Yaratana ibadet, yaratılana iyilik etmeli

Müslümanların iki ana başlıkta görevi vardır. Birincisi; Yaratan Yüce Allah’a, bildirilen şekilde, Peygamberimizin yaptığı şekilde, ibadet etmektir. İkincisi; Allah’ın yarattığı varlıklara; iyilik, hizmet, yardım, infak etmektir.

Abone Ol

Âlemlerin Rabbi Yüce Allah cc. Evreni, evrendeki, tüm canlı- cansız varlıkları, hiç yoktan yarattı. Şekil, biçim verdi. Yaşaması, beslenmesi için uygun ortamı yarattı. Önce evreni yarattı. Sonra suyu, havayı, güneşi, ısıyı yaşama katkı verecek şekilde var etti. Bitkileri yarattı. Hayvanları yarattı. İnsanın yaşamasına uygun ortam oluşunca, insanı yarattı. İnsanların iyi, güzel, doğru, yararlı, sosyal yaşaması için, ilahi mesajları- iletileri, peygamberleri görevlendirdi.

Evrenin yaşının %13,6 milyar yıl olduğu söylenmektedir. Ama bitkilerin, hayvanların, insanların kaç yıl önce yaratıldığı kesin bilinmemektedir. Bu konuda verilen yıl yanlış olmaktadır. Hem de çok yanlış yıl verilmektedir. Allah cc. Kur’ân ’da yıl vermemektedir. Bilimde bu konuda kesin bir hükme varamamıştır.

İnsanın yaratılış amacı; Yüce Allah’ı tanımak, Allah’a kulluk- ibadet etmek, insanlara ve diğer varlıklara; iyilik, yardım, hizmet, infak, yardımlaşma, dayanışma, paylaşma içinde yaşamaktır.

Allah cc. Zariyat 51/56. Ayete mealen buyuruyor: “ Ben, insanları ve cinleri, bana ibadet etmesi için, beni tanımaları için yarattım.”

İbadet etmek; Allah’a kulluk etmek, saygı göstermek, verdiği nimetlere şükretmek, teşekkür etmektir. Namaz kılmak, oruç tutmak, zekât vermek, hac yapmak,  gibi yüzlerce ibadet şekli vardır. Bu ibadetler farz olan ibadetlerdir.

İbadetler farklı şekilde yapılmaktadır. Şu şekilde yapılmaktadır:

1-      Beden ile yapılan ibadetler; namaz kılmak, oruç tutmak gibi.

2-      Mal ile yapılan ibadetler; zekât verme gibi.

3-      Hem beden hem de mal ile yapılan ibadetler; hac yapmak gibi, ibadet çeşitleri vardır.

İslam dininde ibadet çok, çok, çok önemlidir. İbadetsiz İslam dini yoktur, olmaz. Bu anlayışı bozmaya çalışan pek çok fitneci- bozguncu, fesatçı- bozuk kişiler vardır. Bilerek, tasarlayarak, İslam dinine zarar vermeye çalışmaktadırlar. İslam dinine zarar vermeye, Müslümanları bozmaya çalışmaktadırlar. Bunlar İslam düşmanları tarafından yönlendirilmekte, kullanılmaktadır. Bu hainler her zaman olmuş, şimdi olmakta, ileride de olacaktır. Düşman, hainliğini yapar, yapıyor, yapacaktır. Bize düşen görev; bilgili, bilinçli olmaktır. Hakça mücadele etmektir.

Kur’ân Müslümanlığı, mezhepsizler, reformcular, bidatçılar gibi pek çok öğe, bozma çalışması yapmaktadır. Bir de ideolojik saplantıda olanlar, İslam dinini bozmak için gayret göstermektedir.

Kur’ân ‘da ibadetleri yap, der. Nasıl yapılacağı tarif edilmez, açıklanmaz.

İbadetlerin nasıl yapılacağını peygamberimizden sas. Öğreniyoruz.

