Dünyada insanların çok büyük çoğunluğu, hayvanlar kadar kendini kurtarma bilgi, bilinç, beceri, yeteneğe sahip değillerdir. Kurtuluşa ermek için büyük çoğunluk; neslini, aslını, kendini koruyacak durumda değildir. Milyarlarca yıldan beri kendini, neslini koruyan hayvanlar, bitkiler vardır. İnsan ise bu alâmetifarikaya pek sahip olamamıştır. Çünkü aklını, ilmini, yeteneğini, becerisini dosdoğru kullanıp; kendini ve başkalarını korumakta acizlik, zaaf göstermektedir.
Kurtuluşa ermek, kurtuluşu sağlamak için; doğru ilim, bilim, sanat, meslek, teknik, akıl, sağduyu, makul, mantıklı akla ve ortak akla sahip olmak gerekiyor. Bu akıla, marifete, görgüye sahip olamayanlar; ecelinden çok, katletmekle, birbirini öldürmekle ölmüşlerdir! Kazalarda, afetlerde telef olmuşlar. İletişim, diyalog, konuşma, anlaşma, empati kurma, hoşgörü, merhamet, anlayış, saygı, sevgi gibi fazilet değerleri kullanılmayınca, hayvanlardan daha berbat bir alçak durma düşülmekte, esfel-i safilin durumuna düşülmektedir!
Kurtuluşa ermek için sadece hak, hakikat, dosdoğru, gerçek, ilmi, akıllı, mantıklı, makul, sağduyulu Allah ve peygamberimizin yolu vardır. Bu ilahi yolun dışında kalanlar, insani sadece esfel-i safilin durumuna indirir! Felaha eriştirmez. İman, İslam, gerçek ilim, dosdoğru bilim sahibi olmayanlar, iki dünyada felaha erişemez. “İman ile amel ilişkilidir. İmanı olan namaz kılar. Namaz kılan imanlı kimsedir. İbadetlerle iman sağlamlaşır. İslam yaşandıkça iman sabitleşir. İnsanın ziyan, zarar içinde olmaması için Allah’ın ve peygamberinin tüm değerleri gerçekleştirilmeli. İman etmek, kurtuluşun anahtarıdır. İbadet, amel etmek, huzur ve mutluluğa erişmedir.” Hakkı tavsiye etmeli. Sabretmeli. Öfkeyi kontrol etmeli. Anlayışlı olmalı. Dili, imanı, inancı, ibadeti çok iyi değerlendirmeli. Mümin ve Müslüman’a yaraşır, yakışır şekilde yaşamalı. Sapıtmamalı. Sapıtanlardan, şaşıranlardan olmamalı.
Kurtuluş, Allah’ın, peygamberinin dediği şekilde akıllıca, ilmi yaşamaktadır. Ödev, görev, sorumluluk, yükümlülükleri eksiksiz samimiyetle, akıllıca, ilmi olarak yerine getirmektedir. Sorumluluk bilinci taşımalı. Asla hiçbir varlığın hak ve hukukuna tecavüz etmemeli. Allah’ın kulu, peygamberimizin ümmeti olduğumuzu asla unutulmamalı. Bozulmamak için; aklı, ilmi, Kur’ân ve sünnet merkezli kullanmak gerekiyor. Değerli, izzetli, önemli, ölçülü, dengeli, hassas olmalı. Kibar, nezaketli, nazik, nezaketli, efendi olmalı. Allah’ı tesbih etmeyi, O’na ibadet etmeyi, dua, zikir, tövbe etmeyi asla unutmamalı. “Dinsiz hayat sürmeye çalışmamalı. Dinsiz imansız yaşamamalı. Gösteriş içinde din yaşantısı yapmamalı.
Ülkemizde 27 gün sonra Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimi var. Hiç namaz, ibadet, cami bilmeyenler, hatta karşı olanlar, bugünlerde Cuma namazı kılıyor. Hatta seçim çalışmasına Hacı Bayram Veli Camisi’ne Cuma namazına gittikten sonra başlıyor. Kur’ân okutuyor. Kur’an dinliyor. Dua ediyorlar. İnşallah, maşallah, Allah izin derse diyorlar. Bu gösteriştir. Eğer hayatında bunlar var idi ise, tamam. Ama sadece seçim zamanı aldatmak, kandırmak için yapılıyorsa, bu münafıklık olur. İkiyüzlülük olur. Ne isen, öyle kalman, daha iyidir. Bir de bu tip insanlar iyi, güzel, doğru, yararlı, önemli, hikmetli sözler edemiyorlar. Daha çok yıkmaktan, yapmamaktan, bozmaktan söz ediyorlar. Irklara özerklikten söz ediyorlar. “Yanı milleti bölüp, parçalamayı, özerk yerel yönetimler kurmaktan söz ediyorlar.” Yanı elin gavurunun istediği, dediği, yapmaya çalıştığını, yapmaya çalışıyorlar. Bunu seçim beyannamelerine koydular. Gerçekleşmeyecek, yalan yanlış sözleri vaat olarak Söylüyorlar. Zaten bunların insanlığa pek hayırları, iyilikleri, yararlılıkları, hizmeti, iyiliği pek geçmemiş olandır. İnsanlık, din iman karşıtlığı ile zamanlarını geçirmişler.
