Türkiye’de bir oyun platformuna yönelik getirilen erişim engeli, çocuk güvenliği ve oyun bağımlılığına dair endişeleri tekrar ön plana çıkardı. İnternet bağımlılığının çocuklar üzerindeki olumsuz etkilerine dikkat çeken Altınbaş Üniversitesi’nden Dr. Ayşegül Güner Algan, ebeveynlerin davranış şekillerinin internet bağımlılığında önemli bir faktör olduğunun da altını çizdi.

Son dönemde Türkiye’de popüler oyun platformlarından birine yönelik alınan erişim engeli kararı, çocuk güvenliği ve oyun bağımlılığı tartışmalarını yeniden gündeme getirdi. Platformda yer alan uygunsuz içerikler ve çocukların bu oyunlara olan bağımlılığı, yasaklama kararının temel gerekçeleri arasında yer aldı. Uzmanlar, dijital oyunların çocuklar üzerindeki etkilerinin ciddiyetine dikkat çekerek, bu tür platformların kontrolsüz kullanımının çocukların gelişim süreçlerini olumsuz etkileyebileceğini belirtiyor. Bu bağlamda, oyun bağımlılığına dair farkındalık artırıcı çalışmaların önemi de bir kez daha ortaya çıktı.

“İnternet bağımlılığı da diğer bağımlıklar gibi ciddi bir sorun”

Altınbaş Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Ayşegül Güner Algan, çocukların internet ve dijital oyun bağımlılığı konusunda önemli uyarılarda bulundu. Dr. Ayşegül Güner Algan, çocuklarda internet bağımlılığının, her gün internet kullanma, yaşıtlarından daha fazla vakit geçirme ve bu alışkanlık nedeniyle aile ve arkadaş ilişkilerinde çatışmalar yaşama gibi belirtilerle kendini gösterdiğini belirtti. "İnternet, günümüz dünyasında hem yetişkinler hem de çocuklar için vazgeçilmez bir teknoloji. Ancak, kontrolsüz kullanımının büyük zararları olduğu artık bilimsel olarak kanıtlanmış bir gerçek" diyen Dr. Algan, internet bağımlılığının, diğer bağımlılıklar gibi ciddi bir sorun olduğunu vurguladı.

“Çocukların gelişim süreçlerini olumsuz etkileyebilir”

Dr. Algan ayrıca internet bağımlılığının çocuklar üzerindeki etkileri hakkında da “Dikkat eksikliği, iletişim bozuklukları, unutkanlık gibi bilişsel sorunlara; öfke, sinirlilik ve ajitasyon gibi duygusal problemlerle boyun ve omurga bozuklukları gibi fiziksel sorunlara yol açabiliyor. Özellikle küçük çocuklarda, uzun süre ekrana maruz kalma ise konuşma geriliği ve iletişim bozukluklarına neden olabiliyor. Uzun saatler boyunca ekran karşısında zaman geçirmek, çocukların gelişim süreçlerini olumsuz etkileyebilir" dedi. Küçük çocukların da ekran karşısında uzun süre kalmalarının psikolojik ve fiziksel zararlara yol açabileceği ifade eden Dr. Algan bu sürenin özellikle okul öncesi yaşlarda günde 1 saatle sınırlı olması gerektiğini vurguladı.

İzin verici tutum ve mükemmeliyetçilik, internet bağımlılığını arttırıyor

Araştırmalara göre izin verici tutuma sahip ebeveynlerin çocuklarında internet bağımlılığının daha sık görüldüğünü söyleyen Dr. Algan, "Bu tarz ebeveynler, çocuklarına kural koymayan, ev işlerinde görev vermeyen ve evde belirli sınırlandırmalar getiremeyen kişilerdir. Çocukların duygusal olgunluğu yeterince gelişmediği için, doğru kararlar veremeyebilirler. Bu yüzden ebeveynlerin, çocuklarının yaşına uygun kurallar getirmesi büyük önem taşır" dedi. Algan ayrıca, mükemmeliyetçi ve çocuklarıyla okul başarısı üzerine çatışma yaşayan ebeveynlerin çocuklarının da internet bağımlılığına daha yatkın olduğunun altını çizdi. Günümüzde birçok ebeveynin de sosyal medyada sıkça vakit geçirdiğini ve bunun çocuklar için olumsuz bir örnek oluşturduğunu da söyleyen Dr. Algan, "Ebeveynler, çocuklarına model olmalı ve onlarla kaliteli vakit geçirebilmelidir" şeklinde konuştu.

“Çocuklarını tanıdıkları kişilerle oynamaya yönlendirmeliler”

Altınbaş Üniversitesinden Dr. Ayşegül Güner Algan son olarak internet kullanımının süresi kadar içeriğinin de önemli olduğuna dikkat çektiği konuşmanı şöyle sonlandırdı:

"Özellikle şiddet içerikli platformlar ve oyunlar, çocukların saldırganlığını artırabilir. Şiddet, sadece gözlemleyerek bile taklit edilebilen bir davranıştır. Ayrıca, çevrimiçi platformlarda diğer oyuncularla etkileşime giren çocukların, kimlikleri belirsiz kişiler tarafından kandırılma riski de var. Ebeveynler, çocuklarını tanıdıkları kişilerle oynamaya yönlendirerek daha güvenli bir ortam oluşturabilirler.”