Olgun, bilgin, bilge, bilinçli, öngörülü, dikkatli, uyanık, olaylardan ders ve ibret alan olmalı. Tarihi bilmeli. Tarihten ders çıkararak, bugünü, yarınları çok iyi değerlendirmeli. Yanılmamalı. Hakça insanlarla fikir alışı yapmalı. Ortak olan dosdoğru aklı en doğru şekilde kullanmalı. Zalimlere uymamalı. Ateist teröristlerle hiçbir şekilde ortak yan oluşturup, benzeşmemeli.
Bir delikten iki, üç kere ısırılmamalı. Üfleyerek ısıranlardan, uzak kalmalı. Dün zalim ne ise, bugünde odur. Onun yaldızlı, aldatmacalı, kandırmamalı, hoş görünen sözlerine aldanıp, tuzağa düşmemeli. Düşünce, fikir değişemedikçe, zalimlikten çıkıp, Kur’ân ve sünnete uymadıkça, insan değişmiş olmaz. Hak ve hakikat tarafında, Kur’ân ve sünnetin, ilmin içinde yaşamayanlardan; insanlık, insaniyetlik, insancılık, merhamet, hakça davranış gelmez. Komünistten, sosyalistten, faşistten, kapitalistten, liberalden, ırkçıdan, dinciden, sapıtmıştan, katilden, katilden, mankuttan insanlığa yarar gelmez. Bunların dünü, bugünü aynıdır. Yarınları da benzer olacaktır. Mankut: “ Bilinçsizleştirilmiş, akılsızlaştırılmış köle,” anlamlarına gelmektedir.
Ülkemizde 1839 yılından beri batının pis rejimi, en komünist, en faşist şekilde uygulandı. Bundan gurur duyduğunu söyleyen bir bayan tarihçi ile sergide tartışlığımız söylemiştim. Yanı anlayış değişmemiş. Aynı sapık, sapıtmış kafasızlık devam etmektedir. Bayan tarihçi birini faşist, diğerini komünist olarak nitelemişti. İşte o rejimin geri gelmesi için hala yoğun bir mücadele verilmektedir. Acımasız, egemen azınlıklar zalimliğe devam etmek istemektedir. Tek partili diktatör sistem geri gelsin, istemektedirler. Şapka, çarşaf, Kur’ân öğrenme, öğretme yüzünden bay ve bayanlar hala asılsın, idam edilsin, diye özlem ve beklenti içindedirler. İçinde cellâtların olduğu İstiklal Mahkemelerini özlemle beklemektedirler. Ezan susturulun. Din yaşayışı yasaklansın. Din yaşayanlar hapse atılsın. Camilerden o zaman 9 binden fazlası amacı dışında kullanılmıştı. Şimdi tümünü amacı, gayesi dışında kullanma, hedeflenmektedir.
Cahiliye ve putperestlik döneminin özlemi sürmektedir. Çünkü zihniyet hala o eski sapık zihniyettir. Benim kadar bu sapıtmış katil azılı komünistleri tanıyan, zorla içlerinde bulunan ve bulunmak zorunda olan insan çok az bulunur. Bunlar insan, hayvan bile olamazlar. Çok daha düşük olan pislik dolu çukurdurlar. “Ben bu komünistlerin içinde okurken, 200 komünistin saldırısına uğradım. Güneydoğu’da bunların içinde görev yaptım. Seminerlerine zorla aldılar. Her ay KUK, KAWA, DDK terör örgütlerine her öğretmen olarak bizden haraç aldılar. Her hafta okulumuza uğrayıp, tehdit ettiler.” Canları cehennemin dibine gitsin. Eleştiriyorum ve kınıyorum.
