Nisa suresi 85. Ayetin meali: “ Kim güzel bir işe aracılık ederse, ondan kendisi için bir nasip olur. Kim de kötü bir işe aracılık ederse, onunda buna denk bir payı olur. Allah her şeyi koruyup, hakkını vermektedir.”

Hakiki mümin ve Müslüman, çağın gereklerine uygun şekilde; bilgi, meslek, sanat, teknik, teknoloji sahibi olmalı. Stratejik toplam kalitede; en verimli, planlı, programlı, projeli şekilde ekip- takım halinde çalışmalı. Eğer bir birey, toplum, devlet Müslüman olarak, başkalarından daha aşağıda ise; o iyi bir Müslüman değildir, olamaz. Aşağı ise, aşağılık fikirleri var demektir. Müslüman hem dindar olmalı, hem bilge olmalı, hem meslek, sanat sahibi olmalı, hem de çok çalışkan olmalıdır. Bu meziyetlerle birlikte, zengin- varsıl olmalı. Zalim bir dünyada; zayıf, düşük, düşkün, yoksul şekilde yaşanamayacağını aklından hiç çıkarmamalı.

Müslüman ilim- bilgi sahibi olmalı. Ama bu bilgi ile amel etmeli.

Müslüman ihlas- samimiyet sahibi olmalı. İnanç, ibadet, ahlak, muamelatta samimi olmalı.

Mümin her zaman ilim- bilim- bilgi öğrenimi sürdürmeli. Bilim insanlarını dinlemeli. Sohbetlerine katılmalı.

Müslüman bildikleri ile amel etmezse, kalbi kararır, beyni kirlenir, kötülük yapar, başkalarının olumsuzluklarına uymaya başlar.

Müminlerin en arifi; Allah’ın emirlerini yerine getiren, yasakladıklarından sakınan, iyiliği emreden, kötülükleri önleyendir.

Müslüman sadece dini ilimleri bilmesi yeterli değildir. Akli ilimleri de bilmelidir. Zaten bizler ilim deyince hem dini ilimleri, hem de bilimsel bilgileri anlatıyoruz. İkisi de Yüce Allah katındandır.

En değerli olan ilimdir, bilimdir. İnsanı kale gibi korur. Bilimden, hak dinden, imandan daha koruyucu bir yapı yoktur. Bugün bundan yoksun toplumlar zalimler tarafından ezilmekte, yok edilmektedir. Cehaletlerinin cezasını çok acı şekilde ödemektedirler. İyi Müslüman olsalardı, bu kötü, acı duruma düşmezlerdi.

Nefsin kötü isteklerinden uzaklaşıp, hak ve hakikate, İslam dinine, ilme, bilime, sanata, mesleğe sarılmalı. Her yönü ile güçlü olmayı sağlamalı. Müslüman varsıl ve güçlü olursa, dünyada barış yaşanır. Zalimler, kâfirler güçlü olursa, dünya cehenneme döner!

İlimden zevk, keyif alan kişi, ilimsiz yaşayamaz.

Dünyasını mamur edemeyenin, ahireti de rezil, perişan, fecaat, felaket olur.

Sapkın, sapık, zalim bir dünyada bilgide zirve, imanda sağlam, iradede de sağlam ve sağlıklı olmalı. Aksi halde Müslüman olarak yasamak mümkün değildir. Zalim sapkınlar iletişimde, bilişimde, haberleşmede, eğitimde- öğretimde sadece kendi seslerinin duyulmasını sağlıyorlar. Hak ve hakikate düşmanlık edip, yalanlıyorlar. Zamanı çok iyi değerlendirmeli. Kendimizi ve başkalarını en iyi yetiştirmeye çalışmalı. Ömrü boşa, batılda, küfürde, sapkın peşinde geçirmemeli. Zamanın ve ömrün telafisi yoktur. Bitti mi, bitiyor. Geçen zaman geri gelmiyor. Ömür bir saatlik zaman gibidir. Çok kısadır. Zevk, keyif, eğlence, küfür peşinde geçirilen zamanın hesabı verilemez.

Ömrü yasarken, nefsin kötü isteklerine, şeytanın aldatmasına, kötü arkadaşların saptırmasına karşı İslam dinini kale olarak kullanmak gerekir. Ömür fırsatını sadece takva- muttaki Müslümanlar iyi değerlendirebilir. Diğerleri Rabbi unutur. Nefse uyar. Şeytanı ve şeytanlaşmış insanları yol arkadaşı eder.

