edilmeli. Başıboş bırakılmamalı. Her iş planlı programlı yapılmalı. Çocuklar en iyi şekilde yetiştirilmeli. Hoş, iyi, güzel bir insan yetiştirme becertilmeli. Temel evrensel, ilmi, dini kurallar benimsetilerek, kavratılmalı. Pozitif, olumlu insan yetiştirmeli. Negatiflik, bir başıboşluk sonucudur. Ya da dinsiz imansızların üretimidir.
Anne ve babayı iyi yetiştiremezsek, çocukları iyi yetiştiremeyiz. “Anaç; anne ve babadır.” “Özelliklede annedir.” Ama bugün anneler hep kötü, çirkin, pis, iffetsiz şekilde kullanılmaktadır. Birde uyutmak için anneler günü yapılmaktadır. Burada da kullanılmaktadır. Sapkınların yaptığı, iyi gibi görünen işlerde bile pislik, çıkar, kötülük vardır. Değer yargıları ile anneler, babalar yetiştirilmeli. Yetiştirilmeli ki, çocuklarda güzel yetiştirilsin. Yetiştirilmese, öğretmen, eğitimci, imam da kötü olmakta, çocuğa; aile terbiyesi almamış çocuğa, onlarda değer katmamaktadır.
Çocuk yetiştirilmesinde altın değerler, değerli kurallar vardır. Bu sadece doktor, öğretmen, mühendis, asker, subay, polis olmak değildir. İnsanlıklı harika insan olmaktır. Bugün insan ve insanoğlu, insanlığını yitirdi. İşte her türlü vahşet, dehşet buradan kaynaklanıp, ortaya çıkmaktadır.
Çocuklar sevgi, saygı ile ilim, bilim, sanat, meslek, güzel ahlak, edep ile donatılmalı. Hak, hukuk, doğruluk, dürüstlük, merhamet, güzel ahlak, adalet, hakkaniyet, edep ile yoğrulmalı. İlim, bilim, sanat, meslek ile donatılmalı.
Şunu söyleyelim. Her zaman söylüyorum. Tekrar edelim. Allah cc. da Kur’an’da bir işi, görevi, ödevi defalarca tekrar etmektedir. “ Sapkın ideolojilerle, bozuk felsefi akım ve görüşlerle insanlıklı insan yetişmez. Hak mümin, hakiki Müslüman da yetişmez. Yetişmemektedir! Vatan, millet, devlet, bayrak, memleket, yurt, iffet, namus, milli, manevi değerleri özümsememiş ise; olgun insan da yetişmez. Yetişmemektedir. Yetişmemiştir. Çevrenize bir bakıp, gözlem ve değerlendirme yapınız. Neyin, ne olduğunu daha kolay anlayacaksınız.”
Çocuğa sistemli, düzenli olarak, pedagojik olarak Kur’an ve peygamber ahlakı kazandırılmalı. Teknik öğretim, eğitim yapılmalı. Planlı, programlı, sistemli öğretim yapılmalı. Sevgiyle, muhabbetle, saygıyla, sevdirerek eğitim yapılmalı. Ödüllendirerek, benimseterek, yararını göstererek, altı duyu organına hitap ederek, öğretim, eğitim yapılmalı. Eğitimde tüm bedene işlerlik kazandırılmalı. Çocuğun sevgi, saygı, muhabbet, ilgi- alaka ile büyüdüğü asla unutulmamalı.
Anne çok ideal şekilde yetiştirilmeli. Baba ile anne bir bütünlük oluşturmalı. Anne ve baba en harika ve harikulade iletişim içinde olmalı. Anne denetleyici olmalı. Anne, babaya da yön vermeli. Babaya saygılı olup, uğurlama, ağırlama yapmalı. Kadın kadınlığını, erkek erkekliğini bilmeli. Hayvanlaşmamalı. Çocuk gül bahçesinde bir çiçek gibi yetiştirilmeli. Yanlış iletişim kurulursa, diyalog oluşmaz. İpler kopar. İpler koparsa, işler biter! Anne ve baba huyları birbirine benzemeli. Evlenirken, benzer olumlu huyluyu tercih etmeli. Sokaktan, internetten, görme ile evlilik olmaz.
Bugün aileler batı dünyasında %50’nin üstünde, ülkemizde %25’e yaklaşık; çökmektedir! Eskiden hiç okula gitmeyen insanların evliliği %100 devam ederken, bugün çökmektedir. İnsan ve insanoğlu kaybolmaktadır! Değer yargıları yitirildiğinden, aile kutsal yuvası yok olmaktadır. Çocuklar öteberiye saçılmakta, serpilmekte, dağılmaktadır! Depresyon, bunalım, gerginlik, boşluk, mala mülke düşkünlük, sosyetik olmaya heveslik derken, bin bir pisliğe heves edilmektedir. Düşünmede sorun olmaktadır. Doğru düşünememektedir. Doğru düşünce olmayınca, saçma sapan hareketler oluşmaktadır. Tüketim toplumu oluşturuldu. Parası olanda, olmayanda tüketiyor! Sonra da kendi tükeniyor! Umutsuzluklar oluyor. Her güne bir anlam yüklemişler. Her gün tüketim günü yapıldı. Bu fil, su aygırı, gergedan bile olsa doyardı. İnsanlığını kaybedip, hayvanlaşan insan, artık hiçbir şeye doymuyor. Başkalarının elindekini hile ve savaşlarla almaya kalkıyor. Her tülü adi suçlar, haramlar kolayca işleniyor. Adalette işlemiyor.