Medyada haberler, yazılar kontrollü çıksın, istemektedirler. Kimse hak hakikati halka öğretmesin. Halk ırgat, mankut olsun. Kendileri efendi, beyefendi olarak hayat sürsün. Bir takke, başörtüsü düşmanlığını 2012 yılına kadar sürdürenler, o yasağın kalktığına üzülmektedir. Taşnak Ermenilerin, Sabataist Yahudilerin egemenliği istenmektedir. Müslüman’ı çekememekte, sahiplenmemekte, kıskanmakta, düşmanlık yapmaktadırlar. Çünkü pek çoğu etnik ve fikir olarak elin gâvuruna uşak olmuştur. Moiz Kohen’e “Tekin Alp,” adını takıp; İslam dinine küfrettirmişler. Irkçılık yaptırtıp, milleti bölmeye çalışmışlar. Ülkemizde bizden olmayanlar, hep böyle Türk, Müslüman adı alarak, içten vurmaktadır! Ağababaları da dıştan vurmaya devam etmektedir. İki şer pis güç ortak çalışmaktadır.
Cumhuriyet, hürriyet, emek, hak- hukuk, özgürlük dediler; on binden fazla mümini darağacına çekip, bıraktılar! Camiler, Kur’an Kursları, medreseler, tekkeler, dernekler, vakıflar kapatıldı. Buna 2000 yılı sonrasında yine CHP özdeşi DSP- Bülent Ecevit tarafından da devam edildi. Zalimler hortlamayı bekliyor! Sabatay, Asla, Hınçak, Taşnak, 123 terör örgütü etkin olmak istiyor. Ermeni terör örgütleri; Asala, Hınçak, Taşnak terör örgütleri geri gelip, etkin olmak istiyor. Zaten bunlar ülkemizde ki, 100 kadar siyasi parti ile 123 terör örgütü ile işbirliği içinde, emperyalist ve Siyonist ağababaları ile ortak çalışmaktadır. Asala örgütü ülkemizde 1973- 1985 yılları arasında yüzden fazla seçkin insanımızı katletti!
O zalimlerin, katillerin, terör işbirlikçilerinin geri gelmemesi için hakça, hakikatçe düşünüp, Allah’ın hoşnut olacağı şekilde tercih yapmak gerekir. Öyle hemşerimdir, güzel konuşuyor, babamda o siyasi partiden idi, deyip; ahmakça, salakça, cahilce tercih hakkı kullanmamalı. Akıllı, mantıklı, makul, sağduyulu, ilmi, hak, hakikatçi olmalı. Günümüzde huzurlu, yarınlarda mutlu olmak için sapıtmış terör yanlılarından uzak kalmalı. “Zalime, katillere, katliamcılara, zulmedenlere direkt veya dolaylı destek verenlerde zalimdir. Zalimlerin yeri cehennemdir.”
CHP ve yandaşlarına, yoldaşlarına, ittifak ettiklerine asla güvenmemeli. Bu zalimlerin işleri zalimlik, zulüm, yalan, hile, aldatmadır. İslam dinin yasakladığı her işi icraata koyarlar. Ülkemizde 1839 yılından başlayıp; 1908- 1913 yılında zirve yaptığı bir haksızlık düzeni vardı. 1923-1950 yıllılarında da bir halk, hak karşıtlığı çok acı şekilde sürdürüldü. Cumhuriyette, “ halk” anlamına gelen “cumhur” hiç olmadı. Cumhuriyeti halk kurmadı. Osmanlıyı yıkan, İttihat ve Terakki Cemiyetlerinin örgütleri kurdu. Bu örgüt bugünkü terör örgütleri gibi emperyalist ve Siyonistlerin kurması, kontrolündedir. 1. Dünya Savaşı’ndan sonra kadrolarını Cumhuriyette yeniledi. Kendilerinden başkalarına yaşama hakkı tanımadılar. 1925 ve 1930 yıllarında kurulan iki siyasi parti kapatıldı. Üyeleri cezalandırıldı. Hiçbir devrim, halka sorularak, halk oylaması yapılarak yapılmadı. Yapılan her icraat hak ve halk aleyhinde oldu. İlk milletvekili seçimi 1946 yılında yapıldı. O da açık oy kullanımı, gizli sayım yapıldı. Yinede CHP az aldığı yerlerde, oyları çok yazdırıldı. Yazmamak için direnenler karakollara götürülüp, işkence yapıldı. İşkence görenlerden bir tanesi de; Kandıra- Avdan Köyü sakinlerinden Çavuş İsmail lakaplı, İsmail Ulaş adlı rahmetlidir.
