Tüm insanlığa çağrım ve önerim; Allah’ın sözleri olan Kur’ân’a sımsıkı bağlı olun. Kur’ân emir ve yasaklarını peygamberimiz gibi aynen yaşayınız. Allah’a ibadette eksiklik yapmayınız. İnsanlara ve varlıklara iyilik ediniz. Kötülükten korumak için, dini ve ilmi yolları kullanınız.
Önce biz ergin, gelişmiş insanlar olarak, kendimizi iyileştirip, düzeltmeliyiz ki, başkalarına iyiliğimiz, katkımız, yararımız olsun. Öncelikle hak ve hakikate sımsıkı bağlanmalıyız. Çok güzel örnek olmalıyız. Kur’an ve sünnete bağlanmalıyız. Bilge, bilinçli mümin olmalıyız. Bilimi de dinimiz ile birlikte yaşamalıyız. “Din, bilimsiz olmaz. Bilim, din olmadan olmaz.”
Kendimizi haramlardan korumalıyız. Haramlar vücudumuzun özelliklerini bozar. Bu ister gıda, besin, madde yönü ile olsun, ister düşünce yönü ile olsun; haramlar bedende bozulmalara, genleri, DNA, ahlakı bozar. Allah’ın yasakladığı her şeyden uzak kalmalıyız. Helal, meşru olanlardan yeterince yararlanmalıyız.
Yüce Allah’ın yasakladığı besinleri, gıdaları, düşünceleri, maddeleri mutlaka almamalıyız. Örneğin: Haram, kötü, çirkin, zararlı düşünceler, beynin işleyişini bozar. Beyni doğru işlemez hale getirir. Öncelikle önbellekte tahribat yapar. Sonrasında tüm beyni doğru çalışmaz, işlemez hale getirir. Artık bozulmuş beyine; doğru, iyi, güzel, yararlı düşünce koymak çok zor olur. Almak istemez. Reddeder.
Alkol ve bağımlılık yapan uyuşturucu kullananları tedavi etmek, iyileştirmek çok zor olmaktadır. Tüm tıp doktorlarını, 124 bin peygamberi, âlimleri, velileri getirseniz; bu tipte olan hastalara, doğruyu anlatmak çok zor olmaktadır. İyileşmeleri de çok zor olmaktadır. Artık kendi hastalıklı halini normal ve doğru kabul etmektedirler. En iyisi; bu hale düşmemek için, beyne, akla, genlere, ruha öncelikle iyi, doğru, yararlı olanı kazandırmaktır.
Bu fikri hastalıktan korunmak içinde böyle olmalıdır. Hastalıklı, sapkın, sapık, zararlı düşünceleri; beyne, akla, genlere, ruha yerleştirmemeli. Öncelikle hak ve hakikat ile doldurmalı. Zararlı düşünceleri reddeden duruma getirmeli. Aksi halde hastalıklı beyne, sağlıklı düşünceleri kabul ettirmek çok zor olmaktadır. Kişiler; çeteci, anarşist, şiddetçi, mafya, gangster, katil olmuş. Yargılanmış ve 30 yıl cezaevinde yatmış. Ama kendini doğru şekilde sorgulayamadığından, yargılayamadığından, kendini kontrol ve denetim yapamadığından, 30 yıl sonra serbest kaldığında, yine suç işlemektedir.
Fikri hastalıklar, fiziki hastalıkları da oluşturur.
Haramlar, fiziki hastalıklara sebep olur.
Her türlü haramdan, kötülükten, çirkinlikten, batıldan, küfürden, çürümüşlükten, yanlış inanışlardan bir an önce vazgeçmek gerekir. Nasuh tövbesi yapmak gerekir.
Aksi halde ülkemiz; barışı, huzuru, mutluluğu, rahatlığı, kolaylığı yaşayamaz.
Bugün ülkemizde suç işleme oranı, ceza alanların oranı, Avrupa’nın 5 katına ulaşmıştır. Bu eğitimsizlikten, öğrenimsizlikten olmamaktadır. Yanlış, kötü, batıl eğitim ve öğretiminden kaynaklanmaktadır.
Oysa 1970 yılı başında camilere giderdik. Camilerde yapılan vaazlarda; biz Müslüman ülkeyiz. Avrupalıların yaptığı suçları bizler yapmayız, deniyordu. Ama artık onları beş katına katladık! Bu eğitimin – öğretimin dinden- imandan uzak, laik, seküler, materyalist eğitimden kaynaklanmaktadır.
1970 yılı başında Rize merkezde, çarşıda vatandaş Cuma namazına giderdi. Ama işyerini, dükkânını kapatmadan giderdi. İşyeri kapısına bir değnek koyarak giderdi. Ama şimdi alarm taktırıyor. Mobese kamere taktırıyor. Kendi silah taşıyor. Ama yine işyeri, dükkânı soyuluyor! Elli yılda geldiğimiz kötü durumu iyi değerlendirmek gerekir.
İnsanlarımızın azımsanmayacak bir kısmı haramları, günahları, suçları düşüncesizce, düşmanca yapıyorlar.
1- Yeni doğan çetesi, 19 hastane ile İstanbul’da işbirliği yaparak, sağlıklı çocukları yoğun bakıma alarak, devletten her gün 8 bin lira ek ücret almıştır. Sekiz bin lira iyi bir paradır. Zira ülkemizde asgari ücret aylık 17 bin liradır.
2- Yargı bu çeteye müdahale etti. 22 kişi ilk etapta tutuklandı. On hastane kapatıldı. Hastaneler, devlete devredilmesi kararı verildi.
3- Bu çete, Türkiye’nin farklı İllerinde de aynı suçu işlemiş. Bebeklerin ölümüne sebep olmuşlardır.
4- Ayrıca çocuk, kadın, insan ölümleri de azımsanmayacak kadar çoktur. Kadınlar otel odalarında buluşuyor. Balkon ve pencereden, intihar etti süsü verilerek atılıyor. Bu yıl 40 kadın bu şekilde öldürüldü.
5- Her yıl ülkemizde 2,500 kişi silahla vurularak, öldürülüyor.
6- Dağdaki, terör örgütü ya etkisizleştirildi. Ya da Irak ve Suriye’ye kaçtılar. Kaçmayanlar kentlere indi.
7- Ülkemizde gangster, çete, mafya ile öldürme, soygun, gasp, silahlı saldırı, hırsızlık gibi suçlar işlenmektedir. Bazıları yakalanamadığı gibi, yakalananların bazıları da ceza almamaktadır. Bu güvenliğin ve yargının yeterince çalışmadığını gösteriyor.
8- Siyasi parti görevlileri de terör örgütleri ile birlikte çalışmaktadırlar. Yakalananlar ceza almaktadır.
9- Bir ülkede doktorlar parasal çıkarı için bebek katlederken, veteriner hekimler hayvan öldürürken, caniler sokaklarda dehşet saçarken; oturup, derinden çıkar yol için düşünmek gerekir.
10- Hala milletin zamanı futbol maçı seyretmede, eğlence, dinlence, şampanya patlatmada, zararlı bağımlılık madde kullanmada, kapitalist sömürüyü demokrasi, cumhuriyet diye kutlamada geçmektedir. Terörde 100 binden fazla can gitmiş. Hala teröre yeterli ceza verilmemektedir. Yardım ve yataklık edenlerin cezası 2- 3 yıldır. Oysa ABD’de 25 yıl, Avrupa’da 15 yıldır. Terör propagandasına hoşgörü ile bakılmaktadır. Kötü eğitimde devam etmektedir! Bu gidişatla huzur ve mutluluk yakalanmaz.