Âlemlerin Rabbi olan Yüce Allah’ın son elçisi Hazreti Muhammed sav. Diyor ki: “ Sizin en hayırlınız, ahlakı en güzel olanınızdır.
Kur’ân öğrenen ve öğreteninizdir. İnsanlara yararlı olanınızdır. Eşine güzel davrananızdır. Ben, ahlak güzelliklerini tamamlamak için gönderildim.”
Dünyanın en güzel, çok güzel, en hayırlı, en yararlı, en güzel, çok hayırlı, yararlı, doğru, dürüst, adaletli mümin ve Müslümanı olmak için gayret etmeli, azmetmeli, kararlılıkla dosdoğru yolda çalışmalı. İslam dinin imanını- inancını, ibadetini, ahlakını, muamelatını, hükümlerini, ahkâmını yaşamalı. En güzel örnek, peygamberimiz gibi bizler olmalıyız. İslam ahlakı olmazsa, hiçbir ibadetin kıymeti, değeri, önemi, makbuliyeti de olmaz.
Yaşantımız İslam ahlakı üzere devam etmeli. Bu iki âlemde kurtuluşumuz olacaktır.
1- Çalışmalarımızda İslam ahlakı olmalı.
2- Görevlerimizde İslam ahlakı olmalı.
3- Aile hayatımızda İslam ahlakı olmalı.
4- Çalışma hayatımızda İslam ahlakı olmalı.
5- Yazılarımız, görsellerimiz, medyamız İslam ahlakı ile olmalı.
6- Basın- yayında İslam ahlakı olmalı.
7- Ahlak felsefemiz İslam ahlaklı olmalı.
8- Görev ve sorumluluğumuzda iş ahlakı olmalı.
9- Kurumlar, işletmeler, şirketler İslam ahlakı üzere işlevini yürütmeli.
10- Meslekte, sanatta İslam ahlakı olmalı.
11- Siyasette İslam ahlakı olmalı.
12- Sosyal hayatta İslam ahlakı olmalı.
13- Öğrencilikte, öğretmenlikte İslam ahlakı olmalı.
14- İmam, İslam ahlakı ile görev yapmalı.
15- Tıp da, sağlıkta İslam ahlakı olmalı.
16- Ticarette İslam ahlakı olmalı.
17- Çiftçide, hayvancılık yapanda, işçide, memurda, amirde, yöneticide, ebeveynde İslam ahlakı olmalı.
18- Her birey, aile, toplum, devlet yöneticisi İslam ahlakı ile işini, görevini, sorumluluklarını, yükümlülüklerini yapmalı. Aksi halde başarı, huzur ve mutluluk oluşmaz.
19- Her alanda toplumun bireylerini İslam ahlakı ile yetiştirmeli. Aksi halde devlet olarak, toplumla başa çıkamazsınız. Toplumdan anarşi, şiddet, terör, isyan, ayaklanma, çatışma çıkarma olur. Bu Osmanlı’nın son döneminden, 1939 yılına kadar sürekli oldu. Devlet yönetimi kötü olunca, millette kötüleşti. Kötüden hayır, iyilik gelmezdi. Gelmedi de!
20- İslam ahlakı ile yetişmeyen toplumdan çıkan devlet yöneticileri; İslam, evrensel ilkeler, ilmi değerler merkezli devleti yönetmez. Zalimce yönetim oluştururlar. Devlet ile millet birbirine girer. Kan dökülür. Millet ve devlet zayıflar. Olan millete olur!
Güzel, yüksek, İslam ahlakı ile çocuk, genç, insan yetiştirmeli. Çekirdekten İslam ahlakı ile insan yetiştirmeye başlamalı. Öncelikle temel işimiz bu olmalı. Aksi halde inşanlar birer komodor, timsah, çakal, tilki, kurt, saldırgan olurlar.
Sizlere saygılarımla birkaç öneride bulunmak istiyorum:
1- Cennetin yüksek derecelerine gitmek, varmak, ulaşmak için, neler yapacağınızı araştırıp, öğreniniz.
2- Cehenneme gitmemek için neler yapacağınızı, neler yapmayacağınızı araştırıp, öğreniniz.
3- Âlemlerin Rabbi Yüce Allah’ın sevgisini kazanmak için neler yapmanız gerektiğini lütfen öğreniniz.
4- Allah’ın öfkesine, kızmasına, azabına uğramamak için neler yapmamız gerektiğini lütfen öğreniniz.