Bu bozguncular, Peygamberimizi devre dışı bırakarak, ibadetlerin yapılmasını önlemeye çalışıyorlar. Bir de mezhepsizdik yapıp,  peygamberimizden ve sahabeden gelen bilgileri yok etmeye çalışmaktadırlar. Şeytandan daha çok kötülük yapmaktadırlar!

İbadetler hem Allah’a yapılır. Hem de varlıklara yapılan iyilikler, hizmetler ibadet olarak kabul edilir.

İbadetler, insanın – Müslümanların, Allah cc. İle bağını, iletişimini kuvvetlendirir.

İç huzuru sağlar.

Yaşantısına doğru, ahlakı, iyi, güzel, yararlı yön verir.

Güven duygunu artırır.

Kötülüklerden alıkoyar.

Güzel ahlakın gelişmesini oluşturur.

Sabırlı yapar.

 Görev ve sorumlulukları yerine getirmeyi oluşturur.

İyi, güzel, dürüst, yararlı insan eder…

Bir insan, Kelime-i Tevhit ve Kelime-i Şehadet getirirken; “lâ” der. Buradaki, “lâ”; İslam dışı tüm batılı, küfürü, yalanı, yanlışı, sapkınlığı, ideolojiler, bozuk felsefeyi öncelikle ret etme, kabul etmemeyi oluşturur. Ondan sonra ibadetler yapılır. Her ibadet, ahlakı daha da güzelleştirir.

Müslüman hem ibadetleri Allah cc. İçin yaparken, hem de haram- günah işleyemez. İşlerse, bu işleyenin bilgisiz, bilinçsiz oluşundandır. Yaptığı ibadetlerin sevabının günahlarla silinmesi, yok olmasıdır. Bu akıllı insan işi değildir. Müslüman bilgili, bilinçli olmalı. Öyle aklının estiği, düşüncesizce hareket etmemeli.

        Müslüman olmak için Kelime-i Şehadet getirmeli.

Farz namazları mutlaka ama muhakkak kılmalı.

Ramazan orucu tutmalı.

Zekât vermeli.

Hac yapmalı. Hacca gidemiyorsa, umre yapmalı.

Farz ibadetler, Kur’ân ’da, Allah cc. Tarafından bildirilir. Ama bu ibadetlerin yapılmasını peygamberimizden sas. Öğreniyoruz. Hiçbir ibadetin yapılması Kur’an’da detaylı yoktur. Kur’ân yap der. Peygamberimiz de nasıl yapılacağını bir öğretmen, eğitimci gibi öğretir.

Müslüman, Allah’ın emir ve yasaklarına harfiyen uyar. Uymazsa, Müslüman küfüre, batıla, sapkınlığa kayar! Bugün Müslümanların çoğunluğu hem Allah’a inanır. Hem de batılı, küfrü düşüncesizce yaşar. Bu çok yanlış, müşrikçe bir sapık harekettir.

Müslüman tüm hayatını- yaşantısını İslam ile şekillendirmelidir. Şekillendirmezse, bu nasıl Müslümanlık olur?

Müslüman, yaşantısını öncelikle Kur’an emir ve yasaklarına göre düzenler. Hal ve hareketlerini Kur’an’a göre iyileştirir.

İbadetleri Kur’an merkezli yaparken, nasıl yapacağını, Peygamberimizin sünnetlerinden öğrenerek yapar. Başka türlü ibadet yapamaz. Örneğin: 20 çeşit kadar namaz kılma çeşidi var. Bu namazlarının kılınışı, edası Kur’an’da açıklanmamıştır. Bunlar peygamberimize ayrıca öğretilmiş. Peygamberimizde sahabeye öğretmiştir.