Fatır suresi 5. Ayette mealen deniyor ki: “ Ey insanlar! Allah’ın verdiği söz gerçektir. Dünya yaşantısı sakin sizi aldatmasın. O aldatma ustası (şeytan da) Allah hakkında sizi aldatmasın!”

Allah cc. İslam dinine, mukaddesata, Kur’ân, sünnet, peygambere dil uzatanları ve yaptıklarını asla unutmaz. Böyle yapanlar kâfir olur. Zalim olur. Zalim ve kâfirlerin yeri ise sadece sonsuz olarak cehennemde kalmaktır. Herkes aklını başına almalı. İslam dininin doğruları ile yaşamalı. İslam dini dışında kalan, felsefi görüşler, ideolojiler, doktrinler birer saçmalıktır. Yalandır, boştur, bozuktur. Hepsi de İslam düşmanıdır. Sadece en doğru olan Kur’ân ve sünnettir.

Şunu unutmayınız! İslam dini dışında kalan Yahudiler, Hristiyanlar, putperestler, sapkınlar, sapıklar sadece fitne, fesat, nifak, bozukluk, bozgunculuk çıkarmayı görev bilirler. Onların kötülüğünden ancak sağlam bilgiye, sağlam iradeye, sağlıklı davranışa, her yönü ile güçlü olmaya sahip olmakla kurtulunur. Aksi halde kötülükleri Müslümanlara çok büyük zararlar, kötülükler veriri. Bu sapkın sapık zalimler, Allah’tan korkmadıkları için ahlakı yönden hep kötülük yaparlar. Bunların Allah cc. İnancı da, dini görüşleri de, işleri de doğru değildir. Zalimdirler, katildirler. Katliamcıdırlar. Barbarladırlar. Vahşidirler. Dehşet saçarlar. Acımasızdırlar. Güçsüzleri ezer, yok ederler. Kendi aralarında birlik ederler.

Irak denilen ülkeye 34 ülke, Afganistan’a 30’den fazla ülke, Suriye’ye 72 ülke, Libya’ya 20’den fazla Hristiyan ülke birlik ederek, saldırmış ve de işgal etmiştir.

Bu sapkın sapık zalim kâfirler kibirlidir. Çok zalimdirler. İslam ve Müslüman düşmanıdırlar. İnsanların en şiddetlileridirler. Hele sapkın sapık Yahudiler, kendilerine gelen peygamberlerimde yalanladır. Öldürdüler!

07 Ekim 2023 gününden beri, 7 aydan beri Filistinli - Gazzelileri katletmektedirler. Soykırım yapmaktadırlar. Nazi Almanya’sından daha acımasız, soykırım yapmaktadırlar. Bu zalim sapıklar, insanlık tarihinin her döneminde aynıdırlar. Putperest Moğollar, Haçlılar, Yahudi sapıklar, putperestler hep birbirine benzer katliamlar, soykırımlar yapmıştır. Bunlar insanlığın yüzkarası, maskarası, zalimleridirler.

Rusya’da 24 Şubat 2022 gününden beri, 2 yılı aşkın süreçte Ukrayna’yı mahvetmektedirler. Bu zalim kan dökücüler daha çok sivil yerleşkeleri vurmaktadırlar. Batı dünyası Ukrayna’ya silah, mühimmat gönderiyordu. Ukrayna bu silahlarla direniyordu. İsrail, Filistin’e saldırınca, İsrail’e silah göndermeye başladılar. Ukrayna savaşta tamamen güçsüz duruma düştü. Bunlar, Anadolu halkımızın deyişi ile tam bir zalim kâfir gâvurdur. Ruslarda birkaç yıl arayla komşularına saldırmaktadır. Dünyanın ikinci güçlü ordusuna sahiptir.

Müslümanlar hala uyanmadı, uyanamadı. Çünkü liderleri kâfirleri dost edinmiş. Kâfirlerden dost olmayacağını bile hala anlamış değillerdir.

Müslüman, sosyal, toplumsal, etkin, yetkin, girişimci olmalı. Modern yaşamın getirdiği bireyselleşme ve yalnızlaşma içine düşmemeli. Vakıf, yararlı dernek, girişimcilik alanında çalışmalı. Ne yalnızlaşmalı ne de yabancılaşmalı. Başkalarına benzeyip; kendi özümüzden sapmamalı. Bilinçli, bilgili, etkin, yetkin, çalışkan olmalı. Yalnızlık toplumu oluşturmamalı. Dayanışmacı toplum inşa etmeli. Günümüzde kentleşmenin %85’e ulaştığı durmalarda, komşuluk, çevre edinme, akraba ziyaretleri azaldı. Aynı apartman içinde bile komşuluk yapılamamaktadır, yapılmamaktadır. Oysa köylerde nüfusun %80’inin bulunduğu zamanlar, bir köylü birbiri ile komşuydu, dosttu, akrabaydı.

