Milli İstihbarat Akademisi (MİA) Başkanı Prof. Dr. Talha Köse, “Yeni güç dengesi Türkiye olmadan kurgulanamaz” dedi.

Milli İstihbarat Akademisi, 7 Ekim saldırılarının yıldönümünde güncel gelişmeleri ve bölgesel çatışmaları ele almak amacıyla “7 Ekim Olaylarının Ardından Bölgede Son Durum ve Olasılıklar” başlıklı panel düzenledi. Açılış konuşmasını Milli İstihbarat Akademisi Başkanı Prof. Dr. Talha Köse’nin yaptığı programda, Filistinli grupların 7 Ekim 2023’te İsrail’e yönelik başlattığı operasyonların ardından Ortadoğu’da yaşanan gelişmeler ve gelecekteki muhtemel senaryolar farklı perspektiflerden ele alındı. Milli İstihbarat Akademisi İstihbarat ve Güvenlik Araştırmaları Merkezi Koordinatörü Dr. Serhat Aslaner’in moderatörlüğündeki panelde, Milli İstihbarat Akademisi Başkan Yardımcıları Dr. Hakkı Uygur ve Doç. Dr. Yenal Göksun ve AYBÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yücel Acer konuşmacı olarak yer aldı.

Milli İstihbarat Akademisi Başkanı Prof. Dr. Talha Köse, programın açılışında yaptığı konuşmada 7 Ekim 2023’te yaşanan olayların yalnızca İsrail ve Filistin arasındaki çatışmalar açısından değil, bölgedeki tüm dengeler bakımından da bir dönüm noktası olduğunu vurguladı. Bölgenin önde gelen oyuncularından biri olan Türkiye’nin bu istikrarsızlıklardan etkilendiğini söyleyen Köse, bölgede oluşabilecek yeni bir düzenin ve güç dengesinin Türkiye olmadan kurgulamanın mümkün olmadığını belirtti.

Bir kırılma noktası olarak 7 Ekim Olayları ve bölgesel etkileri

7 Ekim öncesi Ortadoğu’daki gelişmelere bakıldığında İbrahim anlaşmaları başta olmak üzere Filistin meselesi aleyhine bir dönüşüm olduğu ancak Hamas yöneticilerinin Filistinsiz bir bölgesel düzenin oluşumuna göz yummak yerine topraksız bir Filistin direnişini göze aldıklarını kaydeden Köse, sonucun tüm bölgeyi etkisi altına alan bir dönüm noktası olduğunu söyledi. Son 20 yılda bölgedeki her türlü aşırıcı aktörün zemin kazandığını ve güçlendiğini söyleyen Köse, “Bunda tabii Arap isyanlarının bastırılması ve bölgedeki dönüşümlerin de etkileri var. Dolayısıyla zaten son 10-15 yıldır İsrail siyasetinde aşırı sağın çok ciddi şekilde yükseldiğini görüyoruz” diye konuştu.

Bütün sorumluluğu Hamas ve yöneticilerine bağlayan yaklaşımın oldukça sığ bir bakış açısı olduğunu vurgulayan Köse, “Bölgede adil ve kapsayıcı bir barışın olmayışı ve bölge ülkeleri ve uluslararası toplumun bu duruma sessiz kalması yaşanan bu gerilimin temel nedenidir. Bu işgal, zulüm ve baskı politikaları devam ettiği müddetçe aktörlerin adı değişebilir ancak benzer sonuçların ortaya çıkması mukadderdir” dedi.

Filistin meselesinin uluslararası düzenin karadeliği olduğunu söyleyen Köse, bu sorunlara adil, kapsayıcı ve kalıcı çözümler bulunmadığı müddetçe bu kara deliğin etrafına diğer aktörleri de çekip ve genişleyerek kaos ortamını derinleştireceğini belirtti.

Köse, İsrail’in İran’ın füze saldırılarına ne şekilde karşılık vereceğinin savaşın tüm bölgeye yayılma dinamiğini şekillendireceğini vurgulayarak şunları söyledi:

“Bu savaşı ve bölgedeki yıkımı engelleyebilecek tek güç ABD’dir. Washington yönetimi İsrail’i dizginlemezse kendini kapsamlı bir bölgesel savaşın içerisinde bulabilir. Bu savaş birçok belirsizliği de beraberinde getirecektir.”

BM’nin yıllar içinde oluşan normlarının da yok olduğunu söyleyen Köse, İsrail’in işlediği birçok suçun görmezden gelindiğini belirtti. Köse, “Uluslararası sorunların güç kullanımı yolu çözülmesi yaklaşımı yaygınlaşacaktır ve dünyada daha kapsamlı bir silah savaşı askeri gerilimler artacaktır” ifadelerini kullandı.

7 ekimden bu yana 3 BMGK karar önerisinin veto ile engellendiğini hatırlatan Köse, dünyanın katliamlara sessiz kaldığını belirterek Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın sözlerini vurguladı. Köse, “Dünya beşten büyüktür” yaklaşımının birçok aktör tarafından daha çok kabul görür olduğunu söyledi.

İsrail saldırganlığının yarattığı yıkım

Üniversite hayalinden hiç vazgeçmedi, 54’üncü yaş gününde bölüm birincisi olarak mezun oldu Üniversite hayalinden hiç vazgeçmedi, 54’üncü yaş gününde bölüm birincisi olarak mezun oldu

Orta Doğu’daki devletlerin İsrail ile ilişkilerinde 7 Ekim öncesine kıyasla daha fazla parametreyi göz önünde bulundurmaları gerektiğini söyleyen Köse, “Aksa Tufanı” operasyonunun üzerinden bir yıl geçmiş olmasına rağmen çatışmanın bölgesel savaşa dönüşme ihtimalinin her zamankinden daha fazla olduğunu vurguladı.

Bölgesel savaşın bazı sistematik gerilimleri tetikleyebileceğini söyleyen Köse, “Çok kritik bir dönüm noktasındayız. Eğer İran’a çok daha kapsamlı bir askeri müdahale yapılacak olursa İsrail tarafından ABD’nin de bu savaşa sürüklenme ihtimali söz konusu olur. ABD’nin sürüklendiği bir ortamda, Rusya ve Çin de böylesi bir gerilime tarafsız kalamazlar. Dolayısıyla şu anda bölgesel bir çatışma gibi görülen bu çatışma çok farklı bir noktaya evrilebilir” şeklinde konuştu.

Kaynak: iha