Eğer Kur’ân ve sünnette bulunmayan bir hüküm, Kur’ân ışığında yapılmak istenirse, İslam âlimlerinin ortak doğru görüşleri yönünde yapılır. Zira Müslüman küfre, batıla düşmeden; işlerini, işlemlerini yapmak durumundadır. Her çağda kendini İslam ışığında yaşamalıdır. Sapık, sapkın, batıl düşünceye kaymamalıdır.

Âlimlerin ortak görüşünü bulamazsa, Müslüman kendi bilgisi ile kıyaslama- karşılaştırma yapıp, kendine hak bir yol bulmalıdır. Müslüman çaresiz kalmaz, kalmamalıdır. Bunun içindir ki, İslam her çağa- asra ayak uydurur. Canlı bir dinamik organizma gibidir.

Akıl sahibi herkes İslam dinini yaşamakla yükümlüdür. Müslüman olanda, olmayanda, İslam dinini yaşamakla sorumludur.

İslam dinini yaşamayana; zalim, kâfir, müşrik, münafık, gâvur denir. Bunların hepsi de cehennemde olacaktır.

Zalim sözcüğü İslam dininde 2 anlamda kullanılmaktadır.

Birinci tasavvufu anlam; başkalarına haksızlık, zalimlik yapmaktır.

İkinci tefsirdeki, anlamı; Müslüman olmamaktır.

Allah cc. Zalimlerinde cehennemde olacağını ayetlerinde açıklamaktadır.

İslam ile yükümlü olanlar, bilgili olmalıdır. Öyle bilgisiz şekilde Müslümanlık yaşanılmaz. İslam dini, Yüce Allah’ın âlim sıfatının ilim ile tecellisidir. İlim öğrenilmeden bilinmez. Öğrenimi, eğitimini, talim ve terbiyesini görmek gerekir. Emir ve yasaklarını öğrenirken; farz nedir, vacip nedir, sünnet nedir, haram nedir, mubah nedir, sünnet, müstehab, haram, günah, sevap, mekruh, müfsit nedir, diye öğrenmeli. Hemen şimdi; ya internete girip öğrenmeli. Ya bir ilmihal kitabı alıp, okuyup, öğrenmeli. Günümüzde bilgi öğrenmek çok kolaydır. Bilgiyi teorik öğrenirken, video gösterimleri de vardır. Pratiğini- uygulamasını da öğrenmemiz mümkün olmaktadır. Ama öğrenmek, bilmek için öncelikle niyet edip, harekete geçmek gerekir. Öğrenmeye niyetlenmek, sevmek gerekir.

Ben bu yazımda farz, vacip, sünnet, müstehab, mubah, haram, mekruh, müfsit konusuna girmeyeceğim. Makalelerim çok uzan olmaktadır.

Farzları yapmayan günah alır. İnkâr eden, dinden çıkar!

Sünnet ibadetlerde İslam’ın ibadetleridir. Peygamberimiz İlahi buyruk olarak yapmıştır. Öyle kefiye sünnet ibadet yapmamıştır. Kur’an’da yok diyemeyiz. Öyle pek çok farz ibadetin yapılması da Kur’ân ’da yoktur. Kur’ân’ı ve İslam dinini dar akılla, kıt bilgiyle bilip, yorum yapmak yanlış olmaktadır. Kendini Allah’a ve peygamberine teslim etmeyenler, şeytana ve nefsine teslim eder ki, bu kişilerin söyledikleri de yalan ve yanlış olmaktadır.

Bugün öyle akademisyenler çıkıp, ileri- geri konuşmaktadırlar ki; kesin haram olan bir konu hakkında yanlışlar yapmaktadırlar. Oysa haram ve günah bellidir. Şüphe olan, kesin olmayan konularda ise laf kalabalığı yapmamak gerekir.

