On sekiz yaşında dünyayı değiştirmeyi düşünüyordum
 
1960 yılında Rize'nin Güneysu ilçesinde dünyaya geldi. Çocukluğu 1960 ihtilalinin gölgesinde geçti. On beş yaşında öğrencilik döneminde kendisini öğrenci olaylarının içinde buldu. O yaşlarda binlerce insana hitap etti. Yine bu yıllarda Fındık, bardak, havlu sattı. Pazarcılık yaptı. Akıncılar Derneği’nde. MTTB’de aktif görev yaptı. Deneyimlerini yazdığı kitaplar aracılığıyla insanlarla paylaştı. Refah Partisi sürecinde döndüğü aktif siyasette üç dönemdir AK PARTİ İstanbul milletvekili olarak görev yapıyor. Kendisiyle geçmişe uzanıyor tarihi bir yolculuğa çıkıyoruz.
 
İhtilal çocuğuyum
Doğum tarihiniz altmış ihtilaline denk geliyor?
Babam; Kara Kuvvetleri’nde astsubaydı. Görevi gereği Ankara’da ikamet etmek durumundaydı. 1960 ihtilalinin akabinde doğdum. İhtilal çocuğuyum bir anlamda. Sonra tayini çıktı. Yaklaşık beş yıl, ilkokul öncesi dönem Erzincan şehir merkezinde yaşadık. Sonra Diyarbakır merkeze taşındık. Emekli olunca bizim tahsil hayatımızın sağlıklı devam edebilmesi için 1967 yılında İstanbul’a geldik.  Fatih’te oturmaya başladık. 1968 yılından, 1977 yılına kadar Fatih’te oturduk. 1977’den beri de Üsküdar’da oturmaktayım.
 
Misyonumuz unutmamaktır
Ailenizden biraz söz eder misiniz?
Annem okuma yazması olmayan şehirli bir kadındı. Üç kardeşiz, ben en küçüğüyüm. İnşaat mühendisiyim, büyük ağabeyim de inşaat mühendisidir. Ortanca ağabeyim sosyolojiden ayrıldı. Geniş bir ailenin mensuplarıyız. Artvin’den, Ordu, Giresun, Samsun, Kocaeli, Ankara, İstanbul, Almanya, Urfa, Erzincan gibi çok geniş bir alana yayılmış durumdayız. 2001 yılında, soyadı kanunundan dolayı her tarafa yayılan aileyi bir noktada buluşturmak için ''misyonumuz unutmamaktır''  sloganıyla Külünk Eğitim ve Kültür Derneği'ni kurduk.
 
Fındık, bardak, havlu sattım
Çalışma hayatına çok genç yaşta atıldınız
Çocukluğum, 1960'ların sonu ile 1970'lerin ortalarında geçti. Bu yıllarda bayağı faal bir ticaretin içinde oldum. Fındık, bardak, havlu sattım. Pazarcılık yaptım. Tatil zamanları, Cumartesi günleri yüklendiğim havluları satmak için Fatih’ten yola çıkar,  berberlere, lokantalara uğrayarak İnönü Stadı’na kadar yürürdüm. Kazandığım parayla da Fenerbahçe’nin maçlarına giderdim. Mesela bir gün, tam sıra bana gelmiş ve bilet bitmişti.
 
On beş yaşında bir yönetici
Renkli ve hızlı bir öğrencilik dönemi geçirmişsiniz
Vefa Lisesi’nde öğrenci olaylarıyla tanıştım. Lise ikide iken 15 yaşında Milli Türk Talebe Birliği’nin(MTTB) ortaöğreniminde yöneticilik yapmaya başladım. Türk solunun önemli isimlerini barındıran Vefa Lisesi’nde örgütlenmeye başladık. Lise üçüncü sınıfta tabii daha ciddi bir çatışma ortamına girdik. Maalesef biz orda yenildik. Okulu terk etmek zorunda kaldık. Vatan Lisesi’ne gittim. Bu arada MTTB’deki çalışmalarımız da devam ediyordu. Liseyi Vatan’da bitirdim. Üniversite sınavlarında 478 puan ile Yıldız Teknik Üniversitesi’ne girdim. On altı yaşımda, Necip Fazıl Kısakürek’in de bulunduğu ve kopmaların olduğu MTTB Genel Kongresi’nde, değişim mücadelesinin içinde oldum. O kongrede ben, Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Yaşar Karayel, Sami Şener, Burhanettin Kayhan, Mazhar Özman, şehit Sedat Yenigün gibi büyüklerimin yanında oldum. Tarım Eski Bakanı Sami Güçlü, Kültür Eski Bakanı İsmail Kahraman, iş dünyasından Hasan Kalyoncu ve şu anda parlamentodaki vekillerin bir kısmı; biz muhalif gruptaydık ve maalesef kaybettik. Ve bu kayıp bir büyük yenilenmenin başlangıcı oldu.
 