Irklara, etnik kimliklere, inançlara, mezheplere, tarikatlara, cemaatlere göre özerklik olmaz. Ümmet, millet hiçbir şekilde bölünemez. “Özerkliğin bir sonrası aşaması bağımsızlıktır.” Ülkemizde yüzlerce ırktan insan yaşamaktadır. Hangi İl’e, hangi farklılığa göre özerklik vereceksin! “Allah cc. Bölünmeyin, parçalanmayın, çekişmeyin, buyuruyor. Sonra gücünüz, gider,” diye buyuruyor. Böyle abuk sabuk laf edenler, bölücülük, ayrımcılık, fitne, fesat, nifak yapanlar, bu milletin asıl, esaslı insanı değildir. Bozguncu Ermeni, gizli Yahudi, yabancı şer güçlerin taşeronudur. Bu bir olay, olgu, gerçek, doğrudur.
Zan ile heva, heves, yalan, yanlış ile fuzuli hareket etmemeli. Malayani, boş sözler, kötü, çirkin, yalan sözler söylememeli. Yüce İlahi ahlak değerleri ile imanla, İslam ile ilimle, bilimle, akılla, zekâ ile davranmalı. Etkin, aktif olmalı. Pasif olmamalı. Şüpheli şeylerden, haram, mekruh, hoş olmayan şeylerden uzak kalmalı. Her şeyi önemsemeli. Değer vermeli. İnsanlar arasında ayrım yapmamalı. Dosdoğru, adil, adaletli, eşit davranmalı. Hiçbir şekilde ayrıma, zulme, zalimliğe başvurmamalı. Asıl olanda, detayda, ayrıntıda, kürede, zerrede de olsa değer vermeli. Hak, hukuk, doğruluk, adalet, hakkaniyet, eşitlik, hayâ, edep, en güzel ve yüksek ahlak sahibi olarak estetik davranmalı. Duygu, niyet, düşünce, fikir, ilim, eylem ve davranışlar dosdoğru ve iyi olmalı.
“Her varlığı korumalı. Hiçbir varlığa zarar vermemeli. Çevreci olmalı. Doğaya asla zarar vermemeli. Doğaya verilen zararın bedelini doğa mutlaka ödetir. Bu konuda hadis-i şerifler, ayetler bulunmaktadır. İnternetten lütfen bakınız. Allah cc. Emaneti koruyun, buyuruyor. Dünya, evren ve içindeki tüm canlılar insanlara emanettir.”
2018 yılı ilkbaharı ülkemizde ve dünyada sel, kasırga, afetlerle geçmektedir. 1980 yılından beri ilk defa bu kadar yağış ve afet oldu. Hava durumu hep ekstrem şekilde olmaktadır. Öyle çevreyi, doğayı, dünyayı kirletmenin bedeli yoktur, sanmamalı. Okyanuslarda, denizlerde, göllerde, akarsularda kirlik nedeni ile canlıları yok etmenin karşılığı yoktur, sanmamalı. Kara, deniz, hava kirliliğinin bedelini insanlar; canları, malları, servetleri, nesilleri, varlıkları ile mutlaka ödeyeceklerdir. Ödemek istemiyorlarsa, akıllarını hemen şimdi başlarına almalıdır. Doğa, çevre, dünya, uzay korunmaya başlanmalı.
İnsanların durumu kötü ise, bu yaşantılarının kötü oluşundandır. İnsanlar her konuda birlik, beraberlik içinde olursa, güçlü olurlar. İri, sağlam, sağlıklı olurlar. Birbirini yerlerse; vahşet, dehşet, korkunç barbarlık, hayvan altı hayvanilik oluşur. Kötü, çirkin, zarar, ziyan veren her şeyden arınmasını becermeli. Her zaman ölçülü, dengeli, sabırlı, öfkesiz, dosdoğru, insanlıklı olmalı.
İnsan gerçek anlamda dosdoğru İslam yaşantısında olmalı. Çıkar yüzünden İslam’dan vazgeçenlerden asla olmamalı. Allah’ın emirlerini harfiyen yapmalı. Kötülüklerden mutlaka alıkoymalı. Öyle bozguncu, yalancı, bencil, çıkarcı, tehlikeli insan olmamalı. Kur’ân-ı Kerim’i peygamberimiz gibi samimiyetle, eksiksiz yaşamalı.
