Rize Hacı Hafız Yusuf Yılmaz Camii bugün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından ibadete açıldı. Açılış töreni için Kıble Dağı'na gelen vatandaşlara seslenen Erdoğan, hakkında efsaneler anlatılan Kıble Dağı üzerinde, merhum Hacı Hafız Yusuf Yılmaz Efendi'nin emekleriyle oluşturulmuş mütevazı bir mescit bulunduğunu anımsattı. Yeni açılan camiiye Yusuf Yılmaz isminin verilmesi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın birçok ortamda Yusuf Yılmaz Hoca Efendi’nin isminden söz etmesi güzel bir vefa örneğiydi.
Ehli Kur’an bir insandı
Yusuf Yılmaz Hoca Efendi, bütün mesaisini talebe yetiştirmeye ayırırdı. Ehli Kur’an bir insandı, Ulumi arabiyye vakıf bir insandı. Bir neslin yetişmesine büyük katkıları olmuştu. Talebesi Mustafa Demirkan Hoca Efendi, hocasını anlatırken duygulanıyor. Demirkan o günleri şöyle anlatıyor: “Hafızlığımı Güneysu Merkez Camii imam hatibi merhum Hacı Hafız Yusuf Yılmaz Hoca Efendi’nin yanında tamamladım. Hafızlığa başladığım 1961 yılında Merhum Menderes’i idam etmiştiler. Güneysu’ya gazete geldi, olup biteni üzüntüyle okuduk. Hocam da tek parti dönemde büyük sıkıntılar çekmişti. Bizler yazın mezrede olurduk. Ben köye gelmiştim. Potomya eşrafından Mandev Hacı Muhammed vardı. Annem beni ona kattı. O da Hoca Efendi’ye getirdi beni. İyi ki de getirdi. O bize çok şey kattı. Orada okumaya başladık. Hafızlığı ondan ikmal ettik. Kıtlık zamanıydı. Büyük fakirlik, yokluk vardı. Düşünün ayağımda ayakkabı bir yana lastik dahi yoktu. Öyle bir ortamda nesiller yetiştirdi. Köye yine yalın ayak çıkıyordum. O zamanlar bir tek Kibledağı Köyü vardı. Hocamız bizi camide okuturdu. Üzerimize titrerdi. Üzerimize çok hakkı geçmiştir.
Güneysu’da doğdu bize ışık oldu
1907 yılında Güneysu Kıbledağı köyünde dünyaya geldi. Babası Mehmet Emin Efendi, annesi Redife Hanım, dedesi ise Ali Efendidir. Ailenin üçüncü çocuğudur. Dedesinin adından dolayı aileye sonraları Alefendiler denmiş. Alefendiler ailesi her kuşakta ilme önem veren bir merkez olmuştur. Aile Kur’an-ı Kerim ilimlerinin öğretilmesi yaşadığı çevredeki halkın değişik sorunlarının giderilmesi noktasında önemli görevler üstlenmiştir. Alenfendi Ocağı, Kıbledağı köyünde İslami ilimleri öğrenmek isteyenlerin yöneldiği bir yer olmuştur. Bu noktada gelen öğrencilerin ihtiyaçları da giderilmeye çalışılmıştır.
İslami ilimleri öğrenmek isteyenlerin yöneldiği bir yer
Yusuf Hocaefendi’nin küçük kardeşi Süleyman Yılmaz’ın eşi Zehra Yılmaz Hanımefendi de, öğrencilerin derslerde yaşadıkları zorluklardan diğer tüm sıkıntılar ve her türlü ihtiyaçlarının giderilmesinde çok önemli görevler üstlenmiştir. Bu ocakta ilim yoluna girenler, özlemle ifade etmektedirler. İlim geleneği Yusuf Hocaefendi’nin küçük kardeşi Süleyman’ın oğlu Ali Hoca yoluyla bugün ala sürmektedir. Ali Hoca (Yılmaz) da Yusuf Hoca’nın rahle-i tedrisinde yetişerek, sonraları İstanbul’da da aşere, takrib, tecvid, fıkıh, tefsir dersleri alarak daha sonra Rize’de değişik camilerde imam-hatiplik yaptıktan ve amcası gibi imkânları ölçüsünde talebe yetiştirdikten sonra Güneysu Köprübaşı Camii’nde emekli olmuştur. Bugün Rize Kıbledağı köyünde yaşamaktadır.