İslam imanı, ibadeti, güzel ahlakı, muamelatı; insanın tüm yaşamını en olumlu şekilde etkiler. Etkilemiyor, denirse; kendini gözden geçirmeli. Çekap yapmalı. Cömertlik, ikram etme, hediye verme de insan hayatını etkiler. Sosyal ve ahlakı davranışlar insanın yaşantısını olumlu etkiler. Olumsuz, zararlı, kötü, çirkin davranışlarda, insanın yaşamını olumsuz etkiler. Dini yaşam insana her yönü ile binlerce değer, onur, güzellik, iyilik katar. İnsanın hayır, iyilik işlerinde çalışması saygınlık ve sevap kazandırır. Akraba, komşu, arkadaş ziyaretleri insanı sevdirtir. Cahil ham sofi olmamalı. Bilge, bilgin, samimi mümin ve Müslüman olmak için çalışmalı. Cahil ham sofi sevilmez. İnsan, İslam dinine ve bilime uzak kalmamalı.

İnsan asla bencil, egoist, hodkâm, sadist, narsist, çıkarcı, menfaatçi gibi olumsuz davranışlı olmamalı. Kul hakkına azami şekilde dikkat etmeli. Kul hakkına dikkat etme, çok önemli bir ibadettir. İdeal Müslüman olmak için; nefis Müslüman olmalı. Ruh Müslüman olmalı. gen, DNA Müslüman olmalı. kalp, gönül, beyin Müslüman olmalıdır. Bilgide yararlı ve Müslümanca olmalıdır. Eleştiriyorum, yargılıyorum, düşünüyorum, diyerek; hak ve hakikati kâfir zalim gâvurlar gibi yalanlamamalı.

İslam dininde bireysellik değil, İslam kişiliği, İslam şahsiyeti önemlidir. Akıl, kalp- gönül, beyin, ruh, niyet, duygu, düşünce ve eylemler Müslümanca olmalıdır. Batıl, küfür kişilerin, toplumların özentisi içinde olmamalı. Kendi cevher değerini edinmeye çalışmalı.

Aklı, zekâyı, gönülü; İslam dinini merkeze alarak işletmeli. İslam dinini merkeze almadan, akıl işletmek, sapkın sapık olmaya iter. Bütün bu yazdıklarımı anlayabilmek için; ilmi yeterliliğe sahip olmak gerekir. İlimden yoksun kişiler, ilmi gerçekleri anlayamaz. İklim öğrenmeyi de; basitten zora doğru, aşama aşama yapmak gerekir. İlkokul birinci sınıf çocuğuna 5. Sınıf dersi verilmez. Verilirse de, anlamaz.

Eski samimi âlimler- bilginler bugün pek yok, olanda etkili olamamaktadır. Âlimin- bilginlerin hatası, yanlışı, eksikliği, pasifliği; toplumlarında yanlışı olmaktadır. Bugün toplumları şaşırtıp, saptıran bu yanlış yolda olan bilgili insanlardır. Âlimin- bilginin sapması, halklarında zillete, illete, sapkınlığa düşmesini oluşturmaktadır. Bunun için bu liderler, yanlış bilginler yüzünden, dünya insanlığı vahşet, dehşet, korkunç felaketler yasamakta, ölmektedir.

Eski âlimler hem hak hukuka uyardı. Hem öğrencileri hak yolda ilmi yetiştirirlerdi. Şimdikilerin her biri farklı bir put edinmiş. Her biri farklı ideolojilere, sapkın inançlara sahiptir. Bugün ülkemizin en önde gelen üniversitelerinde, ODTÜ’nde LGBT flamaları asılmaktadır. Ülkemizi yozlaştıran, sapkın yapan, teröre uğratan, bu gibi yanlış okumuşlardır. Önemli olan hak ve hakikati okuyup, hakça yaşamaktadır. Sapkınlığı okuyup, sapkın olmak; illettir, zillettir.

