Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) İnsani ve Toplum Bilimleri Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Mithat Atabay, Çanakkale Kara Savaşları’nda cephede propaganda savaşının yanı sıra gazete ve dergilerde de Osmanlı Devleti aleyhine yapılan ve ülkeyi zor duruma sokacak olan haberlere sansür uygulandığını söyledi. Atabay, buna uymayan gazetecilerin Çanakkale cephesinin en şiddetli olan muharebe alanlarına sevk edilecekleri şeklinde de korkutulduğunu belirtti.
109 yıl önce dünya harp tarihine ‘son centilmenler savaşı’ olarak geçen Çanakkale Kara Savaşları’nda silahlı mücadelenin yanında propaganda savaşı da yaşandı. Savaş sırasında İtilaf Devletleri ile Osmanlı Devleti sayısız propaganda broşürleri ve yöntemleri kullanıldı. Gelibolu Yarımadası’ndaki şiddetli Çanakkale Kara Savaşları sırasında Türkçe ve İngilizce metinlerin yer aldığı propaganda broşürleri siperlere hem uçaklardan hem de gönüllü askerler tarafından atıldı. Cephede yaşanan propaganda, gazete ve dergilerde yaşandı. ÇOMÜ İnsani ve Toplum Bilimleri Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Mithat Atabay, Çanakkale Savaşları’nda yaşanan propaganda savaşının etkilerini anlattı.
Atabay, Çanakkale Kara Savaşları’nda cephede propaganda savaşının yanı sıra gazete ve dergilerde de Osmanlı Devleti aleyhine yapılan ve ülkeyi zor duruma sokacak olan haberlere sansür uygulandığını söyledi. Atabay, buna uymayan gazetecilerin Çanakkale cephesinin en şiddetli olan muharebe alanlarına sevk edilecekleri şeklinde de korkutulduğunu belirterek, “Çanakkale Savaşları sırasında ve Birinci Dünya Savaşı sırasında özellikle basın çok önemli bir işlev görüyordu. Propaganda yapılması konusunda özellikle Osmanlı İmparatorluğu’nda, Almanların çok etkili olduğu görülmektedir. Ayrıca yine savaş sırasında çıkan gazete ve dergilerin, hem kağıtları, hem de yayın için lazım olan mürekkepleri Almanya’dan geliyordu. Özellikle Osmanlı İmparatorluğu’yla müttefik olmayan ancak savaşa katılmayan ülkelerin konsoloslukları ve büyükelçilikleri İstanbul’da faaliyet gösteriyordu. Bunların savaşa etkilerini bertaraf etmek amacıyla yabancı gazete ve dergilerin Osmanlı İmparatorluğu’na girişini yasaklayan bir emirname yayınlandı. Gümrük kapılarına ve sınır kapılarına görevliler, sansür heyetleri gönderildi. Bunlar bu şekilde basılı biçimde gelen bütün her şeyi takip ediyorlardı. Ayrıca yine İstanbul’da oluşturulan sansür kurulları, gazete ve dergilerin yayınlanmadan evvel mutlaka kontrolünü yapıyorlardı. Ve o sansür kurulunun elinden geçmemiş olan hiçbir şey kesinlikle gazetelerde ve dergilerde yer almıyordu. Bu nedenle o dönemde gazeteler bir sabahtan, bir de akşam olmak üzere iki defa yayınlanan gazeteler vardı. O dönemde gazetelerin de sansür kurulundan geçtiği için haberlerin birbirinin çok benzeri olduğunu görüyoruz. Hatta eğer buna uymazlarsa o zaman gazetecilerin Çanakkale cephesinin en şiddetli olan muharebe alanlarına sevk edilecekleri şeklinde de kendilerinin korkutulduğu görülmektedir. Amaç olarak özellikle yani ülkeyi zor durumda sokacak olan haberlere yer verilmemesidir. Özellikle Osmanlı İmparatorluğu’nun savaşa girmemiş olan Romanya gibi o dönemde daha Bulgaristan mesela müttefikte ama ilk başlangıçta bağımsız gözüküyordu. Onların konsoloslukları vasıtasıyla yabancı gazetelerin ve dergilerin Osmanlı İmparatorluğu’na girdiğini görüyoruz. Çünkü uluslararası sözleşmeler bunlara cevaz veriyordu. Yabancı ülkelerdeki Osmanlı aleyhine yapılan propagandaların ancak bu yolla ülkeye girebildiği görülmektedir. O dönemde Osmanlı Genelkurmay Başkanlığı’nın istihbarat bürosu bu konuları organize eden bir büro olarak faaliyet göstermektedir. Hatta 29 Ekim 1915 tarihindeki Tasvir-i Efkar gazetesinde Mustafa Kemal ve Cevat Paşa’nın fotoğraflarına yer verildiği zaman bunun o dönemdeki gazetenin sahibinin milletvekili olması nedeniyle atlatılmış bir haber olduğu ancak İstihbarat Şube Müdürü’nün o haberi yapan gazetecileri cepheye sevk etmek ve gazeteyi kapatmakla tehdit ettiğini görüyoruz. Ancak gazete sahibinin milletvekili olması nedeniyle Tasvir-i Efkar gazetesi kapanamamış ve bu gazeteciler de Çanakkale cephesine gönderilmemiştir” dedi.