Balıkesir Üniversitesi Tıp Fakültesi Yoğun Bakım Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Tülin Akarsu Ayazoğlu dünya Sepsis Günü dolayısıyla açıklama yaptı. Prof. Dr. Ayazoğlu hastalığı önlemede tüm insanların büyük rolü olduğunu belirtti.

Sepsis hastalığının vücudun bir enfeksiyona verdiği aşırı yanıtın, kendi dokularına ve organlarına zarar vermesiyle ortaya çıkan ciddi bir sağlık sorunu olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Tülin Akarsu Ayazoğlu, hastalığın teşhis, tedavi ve korunma süreçleri hakkında bilgiler verdi.

“Sepsis Nedir?”

Balıkesir Üniversitesi Tıp Fakültesi Yoğun Bakım Bilim Dalı Başkanı Tülin Akarsu Ayazoğlu Sessis hastalığının ne olduğu hakkında, “Sepsis, vücudun bir enfeksiyona verdiği aşırı yanıtın, kendi dokularına ve organlarına zarar vermesiyle ortaya çıkan ciddi bir sağlık sorunudur. Erken tanı ve tedavi edilmediğinde, sepsis şoka, çoklu organ yetmezliğine ve ölüme yol açabilir. Sepsis, COVID-19 gibi viral enfeksiyonlar da dahil olmak üzere birçok bulaşıcı hastalığın ölümle sonuçlanan son aşamasıdır” dedi.

“Dünya genelinde büyük bir sağlık krizi”

Sepsisin küresel etkileri konusunda da değerlendirmede bulunan Ayazoğlu, “Sepsis, dünya genelinde büyük bir sağlık krizidir. Her yıl 47 ila 50 milyon kişi sepsis yaşar ve bu vakaların en az 11 milyonu ölümle sonuçlanır. Bu da her 2,8 saniyede bir kişinin sepsis nedeniyle hayatını kaybettiği anlamına gelir. Dünya genelindeki ölümlerin yüzde 20’si sepsis ile ilişkilidir ve ölüm oranı ülkeden ülkeye yüzde 15 ile yüzde 50 arasında değişmektedir. Hayatta kalan hastaların çoğu, sepsisin uzun vadeli etkileriyle mücadele etmek zorunda kalır” ifadelerini kullandı.

“Erken teşhis edilmezse Sepsis riski artar”

Sepsisin yaygın nedenleri hakkında da bilgiler veren Prof. Dr. Tülin Akarsu Ayazoğlu, “Sepsis, bakteriler, mantarlar, virüsler ve parazitler gibi çeşitli mikroorganizmalardan kaynaklanabilir. Mevsimsel grip virüsleri, dang virüsü, kuş ve domuz gribi virüsleri, Ebola ve sarı humma virüsleri gibi patojenler de sepsise yol açabilir. Sepsis genellikle solunum, gastrointestinal ve idrar yolu enfeksiyonları veya yaralar ve cilt enfeksiyonlarının kötüleşmesi sonucu gelişir. Bu tür enfeksiyonlar sıklıkla erken aşamada yeterince teşhis edilmediği için sepsis riski artar” diye konuştu.

“Sepsis’in belirtileri”

Sepsisin belirtileri hakkında kamuoyunun bilgi sahibi olmasını isteyen Ayazoğlu, “Konuşma bozukluğu veya kafa karışıklığı, aşırı titreme, kas ağrıları ve yüksek ateş, idrara çıkmada azalma, şiddetli nefes darlığı, ölüm korkusu ve ciltte benekler veya solukluk hastalığın belirtilerinde ön plana çıkıyor. Bu belirtileri yaşıyorsanız ve doğrulanmış veya şüpheli bir enfeksiyonunuz varsa, derhal bir sağlık kuruluşuna başvurmanız gerekmektedir” tespitinde bulundu.