5- Mutlaka ama muhakkak Allah’ın emirlerini yapınız. Yasakladıklarından sakınınız. İyiliği herkese yapınız. Kötülüğü hiç kimseye yapmayınız. Kötülük yapan, kendine yapar. İyilik yapan kendine yapar. Bunu asla unutmayınız. Kötülük yapanın, yaptığı kötülük yanında kâr, yarar olarak asla kalmaz.
6- Kur’ân ve sünnet dışına çıkmayınız.
7- Kur’ân bize yeter! Kur’ân Müslümanlığı gibi sözlerle sizi kâfir, zalim, gâvur etmeye çalışan, peygamberimizin sav. Düşmanlarına asla kanmayınız. Onlar bilerek yapıyorlar. Bunlar ilahiyatçı olsa da, hain haindir. Pek çoğu sapkın sapık beşeri bozuk felsefe taraftarlarıdır.
8- Son zamanlarda meal ve tefsir yazanlar, bu tipte sahte, sahtekâr, İslam düşmanı ilahiyatçıdırlar. Bir tanesi; Kur’ân vahiy değil, der. Bir başkası şeriat düşmanlığı yapar. Bir başkası Kemalist, bir diğeri komünist, bir başkası laik, bir diğeri İslam ve Müslüman düşmanlığı yapar.
9- Osmanlı ve Emevi düşmanlığı yaparak, İslam tarihine, medeniyetine de olur, olmaz, iftiralar atarlar! Burada amaç, hedef, gaye; İslam dinine saldırmaktır. Dolaylı ve doğrudan saldırılar, pek çok çeşitte yapılmaktadır. Oysa Emevi Devleti ve Osmanlı Devleti, İslam tarihi içinde çok önemli yer tutmaktadır. Bu iki devleti kaldırdığımızda, İslam tarihi kalmaz.
10- Kur’ân ayetleri anlam ve söz, yazı olarak, Yüce Allah’a aittir. Kur’an ayetleri çok anlamlıdır. Yanı bir kelime- sözcük pek çok anlama gelmektedir. Bunun içindir ki, bazı ayetler farklı yorumlanmaktadır. Bu Kur’an ayetleri için normal ve doğaldır. Çok anlamlı sözcükler kullanılmaktadır. Bu da farklı yorumlara sebep olmaktadır. Mezheplerde bundan çıkmış, kaynaklanmıştır. Ama ayetleri peygamberimiz sav. Gibi anlamalı, yorumlamalı, uygulamalı. İşi çığırından çıkarmamalı. Batini deyip, alavere Dal avara ile çarpıtmamalı. Ben böyle anladım, deyip, işin içine hainliği sokmamalı. Namaz, Ramazan orucu, zekât, hac, kurban gibi ibadetleri; çarpıtıp, çığırından, yolundan, anlamından saptırmamalı. Bâtıni anlam deyip, batıla düşmemeli.
11- Bugün din konusunda âlimi, cahili, cühelası, bileni, bilmeyeni konuşup, yazmaktadır! Öyle ki, cemaat oluşturup, cemaat başına Kur’ân bile okumasını bilmeyen, kişiyi şeyh seçip, ona; 1- 2- 10 televizyon verip, günün her saatinde konuşturmaktadırlar. Kayda aldıklarını televizyon ve radyolardan yayınlamaktadırlar. Bunların bir doğrusu varsa, 10 da eğirişi, yalanı, yanlışı olmaktadır. Çoğu da Siyonist ve emperyalistlerin uşağı konumuna girmiştir. Ülkemiz ve milletimiz aleyhinde anarşi, şiddet, terör, darbe yapanı bile olmuştur!
12- Bir Müslüman, ne ölçüde İslam ve bilim ve teknik ile hareket ederse, o ölçüde başarılı olur. Etmezse, başarısız olur. Bunu herkes aklına sokmalıdır.
13- Âlemlerin Rabbi Yüce Allah’ın emirlerine uymalı. Yasakaldıkalrındna sakınmalı. İslam dinini peygamberimiz gibi yaşamalı. Kendine başka rehberler- kılavuzlar, önderler edinmemeli. İslam dinin önüne beşeri, felsefi düşüncesizlikler geçirmemeli. Beşerin, ideolojinin üreticisi insandır. İnsan yanlış, hata, kusur edebilir. Kur’ân gibi dosdoğru olmaz. En doğruyu Yüce Allah cc. Söyler. En güzeli de peygamberimiz sav. Yapar. Bu da kıldan çıkarılmamalı.
