Doç. Dr. Karataş: ’’Ankilozan spondilit tanısında gecikme yaşanırsa kamburluk, belde eğilme oluşabilir’’ Doç. Dr. Karataş: ’’Ankilozan spondilit tanısında gecikme yaşanırsa kamburluk, belde eğilme oluşabilir’’

Beyaz Okyanus Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezinden dil ve konuşma alanında Terapist Nisanur Çoban, kekemelik hakkında açıklamalarda bulundu.BURSA (İGFA) - Kekemelik, konuşma akıcılığının ses, hece veya tek heceli sözcük tekrarı, seslerin uzatılması ve hava akışında veya seslemede bloklarla, olağandışı yüksek sıklıkla ve/veya uzun süreli kesintilere uğramasıdır.

“Kekemelik, ailede birden fazla bireyde görülebilir bu da genetik bir yatkınlığın rol oynayabileceğini gösterir” diyen Beyaz Okyanus Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezinden Dil ve Konuşma Terapisti Nisanur Çoban, kekemelik hakkında açıklamalarda bulundu.

Çoban, “Çocukların dil ve konuşma gelişimi sırasında, konuşma motor becerilerinin ve dil yapılarını anlamalarının olgunlaşması, bazen geçici kekemelikle sonuçlanabilir ayrıca duygusal stres, aşırı heyecan veya baskı gibi faktörler kekemeliği tetikleyebilir veya kötüleştirebilir” dedi.

Tedavide yaşın da önemli olduğunu vurgulayan Dil ve Konuşma Terapisti Çoban, “Özellikle gecikmiş konuşma vakalarında 2-4 yaş aralığı kritik bir yaş dönemdir” dedi.

Çoban, “2-4 yaş aralığında çocuklar, özellikle kelimeleri tam olarak telaffuz etmekte ya da kelimeleri doğru sırayla söylemede takılmalar yaşayabilirler. Bu genellikle dil gelişiminin bir parçasıdır. Bu yaş aralığı, kekemeliğin geçici mi yoksa kalıcı mı olacağına dair ilk göstergelerin ortaya çıkmaya başladığı bir yaştır. Eğer kekemelik 6 ay-1 yıl içinde düzelmiyorsa ya da daha kötüye gidiyorsa, profesyonel yardım alınması gerekebilir” diyerek aileleri uyardı.

Kronik kekemeliğin, kadınlara oranla erkeklerde daha fazla görüldüğünü dile getiren Çoban, “Yapılan araştırmalara göre, çocuklukta başlayan kekemelik, çocukların %5'inde gözlenebilir. Kekemelik başlangıç aşamasında cinsiyet oranlarına bakıldığında birbirine yakındır (3 kız / 4 erkek). Ancak kronik kekemeliği olan bireylerin yaklaşık olarak %75-%80’inin erkek olduğu bilinmektedir. Bu da kızlardaki kendiliğinden iyileşme oranlarının erkeklere göre daha fazla olduğunu göstermektedir” ifadelerinde bulundu.

“KEKEMELİK NASIL YÖNETİLİR?”

‘‘Her yaş dönemine özel terapi amaçları belirlense de terapilerde asıl amaç her kekeleyen bireyin etkin bir iletişimci olmalarını sağlamaktır” diyen Çoban, “Ailelere çocuklarının kekemeliği ile başa çıkabilmeleri için rehberlik sağlanabilir. Çocukların konuşmalarını teşvik etmek ve üzerlerinde baskı yaratmamak önemlidir. Kekemeliğin hayat üzerinde etkisi kişiden kişiye farklılık gösterebilir. Bu etkilenme düzeyi bireyin mizacına, ebeveyn desteğine, akran ilişkilerine, bireyin özgüveni ve kekemeliğe yönelik aldığı destek/terapi gibi birçok faktöre bağlıdır. Psikolojik destek, çocuğun duygusal yanıtlarını yönetmesine ve kendisini ifade etmesine yardımcı olabilir” açıklamalarında bulundu.

Kaynak: igf