Allah’a, peygamberine, insanlığa, varlığa karşı Allah’ın istediği şekilde davranmalı. Edep, güzel ahlak, hayâ, halis, muhlis, muhsin, saygılı, sevgi dolu, merhametli, iyilik ve hizmet eden olarak davranmalı. Her zaman ilkeli, kurallı, üsluplu, doğru, dürüst hareket etmeli. Allah’a karşı itaatkâr olup, kulluk görevlerimiz yaparken, varlığa karşıda hizmet ve iyiliklerimizi istendiği şekilde yapmalıyız. Kendimizi, ailemizi, anne ve babamızı, akraba, komşu, arkadaş, ümmeti, insanlığı elimizden geldiği azami ölçütlerde koruyup, gözetmeliyiz. Sahipsize, güçsüze, düşküne, kimsesize, zayıfa mutlaka ama muhakkak kim olursa olsun, sahip çıkmalıyız. Bunun bir mümin, mümin olmayan, hayvan, bitki olması hiç durumu değiştirmez, değiştirmemeli. Fitne, fesat, bozgunculuk, yıkıcılık, hainlik, alçaklık, kahpelik, düşmanlık, kin, nefret, intikam gibi olumsuz durum içine mümin düşmez, düşmemeli. İyilik etmeli. Bağışlayan, affeden, merhamet eden olmalı. Terbiye, edep, hayâ, güzel ve üstün İslam ahlakı esas olmalı. Öyle sadece namaz, oruç, zekât, hac ile olmaz. İslam dini sadece bu 5 ibadetten oluşmamaktadır. Bunlar yapılıyor da, edep, hayâ, güzel ahlak oluşmuyorsa, bir sorun var, demektir.
Mümin ve Müslüman birey, toplum, devlet; adil, adaletli, güzel örnek, rol model olmalı. Akrabalık, komşuluk, arkadaşlık, dostluk, birlik beraberlik bağlarını sımsıkı tutmalı. Hiçbir konuda laçka, gevşek, vurdumduymaz, bana ne, asla olmamalı. Yetime, öksüze, ihtiyaç sahibine mutlaka ama kim ve ne olursa olsun, muhakkak sahip çıkılmalı. Her şey önemsenmeli. Değer verilmeli. Her hal ve hareketimizde hak mümin samimi Müslüman olduğumuz mutlaka anlaşılmalı. “Başkaları, böyle Müslüman olacağına, papaz, keşiş, haham, sarhoş olsa dememeli.” Bu tip müminler, İslam ve Müslümanlığa çok büyük zararlar verdirmektedir, vermektedir. Yardım etmede; yoksulsu, zayıfı, yetimi, kimsesizi, fakiri, miskinleri tercih etmeli. Her zaman hak edene yardım etmeli.
Yolda, sokakta, evsiz kimse kalmamalı. Prefabrik, konteynır tipi bir barınakta olsa, mutlaka temin etmeli. Bunu öncelikle devlet muhakkak yapmalı. Zevke, keyfe, israfa harcayacağına, vatandaşa verimli şekilde harcamalı. Yoksul ve dilenen olmamalı. Bu ümmetin, devletin ayıbı olur. Ben dilencilerin olmasından bir mümin olarak utanıyorum. Elin gâvuru mümini bu halde görmemeli. “Komünistler bu zayıf, yoksul insanlar üzerinden propaganda yapıyor. Elin gâvuruna kullanacağı koz vermemeli.” Hizmetçi, işçi, bakıcılara özenle davranmalı. Bu gibi davranışlar iman ile İslam ile müminlikle ilgilidir. Hiçbir kimseye zerre kadar zarar, ziyan vermemeli. Sizden dert yanmamalı. Gerçek, iyi, güzel, yararlı bir dost, mümin kardeş, arkadaş, komşu, akraba olmalı. Kimsenin hak hukukuna girmemeli.
Birey, her işinde, görevinde ölçülü, dengeli, tutarlı, dosdoğru, dürüst, adaletli, israf etmeden davranmalı. Hakça hukukça adil bir yönetim sistemi oluşturmalı. Ölçü ve dengeyi kaçırmamalı. Haram, günah, mekruh, israf, yalan, yanlış asla yapmamalı. Doğru, dürüst, hakça, hukukça, adaletçe, alçak gönüllükle iş yapmalı. Helal, sağlıklı, verimli, kaliteli işlerde çalışıp, nitelikli ürünler üretmeli. Ama çok üretip, israf etmemeli. Bu dünyada belki, inşallah binlerce yıl daha insanlar, varlıklar yaşayacak. Yeraltı, yerüstü zenginliklerimizi hemen tüketmemeli. Çok çocuk sahibi olup, dünyayı yaşanılmaz yapmamalı. Dünyamız 7,5 milyar nüfusu beslenmekte zorlanmaktadır. Dünyamızda insanlar, hayvanlar yeterince sağlıklı ve dengeli beslenmekte zorlanmaktadır. Her şeyimiz planlı programlı şekilde ilmi yapılmalı.