14- İslam dinin ekonomik, sosyal, siyasi, kültürel, spor, askeri, sivil özelliği vardır. Bunlardan yararlanarak, sistematik bir sistem oluşturmalı. Ama zaman içinde değişim, yenilenme, ilerleme yapmalı. Dinamik yapmalı.
15- Peygamberimiz deveye, ata bindi. Bizde öyle binmeliyiz. Bu sünnettir, dememeli. Peygamberimiz, kılıç, kalkan, mızrak kullandı. Bizimde onları kullanmamız sünnettir, dememeli. Peygamberimiz, kerpiç evde yaşadı. Mescitler kerpiç idi. Bizde öyle yapmalıyız, dememeli. O zamanın koşullarında öyleydi. Şimdide değişti. Bizde bilim ve tekniğe uygun, israf etmeden en iyisini yapmaya çalışmalıyız.
16- İnsanların akıllarının işlemesi çok farklıdır. Algılaması da çok farklıdır. Anlaması da çok farklıdır. Bu bilgilerinin farklı oluşundan kaynaklanmaktadır. Her insan farklı bir âlemdir. Yaratılış tabiatı- doğası da farklıdır. Yaratılışta fıtrat da farklıdır. Fıtrat, ruh özelliğini oluşturur. İşte bizler yaratılış doğasını ve ruh farklılığını çok doğru kullanmaya çalışmalıyız.
Hızla değişen uygarlığa ayak uydurmalı. İnsanlar bilim, teknik, anlayışta değişirken, bizler sabit kalamayız. İslam’a uygun şekilde değişerek, gelişmeliyiz. İlerlemeli, yükselmeliyiz. Kadınlar Emevi döneminde çarşaf giydi. Kur’an’da çarşaf geçiyor, cübbe geçiyor, sarık geçiyor, şalvar geçiyor, deyip; insanlar bunu dayatmamalı. Herkes iklime, bölgeye, olanaklara göre; tesettüre uygun şekilde giyinir. Herkesi Burka ’ya, çarşafa sokmaya çalışmak; insanları itmektir, uzaklaştırmaktır, topluma uyumsuz hale getirmektir. Bu iyi bir örnek değildir. Tesettür Kur’an ve sünnete uygun anlatırsın. Buna göre tercihi insan bırakırsın.
Bütün dünya, şeriat düşmanlığı yaparken; sen İslam demeyip, şeriat diyorsan, insanları İslam dininden de uzaklaştırırsın. Sen İslam dinini öğret! Sen İslam bilgisi, bilinci kazandır.
Dünyada İslam milleti, zalim kâfirlerin bombaları ile can verirken, şehirler bütünü ile yıkılırken; sen cemaat- tarikat olarak, ölen şeyhine rabıta etmelisin. Bir başka şeyhe rabıta edilmez, deyip; işi cemaat içinde kavgaya, çekişmeye götürmemelisin.
Bir başka cemaatte, babaları olan şeyh ölünce, babalarının mirası ve şeyh olma kavgası vermektedirler.
İslam dini evrensel, küresel, ilahi bir hak dindir. Öyle ırklara, cemaatlere, tarikatlara bölünüp, parçalanıp; birbiri ile çekişmeyi reddeder. Bölünüp, parçalanmak haramdır. Yasaklanmıştır.
Kur’an’da, Lokman as. Oğluna şöyle öğüt- nasihat verdiği anlatılmaktadır:
“Oğulcuğum! Tövbeni geciktirme! Çünkü ölüm ansızın gelebilir!
Allah’ın yasaklarını yapmaktan kork! Kalbin günahla dolu olduğu halde, ikram ve ihsanda bulunsunlar diye, kendini insanlara muttaki- takva gösterme!
Oğulcuğum! Ben konuşmam sebebiyle pişmanlık duymuşumdur. Fakat sükûtümden dolayı hiç pişmanlık duymadım.
Oğulcuğum! Oruç tut, şehvetini keser.
Namaz en büyük ibadettir. Namazı asla ihmal etme!...”
Peygamberimiz sav. Buyuruyor: “ İftarda acele ediniz. Sahuru imsak vaktine doğru geciktiriniz.”
Sizlere Yüce Allah’ın 4 büyük emrini yazmak istiyorum:
Al-i İmran suresi 132. Ayetin meali:” Allah’a ve peygamberine itaat edin.”
Bakara suresi 43. Ayet:” Namaz kılınız, zekâtı veriniz.”
Lokman suresi 14. ayetin meali: “ Bana ve anne ve babanıza şükrediniz.”
