Ramazan-i şerif ayı boyunca, komşular birbirlerine, aileler en yakınlarına, bilhassa belediyeler her yıl kurdukları iftar çadırlarında, hayır kurumları, STK’lar, siyası parti teşkilatları, velhasıl yüzlerce hayırsever kurum, kuruluş ve de özel şahıslar Allah rızası için iftar ikramında bulundular. Allah hepsinin ikramlarını kabul ve makbul eylesin.
Şimdi gelin, misafire ikram etmenin manen sevaplarını kaynaklarıyla okuyalım!
Misafire ikram çok sevaptır. Misafiri nimet bilmelidir. Her nimetin bir külfet karşılığı olduğu unutulmamalıdır. Külfetsiz nimet olmaz. Elbette misafirin sıkıntısı olur. Yüksünmeden hizmet etmelidir. Misafiri ganimet bilmelidir! Hadis’i şerifte buyuruldu ki:
“Allah-ü tela, bir kavme hayır murat ettiğinde, onlara hediye olarak misafir gönderir. Misafir, rızkı ile gelir. Allah-ü tela da ev halkını mağfiret eder.”
Hak telanın bir hediyesi olan misafire ikram etmelidir. Misafir gelmezse üzülmelidir. Çünkü hadîs-i şerifte; “Misafir girmeyen eve melek de girmez.” buyurulmuştur. Misafir gelmemesini istemek doğru değildir. Çünkü Peygamber efendimiz; “Misafir istemeyende hayır yoktur.” buyurmuştur.
Misafir için fazla ikram ve külfete girmemelidir! Çünkü misafir rahatsız olur. Hadîs-i şerifte; “Misafir için külfete girmeyin; misafir bundan rahatsız olur. Misafirini küstüren Allah’ı küstürmüş olur. Allah’ı küstürene de Allah buğzeder.” buyurulmuştur.
Hazret-i Ali buyurdu ki:
“Arkadaşın en kötüsü, tekellüf eden, kendisinin idare edilmesine seni mecbur kılan, seni özür dileyici işlere iten kimsedir.”
[Külfet: Zahmetli iş, sıkıntı. Tekellüf: Zahmete girmek, külfet.]