Dün, Ulu Camii lokalinde oturuyorduk. İlahiyatçılar; “İşi liyakatli olana, ehil olana veriniz. Adaletli olunuz. Kanı kan ile yıkamayınız,” diye söz ediyorlardı. Bunlar Kur’ân’ın sözleridir. Yanı Allah’ın sözleridir.”
Liyakat: “Yararlık, değerlik, değer, iş becerirlik, anlamına gelmektedir.”
Ehil; “ Belli bir konuda işin uzmanı, güvenilebilir olması.”
Ehliyet: “ Yeterlik, yetenek, becerilik, anlamına gelmektedir.”
Öyle bir yazılı sınav yapalım. Bu sınava göre amir, memur, işçi alalım. Sonra bunları askeriyenin mühimmat depolarına, silah fabrikalarına, maliyesine koyalım, anlamında bir anlam çıkmaz. 10 yıl önce Ankara’daki M.K. E. silah üretim fabrikasında 2 defa patlama oldu. Nedeni bulunamadı. Kütahya’da silah mühimmat deposu patladı. Bir aldatmaca neden uyduruldu. Bu hainler, ülkemizi ve dünya ülkelerini soydu, harap etti, mahvetti. Bizdeki İlahiyatçıların pek çoğu tabansızdır. 1997-2002 yılarındaki Bülent Ecevit Hükümeti döneminde İlçemizde bulunan 30 İlahiyatçı öğretmenden, belki sadece 3 tanesi okulda vakit namaz kılıyordu. Sanki adaleti hükümet sağlayamıyor. Devlete her türlü terör yanlış ve uzantısı girmiş. Yıkıcılık yapmaktadır. Bunlarla adalet, eğitim, hakkıyla görev yapma sağlanamaz. Doğru dürüst iş, görev yapılamaz. Yapılamamaktadır da! İmamların çok büyük çoğunluğu bile hakkıyla, layığıyla belirlenmiş görevini yapmamaktadır.
İnsan maddi, manevi temizlenmeden, hükümetin tamamı ile başarılı olması mümkün değildir. Çünkü hükümet, vatandaş ile icraatını, işlerini yapmaktadır. Geleceğimizi bu bozguncu, yıkıcı, fitneci, şiddetçi, hırsız, yolsuz, teröristlerle kuramayız. Aydınlık bir geleceğe bu yıkıcılarla pencere açamayız. Bu hainler oldukça, milletimiz huzurlu, devletimiz var olamaz. Kürsel güç değil, varlığını bile sürdüremez! Milletimizin ve devletimizin birlik ve beraberliğini sürdürmek için hainlerin her türlü şer- kötü hareketleri önlenmelidir. Bu millet, memleket hepimizindir. Bu toprakların evlatları, bu Milet, devlet, vatan, din -iman için 34 ülkede şehit oldu. 74 ülkede insanımızın şehitliği bulunmaktadır. Güzel ülkemizi ve değerli milletimiz koruyup, kollamalıyız. Umutsuz olmadan hak mücadeleyi azimle gayretle sürdürmeliyiz. Teröre teslim olanlar maddi, manevi tüm fazilet değerlerini kaybetmişlerdir! Ahlak, fazilet değeri, vatan, millet, devlet, bayrak, bağımsızlık, özgürlük, her türlü ulvi, kutsal maddi, manevi değer korunmalıdır. Bunun için planlı şekilde vatan savunması, din iman koruması yapılmalıdır.