Al-i İmran suresi 57. Ayet:” İman edip, salih- iyi amel işleyenlere gelince; Allah onlara ödüllerini- mükâfatlarını tam olarak verecektir.”
Allah cc. , Allah, insan her umduğu şeye sahip mi olacak, diye Necm suresi 24. Ayette buyuruyor.
Zümer suresi 73. Ayet:” Rabbine karşı gelmekten sakınanlar, bölük bölük cennete götürülürler.”
Allah cc. Birçok ayette şöyle buyurmaktadır: “Bu kâinat- evren ölçü ile yaratılmıştır. Belli bir denge ve düzen koyulmuştur. Bu dengenin bozulmamasını emretmiştir. Aksi halde sonuçları çok ağır olacaktır. İnsanların kendi işledikleri ( kötülükler) sebebiyle karada ve denizde bozulma ortaya çıkmıştır. Allah yaptıkları bazı kötü sonuçları yüzünden, dünyada onlara yaptıkları kötülüklerin cezasını tattıracaktır,” buyurmaktadır.
Allah cc. İnsanların çevreci, doğa koruyucu, canlı ve cansız varlıkların koruyup, geliştirici, zarar- ziyan vermeyici olmalarını emrediyor. Ama insanlar kendi kişisel çıkarları, nefislerini tatmin etme için bozulmayı bilerek, tasarlayarak yapmaktadır. 1750 Sanayi devriminden günümüze kadar geçen 274 yılda dünya yaşanılmaz hale getirildi. Fosil yakıtlarla hava kirletildi. Mahalle, belde, kentlerin ve fabrikaların atık sıvı maddeleri çevreye bırakıldı. Aktı atıkları çevreye atıldı. Maden arama ve işlemede, sanayinin işlemesinde hassas, çevreci davranılmadı. Ormanlar korunmadı; yakıldı!
Bugün 29.06.2024 günü itibarı ile ülkemizde ve dünyada artık iklim değişiklikleri ile çevre afetleri yaşanmaktadır. Seller, heyelanlar, yangınlar, su baskınları derken; dünyada yaşamak, her geçen gün daha zor olmaktadır. Ülkemizde bazı göller de canlı yaşamamaktadır. Bin kilometreyi bulan akarsularda canlı yaşamamaktadır. Kurbağa bile yaşamamaktadır. Barajlar, denizler, göller, akarsular fosseptik çukurundan berbattır. Zira artı üstüne üslük bir de kimyasal vardır. Birde bu su kaynaklarından hayvanlar su içmektedir. Tarım ve ziraat yapanlar sulama yapmaktadır. İnsana değer vermeyen, diğerkâm düşünmeyen çıkarcı bencil hodkâmlar; dünyayı yaşanmaz hale getirmektedirler. Bu bir kul hakkıdır. Allah cc. Bunun hesabını mutlaka ama muhakkak soracaktır. Bunun bedeli çok ağır ödenecektir.
Çevreci olmamak, çok büyük günahtır. Öldürülen her canlının mutlaka hesabı sorulacaktır. Bunu hem yapanlar, hem yönetici olarak göz yumanlar, hem de ses çıkarmayanlar acı şekilde hesabı vereceklerdir. Öyle iman ettim, icmali iman ettim, demekle Müslüman kalınmaz. Haram, günah ve suç da işlememek gerekiyor.
Bir millet; millet olmalı. Ümmet gibi davranmalı. İlletli, zilletli, sapkın, şaşırmış, çarpılmış, zararlı hale gelmiş olmamalı. Yüce Allah’ın emrine, dinine aykırı işler yapmamalı. Yaparsa, zarar, ziyan verici olur. Bu da önce kendine zarar verme olur.
Bu ayeti onlarca kez yazdım. Yine yazmak istiyorum. al-i İmran suresi 3/10. Ayetin meali: “ Hepiniz toptan Allah’ın ipine- dinine sarılın. Parçalanıp, ayrılmayın, bölünmeyin!”
Müslüman imanlı kişilerdir. İmanı ile ameli arasında ilişki, bağ olmalı. İmanlı ise ibadetli olmalı. Görevlerini yapma gayreti göstermeli. Ayetlerde, iman ile amel- ibadet arasında sıkı bir bağ olduğu görülmektedir. İman etmeden, yapılan, hiç bir ibadet, ibadet olarak kabul edilmez. Sadece iman etmiş olmak da, mümin için yeterli değildir. İslam dini sadece iman- itikattan oluşmamaktadır. Amel, imanın bir göstergesidir. İbadetleri eksiksiz yerine getirme sorumluluğu ile mümin davranmalıdır.
