Can Azerbaycan’ım, Azeri Türk kardeşlerim, biz Türkler gibi onlarda emperyalist zalim vahşilerin, haydutların, barbarların, eşkıyaların, saldırganların saldırılarına ve işgaline uğradı. Ermenilerin 1991- 1994 yılı saldırıları ile Dağlık Karabağ işgal edildi. O günden beri de hep askeri saldırıları, tacizleri devam etti. Hocalı ile birlikte pek çok köy ve kentlerde katliamlar, soykırımlar yaptılar!
Karabağ, Hazreti Ömer döneminde İslam dinini seçip, Müslüman oldu. On birinci yüzyılda Büyük Selçuklular bölgeyi kontrolleri altına almış. Oğuz Türkleri vatanıdır. Karabağ 1991 yılından beri Ermeni işgali altındadır. Azerbaycan, 1991 yılında SSCB devletinden ayrılınca; askeri, ordusu, silahı, savunma gücü yoktu. Ermenistan, SSCB Rus askeri gücü ile Karabağ bölgesinde katliamlar yaparak işgal etti. Karabağ’da 7 kent ile birlikte 151 köyü işgal ettiler. “Ermenistan’da asker bulundurma yasası çıkararak, Rus ordusu bulundurmaya devam etti. “Ruslarla, Ermenistan stratejik güvenlik antlaşması yaptı. Rusya Federasyonu, Ermenistan’ın garantörü oldu. Ermenistan sınırlarını, Rus askerleri şu anda korumaktadır.” “ Azerbaycan ve Nahcivan ile Türkiye arasında da benzer antlaşma vardır.”
Ermenistan sürekli Azerbaycan topraklarına taciz ateşi, saldırılar yaptı. 2020 yılı Temmuz ayı ortalarında “ Tovuz” stratejik bölgesine saldırı yaprak, pek çok Azeri asker ve komutanlarını şehit etti. Saldırılar devam ettirildi.
27 Eylül 2020 günü yine sivil yerleşkelere ateş açtı. Azerilerden bir evden 4 kişi, diğer bir evden 2 kişi şehit edildi. Azerbaycan bunun üzerine karşı atağa geçti. İlk gün 6 köy ile stratejik bir tepeyi aldı. Aradan sekiz gün geçince, 21 yeri işgalden kurtardı. Azeri ordusu cephede ilerliyor. Başarılı oluyor. Ama Ermenilerin ve diğer gâvurların sürekli yaptığı gibi Ermenistan 300 km. menzilli füzelerle “Gence” adlı ikinci büyük kentini ve Bakü’ye 50 km. uzaklıktaki yerleşim yerlerini ve diğer yerleşim yerlerini vuruyor. Sekiz günde 331 konutu- binayı tahrip etti. Sivilleri şehit etti. Bunlar dünyaya gösteriliyor ama dünyada pek çok ülke, Ermeniler gibi sivil yerleri vuran; alçaklıkta, kahpelikte, adiliktedir. Tüm batıl Batılılar savaşta sivil yerleri, kentleri, köyleri, okulları, camileri, pazar yerlerini, hastaneleri vururlar!
Sivil katliamları 1100- 1200 yıllarında Haçlı seferlerinde, sivil katliamlarda 4 milyon Müslümanı katlettiler!
Birinci Dünya Savaşı’nda 4 milyon Müslüman sivili katlettiler!
Son 30 yılda, 30 kadar Müslüman ülkeye saldırdılar! İşgal ettiler! 12 milyon Müslüman sivili katlettiler! 65 milyon sivili sakat- engelli bıraktılar! 74 milyon insanı mülteci- sığınmacı yaptılar.
Türkiye, çok uzun zamandan beri şu özdeyişi kullanmaktadır. Bunu iki halkta sıkça kullanmaktadır. “ Tek millet, iki milletiz.” Şu anda Türkiye, Azerbaycan ordusunu; Türkiye’de ve Azerbaycan’da eğitti. Silahlarla donattı. Askeri tatbikatlar yaptı.
Karabağ, dağlık bir bölgedir. Böyle olduğu için Azeri ordusu güç ilerliyor. Dağlarda konuşlanan Ermeniler ateş açıyor. Birbiri ardına üç savunma hattı oluşturmuşlar. Silahlar çukurda, barikat arkasında mevzilenmiş.