Devleti ve milleti değiştirmeli. Eğitimde, sağlıkta, ekonomide, ulaşımda, iletişimde, medyada, işsizlikte, terörde, yoksulluğu gidermede, israf etmede, borçlanmada, iç ve dış siyasette, vatandaşa adil ve eşit davranmakta, tarımda, hayvancılıkta, özgürlükte, bağımsızlıkta, güvenlikte, kişisel ve toplumsal değerlerin, hak- hukukun korunmasında, gereken önlemler alınıp, uygulanmalı. Hiç kimse haksızlığa uğramamalı. Zalimlere hükmetme, egemen olma fırsatı tanımamalı. Onlara meyledenlerde zalimdir. Günahlarına ortak olurlar. Yerleri cehennem olur. Bu ayettir.
Müddessir süresi ayet, 74/1-7: “Ey örtüsüne bürünen! Kalk, insanları uyar. Rabbinin adını yücelt. Elbiseni tertemiz tut. Kötülüğün her çeşidinden sakın. Yaptığın iyiliği çok görerek, başa kakma. Rabbinin rızası için sabret.”
Hadis-i şerif: “ Hastalıktan önce sağlığın, yoksulluktan önce zenginliğin, meşguliyetten önce boş vaktin, ölümden önce dünya hayatının, yaşlılıktan önce gençliğin kıymetini bil.”
Doğru, dürüst, güvenilir, zarar- ziyan vermeyen, merhametli, kendine her yönü ile güvenilen; iyi, güzel, dosdoğru, yararlı, değerli, olgun insan olan, sıkıntı- sorun- problem oluşturmayan Müslüman olmalı. Hak mümin, hakiki takva, vera, muttaki Müslüman olmalı. Herkes hak hukukunu, hakkaniyetle alabilmeli. Adalet mekanizması dosdoğru, adil işletilmeli. İşletmeyenler sistemden çıkarılmalı.
“İnsan da, bir tohumun fidana, ağaca, meyveye, yemişe dönüşmesi gibi yetişir. İyi ürün almak için, tohum sağlıklı, doğal olmalı. Asıl ve asaletli olmalı. İyi cins olmalı. Tarla kaliteli, verimli, hastalıksız, doğal olmalı. Bakıcısı ilgili, bilgili, deneyimli, harika olmalı. Gereken ne ise zamanında eksiksiz yapılmalı.”
“ İnsan da böyledir. Anne ve baba asıl, asaletli, sağlıklı, bilgili, bilinçli, deneyimli, ilgili olmalı. Gereken her değer verilmeli. Öğretmeni şahane olmalı. Çevre, etkileyenler, olumlu olmalı.” Bunlar olmasa esas anlamı ile ne bitki yetişir ne de insan! Her şeyde vasıf, nitelik, özgürlük, verim, kalite, yüksek standart mutlaka bulunmalı. Kemik kavgasına tutuşan yaban hayvanları gibi olmamalı.
Biz müminler, Müslümanlar olarak birbirimizi samimiyetle Allah cc. Rızası için sevmeliyiz. Aramızda çekişmemeli. Bölünüp, parçalanmamalı. Birbirimize sevgi, saygı içinde yaşamalıyız.
Hucurat süresi 10.ayet: “ Müminler ancak kardeştir. Öyleyse kardeşlerinizin arasını bulup, düzeltin. Allah’tan korkup, sakının. Umulur ki, esirgenirsiniz.”
Herkes âlim, bilgin, bilge olamaz ama kendine yetecek kadar doğru bilgiye sahip olmalıdır. Peygamberimizin yaşadığı dönemde yaklaşık 300 bin kadar sahabe vardı. Bu 300 bin sahabeden sadece 162 kişi âlim olup, içtihat yapabiliyordu. Bu 162 kişinin de en çok 22 kişisi sürekli içtihat yapıyordu. Kendimizi mutlaka en iyi şekilde yetiştirme azim, gayret ve kararlığında olmalıyız.
