Bakın, burada oturmuş bu yazıyı okurken kim olduğunuzu düşünüyor olabilirsiniz. Kendinizi bir sıfatlar listesiyle mi anlatıyorsunuz?

 “Ben sabırlıyım, dürüstüm, çalışkanım.” Hah, güzel. Ama bu sıfatlar ne kadar gerçek? Çünkü ben herkese aynı değilim. Sana başka, ona başka.

Geçen gün bir arkadaşım, “Sen herkese farklı davranıyorsun, bu da ikiyüzlülük değil mi?” dedi. Dedim ki, “Evladım, bu ikiyüzlülük değil, çokyüzlülük. Çünkü herkes bir değil, herkese aynı nasıl olayım?” İnsan insana benzer mi? Ben sana başka türlü bakarım, sen bana başka türlü. Bu ne kötü bir şeydir ne de iyi. Bu sadece insan olmanın matematiği.

Şimdi soruyorum size, siz kimsiniz? Bana “Erdemli bir insanım” diyecekseniz, önce şunu sorun: Erdeminiz kiminle sınırlı? Sokaktaki çocuk size gülümsediğinde erdemlisiniz ama bir dilenci size el açtığında kaçıyorsunuz. İşte o zaman siz, aslında kim olduğunuzu bilemiyorsunuz. Çünkü kim olduğunuzu, sizin için ne olduğumuza göre şekillendiriyorsunuz.

Ben kim miyim? Bana sorarsanız, tek bir cevap veremem. Çünkü ben, sizin gözlerinizde ne görüyorsam oyum. Düşüncelerinizde ne şekillendiriyorsanız, o kadarım. Ve bunda hiçbir sakınca görmüyorum. İnsanların aynı olması kadar sıkıcı bir şey var mı?

Kendinizi, “Beni benden öğrenin” diye bağırırken bulabilirsiniz. Ama şunu unutmayın: İnsan, kendi aynasına bile tam olarak görünemez. Aynalar bile eğilip bükülür. O yüzden, aziz okuyucu, beni öğrenmek istiyorsan, önce kendine bak. Çünkü ben herkese aynı değilim. Ve bu beni, ben yapan en büyük gerçeğim.

Ezcümle:
İnsan, değişken bir mahluktur. Her birimizin aynası farklı bir ışıkta parlar. O yüzden beni benden öğrenmek istiyorsanız, önce ışığınızı bir kontrol edin. Belki ben sizin sandığınız kişi değilim. Belki de siz, kendinizi bile tanımıyorsunuz.