 
Biz zaten teslimiz
O dönemlerde de İstanbul'da çok ciddi işler yapmışsınız
İstanbul Kültür Ocağı sürecinin içinde oldum. 1977 yılında Akıncılar Derneği'nin İstanbul şubesinin yönetimine geçtik. 1978 yılında Akıncı Liselilerin il başkanı oldum. İstanbul'da çok ciddi işler yaptık. O dönemde beraber olduğumuz, şimdi değişik noktalarda görev yapan en az bin beş yüz arkadaşım var. Daha sonra beni Liseliler Genel Başkanlığı’na getirdiler. 1979 yılında sıkıyönetim ilan edildi, Akıncılar Derneği kapatıldı. Ama biz bir şekilde çalışmalarımızı devam ettirdik. Aynı yıl Bolu’da kültürel bir kamp gerçekleştirdik. Sorumlusu olduğum kamp basıldı. Bir ay cezaevinde kaldım. 18 yaşındaydım ve ilk kez cezaevi ile tanışıyordum. Bolu’da, otuz altı genç adamın sorumluluğunu üstlenmişsiniz, bir gece asker çeviriyor sizi ve silahları üzerimize doğrulmuş, namlularda mermiler “teslim ol” diyor.
 
Ruhumuzu terbiye eden ustadlar
Hayatınızda iz bırakan önemli üstadlar kimlerdi?
Cezaevinden çıktıktan sonra, mücadelemize aralıksız devam ettik. Sayın Başbakanımızın il başkanı seçildiği 1980 yılında, MSP il gençlik kolları kongresinde seçilerek yönetimde görev aldım. Bizim hayatımızda iz bırakan önemli üstadlar vardı; Necip Fazıl'ı canlı olarak dinledim. Ruhumuzun terbiye olduğu okulumuz İskenderpaşa ve hocamız Mehmet Zahid Kotku Hazretleri’dir.
 
Kalk ihtilal oldu
12 Eylül 1980 ihtilali döneminde neler yaşadınız?
Bir sabah rahmetli babam yanıma geldi, “kalk ihtilal oldu,” dedi. Televizyonu açtım. Kenan Evren konuşuyor. 12 Eylül 1980 ve her şey bitti. Bugün geriye dönüp 36 yıl öncesine baktığımda 12 Eylül kuşağı Türkiye’nin yüz akı kuşağıdır. Siz ölümün ne demek olduğunu biliyor musunuz? Ölüme severek gitmenin ne demek olduğunu biliyor musunuz? Sevdiğiniz, inandığınız değerler uğruna annenizi, babanızı, abilerinizi, sevgililerinizi geride bırakarak namluya gitmenin ne demek olduğunu biliyor musunuz? O nesil, o nesil işte. Terör boyutunu bir tarafa bırakıyorum. Kültürel ve sosyal boyutunu konuşuyorum. Yaşadık, o dönemlerde ölüm bizler için bir hiçti. Kaç kez de ölümden döndük. İki kere bombayla havaya uçuruluyorduk. Üç kez beni öldürmek isteyen bir kişi, geldi ve yüzüme itiraf etti. İster sağda ister solda hiç önemli değil. O cezaevlerinde çürüyenler, o Mamak işkenceleri. Hem ülkücü hareket hem sol hareket içerisindekilerin yüzde 99’u samimiydi. Hepsinin Türkiye diye bir derdi vardı. Ben on sekiz yaşında dünyayı değiştirmeyi düşünüyordum. 12 Eylül’den sonra yaklaşık beş yıl mahkeme ve cezaevi sürecim var, girmeler çıkmalar. Ama bu arada ben yine mücadeleme devam ettim. Biz hala duyguluyduk. Biz hiçbir şeyden vazgeçmedik ki, yine parkalarımızı giyiyorduk, kadife pantolon, ayağımızda kauçuk ayakkabı, yine okul toplantıları, yine olabildiğince 24 saatimizi veriyorduk. 1988 yılında yurtdışına çıkış yasağım kalktı.
 