“Bugün amir, müdür, şef, başkan olanlar kibirlidir. Büyüklük taslamaktadır. Böbürlenmektedir. Büyüklenmektedir. Dalkavukları daha çok sevmektedirler. Ölçü, tartı, denge, hassasiyet bilmemektedirler. Seçim ile başkan olanlar, kaymakam ve valilere karşı bile büyüklük taslamaktadırlar. Kaymakam ve valilerin, sorunları çözme için yapılan toplantılarına ne kendi gelmekte, ne de elemanını göndermektedir. Bunlar gözlemdir. Olaydır, olgudur. “
Bilmediğinizi mutlaka öğrenin. Bildiğiniz hak olan doğrularla yaşayın. İlke, kural, kaidelere, ilme, bilime, sanata, hikmete göre yaşayın. Aksi halde hayatta kalmanız mümkün olmaz. Bugün pek çok insan akılsızlığı, ilmi yaşamayışı yüzünden telef olmakta, yaşamını yitirmektedir. Allah’ın doğa ve ayet yasalarını dikkate almadan yaşamaya çalışmayınız. Yaşayamazsınız! Kanunlara, yasalara, doğaya karşı ayakta kalmanız, yaşama tutunmanız asla mümkün değildir. Hakkı hakikati inkâr edecek kadar aptallık, salaklık, şapşallık, manyaklık, akılsızlık, zekâsızlık, mantıksızlık içine düşmeyiniz.
Doğru, gerçek, hak, hakikatleri inkâr etmek mümkün değildir. Sele, kasırgaya, depreme, volkana, yıldırıma, gerçeğe, doğruya karşı yaşamak mümkün değildir. Ama önlemleri alarak hayatta kalmak mümkündür. Her konuda önlemlerinizi almayı asla ihmal etmeyiniz. İlme, bilime, sanata, doğru kültüre uyunuz. İnsanın, gerçeği anlamadan, doğruya uymadan yaşaması doğru değil de demiyorum; asla mümkün değildir. Aklı doğru kullanın. Zekâyı sorunları çözmek için iyi değerlendirin. Doğruları gerçekleştiriniz. Kur’ân, peygamber, Allah, İslam büyükleri doğru anlaşılmalı. Bilim adamları doğru öğrenilmeli. Öğrenilmeden yaşanılmaz. Öğrendiğimiz doğruları gerçekleştirmeden yaşantı mümkün değildir.
Müslüman’ın gerçek anlamda iki dünyada kurtuluşu, Allah’a ve peygamberine bağlanmakla olmaktadır. Allahın emirlerini tutup, yasakladıklarından sakınmalı, sakındırmalı. İyiliği, hizmeti yaymalı. Kötülükleri önlemeye çalışmalı. Hak bir nizam, intizam, düzen içinde en iyi yaşantıyı tesis etmeye çalışmalı.
İmanlı, İslamlı, ilimli, sanatlı, hikmetli, marifetli olgun insan, mümin olunuz. Allah ve resulünün yolundan sapmayınız. Haram, günah içinde yaşarsanız, huzurlu mutlu yaşamanız asla mümkün olmaz. Hiçbir şekilde hiçbir varlığa zerre miktarı asla zarar vermeyiniz. “İnsan, zarar vermek için değil; yarar, kâr, iyilik, hizmet, infak, ihsan sağlamak için yaratılmış. Bunların olması için din ve peygamberler gönderilmiştir.”
Varlık âlemi insana emanettir. Emaneti korumakla görevlidir. Emanete kesinlikle ihanet edilmemeli. Kimse ile dargın, küs, kinli, intikam duygulu, moloz davranışlı, hanzo gibi olmamalı. Hak yüzlü, temiz alınlı olmalı. İyi ahlakla yaşamalı. Yakınlarımıza ve herkese en güzle şekilde davranmalı. İncitme, kurma katiyen yapmamalı. Haksızlık kesinlikle yapmamalı. İyilik yapmayı alışkanlık yapmalı. Birey, aile, toplum, devlet olarak; hak, hukuk, ilim üzere yaşamalı. Başkaları ile alay etmemeli. Küçümsememeli. “İnsanların karındaş, eş olduğunu, müminlerin kardeş olduğunu unutmamalı.” Her zorluğu ümitsizliğe düşmeden; ortak akıl, birlik beraberlik, ortak sinerji ile aşmamızın mümkün olduğunu asla unutmamalı. İnsan yaptıklarından sorumludur, sorguya çekilecektir. Bu da asla unutulmamalı. Cennet ve cehennemin iki dünyada var olduğunu bilmeli.