Merdiven altlarında, kuytu köşelerde Kur’an-ı Kerim öğretti
Her kuşakta ilme önem veren bir ailenin mensubu olan Hocaefendi, Osmanlı Devleti’nin tarih sahnesinden çekilme sürecinde girdiği zor şartlar altında, yöresel imkânlar ölçüsünde eğitim görmüştür. Kur’an-ı Kerim okumanın yasak olduğu zorlu yıllarda gizli mahzenlerde, merdiven altlarında, kuytu köşelerde Kur’an-i Kerim, ilmihal öğrenmeye ve öğretmeye çalışmıştır.
Din alimi yetiştirdi
Hayatını ilme adamış olan Hoca Efendi, 1925-1970 yılları arasında daima ders okuttu, halka vaaz etti. 1955 yılına kadar Kıbledağı köyünde (Setoz) hizmet verdi. Mustafa Efendi’nin 1955 yılında vefatı üzerine Güneysu (Potomya) Merkez Camii İmam-Hatipliğine atandı. Vefatına kadar bu görevde kaldı. Görev süresi içerisinde birçok din âlimi yetiştiren Yusuf Yılmaz Hocaefendi, Güneysu’yu bir ilim merkezi haline getiren faaliyetlerde bulunarak dini konularda medrese usulü birçok dersler okuttu.
Camii inşaatı için sırtında taş taşıdı
1953 yılında gemiyle 1966 yılında ise uçakla olmak üzere iki kez kutsal topraklara giderek hac vazifesini yerine getirdi. 1910 yılında Ayane Dağı’nın tepesine yapılan Camii’nin, Güneysu halkının da desteğiyle aslına uygun halde yeniden inşa edilmesine önderlik etti. Uzak mesafelerden sırtında malzeme (taş vs.) taşıyarak cami inşaatının tamamlanmasını sağlamıştır. Meşguliyetten uzaklaşmak suretiyle varlığın sırrına ermek için inzivaya çekilmek, Allah (cc) dostlarının hayat tarzıdır. Bu hayat tarzını benimseyen, Kur’an’ın lafzı kadar manasına da aşina olan, sorulduğunda Kur’an-ı Kerim’le ilgili meselelere hemen cevap vermesiyle tanınan Hocaefendi, sık sık bu camiye çıkardı. Yörede tanınan veya tanınmayan birçok Allah (cc) dostu gibi kendisi de bu camide inzivaya çekilir, tefekkür, tezekkür ve ibadetle meşgul olurdu.
İbretlik bir anı
Hocaefendi, askerlik yaparken nöbetçi subayı kendisini denetlemeye çıkar. Hocaefendi’nin nöbet yerinde olmadığını ve tüfeğinin nöbet kulübesinde olduğunu görür. Nöbetçi subayı tüfeği bulunduğu yerden almak ister ancak tüfeğin kendisine doğrultulduğunu görür.
Evlenmedim, dinlenmedim, bezmedim
Riyadan şiddetle sakınan, boş zamanlarında Kur’an-ı Kerim okuyan, nafile namazları terk etmeyen, teheccüd namazına çok önem veren, 1945 yılından ölümüne kadar tüm teravih namazlarını hatimle kıldıran, ferasetinden sakınılan, herkesin hürmette kusur etmediği Hocaefendi, 1970 yılında beyin kanaması sonucu ebedi hayata göç etmiştir. Kabri, Kıbledağı Köyündeki aile mezarlığında bulunan Hocaefendi’nin mezar taşında;
“Kur’an ile, Hadis ile, Fıkıh ile,
Geçti ömrüm, doymadım hiç biriyle,
Evlenmedim, dinlenmedim, bezmedim,
Uğraştım ta’lim-i ilmile, hıfz ile.” beyitleri yazılıdır. Mekânı cennet olsun.
Güneysu Kibledağı’nda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından ibadete açılan Camiiye Rize Hacı Hafız Yusuf Yılmaz verildi. İsmi camide o gönüllerde yaşıyor
Altın bir neslin yetişmesi için mücadele veren Yusuf Yılmaz Hocaefendi’nin ve Güneysu’nun eski bir fotoğrafı .
Yusuf Yılmaz Hoca Efendi’nin talebesi Mustafa Demirkan Hoca ve Fatih Sultan Kar. (Çengelköy, İstanbul, 12 Kasım 2012) (Foto: Osman Akarsu)
- - - -