Gelişen dünyaya ayak uydurmak
Sonra tekrar aktif siyasetin içinde yer aldınız
Sonra Refah Partisi süreci başladı hayatımızda. Cumhurbaşkanımızla beraber İstanbul’un örgütlenmesinde görev aldım. 1989 yılından sonra dünyayı tanıma sürecim başladı. Özellikle yaptığım iş bana inanılmaz katkı sağladı. Evlendikten sonra, ağabeyim Nejdet Bey’in firmasında çalışmaya başladım. Rahmetli Turgut Özal Bey’in Türkiye’yi dışa açan vizyonu ve bunun dış ticaret olarak yansımasıyla, bu yükselişe uygun olarak bizim iş de gelişmeye başladı. Ve geliştikçe benim dünyaya bakışım da değişti. Ben ilk olarak yurtdışında Almanya’ya gittim. Her yurt dışına gidip geldiğimde farklı bir dünyayla tanıştım. Her defasında farklı bir Metin Külünk olarak döndüm. 1989 yılından sonra iş hayatına yoğunlaştım ve İhracatçılar Birliği'nde çalışmaya başladım. Marmara Üniversitesinde dış ticaret dersleri verdim. Can Baydaroğlu ile birlikte Türkiye’nin ilk Gümrük Birliği dergisini çıkardık. Sanayi odasında beş yıl çalıştım. 1 Ocak 2002 tarihinden itibaren Ak Parti'de siyaset yapmaya başladım. 12 Haziran 2011, 7 Haziran 2015 ve 1 Kasım 2015 tarihlerinde yapılan genel seçimlerde İstanbul Milletvekili seçildim.
 
Metin Külünk’ün şiirlerinden örnekler
 
Gece
Minarelerin düşürdüğü aydınlıkta
Doğruluyor güne.
Gece
Kentin devasa binalarından
Sıyrılarak
Kubbenin kurşuni şafağında
Mezarlığın ölüm sessizliğinde
Selvilerin dostluğunda
Güne yürüyor.
Gece.
Kentin caddelerinden geçerek geldiğim,
Demir parmaklıkların gerisinde
Tutunarak tevekküle
Bulamadığım sokaklarda
Kalbimi donatarak
Zikrin engininde
Kızıl şafaklara yürüyor.
1982
 
Hüzün çiçeği
Benim ülkemin adı aslında
Ne zamandır.
Her evin içinde
Her gönülde
Açar durur
O da hoşnut değildir aslında
Hüzün çiçeğine uygun değildi
Benim ülkemin toprağı
Ülkemin suyu
Ama ne oldu? Nasıl oldu?
Bilemedik
Manolya sustu
Begonya sustu
Lale sustu
Hüzün çiçekleri açtı.
Şimdi
Onsuz geçmiyor zaman
O yaralı
Ben yaralı
Gel birlikte arayalım.
Manolyayı
Ey hüzün.
8 Haziran 2001  10.45
 
Dünya Sürgünü
Gri bulutların arasında gülen güneş gibi gözlerin
Ağlamaktan mıdır nedir bilemem
Meleklerin özlemi oldu yağmur tanecikleri
Yeşilde buluştukça yağmur cennet kokusu kuşattı toprağı
Bütün bunlarda ey Sevgili sana özlem vardı!
Uzatma dünya sürgünümü diyor ya Sezai Karakoç
Ne güzelde anılırsın yağmurda karda güneşte
Kedilerin miyavlamasında, kuşların kanat çırpışında
Ey Sevgili! uzatma dünya sürgünümü…
 