Sanırım Azeri ordusu tam bir savaş planı da yapamamış. Zira Türk yapımı sinyal bozucu, frekans karıştırıcı hem askeri uçak hem de kara aracı var. Bu kullanıldığında, düşman elektronik, bilgisayarlı silahlar kullanılmamaktadır. Bunu henüz Azeri ordusu kullanmadı. Bunu biz Türkiye olarak 2020 yılı Mart ayında Suriye ordusuna karşı kullandık. Gaziantep de uçurduğumuz frekans karıştırıcı ile Suriye rejim ordusunun saldırılarını engelledik. Biz üstün başarı elde ettik. Amerika bunu 1991 yılında Irak saldırılarında kullandı. Irak, askeri gücünü ABD’ye karşı kullanamadı. Biz bunu 2020 yılında Libya’da devlete karşı savaşan “Hafter” adlı teröristin askerlerine karşıda başarı ile kullanıyoruz. Aynı zamanda insansız hava araçlarını kullanıyoruz. Buluyor ve yok ediyor.
Sanırım, Azerbaycan’ın hava savunma sistemi daha da güçlendirilecek. Frekans bozucular verilecek. 06.10.2020 günü Dışişleri Bakanımız Mevlut Çavuşoğlu, Azerbaycan’da resmi görüşmeler yaptı. Biz Türkiye olarak, hükümetimiz olarak Azerbaycan’ın yanındayız. Her yönü ile destekliyoruz.
Müslüman her şeyi enine, boyuna, derinliğine, olur- olmaz durumlarına karşı ince, kaliteli, verimli plan, program, projeler yapıp, gerçekleştirmelidir. Hata yapmamalı. Eksik bırakmamalı. En iyi şekilde her yönü ile hazırlıklı olmalı. “Savaş hiledir, diyen peygamberimizdir.”
Şunu unutmamalı: “Biz Türkler ve Müslümanlar hiçbir zaman savaşta kadın, kız, düşkün, yaşlı, bebek, çocuk katletmezler. İslam dininin savaş hukukuna uyarlar. Ama kâfirler özellikle İslam hukukuna ters hareket ederler. Cepheden kaçarlar. Sivilleri katlederler. Evleri, köyleri, kentleri yakarlar. Bunu 100 yıl önce Ruslar, Yunanlılar, İngilizler, Fransızlar, İtalyanlar, Ermeniler de böyle yaptı. Anadolu’muzda sivil katliamlar yaptılar. Köyleri, kentleri yaktılar. Sivilleri işkence ile acımasızca öldürdüler, şehit ettiler. Bu ülkeler Almanya’ya da aynısını yaptılar. Almanya’da diğer ülkelere aynısını yaptı.
“Hazreti Ömer döneminden sonra Hazreti Osman ve Muaviye döneminde, 645 yılında da İslam ordularının fetihleri Karabağ bölgesinde devam etti. İslam egemenliği tam anlamı ile sağlandı.
Büyük Selçuklular bölgeyi 11. Yüzyılda aldı. Otlakları zengin olan bölgede hayvancılık yapıldı. Kura ırmağına doğru uzanan Bizans İmparatorluğunun ilerleyişi durduruldu.
Bölge, çok farklı milletlerin eline geçti. Tarihte Roma, Sasani, Bizans, Selçuklular, İslam orduları bölgeye egemen olmuşlar. Timur, Akkoyunlular, Safeviler de bölgede egemen oldular. Bölge Osmanlıların eline 16. Yüzyılda geçmeye başladı. Özdemiroğlu Osman Paşa’nın bölgede destansı zaferleri oldu. 1590 yılında Yukarı Karabağ, Osmanlılar tarafından fethedildi. Safevilerden alındı. 1593 yılında Osmanlı kayıtlarında burası; “ Vilayet-i Gence Karabağ” olarak adlandırıldı. Bugünde Bakü’den sonra “Gence İli,” Azerbaycan’ın 500 bin nüfuslu ikinci büyük İlidir.
Safeviler 1603 yılında tekrar saldırıları ile bölgeyi ele geçirdiler. 1947 yılında Nadir Şah’ın ölümünden sonra Azerbaycan ve Kafkasya bölgesinde merkezi otorite zayıflamış. Azerbaycan’da 20 taneye yakın hanlık meydana gelmiştir. Karabağ, Türk hanlarından Saraçlı Hanlığı’nın egemenliğindeydi.