İnsan cemiyet- toplum halinde yaşayan akıllı, zeki, yetenekli, becerikli, onurlu bir varlıktır. Toplum halinde sosyal varlık halinde yaşarken, herkesin görev ve sorumlukları oluşmaktadır. İnsna kendini düşünürken, diğerkâm hareket edip, diğer insanları, varlıkları da düşünmelidir. Egoist, bencil, hodkâm düşünen, olgun insan olamaz. Hatta hayvan bile olamaz. Hayvanları izliyorum. Aile halinde yaşayan hayvanlar öyle bencil, hodkâm değildir. Hepsi sorumluluklarını yerine getirmektedir. Bazı hasta olanlar yanlış yapmaktadır. Toplum halinde yaşarken, bir Müslüman başka bir varlığa asla zarar vermemelidir. Hassas, özenle, dikkatle, derinden düşünerek, davranmalıdır.
Şeyh Edebali diyor ki: “ Oğlum, ananı, atanı say. Bereket, büyüklerle beraber olmaktadır. Büyüğünü bilmeyen, Allah’ını bilmez.”
Mevlana Hazretleri ra. Der ki: “Kul, Allah’ı ne kadar seviyorsa, Allah da o kulu o kadar sever.”
Dün, yanı 29.06.2024 günü ülkemizde 44 ayrı yerde orman yangını çıktı. Hava sıcak ve çok rüzgârlı idi. Yangınların tümü insan eli ile çıkarıldı. Zira şimşek yok, elektrik etkisi yok. Ormanlarımız yanıyor. Daha çok anız yakmaktan ve sigara izmaritinden çıkmış. Bir de mesire ve piknik yerlerinde ateş yakmaktan çıkıyor. Birkaç tane ağaç fidanı diktiğimizde övünüyoruz. Bin tane dikersek, yüz bin tanesini de yakıyoruz. Orman ve anız yakmalarda sadece ağaçlar yanmıyor. Canlarda yanıyor! Ormanda ve tarlada olan canlılarda yanıyor. İki yıl öncesinde, şehirlerimiz, köylerimiz, evcil hayvanlarımız, ormanda yaşayan hayvanlarımız yandı. Bir uzman akademisyeni canlı yayında televizyonda izledim. Diyor ki; Yazın Adana’ya havayolu ile giderseniz, Çukurova’da yüzlerce ateşin yakıldığını görürsünüz. Anızlar yakılmış! Ateş yakmama konusunda bilinçlendirilmeli. Orman içindeki evlerin bacalarına filtre konulmalı. Evlerin çevresi temiz tutulmalı. Eğitim ve cezalandırma etkin yapılmalı, diyor.
Ülkemizde 29 milyon kadar öğrenci var. Bununla övünüyoruz. Daha orman korunması, tarlaların korunması öğretilememiş ise, çok yazık diyorum.
İnsanlara hakkı, hukuku, haddi aşmamayı, sınırları çiğnememeyi öğretmeli. Hakkı olmayanı yapmama öğretilip, benimsetilmeli. Dinimiz dosdoğru orta yolda olmayı emreder. Ama dinimizi öğretmediğimizde; had aşılır. Aşırı davranılır. Gerilik içinde hareket edilir. İlkellik yapılır. İnsana, Allah cc. Hakkı ve insanların kul hakkı öğretilip, benimsetilmeli. Doğru ve temiz olmayan, işlerin yapılması benimsetilip, içselleştirip, özümsetilmeli. İnsan kendi hakkını kullanırken, başkalarının hakkına zarar vermemeli.
Müslüman olarak, Yüce Allah’ın farz kıldığını yapmaya çalışmalıyız. Farz; İslam dinimizde, yapılması kesin olarak emredilen; fiil, eylem ve davranışlardır, amellerdir. Namaz kılmak, Ramazan orucu tutmak, zekât vermek, hac yapmak farzdır. Farz yapan sevap kazanır. Yapmayan günah alır. Farzları yapmayan günah alır. İnkâr eden ise dinden imandan çıkar. Bunun bilincinde olmak için bilgili, bilinçli olmalıyız.