Dini ilimlerden gerçek anlamda yararlanmalı. Daha çok samimi âlimlerden yararlanmalı. Bilgin, gerçek anlamda olgun insan olma yolunda olmalı. Sapkından âlim olmaz. Sapık, sapkın, şaşırmış, kaçık olur. İslam’dan haberi olmayandan, sapkından aydın olmaz. Münevver olmaz.

Günümüzde bilgiye ulaşmak çok kolaylaştı. Bilgi, bilim, iletişim, uzay çağında yaşıyoruz. Bir tuşla istediğimiz her bilgiye ulaşma olanağı bulunmaktadır. Bilgili olmak, âlim olmak demek de değildir. Âlimin çok farklı özellikleri vardır. Âlimlerin siyasi bilinci de olmalı. Siyaset; insan yönetme sanatıdır. Bir bilim dalıdır. Bilinmeden olmaz.

Mümin, Müslüman; emin, güvenilir, güven veren, inanılır, kendisine inanılır, olmalıdır.

Âlim olunuz. Bilgin olunuz. Bilge olunuz. Âlimler, yaşadıkları çağlarda hak yolu gösterici olmuş. Etkileri günümüze kadar ulaşmıştır. İlim adamı olmalı. Hak ve hakikate toplumları koşturmalı.

Ta- ha suresi 124. Ayetin meali: “ Her kim benim zikrimden yüz çevirirse, mutlaka ona dar bir geçim vardır. Bir de onu kıyamet gününde kör olarak haşrederiz.”

Kurtuluş yoluna girmek için; Yüce Allah’ın emirlerini tutmalı. Yasakladıklarından sakınmalı. Peygamberimiz sav. Gibi ibadet yapmalı.”

İnsanlara, varlıklara iyiliği asla hiç eksik yapmamalı.

İlim sahibi olup da, ibadet yapmayanlar,

Âlim olup da, samimi- ihlaslı olmayanlar,

Âlim özellikli olmayanlara saygı, sevgi duyulmaz. Böyleleri bedbaht kişilerdir.

Hak ve hakikatin öğrenilmesine engel olanlar, bilerek; yanlışlığı öğretenler, dayatanlar; en alçak zalimlerdir. Zalimler cehennemdedir.

Yüce Allah’ı Kur’ân üzere bilmeli. İlmin yararlısı öğrenmeli. Haram ve helal konusunda duyarlı olmalı. Emir ve yasaklara harfiyen uymalı. Allah’ın emir ve yasaklarına uymama konusunda Allah’tan korkmamalı.

İlme ve ilim adamına sevgi, saygı, muhabbet duymalı.

Bugün öğretmenlere, doktorlara, sağlıkçılara şiddet uygulayan, insan olmayan yaratıklar yeterli cezaları almalıdır.

Siz Müslüman kardeşlerime birkaç önemli bilgiyi daha anımsatmak istiyorum. Şöyle ki:

“ Müminler kardeştir.

Kardeşlik paylaşmaktır.

Mümin, mümin kardeşine haksızlık etmez, zalimlik etmez, zulmetmez, hak ve hukukunu çiğnemez. Kardeşini düşmana teslim etmez.

Paylaştıkça dünya, cennete döner. Barış, huzur, mutluluk, dostluk, kardeşlik oluşur.

Aman ha! Bir makam, mevki, koltuk sahibi olduğunuzda; Firavunlaşmayın, Nemrutlaşmayın, Natenyahulaşmayın! Hitler, Lenin, Stalin, Putin, Mao,  Amerika Başkanları… Gibi Asla, katiyen, kesinlikle olmayın. Zira zalimler ve kâfirler cehennemdedir. Cehennem de olacaklardır. Hem de Gayya çukurunda sonsuza dek kalacaklardır!

“( İnternete giriniz. Dünyanın en katil, katliamcı kişileri kimlerdir? Diye sorunuz. Sizlere katliamcı katillerin adları bildirilecektir.)”

Makamınızı, mevkiinizi, etkinizi, yetkinizi asla haram, günah şekilde kullanmayın. Hesabını veremezsiniz.

Mal, mülk, servet edinirken, helal, haram demeden, edinmeyin. Helal kazanın ve helalinden harcayın. İsraf etmeyin. Karun gibi olmayın. Karun cehennemdedir. Cehennemde olacaktır.

Rütbenize güvenip; Haman gibi zalim kâfir olmayın. Günümüz dünyasında rütbeliler daha çok Haman gibi olmuşlar. Gidecekleri yer cehennem olacaktır. Allah cc. Defalarca, zalimler cehennemdedir, buyurmaktadır.