“Emeksiz zengin olanın, kitapsız bilgin olanın, sermayesi din- iman olanın; rehberi şeytan olmuştur. Çok mal haramsız, çok söz yalansız olmaz.”
Sağlık ve boş vaktin kıymetini çok iyi bilip, mubah, helal şekilde değerlendirmeliyiz. İnancımız, Kur’ân ve sünnet üzere olmalı. İlmi de bu temel üzerine kurup, yükseltmeli. “Yaren değil yar ol ki, sevgilin Mevla’n olsun. Diken değil, gül ol ki, aşığın bülbül olsun. Dostuna öyle dost ol ki, adını derman koysun.”
“Güzel olmak, güzel ahlaklı olmaktır.” Kavgaya, kine, nefrete, intikama son vermeli. Bunu başarmak mümkündür. Peygamberimiz, 120 yıldır birbiri ile savaşan kabileleri barıştırıp, dost ve kardeş yapmıştır.
Ayet: “Allah ve resulüne itaat edin ve birbirinizle çekişmeyin. Sonra gevşersiniz. Gücünüz ve devletiniz elinizden gider! Sabırlı olun. Çünkü Allah cc. Sabredenlerle beraberdir.”
Sizlere yine resmi rakamları vermeye çalışacağım. Bazı olayları anlatırken, gün, ay ve yıllarda az da olsa hata yapabiliyorum. Zira hep kayıda bakarak, yazımı yazmıyorum. Bazen de aklıma kaldığını yazıyorum. Bu konuda bağışlayınız. Şimdi yine terör olaylarından yazacağım. Milletimizin, ümmetimizin, gelecek kuşakların bu gibi yanlışlara düşmemesini arz ediyorum.
“20 Temmuz 2015 gününe kadar sadece PKK denilen ırkçı, Kürtçü, kullanılan maşa, alet, gereç mankutlar, ülkemizde 95,000 ( doksan beş bin) terör olayı yaptı. Bu olaylarda 50 bin kadar kişi öldürüldü! Mezralar, köyler, kentler yakılıp, yıkıldı. Aileler evlerinde katledildi! Katledildikten sonra evler yakıldı! Dünya ülkelerinden ABD Gâvuru başta olmak üzere başlıca 20 emperyalist ülkenin silahlarını kullanmaktadır.”
20 Temmuz 2015 gününden sonra FETÖ, PKK, DEAŞ, DHKP-C ve PKK ile yazılı anlaşma yapan 10 komünist terör örgütü saldırı harekâtına geçti. Sadece Güneydoğuda barikat ve çukur saldıklarında 713 askerimiz şehit oldu. 314 sivil vatandaşı katlettiler. 4 binden fazla güvenlik görevlisi yaralandı. 2 binden fazla sivil vatandaş yaralandı. Bu terör olayında 3 ay içinde 4,571 PKK ve diğer yardımcıları olan, işbirlikçi terör katilleri öldürüldü. 2,307 barikat ve hendek temizlendi. Kentleri tahrip ettiler. 40 bin konut tekrar onarıldı, yapıldı. Tamamı ile yıkılanlar yapıldı, yapımı sürende vardır.
Bu dinsiz imansız Allah tanımaz; halk, insan, varlık düşmanı komünist katliamcı katiller, 1968- 1980 yılları arasında da 10 bin insanımız katletmişlerdi! Bunlar zalimdir. Zalimler cehennemdedir. Bunara direkt, dolaylı destek verenlerde zalimdir. Zalimler cehennemdedir. “Cennete olan sadece muttaki, takva, vera Müslümanlar olacaktır.” Buna göre herkes aklını başına toplasın. Allah’ın ve peygamberinin emrettiği, istediği şekilde hareket etsin, davransın. Hak hukuk doğruluk adalet hakkaniyet ölçülerinde en güzel İslam ahlakı merkezli, çerçeveli yaşasın. Başka kurtuluş yolu yoktur. Bizden söylemesi. Biz tebliğ edicileriz.