Tokatlı 67 yaşındaki Savaş Okçay, tır şoförlüğünden emekli olduktan sonra eşiyle birlikte tarihi el sanatlarına yöneldi. Elveda Rumeli filmindeki Sütçü Ramiz’in arabasının benzerini yaparak başladığı bu yolculukta, su kuyuları, faytonlar ve kanılar gibi geleneksel araçlar üreterek eserlerini film yapımcılarına satıyor.

Tokat’ın Pazar ilçesinde yaşayan 67 yaşındaki ahşap ustası Savaş Okçay, emeklilik hayatını tarihi el sanatlarını yaşatmaya adadı. Okçay, esas mesleği olan tır şoförlüğünden emekli olduktan sonra, eşiyle birlikte ahşap sanatıyla ilgilenmeye başladı. İlk olarak Elveda Rumeli filmindeki Sütçü Ramiz’in karakterinin arabasını yaparak bu işe adım atan Okçay, zamanla su kuyusu başta olmak üzere fayton ve kanı gibi geleneksel araçlar da üretmeye başladı. Evinin deposunu atölyeye çeviren Akçay; eski meslektaşlarının ihtiyaçları olduğunda da yollara çıkmaktan da geri durmuyor. Ürettiği eserleri Diyarbakır, Yalova, İstanbul gibi birçok şehre satan Okçay; ürünlerini film yapımcılarına da gönderiyor.

“Yaptığım ürünlerden film yapımcılarına verdim”

67 yaşındaki ahşap ustası Savaş Okçay, “1957 doğumluyum. Esas mesleğim tır şoförlüğü emekli olduktan sonra eşimle böyle bir işe heves ettik. Önce ‘Sütçü Ramiz’in arabasını yaptım. Sonrasında fayton, kanı derken buralara kadar geldik. 2006 yılında emekli oldum. Emekli olduktan sonra yapacak bir uğraş olmadığı için eşimle birlikte Elveda Rumeli filmindeki ‘Sütçü Ramiz’in arabasını yaptık. Daha sonrasında da at arabası, fayton, kanı arabası derken bir atölye kurdum. Bu vaziyette işime devam ediyorum. Sergilere katılıyorum. Ayşe Darende başkanlığındaki Tokat Geleneksel El Sanatları Derneği’nin (TOGES) üyesiyim. Şu anda Trakya yaylısı dedikleri göçmen arabası yapıyorum. Bizim buralarda pek tutulmaz ama her bölgenin kendine göre araba çeşitleri vardır. Onu yapıyorum. Eylülde fuarda sergimiz olacak ona hazırlık yapıyorum. Su kuyusu yapıyorum. Ahşapla ilgili resmini göster her şeyi yapıyorum. Evimin bodrum katını atölyeye çevirdim. İstediğim zaman açıp çalışıyorum. Bazen tırcı arkadaşlarımın hastası falan oluyor beni çağırıyorlar yola gidiyorum. İl dışına sattığım oluyor. Diyarbakır’a kuyu ve Tokat yaylısı gönderdim. Yalova’ya çiçekçilere gönderdim içine membran döşeyerek çiçek koydular. Tokat’taki kuruyemişçilere verdim. İstanbul’a çok araba sattım. Film yapımcılarına verdim. Eskinin at ve kanı arabaları unutulmaya yüz tuttu. Onları canlandırmaya çalışıyorum. Tarihi yaşatmaya çalışıyoruz. Biz emsallerimiz biliyor. Bizden sonrakiler hatırlamadığı için onlara yaşatmaya çalışıyoruz. Villa ve iş yerlerine hediyelik eşya olarak yapıp satıyoruz” dedi.