İnsan öldürmek, içki içmek, uyuşturucu kullanmak, kumar oynamak, faiz yemek, anne ve babaya hakaret etmek, şans oyunları oynamak gibi haram olan konularda bile hela gibi konuşanlar vardır. Toplumda rahat işlendiklerinden, normal gibi algılanmaya başlandı. Devlette yas aile bunları serbest bıraktı. Öyle ki, resmi nikâh yapma zorunluluğunu devlet kaldırdı. On taneden fazla televizyon kanalı, kadın programları yapıyor. Ahlaksız ve suç olan ilişkileri ekrana çıkarıyor. Kadın diyor ki, 14 erkekle ilişki kurdum. Olan çocukları resmi nikâhlı ilk eşime kaydettirdim. Artık ülkemizde resmi nikâh yapma zorunluluğu yok! Laik ve seküler rejimlerde olmasını beklemek de saflık olur. Allah cc. Islah etsin, diyelim.

Tarihe bir not düşelim. Dünyanın içindekilerin her zaman ne kadar zalim, haşin, gaddar, haydut, saldırgan, cani, katil, katliamcı, bozuk, bozguncu, soykırımcı olduklarını tanıtalım. Bu dünyada güçlü olmuşlar. Güçlülüklerini zalimliklerle göstermektedir. Yakıp, yıkmakta, toplu katliamlar, soykırımlar yapmaktadırlar. Ömrüm hep zalimlerin güçsüzleri yok ettiklerini görmekle geçti. Güçsüze yardım etsek de, onu zalimin elinden kurtarmaya gücümüz yetmedi. Zira dünya egemenliği, zalim katliamcı sapkın katillerin eline geçti.

Birleşmiş Milletlerin 5 daimi temsilci ülkesi var. Bunlar şunlardır: “ ABD, RUSYA, ÇİN, İNGİLTERE, FRANSA’DIR.”

Bu daimi temsilcinin bir tanesi bir oylamada ret- hayır oyu kullandı, ise; karar alınamıyor. Zaten dünyayı ateşe sürükleyen, bozan, savaş çıkaran, sömüren, köleleştiren bu 5 ülkedir.

T. C. Cumhurbaşkanı bunların egemenliğinin bitmesi için her platformda; Dünya 5’den büyüktür, sloganını kullanmaktadır. Bunu BM’de de anlatmaktadır.

SSCB denilen, Sovyet Rusya, 1991 yılında bir komünist rejim ülkesi olarak yıkıldı. Yıkılmasıyla 15 parçaya, bağımsız devlete bölündü. Yine Yugoslavya denilen komünist ülke, 7 parçaya bölündü. Çekoslovakya denilen komünist ülke, 2 parçaya bölündü. Yemen, Irak, Suriye, Libya denilen komünist yanlısı ülkelerde karışıklık, iç savaş, dış müdahaleler oldu. Dinsiz devletlerin yaşaması mümkün değildi. Elli taneden fazla komünist rejimli ülke bir yılda yıkıldı. Komünist rejimlerde dinsizlik, baskı, şiddet, diktatörlük, yokluk, haksızlık gibi onlarca insanlık dışı uygulamalar vardı. Yürümedi. Yürüyemezdi. Karl Marks denilen bir ırkçı Siyonist Yahudi’nin felsefi görüşleri ile devlet yönetilemezdi, yönetilemedi.

SSCB Rusya, 1979 yılında Afganistan’ı işgal etti. 30 bin kayıp vererek, 1988 yıllarında geri çekildi. Ama arkasından 2002 yılında Amerika 30’dan fazla ülkeyle, NATO ile işgal etti. Bir milyondan fazla Afgan halkını katlettiler1

Rusya, 2000 yılında Bakü’ye tankları ile girip, katliam yaptı!

Rusya, 2008 yılında Gürcistan’a saldırdı. Belli bir kısım toprağını aldı!

Rusya, 2014 yılı Sonbaharında Ukrayna’dan Kırım’ı işgal etti, kendine bağladı.