Karabağ için 18. Yüzyılda Rus tehlikesi başladı. Çar 1. Petro- “Deli Petro” döneminde Ruslar, Hazar sahillerine kadar indiler. Şirvan Hanlığı üzerinden Kafkaslara kadar uzandılar. Bu durum üzerine Azerbaycan Hanlıkları, Osmanlı Devleti’nden yardım istedi. Köprülü Abdullah Paşa ordusu ile giderek, Kafkasya bölgesini büyük ölçüde kurtardı. Ancak 1774 yılında Kırım kaybından sonra Kafkasya bölgesinde egemenlik Ruslar lehine değişti.
Rus, İran çekişmeleri 19. Yüzyılda başladı. 1804 yılında bu iki ülke savaştı. 1805 yılında Karabağ, Rus yönetimine bağlandı. Bu tarihten sonra Rusya, Ermenileri, Karabağ’a yerleştirerek, Ermeni nüfusunu artırmaya başladı. 1917 yılında komünist- Bolşevik ihtilali oldu. Bu ihtilalden sonra Ermeniler, Karabağ üzerine hak iddia ederek, çatışmaya başladı. Büyük katliamlar yaptılar!
Osmanlı bu katliamlara sessiz kalmadı. 25 Eylül 1918 de Osmanlı bu bölgeye egemen oldu. Ama Mondros Mütarekesi ile bölgeyi, İngilizlere bırakarak, çekilmek zorunda kaldı.
Osmanlının çekilmesinden sonra Karabağ, Azerbaycan’a bağlandı. Ancak Nahcivan bölgesi, Azerbaycan’dan ayrı tutularak, özerk bölge ilan edildi. Özerk ama yine Azerbaycan’a bağlı kaldı. Ancak Nahcivan ile Azerbaycan’ın fiziki, coğrafi bağı, Lâçin koridoru 17 km. engelle Ermenistan’a verildi. Böylece Azerbaycan’ı böldüler. Türkiye ile Orta Asya Türklerinin birbirine olan ulaşım bağını kopardılar. Bu engellemeler hep savaş, saldırı, işgallerle, oyun, entrikalarla oluştu.
İngilizler, Karabağ’da Filistin’e benzer şekilde tuzaklarını kurdular. İngilizler bölgeden çekilince, Ruslar 1920 de bölgeyi işgal etti. Tartışma ve sürtüşmeler devam ederken, 30 Haziran 1921 günü Karabağ özerk bölge oldu. Özerk bölge 18 bin km2 olup, bu bölgede Şuşa, Cebrail, Zengezur, Kubatlı gibi 7 yerleşke bulunmaktadır. Yaklaşık, doğu- batı yönü 100 km. kuzey- güzey yönünde 200 km. kadar bir uzunluğa sahiptir.
Azerbaycan’a ait özerk Karabağ bölgesi 1994 de işgal edildi. Barış anlaşması da 1994 de yapıldı. “Birleşmiş Milletler 4 kez, Ermenistan’a işgal ettiğin topraklardan çekil, kararını bildirdi. Çekilmedi.”
“AGİT- MİNSK, Avrupa Güvenlik Konseyi ve üyesi üç ülke, çekilmesi önerisini sürekli yaptı.” İki ülke masada olayı tartıştı, müzakere ettiler. Ama hiçbir sonuç çıkmadı. Şimdi Azerbaycan cephede 9 günde 21 köy ve bir İlçeyi kurtardı. Savaş cephede Azerbaycan başarısı ile devam ederken, Ermenistan sivil yerleri bombalıyor! Konveksiyon ve Balistik füzeler atıyor. Bu durum uluslararası anlaşmalara göre savaş suçudur. Ama dünyada adalet olmadığı için bu yapılıyor. Zaten uluslararası hukuk denilen ilkeleri, zalim, sömürgeci, emperyalistler yazıyor. İsterse uyguluyor. İsterse uygulamıyor. Bu hukuk ilkeleri; Ermenistan, Yunanistan, İsrail ‘e karşı hiç uygulanmadı. İsrail’e Filistin işgali ve saldırısı nedeni ile 150’ye yakın BM talimatı verildi. Samimi olmadıklarından, eylem içermediğinden, hiç uygulamadı.
