Çaykur Rizespor'un ligin 25. haftasına Sivasspor'la karşı karşıya geldiği maç, futbolda iyi kurgulanmış bir antitez oyununun rakibinin üstün oyununa ne derece cevap verebilir olduğuna dair bizlere ders verdi. Sivasspor'un sezon içerisinde bu tip bir planlamayla aldığı ilk puan olmaması Çaykur Rizespor için bir sürpriz değildi, ancak bu maçta olduğu gibi oyun ritmini 90 dakikaya yaymayı başaran, momentumu eline aldığında sonuç almayı da başarabilen bir takım olması itibariyle Sivasspor karşısında alınan bu mağlubiyet Rizespor için acı oldu.
Kadro tercihleriyle başlamak gerekirse,
Rizespor'da Konyaspor maçından farklı olarak Benhur Keser'in yerine yeni transfer David Akintola sahadaydı. Kadro yapısı yine alışılmış sentez oyununa uygun, merkezin Olawoyin ve Shelvey'den oluştuğu yapıydı. Öte yandan Sivasspor'da bu sezon ligde üç kez tercih edilen üçlü savunma yapısı bu maçta da tercih edildi. Ankaragücü maçından hem yapısal hem tercihleri anlamında bazı farklılıklar da söz konusuydu. Ankaragücü maçında sol stoperde tercih edilen Samba Camara'nın yerine o maçta sağ stoper olarak tercih edilen Pongouras kullanılırken, sağ stoperde de Caner Osmanpaşa görev aldı. Sol kenarı hücuma çıkışlarda bir koridor olarak tercih eden Bülent Uygun bu maçta sol bekte Alaaddin yerine, geçtiğimiz hafta oynayamayan Uğur Çiftçi'yi tercih etti. Merkezde Kvet'in yerine Charisis formayı alırken, ileride Manaj'ın ekürisi Emrah'ın yerine N'jie oldu.
Maçın başından itibaren Çaykur Rizespor pozisyon bulan ve topa sahip olan taraftı. Buna karşın Sivasspor oyun boyunu daraltan, kompakt bir biçimde rakibini karşılayan taraftı. Kademede Zeqiri'yi Caner'le, Akintola'yı Pongouras'la eşleştiren defansif kurgu, İbrahim Akdağ'ın da derinde konumlanmasıyla birlikte Rizespor'un hücum setine anti-tez oluşturdu. Özellikle Bartuğ'un merkezden uzun top denemeleriyle üçüncü bölgeye çıkış yaratmaya çalışan Sivasspor, maçın ilk yarısında bu set üzerinden zaman zaman başarılı olduysa da, tempoda belirleyici unsur Çaykur Rizespor'du. Pozisyon zenginliği bulsa da bitiricilik sıkıntısı yaşayan bir Rizespor vardı maçın genelinde. Temponun düşük olduğu anlardan birinde Rey Manaj'ın güzel golüyle öne geçen Sivasspor için ilk yarıya değin rahat bir oyun vardı. Ve ilk yarı 1-0'lık skorla tamamlandı.
İkinci yarının başında temponun ciddi biçimde arttığını söylemek gerekiyor. Olawoyin ve Hojer'in şutlarıyla kaleyi yoklayan Rizespor'un bu temposu 50'li dakikaların ortalarına değin sürdü. Sonrasında Sivasspor'un süspanse ettiği tempoyu Rizespor son 15-20 dakikada tekrar yükseltmek için gayret gösterdi. Son dakikalarda girilen pozisyonlarda da Sivasspor'un Ali Şaşal Vural gibi bir şansı söz konusuydu. Tecrübeli kaleci 3'ü ceza sahası içerisinde 6 kurtarış yaparak Rizespor'un tabloyu tersine çevirmesine engel oldu. Bireysel performanslara gelindiğinde Sivasspor adına iyi bir savunma yapısı söz konusuydu. Hem Caner, hem Poungouras görevlerini yerine getirdiler. İyi defansif aksiyon almalarının yanısıra Sivasspor'un Rizespor'u merkezden oynamaya zorlayan yapısında önemli rol oynadılar. Bartuğ Elmaz üstüne koyarak ilerlemeye devam ediyor. Genç oyuncunun Sivasspor'un geçiş oyunundaki rolü büyüktü. Maçın kahramanları "atanın ve tutanın iyi olacak" formülünü aksettiren iki isimdi; kurtarışlarıyla Ali Şaşal, attığı frikik golüyle Manaj. Rizespor maçın oyun ortaya koyan, tempoyu belirleyen tarafı olurken bunda Olawoyin ve Shelvey'in ciddi bir etkisi vardı. Kendilerinden daha kalabalık bir orta saha yapısıyla karşılarına çıkan Sivasspor karşısında natürleşen oyunlarını iyi biçimde oynamayı başardılar. Gaich ve Akintola'nın beklentilerimin aşağısında kaldıklarını söyleyebilirim. Özellikle Akintola çok top kaybı yaşamasının yanısıra kademesinin karşısında sönük kaldı.
Bu maçın ardından Rizespor birkaç haftadır süregelen ritim kaybına merhem olamadı. Söylediğim gibi, iyi bir anti-tez zaman zaman iyi bir sentez oyununa cevap verebiliyor. Rizespor'un bir sonraki adımı hayal edebilmek için bu tip takımlara karşı alternatif çözümler üretebilmesi gerekir. Her iki takıma da ligde başarılar diliyorum.