Soy- sop iddiasında, kibrinde, gururunda olmayın. Ebu Lehep, peygamberimizin amcası olmasına rağmen, gurur yaptı. Müslümanlığı kabul etmedi. Kibir, gurur, büyüklenme insanı mahveder.

İlim sahibi olun ama şeytan gibi ilminizi kötülükte, sapıklıkta, sapkınlıkta, çirkinlikte, aldatmakta kullanmayın. Şeytanla aynı cehennemi paylaşırsınız! Cehennem; ateş, duman, irinden oluşmaktadır. Güneşin, magmanın, yıldırımın sıcaklığından daha sıcaktır!

Âlemlerin Rabbi olan Yüce Allah’ın ahlakında, bilgisinde, peygamberimiz sav. Ahlakında, ibadetinde olun ki, kurtuluşa eresiniz.

Hazreti Süleyman’ın saadeti- mutluluğu, huzurunda olmak için, İslam dinini yaşayan mümin ve Müslüman olunuz.

Hazreti Eyüp Peygamberin sabrında olunuz. Sabır, sabretmek, öfkeyi yenmek, kızgınlığı gidermek; dünya ve ahireti kazandırır.

Hazreti Hamza’nın ve Hazreti Ali’nin cesaretinde olunuz.

Hazreti Ali ve Hazreti Peygamberimizin ilminde olunuz.

Hazreti Ebu Bekir’in İslam dinine sadakatle bağlılığında olunuz.

Hazreti Ömer’in adaletinde olunuz.

Hazreti Osman’ın güzel ahlakında, güzel huyunda, güzel duruşunda olunuz.”

Ahır zaman peygamberi, bizim peygamberimiz Hazreti Muhammed Mustafa Hazretleri buyuruyor:

“ Müslümanların derdi ile dertlenmeyen, bizden değildir.”

Peygamberimiz sav. Buyuruyor: “ Ben iyi, güzel ahlakı tamamlamak, uygulamak için gönderildim.”

Hazreti Ali ra. Diyor ki: “ Allah Resulü sav. Her zaman güler yüzlü, yumuşak huylu ve nazikti. Asla kötü huylu, katı kalpli, bağırıp- çağıran, çirkin sözlü, kusur bulucu, cimri değildi. Kendisinden beklentisi olanları, hayal kırıklığına uğratmaz, onların isteklerini tamamen boşa çıkarmazdı. Üç şeyden tamamen uzak dururdu. Bunlar; ağız kavgası, boşboğazlık, boşuna konuşmadır. Hiç kimseyi kötülemezdi. Başkalarını kınamazdı. Hiç kimsenin ayıp ve gizli taraflarını öğrenmeye çalışmazdı. Hanımlarına, ev halkına, çocuklarına karşı kibar, nazik, şefkatli davranırdı.”

Peygamberimiz sav. Buyuruyor: “Akıllı kişi, nefsine hâkim olan ve ölümden sonrası için çalışandır.”

Müslüman tefekkür eder. Yanı gerçeği, doğruyu anlamak ve doğru davranmak için emek verip, düşünür.

Müslüman ümitsiz olmaz. Ümitsizliğe düşmez. Her zorluğun bir kolaylığı olduğunu bilir. Bunun için akıl ve bilgi ile bir çıkış yolu arar. Başaramazsa, sevdiklerinden yardım ister. Dua eder. Ama bu dua hem sözlü hem de fiili – eylemli olmalıdır.

Bakara suresi 2/153. Ayetin meali: “ Ey iman edenler! Sabrederek ve namaz kılarak, Allah’tan yardım dileyin. Şüphe yok ki, Allah sabredenlerle beraberdir.”

Nisa suresi 4/40. Ayetin meali: “ Şüphesiz Allah ( hiç kimseye)zerre kadar zulüm etmez.            ( Yapılan) çok küçük bir iyilik de olsa, onun sevabını kat kat artırır. Kendi katından büyük mükâfat- ödül verir.”

İmran suresi 3/134. Ayetin meali: “ Onlar bollukta ve darlıkta Allah yolunda harcayanlar, öfkelerini yenenler, insanları affedenlerdir. Allah iyilik edenleri sever”

Hadis-i şerif, Buharı ve Müslim kaynaklı: “ Gerçek babayiğit, güreşte rakibini yenen değil, öfkelendiği zaman nefsine hâkim olan kimsedir.”