“Azerbaycan ile iki devlet bir milletiz.” Diğer İslam ülkeleri ile de aynı durumda olmalıyız. Ama diğer İslam ülkelerinin başında kukla, uşak yönetimler olduğu için bu sağlanamamaktadır. Bizler, Malazgirt ile başlayan bir coğrafyanın milletiyiz. Anadolu, Malazgirt ile İslamlaşması başladı diyoruz ama ta sahabe döneminde Güneydoğu ve Doğu Anadolu’nun Müslümanlaştığını unutmayalım. İslam tarihini, Türk tarihini çok iyi bilmeliyiz. Sultan Alpaslan, Fatih, Yavuz, Kanuni fetihlerini unutmamalı. Büyük Selçuklu ve Osmanlı tarih haritalarını incelerken; tarihini de araştırarak, düşünerek, inceleyerek incelemeli. Bu güzelim insanlar olmasaydı, o bölgeler Müslüman olamazdı. Zalim kâfir gâvur olarak, Allah korusun, kalırdı. Bu vatana, millete, ümmete, insanlığa hizmet edenlere, minnet duymalı. Dua etmeli.
15 Ağustos 1461 günü Trabzon, Fatih tarafından fethedildi.
İstanbul 29 Mayıs 1453 günü Fatih tarafından fethedildi.
Fatih, Bosna- Hersek’i fethetti. Fethedilen yerler, Türk- Müslüman yurdu yapıldı. İnsan kendi tarihini, inancını, dinini- imanını bilmeli. Bilmeyenler, bugün bile Azeri Türkleri tarafında konuşmuyor. Zalim, katil, çocuk, bebek, yaşlı kadın, insan düşmanı Ermeni tarafında konuşuyor. Hatta PKK gibileri gidip, Ermenistan yanında, Azeri Türk’üne karşı savaşıyor. Sivil katliamlar yapıyor!
Bugün TBMM’de olan 3 siyasi parti de, PKK siyasi uzantıları ile artık açık işbirliği, dayanışma, derdini paylaşma, ziyaretler yapıyor. PKK terör eylemlerinde tutuklananlar için çok üzüldüklerini, haksızlık yapıldığını, serbest bırakılmalarını, telefonla veya gidip; geçmiş olsun, dileklerinde bulunuyor. Bu, bulunanların büyük parti olanı, sorsan; Atatürkçü, hem solcu, hem özgürlükçü, demokratmış! Bir tanesi de Türkçü – milliyetçiymiş. Diğer üçüncüsü de, din tüccarlığı, simsarlığı, istismarı yapıyor. Açık yazmıyorum. Zira açık yazdığımda, makale yazılarım, sosyal medyada yayınlanmıyor. Kısacası sansür uygulanıyor! Zaten bu PKK, Komünist işbirlikçileri bellidir, açıktır, nettir, bilinmekte, görülmektedir.
Bizde, Müslüman görünüp, Bağdat’ı yakıp, yıkan; Hulagu’lar çoktur. Cengiz Han gibi kâfir zalimlerde çoktur. İşte din- iman, tarih bilmeyenler; gidip, hala bu gibilerin peşinde mankut, köle, tutsak olmaktadırlar. Kars İslam Cumhuriyeti, Batı Trakya Türk Cumhuriyeti de bilmeyiz.
Her zaman içteki düşmanı bilmeli. İçteki düşman, dıştaki düşmandan çok daha tehlikelidir. CHP yetkililer, Azerbaycan yanında savaşmak için Irak ve Suriye’den cihatçı yanı terörist milisler, Gaziantep üzerinden, Azerbaycan’a gittiler. Ermenilere karşı savaşıyorlar, diyor. Oysa Türkiye ile Azerbaycan sınır değildir. Azerbaycan’ın terörist savaşçıya, paralı askere ihtiyacı yok. On milyon nüfusu var. 382 bin tane modern, donanımlı, eğitimli, kahraman askeri var. Zaten savaş sadece Karabağ bölgesinde oluyor. Genel bir savaş değil. Ermenistan’ı kapsamıyor. Azeriler sadece Karabağ’da işgal edilmiş, 7 ili, 18 bin km2 vatan toprağını işgalden kurtarmaya çalışıyor. Askere gereksinimi yok ki, terörist, paralı, lejyoner savaşçı kiralasın. CHP’nin bu sözü, Fransa Cumhurbaşkanı Makron’a malzeme oluyor. Tüm dünyaya duyuruyor. Ama PKK ve diğer terörist savaşçıların, Ermenistan’da savaştığını, sivilleri katlettiğini, söylemiyor. Bu yalanla, o gerçeği unutturmaya çalışıyor.