“Hayata olumsuz etkiler oluşturur”

Sepsisin sağlık sistemi üzerindeki etkileri konusunda da değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Tülin Akarsu Ayazoğlu, “Sepsis, hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde geniş bir sağlık sorununu temsil eder. Yoğun bakım ünitelerinde büyük bir yük oluşturur ve tedavi sürecinin yüksek maliyeti sağlık ekonomisi üzerinde ciddi bir baskı oluşturur. Sepsis geçiren bireylerin tedavi sonrası yaşadığı iş gücü kaybı ve üretkenlikteki düşüş, sosyal hayat üzerinde de olumsuz etkiler oluşturur” bilgisini verdi.

“Yaşlı bireyler ve bağışıklık sistemi zayıf olanlar dikkat etmeli”

Hastalığın risk faktörleri ve artan vaka sayısını da yorumlayan Ayazoğlu, “Yaşlı bireyler ve bağışıklık sistemi zayıflamış kişiler sepsis riskine daha açıktır. Kış aylarında solunum yolu enfeksiyonlarının yaygınlaşması sepsis vakalarını artırabilir. Yaşlı nüfusun artmasıyla birlikte sepsis vakalarının da artması beklenmektedir. Sepsis, enfeksiyon ve bakteriyemiden sepsise ve septik şoka kadar ilerleyebilir ve bu durum çoklu organ disfonksiyonu sendromuna (MODS) ve ölüme yol açabilir” diyerek hastalığın önemine işaret etti.

“Hastalığı önleme yolları”

Sepsisi önleme yollarının toplumun her kesimi tarafından bilinmesi gerektiğini kaydeden Prof. Dr. Ayazoğlu, “Sepsisi önlemenin en etkili yolu, enfeksiyonları önlemektir. Bunu şu şekilde başarabilirsiniz: Aşılama, temiz su temini, el hijyeni, hastane kaynaklı enfeksiyonların önlenmesi, güvenli doğum ve Sepsis farkındalığını artırma, erken tanı ve zamanında tedavi, sepsisin etkili bir şekilde yönetilmesine yardımcı olabilir. Modern tıptaki bazı ilerlemeler, bağışıklık sistemimizi zayıflatarak sepsis gibi ciddi hastalıkların riskini artırabilir. Kanser tedavisi görenler, bağışıklık baskılayıcı ilaçlar kullananlar ve diyabet gibi kronik hastalıkları olan kişiler daha yüksek risk altındadır. Ayrıca, minimal invaziv cerrahi ve gelişmiş yoğun bakım yöntemleri yaşlı hastalarda sepsis riskini artırabilir” uyarısında bulundu.

“Aşı ve hijyen çok önemli”

Aşıların ve hijyenin büyük önem arzettiğini dile getiren Ayazoğlu, “Küçük çocuklar ve yaşlılar pnömokok bakterisi enfeksiyonlarına karşı daha hassastır. Pnömokok aşıları, bu bakterilere karşı etkili koruma sağlar ve "sürü bağışıklığı" oluşturarak enfeksiyonları azaltır. Dalağı olmayan hastalar, pnömokok ve diğer bakterilere karşı aşılanmalı ve enfeksiyon riskleri hakkında bilgilendirilmelidir. Antibiyotiklerin yanlış kullanımı, antibiyotik direncine yol açarak sepsis riskini artırır. Antibiyotiklerin hedefli ve dikkatli kullanımı, direncin önlenmesine yardımcı olabilir. Ayrıca, hijyen standartlarının iyileştirilmesi, temiz su temini ve aşılanma programları enfeksiyonları önlemede kritik rol oynar” tavsiyesinde bulundu.

Sepsis hastalığının yüksek ölüm oranına sahip olduğunu da vurgu yapan Prof. Dr. Ayazoğlu, “Sepsis, yaşamı tehdit eden bir durumdur ve yüksek ölüm oranlarına yol açabilir. Dünya Sepsis Günü, sepsisin önemini vurgulamak ve bu hastalığın etkilerini azaltmak için toplumsal bilinçlendirme ve sağlık sistemlerinde iyileştirmeler yapmanın önemini hatırlatıyor. Erken tanı, etkili yönetim ve önleyici önlemler, hem bireylerin hem de toplumların sağlığını korumak için kritik öneme sahiptir. Sepsisi önlemede sizin de katkınız büyük olabilir” diye konuştu.