“Yeşil ile mavinin anavatanında bulunan bir üniversiteyiz. Türkiye’nin Orta Asya ile Kafkasya’ya açılan kapısında huzurlu bir şehrin huzurlu bir üniversitesinde eğitim-öğretim imkânı sağlıyoruz. Öğrencilerimize bilginin yanında değerlerimizi de öğretiyoruz.”
Doç. Dr. Süleyman DOĞAN sordu, rektörler cevapladı
Bir tarafta masmavi bir deniz diğer yandan yemyeşil bir tabiatın kucağında sana selam güzel şehrimiz Rize. 20 bine varan öğrenci sayısıyla Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Rize’ye büyük katma değer sağlıyor. Genç, dinamik, çalışkan ve iletişim becerisiyle öne çıkan Recep Tayyip Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hüseyin Karaman, üniversitenin bölge ve şehir için büyük önem taşıdığının altını çiziyor ve Türkiye’nin her tarafından ve dünyanın çeşitli yerlerinden gelen öğrencilere iyi bir eğitim ve öğretim sunduklarını belirtiyor. Rektör Karaman ile yaptığımız söyleşi ile baş başa bırakırken katkılarından dolayı Çayeli Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Küçük ve Rektörlük Basın Danışmanı Taner Erol’a teşekkür ediyorum.
Sayın hocam rektör olmayı daha önceden hedeflediniz mi?
Bu noktada şunu ifade etmeliyim ki rektörlük görevi bütün akademisyenlerin olmayı arzu ettikleri kutsal bir görevdir. Ancak bir İlahiyat Fakültesi öğretim üyesi olarak rektör olmak gibi bir hedefim hiç olmamıştı, zaten olamazdı da. Çünkü üniversite tarihimize baktığımızda Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı oluncaya kadar İlahiyat Fakültesi öğretim üyesi olup da rektör olanların sayısının bir veya iki kişiyi geçmediğini görürüz. Dolayısıyla da bizlerin hiç böyle bir gündemi olmamıştır.
Üniversiteniz Türkiye için ne ifade ediyor?
Üniversitemiz bilimin ışığı altında Türkiye’yi 21. Yüzyıla hazırlayan Türkiye’nin yeni ve önemli üniversitelerinden biridir. Üniversitemiz hedef koyduğu kaliteli ve araştırmaya yönelik eğitim sistemi ve belli tematik alanlarda oluşturduğu arge çalışmaları ile hızla gelişme gösteren üniversiteler arasında ilk sıralarda yer almaktadır.
Sizce üniversitelerin temel acil meselesi ve çözüm yolları neler olabilir?
Üniversitelerin en önemli meselesi yetişmiş ve alanında söz sahibi insan gücü eksikliğidir. Bu ülkemizdeki üniversitelerin yüzde doksanının öncelikli meselesidir. İkinci olarak da arge ve laboratuvar altyapısındaki eksikliği söyleyebiliriz.
Siz üniversitenizi nasıl tanımlıyorsunuz?
Üniversitemiz hem altyapı anlamında, hem yetişmiş akademik personel anlamında, hem de eğitim öğretim kalitesi anlamında henüz daha onuncu yılında olmasına rağmen çok hızlı bir gelişme göstermiştir.
Üniversitenizin yakın ve uzak hedef olarak Türk bilimindeki vizyonunu ve yerini nerede görmeyi hedefliyorsunuz?
Üniversitemiz kısa vadede büyük bir kısmını tamamladığı altyapısının kalan kısmını da tamamlayarak hem eğitim öğretim hem de arge alanında Türkiye’de bulunan ilk 20 üniversite arasında yer almayı hedeflemektedir. Orta ve uzun vadeli hedefleri ise 21. Yüzyılda ülkenin ihtiyaç duyduğu nitelikli elemanların yetiştirilmesini sağlamak ve belirlediğimiz belli bilim alanlarında ve özellikle belirli tematik alanlarda ülke ve dünyada söz sahibi olacak bir yapıyı oluşturmayı hedeflemiş bulunmaktayız. Dünya’da adından söz ettiren, belli alanlarda referans olarak gösterilen ve alanında otorite olan bir üniversite oluşturarak mezunlarının ülke ve dünya genelinde tercih edilir bir hale gelmesini arzu ediyoruz.
Yükseköğretim kurumlarında görmek istediğiniz öğrenci profili sizce nasıl olmalıdır?
Üniversitelerin üçlü sac ayağından birisi de öğrencidir. Üniversitenin nitelikli olması için altyapı ile akademik kadronun güçlü ve nitelikli olması yeterli değildir. Öğrencinin de nitelikli olması gerekmektedir. Hangi bölümde okuyorlarsa o bölümü, kendilerini en iyi bir şekilde yetiştirmek için bir fırsat olarak görmeliler. Diplomaya değil, alanlarında yetişmeye odaklanmalılar ve iyi bir şekilde yetişmek için sadece kendi imkânlarını kullanmakla kalmamalılar, aynı zamanda bütün şartları zorlamalıdırlar.
Türkiye’deki üniversitelerin bilim, teknik ve üretime katkı bakımından dünya üniversiteleri ile rekabet edebilecek düzeye gelmeleri için neler yapılmalıdır?
Üniversite olarak biz belli bir periyoda göre öncelikle öğretim üyelerimizi yurt dışına yabancı dillerini geliştirmek ve batıdaki meslektaşları ve üniversiteler ile iş birliğini geliştirmek maksadıyla gönderiyoruz. Bu sayede öğretim üyelerimiz dünyanın her yerindeki bilim insanları ile onların ürettiği bilim ile rahat bir şekilde buluşma imkanı sağlanmış oluyor. Üniversitemizin arge anlamında orta ve uzun vadeli stratejik planlarını oluşturduk ve plan doğrultusunda belirlediğimiz alanlar doğrultusunda çalışmalarımız devam etmektedir. Türkiye’de son yıllarda yavaş yavaş uygulanmaya başlanan ancak gelişmiş ülkelerin aktif bir şekilde uyguladığı tüketime yönelik değil de üretime yönelik projeleri desteklemek ve desteklenen projelerden katma değer üretecek bir sonuç alınmalıdır.
Üniversite rektörü olmak nasıl bir duygu?
Üniversite rektörü olmak hem gurur verici bir duygu, hem de uykuları kaçıran bir duygudur. Ama aynı zamanda insanın omuzlarına yüklediği sorumluluk çok fazladır. Çünkü yetkiniz ne kadar çoksa, sorumluluğunuz da o kadar ağır olmaktadır. Çünkü Dicle’nin kenarında bir kurt kuzuyu kapsa, gelir adli ilahi sorar Ömer’den misali, bir birimde bir şey olsa bunun sorumlusu rektördür, bir öğrenci mağdur edilse bunun sorumlusu rektördür. Bizler kuralları uygulamak ve adaleti tesis etmek durumundayız.