Rusya, 2022 yılı 24 Şubat günü Ukrayna’ya saldırdı. Bugün, 19.12.2024 günüdür. Üç yıla yakın süredir, Rusya ile Ukrayna savaşıyor. Rusya, Dünyanın 2. Büyük askeri gücüdür. Ukrayna ise 50 kadar Batılı ülkenin yardımı ile savaşmaktadır. Ama bu 50 ülke sadece cephede savaşmak için askeri silah, mühimmat veriyor. Uzun menzilli silah vermiyor ki, Rusya çok kızmasın! Ama Rusya’nın elinde dünyanın her yerini vuracak, uzun menzilde füzeler, farklı silahlar, nükleer silahlar var. Rusya’nın 600 bin askerinin öldüğü söyleniyor. Ama herkes ölü ve yaralı sayısını gizliyor. Savaş devam ediyor!

Bugün itibarıyla Rusya, Ukrayna’nın %22 toprağını işgal etti. İşgal ilerleyerek sürüyor. Halk perişan durumdadır. Rusya daha çok sivil yerleşkeleri; okul, kilise, anaokulu, Pazar yeri, kent, çocuk demeden sürekli vurmaktadır. Şehirlerini harabeye çeviriyor. Kent ve köylerin üst yapısı, altyapısı felç edildi. Halk saldırı olacağı zaman, metrolara, yeraltı sığınaklarına sığınıyor.

Rus, Rusya deyip de geçmemeli. Acımasızdır. Vahşidir. Haydut tiplidir. Lenin 10 milyon sivili, KGB Rus istihbarat teşkilatının söylemesi ile Stalin 43,5 milyon insanı katletti! Diğer Rus liderleri de katliamsız durmadı! SSCB topraklarında olan Türk ve Müslüman halkın yarsını katletti. Komünist yönetim olduğu için kilise, sinagog, havra,  cami demeden, %90’dan fazlasını yıktı.

Amerika da Batılı ülkelerle, özellikle İngiltere ile hareket ederek, özellikle İslam ülkelerini savaş alanına çeviriyor. Bölüyor, parçalıyor, iç savaş çıkarıyor. Kendileri 30- 34 ülke olarak askeri müdahalede bulunuyor. İşgal ediyor. Bunu da ahmakları kandırarak, iç dinamikleri kullanarak, yapıyor. Barış, demokrasi, özgürlük, insan hakları gibi argümanları kullanıyor.

Dünyada 1989 yılından, 2024 yılına kadar 34 ülke bu şekilde oluşturdular. Şu anda Birleşmiş Milletlere bağlı 193 ülke vardır. BM’ye bağlı olmayanlarla birlikte dünyada 206 ülke bulunmaktadır. Afganistan, Irak, Suriye, Libya, Sudan, Yemen mahvedildi. Müslüman olmayan ülkelerden de; SSCB, Ukrayna, Yugoslavya, Çekoslovakya gibi ülkeler parçalanıp, bölündü, böldürüldü.

Sadece emperyalist, Siyonist ülkelerin bu acıda payı var, dememeli. Bilinçsiz olan hakların ve ülke yönetimlerinde payı büyüktür.  Uyanık, bilgili, bilinçli halkları, ülkeleri kimse acıya boğamaz.

Şimdide Suriye komşumuzdan söz edelim. Suriye yönetimi, SSCB komünist rejim yanlısı bir BAAS denilen diktatör yönetim altında kurulalı beri inledi! Daha önce Hafız Esad denilen bir diktatör tarafından yönetildi. Tam bir katildi. Katliamlar yapıyordu. 1982 yılında Hama ve Humus da toplu katliamlar yapmıştı. Halk baskı, şiddet, ceza, mahpus ile sindirilmişti. 27 yıl önce Hafız Esat ölünce, oğlu beşer Esat iktidar oldu. Bu beşer denilen kişi babasından da daha katil, katliamcı, diktatör çıktı. Sadece kendi halkına zarar vermiyorlardı. Ülkemize karşı da PKK terörünü ülkesinde besliyordu. Bunu aynı zamanda, eş zamanlı ırak yönetimi, İran yönetimi, Ermenistan yönetimi de yapıyordu. Tam bir zalim, haindiler.