Sultan Alpaslan’ın en büyük derdi, Bizans’tan çok, öz kardeşi Çağrı Beydi.
Fatih’in öz kardeşi olan Cem sultan,
Yıldırım Beyazıt’ın ise Timur Han başına bela olmuştu.
16 Türk devletinin tümü içerden yıkıldı! Osmanlı da içerdeki, düşmanlar tarafından yıkıldı. İttihatçılarda her pislik vardı. Terör örgütüydü. Devleti ele geçirip, yıktı.
Ermenistan hem sivilleri vuruyor. Hem işgal ettiği toprakları eğri vermemek için savaşıyor. Savaşta kullanılması yasak olan misket bombaları kullanıyor. Hem de tüm dünyaya bizi kurtarın, çağrısı yapıyor. İsrail de hem Filistinlileri 100 yıldır vuruyor. Hem de oda Ermeni kâfiri gibi yapıyor. Yunanistan da böyledir.
Sivilleri vuruyor ki, Azerbaycan da sivilleri vursun. Bağırıp, yakarayım; dünyayı yanıma çekeyim. Şu anda yüksek ses çıkaran yok. Ülkemizde 200 bin mümin olmayanlar var. Bir de onların yanında münafık olanlar var. Bunların sesi çok çıkıyor. PKK içinde terörist olarak katillik, katliam yapan bazı dönemlerde %20, bazı dönemlerde %25 ermeni terörist bulunmaktadır. Bu devletin tespit ettikleridir. İçişler Bakanımızın bu hafta açıkladığıdır. Diğer milletlerden de PKK, FETÖ, DEAŞ, DHKP-C… gibi terör örgütlerinin içinde hain, kahpe, katil vardır.
Enver Paşa, Bakü’yü 30 saatlik bir mücadele, harp sonucu 15 Eylül 1918 de kurtardı. Enver Paşa’nın kardeşi Nuri Paşa, Azerbaycan ve Kafkasya komutanıdır ve kurtarıcısıdır. Filistin Cephesi’nden getirdiği 106-107 ve 56. Topçu alayları ve piyadesi ile bu cephelerde amansız savaş vermiştir. Bugün eşini idare edemeyenler, bir çocuğuna bakamayanlar, bir ekmek parası kazanamayıp, el âleme rezil, rüsva, maskara olanlar; Osmanlı, Selçuklu beğenmezler! Bunlar aklı karışık, kendi bozuk, fikri sapık kişilerdir.
Bizler, mümin ve Müslüman olarak hiçbir bireyin düşmanı değiliz. Kişilere düşmanlık yapmayız. Toplumlara da düşmanlık etmeyiz. Ama bize düşmanlık edenlerle, dost olmadığımızı biliriz. Zalimlerin, gâvurluk yapanların dostluk etmediğini görüyoruz. Katillere, katliamcılara dost olarak bakmayız. İlk fırsatta sırtımızdan vuracaklarını, vurduklarını görüyoruz. Zalim ve kâfir düşünce insanının dostluk yapmadığını, insanlık tarihi boyunca gördük, görüyoruz. Allah cc. Hazretleri de; “onlardan size dost olmaz,” demektedir. Dost olana dost olmalı. Düşmanlık edene, dost olmamalı. Ama haksız, adaletsiz, yanlış, yalan, saldırgan da hareket asla etmeyiz. Müslüman, doğrudur, dürüsttür, adildir, haksızlık yapmaz, yapmamalıdır.
Osmanlı, ırkçı değildi. En çok Sadrazam- Başbakan yaptığı ırk insanı; Ermenilerle, Sırplardı. Bugün en çok Müslüman düşmanlığı yapanlardan; Ermeniler, Sırplar, İsrailliler, Amerikalılar, Fransızlar ve kukla piyonlardır.
Tarihimizi, inancımızı, dinimizi- imanımızı, edebiyatımızı çok iyi bilmeliyiz. Zalim, katil, katliamcı, sapkın kişilerle beraber olmamalıyız. Vatanımızı, milletimizi, ümmeti, devletimizi, bayrağımızı, özgürlüğümüzü, bağımsızlığımızı canımızdan çok sevmeliyiz. Peygamber ümmeti olarak, Türkler olarak, mazlumlar olarak bir ve beraber olmalıyız. Vatan; namustur, iffettir, değerdir, özgürlüktür, bağımsızlıktır, ekmektir, sudur, havadır, topraktır, nimettir, hayattır.