Son dönemin en popüler konularından biri olan yapay zeka, eğitim süreçlerini de değiştirmeye başladı. Preply’nin, dünyanın dört bir yanından öğrenci ve öğretmenlerle gerçekleştirdiği kapsamlı yapay zeka ve eğitim araştırması, yapay zekanın eğitimdeki rolüne ışık tutuyor. 2.703 öğrenci ve 1.035 İngilizce öğretmeniyle yapılan görüşmeler, eğitimde insan etkileşiminin vazgeçilmez önemini vurgularken, yapay zeka kullanımına dair endişeleri de ortaya koyuyor. Öğrencilerin %73'ü yapay zeka kullanımından endişe duyarken, özellikle Z kuşağı bu konuda daha temkinli yaklaşıyor. Araştırma, yapay zeka ve insan öğretmenlerin dengeli bir karışımının, eğitimde en etkili çözüm olduğunu gösteriyor.

Z Kuşağı Bilgilerini AI ile Paylaşmaktan Ötürü Tedirgin!

Yapay zekanın en önemli özelliklerinden biri olan kişiselleştirme, algoritmaların kullanıcıyı tanımasını gerektirir. Ancak, İngilizce konuşma platformu Preply’nin yaptığı araştırmada Z kuşağı katılımcılarının %31'inin, kişisel bilgilerini yapay zeka sistemleriyle paylaşmaya sıcak bakmadığı ortaya çıktı. Bu oranın Y kuşağında %23’e kadar düştüğü gözlendi.

Her yüksek teknoloji gibi yapay zekanın benimsenmesi sürecinde de gizlilik ve güvenlik kaygıları bu araştırmada da öne çıkıyor. Yapay zeka halüsinasyonu olarak bilinen ve gerçek olmayan şeyleri doğruymuş gibi sunan algoritma hataları bu kaygıları haklı çıkarıyor. Yapay zeka teknolojilerinin etik kullanımı konusunda, bu teknolojiyi geliştiren ve kullananların büyük sorumlulukları bulunuyor.

İki Kişiden Biri Yapay Zeka Tabanlı Öğrenmeyi Daha Uygun Maliyetli Buluyor

Yapay zeka konusunda en yaygın olumlu görüş, maliyet avantajı üzerinde yoğunlaşıyor. Yapay zeka ile öğrenme, bir öğretmenle birebir yüz yüze yabancı dil dersi almaktan kesinlikle daha az maliyetli olarak ön plana çıkıyor.  Hatta araştırmaya katılan öğrencilerin %47’si de bu görüşü paylaşıyor.

Yapay zekanın dil öğrenme sürecine getirdiği faydalar arasında en az dikkat çeken ise oyunlaştırılmış öğrenme deneyimleri. Katılımcılar, oyunlaştırılmış öğrenmeyi genellikle eğlence aracı olarak görüyor ve bu yüzden verim alınabileceğine inanmıyorlar.

Yapay zekanın faydaları, demografik yapıya göre de değişiklik gösteriyor. X kuşağı, yapay zekanın en büyük faydası olarak kişiselleştirmeyi görürken, Y kuşağı yapay zeka ile daha hızlı öğrenebileceğine inanıyor.

Dfdf

Dil Öğrenme Sürecinde İnsanın Yeri Halen Çok Değerli

Online dil öğrenme platformu Preply’nin yürüttüğü geniş kapsamlı araştırma, yapay zekanın eğitim teknolojileri üzerindeki etkilerini gözler önüne seriyor. 32 binden fazla ana dilini konuşan öğretmeni, dünyanın dört bir yanından öğrencilerle buluşturan Preply, insan etkileşiminin önemini vurgulamaya devam ediyor. Yapay zekada yaşanan gelişmeler umut verici olsa da, insan etkileşimi öğrenme sürecinde kritik bir rol oynamaya devam ediyor.

Özellikle yabancı dil öğrenimi, yalnızca gramer veya kelime bilgisinden öte, kültürel aktarımları da içeren bir süreç gerektiriyor. İnsan etkileşimi, motivasyonu tetikleyen bir unsur olarak öğrenmenin verimine doğrudan etki ediyor. Öğrenciler ve öğretmenler arasında kurulan güçlü bağlar, karşılıklı şakalaşmalar, anlayış, dostluk duygusu ve gerçek bir kişiyle ilişki kurma gibi unsurlar, motivasyonu destekleyerek insanla öğrenmeyi daha değerli ve etkili kılıyor.

Preply'nin araştırmasına göre, öğrencilerin daha otomatik ve birebir derslere dayalı olmayan mobil öğrenme deneyimlerinden vazgeçme sebepleri arasında motivasyon kaybı öne çıkıyor. Öğrenciler, sevdikleri öğretmenleriyle geçirdikleri zamana büyük değer veriyor ve bu zamanı insan-insan etkileşiminin benzersiz bir ayrıcalığı olarak görüyor.

Sonuç olarak, yapay zeka eğitimde yeni ufuklar vaat etse de, dil öğrenme sürecinde insanın yerini dolduramadığını bir kez daha kanıtlıyor. Preply, insan etkileşiminin önemini vurgulayarak, öğrencilerin dil öğrenme süreçlerinde daha motive ve başarılı olmalarına katkı sağlamaya devam ediyor.