Yerel gazeteci memleketine katkı sağlamak gayesiyle ahlakı kuralların dışına çıkmamak suretiyle muhalif durur. Belki de bu mantıktan hareketle Merhum Başbakan Ahmet Mesut Yılmaz’a siyasette en popüler olduğu dönemlerde ben yerel bir gazeteci olarak muhalif durdum. O zamanlar siyasette muhaliflikte güzeldi. Gün boyu muhalif sorular sorduğunuz siyasiyle akşam bir yerde oturup sohbet edebiliyordunuz.
AKÇAL AİLESİ VE İBRETLİK OLAY
Daha sonraki yıllarda özellikle Yassıada Mahkemeleri üzerine araştırmalar yaparken Mesut Yılmaz Bey’in amcası Yusuf İzzet Akçal’ın hayatı dikkatimi çekti. Örnek bir Rizeli, fındık çubuğu gibi dümdüz bir insan. Akçal; 1939 yılında Erzincan’da, 8 şiddetinde meydana gelen 40 bin insanımızın hayatını yitirdiği, büyük deprem felaketinde Erzincan ili Cumhuriyet Savcısı idi. Kurtarma çalışmaları için mahkûmları cezaevine dönmeleri koşuluyla serbest bırakan Akçal, mahkûmlarla birlikte birçok can kurtardı. İnönü'yü de çok duygulandıran olaydan sonra mahkûmlar Meclis kararıyla affedildi. Bu insanı okudukça, ardından söylenenleri duydukça ilgim arttı. Eski bakan Yusuf İzzet Akçal’ın oğlu, eski başbakan Mesut Yılmaz’ın ise amcasının oğlu olan Erol Yılmaz Akçal, babasının hakimliği dolayısıyla bulunduğu Diyarbakır’da 1931 yılında doğdu. 1971 askeri muhtırasından sonra yaşanan ara rejim döneminde üst üste 3 kez bakanlık koltuğuna oturdu. 1971 asker muhtırasından sonra kurulan ara rejim hükümetlerinde bakanlık yaptı. 8 Oca 2016 tarihinde aramızdan ayrıldı.
53 PLAKASININ AYRICALIĞI VARDI
Merhum Başbakan işte böylesine Rize siyasetinde iz bırakmış bir aileden geliyordu. Aktif siyaset sonrası yazdığım Rize konulu kitaplara ilgisi beni mutlu ediyordu. Bizim uşağımız, bizim kardeşimiz, bizim ağabeyimizdi o. Mitinglerinde alan yetmez Şeyh Cami’nin ve çevre binaların çatıları insan dolar taşardı. Arkadaşım Kerim Akçay o günleri ne de güzel anlatıyor: Rize mitingleri insanlar kopar gelirdi. Peştamallı nenelerimiz , sakallı dedelerimiz çocuklar gibi şendi.. Gülerdi hep el sallardı sıkmadık el dokunmadık yürek bırakmazdı her gelişinde. O gerçek bir Rize aşığıydı. Sadece Rize mi? Rizespor o olmasaydı tarihin tozlu raflarında yerini almıştı. Rizespor’un peşine deplasmanlara giderdik. Otobüsün önünde Rizespor bayrağı, ön camın sağında Türk Bayrağı Solunda Mesut Yılmaz posteri polis durdurur; “kutsal toprakların adamları gelmiş” diyerek gideceğimiz yere kadar eşlik ederlerdi. 53 Plakalı arabaların dokunulmazlığını o dönemleri yaşayanlar bilir..
HAMSİYİ KAVAĞA DEĞİL AYA ÇIKARMIŞTI
Türk siyasetinin tecrübeli ismi Rahmetli Demirel, 1991 seçimlerinde Rize meydanında tarihi söze, daha doğrusu gafa imza attı. ‘Hami kavağa çıkarsa ANAP da iktidar olur’ dedi. Rizeliler bu sözü Mesut Beyin şahsında tüm Rizelilere hakaret olarak gördü. Zaten her daim destek olduğu Yılmaz’a sımsıkı sarıldı. Bende o süreçte Hamsi vurdi karaya / Yazık oldu paraya / Hamsi kavağa değil / Aya çıkacak aya şeklinde bir türkü yazdım. Hasan Yazıcı’nın seslendirdiği türkü o seçimde Anavatan Partisi tarafından kullanıldı
RİZE’DEN TEK TEK SORDUĞU İSİMLER BENİ ŞAŞIRTMIŞTI
n son Beykoz’daki özel konutunda kendisini ziyaret etmiştik. Fotoğrafçı arkadaşı Resul Çelik ile birlikte ziyarete giderken görüp ağlığını sorup hemen ayrılalım. Çünkü hastalığından dolayı kendisini yormak istemiyorduk. Ama öyle olduk ki biz kalmak istedikçe “durun hele maç bitsin” diyordu. Maç umurumda değildi oysa. Güzel olan onunla sohbet etmekti. İki sözünden biri Rize idi. Bir yandan karşımızda duran dev ekranda maç devam ediyor, diğer yandan sohbet ediyorduk. Ülkemde başbakanlık yapmış, hayatı hep yoğun tempoda geçmiş biri bana ad, ad, Rize’deki ortak tanıdıklarımızı soruyordu. Hem o hızlı tempoda o isimleri tek tek nasıl tanıdığına hem de benim de aynı kişileri tanıdığımı bilmesine şaşıyordum.
KÜTÜPHANESİNDE VE YÜREĞİNDE RİZE’NİN YERİ AYRIYDI
Bir önceki ziyaretimde dev kütüphanesinde kitaplar arasında kaybolmuştum. Tek tek kitapları inceliyordum. Bir arada “bu yana gel. O kitaplar sana yaramaz. Seni aradıkların burada” dedi. Kitaplığından bağımsız bir Rize kitaplığı oluşturmuştu. Orada Rize üzerine araştırmalar yapan arkadaşlarımın ve benim kitaplarımı görmek beni çok mutlu etmişti. Ayrıca kütüphanesinde mükerrer olan kitapları ve kendi hakkında yazılan kitapları imzalayarak bana hediye ediyordu. Bir de Erkal Zenger’in Siyaset Cambazhanesinin Cazgırı kitabını okumamı tavsiye ediyordu.
BİZİM BAŞKAN KALELERİ ŞAŞIRDI
Rize Spor Tarihi kitabımı inceledikten sonra “sana bir Rizespor fıkrası anlatayım” dedi. Bakan olmuşuz. Rize’nin her sorunu gibi Rizespor içinde bizden çare bekliyorlar. Rizeli bir iş adamımızı Rizespor’a başkan yaptık. Meğer bizim başkan futboldan hiç mi hiç anlamıyormuş. Birlikte maça gittik. Bana ne yapacağız dedi. Ben de top ağlarla buluşunca havaya fırla dedim. Az sonra rakip takım gol atmaz mı bizim başkan havada.