İsraf etmek- savurganlık etmek de Yüce Allah’ın yasakladığı davranıştır. Yanı israf etmek, haramdır- yasaktır. İsraf; maddi, manevi değerleri; gereksiz, aşırı kullanmaktır. Allah cc. Araf suresi 31. Ayette; israfı yasaklamıştır. Hiçbir konuda aşırı gitmemeli. Ülkemiz bu israf yüzünden, tüm çalışmalara rağmen; borçtan, yokluktan, yoksulluktan, ekonomik darlıktan çıkamamaktadır. Halkımız ve devlet yöneticilerimiz; kazandığından fazla tüketmektedir. Zevk, keyif içinde, aşırılık içinde davranmaktadır. Ben, yarım yüzyıldan fazla devleti izliyorum. Dış satım ve dış alımda sürekli %75 oranında açık veriyoruz. Yanı 100 liralık satış yapıyoruz. 175 liralık dış alım yapıyoruz. Bu böyle devam edemeyeceğinden, 20 kez ekonomik krize girdik. Hükümetler bu ekonomik krizler yüzünden, bir yıl bile yönetimlerini devam ettiremedikleri çok oldu. 2002 yılına kadar hükumetlerin ortalama ömrü 11 ay- on bir ay olmuştur.
2002 yılından sonra, bir dönem ekonomik durum iyi gitti. Ama yönetimin uygulamalarında; ölçü, denge, ilerisini düşünerek ekonomik harcama olmadığından, israf çok olduğundan, ekonomik kriz hala devam etmektedir. Her zaman ölçüt; İslam ve bilim gerçekleri olmalıdır.
Bazıları vergide “adalet” istiyoruz, diyorlar. Zenginden- varsıldan çok vergi alınmasını istiyorlar. Bu enflasyon, hayat pahalılığı için sürekli bir kurtuluş yolu olmaz. Zira üreticiler, fabrikatörler, ödediği her giderleri; ürettiği, pazarladığı mala, eşyaya yüklerler. Bu da hayat pahalılığı, enflasyonu artırır. Devlet üretim yapmalı. Ekonomik üretim yapmalı. Halka uygun fiyatta mal, eşya satmalıdır. O da artık olmamaktadır. Hiç de olmadı. Zira devlet kamu- devlet mallarını sattı. Özelleştirdi. Artık tüm güç kapitalistlerin eline geçti. İslam ve bilim ile davranılmazsa; kurtuluş, rahatlık olmaz, olmamaktadır.
Devletin elinde işletmeler olduğu zamanda çaldılar, yağmaladılar, zarara uğrattılar.
Eşrefi mahlûkat- şerefli- onurlu varlık olarak yaratılan insanı, kötü eğitim ve öğretim ile saflığından uzaklaştırıp; aşağıların en aşağısı durumuna getiren, kötü eğitim – öğretim sistemi konusunda derinden düşünmeli.
İslam dini, insanların iki âlemde huzur, mutluluk, rahatlık, kolaylık, barış, esenlik sağlar. Yüce hak din İslam’ın evrensel özelliğinin birisi de, kolay yaşanmasıdır. Yaşarırken, insanın kendine, başkalarına huzur vermesidir. İslam din, insanlara zor ve sıkıntı asla ulaştırmaz.
Allah cc. Ayetlerinde şöyle der, söyler: “Allah size kolaylık diler. Zorluk dilemez. Allah size herhangi bir güçlük çıkarmak istemez.”
Peygamberimiz de der ki: “ Muhakkak ki, din kolaylıktır. Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız. Müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz.”
İnsanlara tavsiyem- önerim de şu olsun: Asla yalan söylemeyiniz. Doğru ve gerçekleri yalanlamayınız. Gerçeğe aykırı sözler söylemeyiniz. Hile, çarpıtma, sahtecilik, sahtekârlık yapmayınız. Bencil, egoist, hodkâm davranmayınız. Akılsızca yanlış işler içinde bulunmayınız. Kendinizi ve başkalarını kötülükleri koruyunuz. İslam dini değerlerinden uzaklaşıp; batılın, küfrün, yalanın, hurafenin, uydurmanın, yanlışın, çürümüşlüğün içine düşmeyiniz. Ahlakı değerlerle yaşayarak, olgun mümin olmaya çalışınız. Doğruluk, dürüstlük, adalet kavramları; İslam dininin en başta gelen değerleridir. Bu değerleri yaşam tarzı yapınız. İslam dini; yalan ve hilekârlığı yasak eder.”
Peygamberimiz sav. Buyuruyor: “ Bizi aldatan, biden değildir.” “ Yalan kötülüğe, kötülük cehenneme götürür. İnsan yalancılık yapa yapa, sonunda Allah katında yalancılardan yazılır.”