2011 yılı Mart ayında Suriye halkı, devlet yönetiminden özgürlük, insan hakları istemeye başladı. Sokaklarda yürüyüş yapmaya başladı. Beşer Esat rejimi bunu şiddetle, terörle karşıladı. Sivillere silahla ateş etmeye başladı. Bu durum devlet ile halkı birbirine koydu. Suriye diktatörlüğünü tutan, yine diktatör Rus yönetimi, Suriye rejimine destek verdi. Halk artık kara, hava, denizden bombalanmaya başlandı. Suriye halkı artık aynı anda yüzlercesi öldürülüyor. Kentler, köyler yakıp, yıkılıyordu. 23 milyon Suriye halkı artık çaresiz kalmıştı. Devletin şiddeti gittikçe arttı. Taş üstüne taş kalmadı. Rus bomlalar ile yıkıldı.

Suriye’den ülkemize 4,5 milyon Suriye halkı 2011 Mart ayında göç etmeye başladı. Bu durum milletimizi, devletimiz her yönüyle çok zor duruma düşürdü. Devletin işleyen düzenin bozdu. Kiralar %00 arttı. Evler pahalandı. Devletimiz onlara ayrıcalıklar tanıdı. Maddi yardımlar yaptı. Sağlık hizmetlerini ücretsiz verdi. Sosyal yardımlar, meslek edinmeler, eğitim- öğretim konusunda alanlar açtı. Ülkede iç savaş başladı ve devam etti.

Amerika da bu durumdan istifade ederek, ülkeyi bölmeye çalıştı. PKK terör örgütüne, ülkenin doğusunu bölüp, aldı, verdi. Sulanabilir araziler ve petrol alanları PKK terör örgütüne alındı. Ülkenin %40 kadarı PKK terörünün kontrolüne geçti.

Ama Türkiye yönetimi aleyhinde olan çalışmaları ülkemiz bozmaya çalıştı. Suriye’de 4 askeri operasyon gerçekleştirdi. Bazı sınır bölgelerini kontrolüne aldı. Rejime ve PKK- Amerika yönetimine karşı askeri örgütlenmeler yaptı. Rejim karşıtlarını askeri olarak örgütledi. Özgür milli Suriye örgütü oluşturdu. 30 bin kişilik bu orduyu donattı. Bunun yanında 20 kadar direniş örgütünü de birleştirdi. HTŞ kısa adıyla birleştirdi.

27 Kasım 2024 günü bunlar rejime ve PKK- Amerika, Rusya güçlerine, işgalcilerine karşı harekete geçti. 12 günde Fırat ırmağının Doğusunu kurtardılar. Halep, Şam, Hama, Humus, Tel Rıfat rejimden ve PKK’dan kurtarıldı. Rejim düştü, yıkıldı. Beşer Esat, Rusya’ya uçak ile kaçırıldı. Rusya, bu diktatöre sığınma hakkı verdi.

Rejim 08 Aralık 2024 günü düştü. Halk çok sevindi. Bugün ikinci kez Şam –Emevi Camiinde Cuma namazı özgürlük naraları içinde kılındı. Böylece 61 yıllık Baas rejimi çöktü. 54 yıllık Esat rejimi çöktü. Ülkemizde 13 yıldan beri mülteci, sığınmacı olarak buluna Suriyeliler ülkelerine dönmeye başladı. Başka ülkelere göçenlerde dönüyor. Ama 13 yıldır ülkemizde ev, yurt, iş, öğrenci olanların dönmesi kolay olmayacak. Ülkemizde Türkçe eğitim alanların, orada Arapça okumaları çok zor olacak. Allah cc. Yardımcıları olsun. Biz Müslüman millet olarak yardımseverliğimiz, paydaşımızı, dayanışmamızı, konukseverliğimizi Allah cc. İçin yaptık.