Büyük hesaplar yapmaya gerek yok! Sıfırla başlayan, sıfırla biten basit bir denklemdir hayat. Gelirken getiremeyiz, giderken götüremeyiz.

Toplasak da çıkarsak da; artanlarla çıkanlar eşittir. Elde var sıfır.Hayatın sıfırla başlayan ve sıfırla biten bu basit denklem olduğu gerçeği, çoğu zaman göz ardı edilen derin bir bilgelik taşır. Bu yalın gerçek, bize hayatın geçiciliğini ve maddi değerlerin aslında ne kadar anlamsız olduğunu hatırlatır. Peki, bu denklemin ışığında, bu yalan dünyada menfaatin için yağdanlık olmaya değer mi?

İnsanlık tarihi boyunca, insanlar güç, zenginlik ve statü peşinde koşmuştur. Bu uğurda, çoğu zaman birbirlerine boyun eğmiş, haksızlık yapmış ve kendi benliklerinden ödün vermişlerdir. Zengin bir adam oğluna, "Öldüğüm zaman ayağımın birine eski bir çorap giydirmeyi ihmal etme," der. Zaman gelir, adam ölür. Kefeni saracakları zaman, oğlu babasının vasiyetini arz ederek, "Babama mutlaka eski bir çorap giydireceğiz," der. İmam, "Olmaz, dinimize göre ölü kefenden başka bir şeyle gömülmez," der. Ve zengin adam eski bir çorapla bile gömülmeyi başaramaz. Kanuni Sultan Süleyman, bu dünyaya gelirken ne getirdiğini ve giderken bu dünyadan ne götürdüğünü tebaasına göstermek için, ellerini tabutun dışında bırakılmasını vasiyet eder. Bu ibretlik fanilik, hayatın geçiciliğini ve maddi değerlerin anlamsızlığını anlamamıza yardımcı olur. Hazinesinin anahtarlarını kırk deve ile taşıtan Karun ise bütün servetini kaybetmiştir. Hayatın bu basit denklemine baktığımızda, bu çabaların ne kadar boş ve anlamsız olduğunu fark ederiz. Çünkü nihayetinde hepimiz aynı sona varacağız: sıfır.

Bu gerçeği kabul etmek, bize özgürlük kazandırır. Başka insanların onayını ve takdirini kazanmak için kendimizi feda etmek, aslında kendi özümüzü ve değerlerimizi hiçe saymaktır. Hayat, başkalarının beklentilerine göre şekillendirilmesi gereken bir yarış değil, kendi anlamını ve değerini bulmamız gereken bir yolculuktur. Bu yolculukta önemli olan, kendi içsel değerlerimize ve prensiplerimize sadık kalmaktır.

Nokta kadar menfaat sağlamak için yağdanlık olmak, insanın kendi benliğine yabancılaşmasına ve öz saygısını yitirmesine neden olur. Başkalarının onayını kazanmak için yapılan her şey, aslında kendi içsel huzurumuzu ve mutluluğumuzu kaybetmemize yol açar. Hayatın basit denklemine baktığımızda, bu çabanın ne kadar anlamsız olduğunu görebiliriz. Çünkü sonunda elde edilen şey, yine sıfır olacaktır.

Bu noktada, hayatın anlamını ve değerini yeniden değerlendirmemiz gerekir. Belki de, maddi başarılar ve sosyal statüler yerine, insan ilişkileri, sevgi, merhamet ve paylaşım gibi değerler ön plana çıkmalıdır. Kendi içsel değerlerimize sadık kalarak yaşamak, çok daha anlamlı ve huzur vericidir.

Sonuç olarak, hayatın sıfırla başlayan ve sıfırla biten basit bir denklem olduğunu kabul etmek, bizlere derin bir bilgelik sunar. Bu gerçek ortada böyle yalın bir şekilde dururken, yalan dünyada yağdanlık olmanın hiçbir anlamı yoktur. Hayatın gerçek değerlerini ve anlamını keşfetmek için, kendi içsel yolculuğumuza odaklanmalıyız. Kendi değerlerimize ve prensiplerimize sadık kalarak yaşamak, hayatın en büyük ödülüdür. Elde var sıfır; ancak bu sıfır, anlamlı ve dolu dolu yaşanmış bir hayatın sembolüdür.