Metin Külünk Biyografı
16 Kasım 1960 tarihinde Rize'nin Güneysu ilçesinde dünyaya geldi. Babasının görevi nedeniyle ilk ve orta öğrenimini sırasıyla Diyarbakır ve İstanbul'da tamamladı. Daha sonra Yıldız Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü’nü bitirdi. Askerlik hizmetini yerine getirmesinin ardından 1984 yılında İnanç Dış Ticaret Hizmetleri Grubu’nda iş hayatına atıldı. 1990-93 yıllarında sivil oluşum Altmışlılar Grubu'nun kuruluşunda ve yönetiminde bulundu. 1993-95 yılları arasında Marmara Üniversitesi'nde dış ticaret dersleri verdi. 1990-1995 yılları arasında İstanbul Tekstil ve Konfeksiyon İhracatçılar Birliği (İTKİB) komitelerinde görev yaptı. 1994 yılında Türkiye'nin AB ile ilişkilerine yönelik Gümrük Birliği Sürecinde Türkiye dergisini yayınladı. 1995 yılında Türkiye'nin Milli Eğitim Bakanlığı'ndan onaylı ilk özel Diş Ticaret Eğitim Merkezi’ni kurdu. 1995 yılında İstanbul Sanayi Odası (İSO) Hazır Giyim Meslek Komitesi Üyeliği'ne seçildi. 1997-99 yılları arasında Merter Sanayici ve İşadamları Derneği (MESİAD) Yönetim Kurulu Üyeliği yaptı. 1997-2000 yılları arasında İSO Meclis Üyeliği'ne seçildi. Türkiye'nin geleceğinin dünyaya ticari anlamda entegre olmaktan ve ihracattan geçtiğine inanan Metin Külünk'ün değişik yayın organlarında dış ticaret ve AB üzerine pek çok makale ve araştırması yayınlandı. 2001 yılında Türkiye büyük bir ekonomik krize girdiğinde krizden çıkış yolu olarak ihracatı göstermiş ve iki yıl boyunca Türkiye'nin dört bir tarafında iki bine yakın kişiye bila bedel "Nasıl İhracat Yapılır" konulu eğitimler vermiştir. Kriz sonrasında AK Parti'den siyasete atılan Metin Külünk, 2002-2006 yılları arasında AK Parti İstanbul İl Teşkilatı’nda çeşitli görevleri yürütmüştür. 2004 yılından başlayarak mesaisini, sivil toplum faaliyetlerine ve Eylül 2004 yılında kurduğu “Küreselden Yerele Türkiye’yi Konuşuyoruz” platformuna ayırdı. KYTK platformu çerçevesinde günümüze kadar irili ufaklı seksene yakın toplantı ve konferans düzenleyen Külünk’ün bu faaliyetleri çerçevesinde yetmişe yakın siyasetçi, uzman ve akademisyen katılırken, yirmi bin civarında izleyici kitlesine de hitap etti. Külünk, ayrıca 2001 yılında kurulan Külünk Eğitim ve Kültür Derneği’nin de yedi yıl süreyle başkanlığını yaptı. Bu çerçevede aile misyonuna özel atıfta bulunarak Türkiye’nin pek çok bölgesinden aile ve hemşeri dernekleri ile organizasyonlar düzenlendi. Külünk Eğitim ve Kültür Derneği, Tepebaşı Köyü Derneği, Güneysu Derneği,  Rize Vakfı, Teknik Elemanlar Derneği (TEK-DER), Mimar ve Mühendisler Grubu, İstanbul Tekstil ve Konfeksiyon İhracatçılar Birliği(İTKİB) ve Uluslararası Nakliyeciler Derneği(UND) üyesidir.12 Haziran 2011, 7 Haziran 2015 ve 1 Kasım 2015 tarihlerinde yapılan genel seçimlerde İstanbul Milletvekili seçilen Metin Külünk TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabi Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyon’unda görev yapmaktadır. Külünk’ün kendisine ait, küresel ve yerel gelişmeler ile beraber, kendi yazılarına da yer verdiği iki web sitesi bulunmaktadır. “Uluslararası Ticarette Tarife Dışı Engeller”, “Barışı Arayan Dünya”, “Küreselleşen Dünya’da Türkiye”, “Rengârenk Şehir İstanbul ve Anadolu Düşüncesi Temelinde Büyük Türkiye İdeali” isimli beş kitabıyla deneyimlerini okuyucularıyla paylaşmaktadır. Metin Külünk evli ve bir kız çocuğu babasıdır.