Yugoslavya’da Türkçe konuşan topluluğun az bilinen tarihini gündeme getiren ‘Sosyalizme Tercüme’ sergisi sanatseverlerin ziyaretine açıldı.

TİKA, Pakistan’da el yazması ve nadir eserler kütüphanesini yeniledi TİKA, Pakistan’da el yazması ve nadir eserler kütüphanesini yeniledi

Salt ve Lumbardhi Vakfı iş birliğinde düzenlenen Sosyalizme Tercüme, Salt Galata’da ziyarete açıldı. Sergi, Kosova ve Makedonya odağında Yugoslavya’da Türkçe konuşan topluluğun az bilinen tarihini ele alıyor. Çok uluslu bir toplumsal bağlamda sosyalist ideolojinin, Yugoslavya’da Türk kimliğinin inşasına ve dönüşümüne etkisini irdeliyor.

‘Sosyalizme Tercüme’, özel arşivler ile halk kütüphanelerinde bulunan ve birçoğu ilk kez gün yüzüne çıkarılan tarihî belgeleri içeriyor. Bu malzemeler Mustafa Emin Büyükcoşkun, Yane Calovski, Hana Mileti, Ahmet Öğüt, Fevzi Tüfekçi ve Dilek Winchester’ın üretimleriyle yan yana geliyor. Enternasyonalizm ile dayanışma temelli bir ulusal bilincin inşasını araştıran sergi, Yugoslav sosyalizminin özyönetim ve Bağlantısızlar Hareketi gibi tarihsel açıdan ayırt edici özelliklerinin, Türkçe konuşan topluluğun tahayyül edilme biçimlerini nasıl şekillendirdiğini ortaya koyuyor. Bu karmaşık dinamiklerden doğan yeni kültürel yapıları öne çıkararak güncelliğini bugün de koruyan, özgün bir anlatı kuruyor.

“Bu sergiyi arşiv sergisi olarak adlandırabiliriz”

Sergi hakkında açıklamalarda bulunan Salt Genel Müdürü Deniz Ova, “Bugün burada Salt Galata binamızda ‘Sosyalizme Tercüme’ sergisindeyiz. Sergimiz 24 Ekim 2024 - 23 Şubat 2025 tarihleri arasında açık olacak. Bu sergiyi arşiv sergisi olarak adlandırabiliriz. Sergi, 1920’den 1980’lerin sonuna kadar uzun bir dönemde Yugoslavya’da Türkçe konuşan topluma dair bir araştırmaya dayanıyor. Burada toplumsal bir hikâyeyi anlatıyor. Bu sergiyi Lumbardhi Vakfı ile beraber düzenliyoruz” dedi.

“Sergi Yugoslavya’daki toplulukların ürettikleri yazılı malzemeleri anlatıyor”

Serginin küratörü Merve Elveren ise, “Sosyalizme Tercüme sergisi 1920’den 1980’e kadar Yugoslavya’da ağırlıklı olarak, Üsküp, Priştine ve Prizren’de Türkçe konuşan toplulukların ürettikleri yazılı malzemelere odaklanıyor. Bu grupların ürettikleri gazeteler, dergiler, başka tipli süreli yayınları; inisiyatifler, kimi zaman bireylerin kendi inisiyatifle kurduğu ve ürettiği malzemeleri kronolik olmayan şekilde sergi alanına yerleşmiş haliyle görüyoruz. Bir taraftan da bu arşiv malzemesine sergiye davet ettiğimiz sanatçıların işleri eşlik ediyor. Bu işler de bu arşive daha farklı yönlerden bakılabilmesini sağlıyorlar” şeklinde konuştu.

Serginin tarihsel kapsamı

Serginin tarihsel kapsamı, Yugoslavya Krallığı’ndaki ezilen Müslüman halktan bir kesimin kurtuluşu sol fikirlerde aradığı 1920 yılından başlıyor. Krallık rejiminin baskısıyla kesintiye uğratılan sosyalist bir gelecek tasavvurunun önünü açan yeni nesil aktivistlerin hikâyesinin izini sürüyor. Bu mirasın üzerine inşa edilen sergi, Sosyalist Yugoslavya’nın yeni gerçekliğine açılıyor ve 1980’lerin sonuna uzanıyor.

Söz konusu dönemde Yugoslavya’da Türkçe konuşan topluluk resmî kayıtlara göre nüfusun küçük bir bölümünü oluştursa da, farklı milliyetlere yönelik politikalar Türkçe dilinde faaliyet gösteren gazete, süreli yayın, okul gibi birçok kültürel ve siyasi girişimin kurulmasına olanak vermiştir. Bu oluşumlar arasındaki bağlantılar, milliyetçiliğe yönelik ana akım yaklaşımları tartışmaya açarken Yugoslavya’nın 1990 savaşları sırasında dağılmasıyla pekişen ‘totaliter’ ve ‘etno-milliyetçi’ söylemi çok yönlü bir bakışla sorgulamayı da mümkün kılmıştır.

Kaynak: iha