Artık insan Allah’ı ve peygamberini unuttu. Maddeye bağımlı hale geldi. Maddeye, eşyaya tapıyor. Kendinin sonunu getirmekle beraber dünyayı da tüketip, bitiriyor. İnsan kendi değerlerini kaybetmiş. Anneliğini, babalığını, insanlığını kaybetmiş. Asgari ücretle çalışanda zenginler gibi eşya kullanıyor. Bankalara 500 milyar lira borçlanmış. Çalışıyor, tüketime, eğlenceye, kapitalist tuzaklara harcıyor. Aptal makine gibi sonra dönüp, kendini harcayıp, bitiriyor! Harakiri yapan aptal bir makine halini alan insanın bu gidişle sonu iyi görünmüyor.
İyi bir bütüncüllük içinde aile yuvasını tesis etmeli. Bunun için anne ve babalar özel eğitime alınmalı. Aile kültürü kazandırılmalı. Milli, manevi, dini, insani, evrensel değerlerle aile yetiştirilmeli. Aile helal yol ve yöntemlerle geçimini sağlamalı. İffetli yaşamalı. Mahrem duygusu kazandırılmalı. Mahrem duygusu kaybolan insanda her değer kaybolur. Ebeveyn, çocukları ile iyi iletişim kurmalı. Disiplini ve güzel bir geçim oluşturulmalı. Aile evde hep bir arda oturmalı. Sorun varsa hep birlikte çözümlenmeli. Beslenme doğal, organik, yeterli, dengeli olmalı. Sporu herkes yapmalı. Ailede hayata gerekecek olan işlerin eğitimi, öğretimi kazandırılmalı. Çocuk korkutulmadan hayata hazırlandırılmalı. Kirlik, düzensizlik, aşırılık olmamalı. Hiçbir konuda aşırılık, gerilik olmamalı. Çocuklarla doğru iletişim kurulmalı. Sapkın serserilik ten uzak kaldırılmalı. Sokağa teslim edilmemeli. Tembellik ve kötü alışkanlıklardan korunması öğretilmeli. Doğa, çevre sevdirilmeli. Çevrecilik öğretilmeli. Tüketim hastalığından korunma öğretilmeli. Melankoli, debresif, ruh bozukluğundan korunma öğretilmeli.
Sol, komünist, anarşist, şiddetçi, terörist kişi ve tüzel kişilikler, aptal bir insan istemektedir. Zira istediklerine varmak için bu aptalları kolay kullanmak istemektedirler. Bugün sol, solcu, sosyalist, komünistler insanları kullandığı gibi aşırı sağcılar, ırkçılar, ideolojik dinci sapıklarda aptalları alabildiğine kullanmaktadır.
İnsan kendini kaybetmemeli. İnsanlık kazandırılmalı. Çocuğa sorun çözme, arkadaşlık ilişkileri öğretilmeli. Hiçbir maddeye, eşyaya bağımlı olmamalı. Bağımlılık hiçbir konuda olmamalı. Akıl, zekâ dosdoğru kullanılarak, yaşam düzenlenmeli. Çocuklar için gereken kadarı yapılmalı. Çok özveride bulunmamalı. Bir kısmını da çocuğa yapması için bırakmalı. Her şeyi hazır bulan çocuk, anne ve baba olmadığında, ayakları üzerinde yürüyemez. Hep hazır, beleş, kolayından olmasını bekler. Tembelleşir. Miskinleşir. Beceriksizleşir. Zor koşullar altında yetişen çocuklar daha yetenekli, becerikli, başarılı olmaktadır.
Her olumsuz davranışın mutlaka bir sebebi, nedeni vardır. İlleti tespit edip, sorunu çözmeli. Bugün o kadar sorunlu insan var ki, devlet başa çıkamamaktadır. Ama sorunları üreten devlet ile toplumdur. Bugün tüm devlet kurumları sorunludur. İnsanlar problemlidir. Suç işleyeni mahkemeler serbest bırakmaktadır. Artık devletin icra makamları da sorun olmuştur. Yeni baştan köklü bir eğitim ve icraatlarla sorunlar çözülmeli. Davranış bozuklukları giderilmeli. Yalan ve kötülükler def edilmeli. Ama bu sorunlu insanlarla çare bulma, sorun çözme yapılamaz.
Aşırılık, gerilik, anormallik giderilmeli. Saldırganlıklar yok edilmeli. Bugün grup, kitle şiddet ve terörleri vardır. Bunlar ceza bile almamaktadır. Haberlerde, savcılık, mahkeme, hâkim serbest bıraktı, diyor! Çocukta, ailede, devlette, toplumda şiddet bağımlılık ve agresiflik haline geldi. İnsanlar bu durumdan çok rahatsızdır. Halk pek tepkide vermemektedir. Alıştı! Kötülükler tekrarlanmaktadır! Bu suç ve haram işlemelerde payı olmayan yok gibidir. Herkes iki âlemde yaptıklarının ve yapmadıklarının karşılığını ödül ve ceza olarak mutlaka ama muhakkak adil şekilde görecektir.” Bizden söylemesi! Bizler sadece insanları bilgilendirmeye, aydınlatmaya, akıl yürütmesini becertmeye, zekâsını doğru çalıştırmaya gayret ediyoruz. Bir sade vatandaş olarak, herkes kendinden sorumludur. Devlet yöneticisi olarak, herkes toplumdan sorumludur. Bu da böyle bilinmelidir.