Bi kanalda ; Suriyeli muhaliflerin ilerleyişini ABD ve İsrail’in planladığı , amaçlarının açtıkları koridora PYD/PKK’yı yerleştirmek olduğu söylenirken bir kanal üste çıkıyorsunuz ordakiler de Esad’ın ve rejim güçlerinin Türkiye’yi sıkıştırmak ve göç dalgası yaratmak için Astana anlaşmasını ihlal ederek İdlib’e saldırdığını ve PYD/ PKK’ya koridor açmak için geri çekildiğini söylüyor. Bir üst kanalda ki vatandaşları ise tutmak ne mümkün ; bizimle anlaşmayan Esad’ı cezalandırmak için HTŞ’nin bu operasyonunu biz planlamışız , bekle bizi Halep , bekle bizi Tel Rıfat , Hama , Humus , kahrolsun İsrail , kahrolsun İran diyerek zafer çığlıkları atıyor. Sonucunu görmeden bu işin planlayıcısını ve amacı bilmek olanaksız. Ancak devletimiz ısrarla Suriye’nin toprak bütünlüğünü korumaktan yana olduğunu ; Suriye’de ki PKK/PYD , Deaş , El Nusra , HTŞ gibi yapıları terör örgütü olarak tanımladığını vurguluyor. TSK’nın mühimmat ve teçhizat alımında son bir yıldır büyük bir patlama yaşandığını sektörde ki dostlarımız söylüyorlar. Devlet Bahçeli’nin imaları , Hakan Fidan’ın beyanları gelişmelerden haberdar ve hazırlıklı olduğumuzu gösteriyor. İçinde bulunduğumuz büyük ekonomik kriz nedeniyle çok da rahat değiliz. Suriye’de Esad’ın gitmesi Türkiye’nin lehindedir. Ancak rejimin de mağlup olması Rusya’nın ABD ve İsrail’e yenilmesi demektir. Bu iki devletin yegane amacı Suriye’nin kuzeyinde Kürtlere teslim ettikleri sahadan Akdeniz’e bir koridor açmak ve planladıkları Büyük Kürdistan’ı bir Akdeniz ülkesi kılmak. Türkiye için bu oyunu bozmanın en önemli şartı Tel Rıfat’ı kontrol altına almak ve Rusya’yı ikna ederek PKK/PYD’yi Münbiç’ten çıkartıp Fırat’ın doğusuna itmek. ÖSO’nun Tel Rıfat’a girişi bu yüzden çok önemli ve hayati önem taşıyor. Eğer Türkiye Özgür Suriye Ordusunu oluşturmasa , eğitip donatmasa PYD/PKK çoktan Akdeniz’e ulaşmış olacaktı. Zamanında Irak’ta yapamadığımız işleri ; tampon bölge oluşturarak , paramiliter güç kullanarak , kısmi askeri operasyonlar yaparak Suriye’de tüm imkansızlıklara , sıkıntılara rağmen sabırla , zamana yayarak , fırsatları değerlendirerek adım adım gerçekleştiriyoruz. Aynel Arap ve Munbiç’in de sırası gelecek…